Türk biRLİĞİ yolunda avşar türkmenleri sempozyumu biLDİRİler kitabi 21 Temmuz 2017 Kayseri



Yüklə 4,44 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/77
tarix15.03.2018
ölçüsü4,44 Kb.
#32400
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   77

20
Şeref Kocakaya
GİRİŞ
Toplulukların  (Etno-sosyal  kümelerin)  adlandırılması  konusu  tarihsel,  kültürel, 
dilbilimsel ve siyasi açıdan oldukça önemli bir konudur. Bu açıdan adlandırmalarda konuya 
nerden  baktığımıza  göre  değişik  etnonim  adlarıyla  karşı  karşıya  gelmekteyiz.  Nereden 
baktığımızdan  amacımız  söz  konusu  adın  ilgili  topluluğun  iç  adı  mi  yoksa  dış  adı  mı 
olduğudur. Kimi topluluklarda iç ad ile dış adın aynı olduğuna rastladığımız gibi bunun tersi 
örneklere de sık sık karşılaşmaktayız. Biz burada iç adlandırma olarak kullanılan etnonim 
adına “içadı”, dış ad olarak kullanılan etnonim adına ise “dışadı” terimlerini kullanmayı 
yeğlemekteyiz. Çizelge-1 de bu türden adlandırmalara birkaç örnek vermekteyiz.
ETNONİM ADI
İÇADI
DIŞADI
Suomi
Fin
Hay
Ermeni
Kurmanç, 
Sorani, 
Uramani, Badini vb. Kürt
Çizelge-1: Etnonimlerin içadı ve dışadlarından örnekler
İran Türklerinin tarihi süreçte “içadı” ile “dışadı” genellikle aynı olmasına rağmen 
modern Türkoloji çalışmalarında tarihsel ve doğal “Türk etnonim adı”nın dışına çıkılarak –
sözde tasnif gerekçesiyle!?– ilgili topluluğun tarihsel ve etno-sosyal yapısıyla bağdaşmayan 
yeni  yapılmış  etnonim  ve  dil  adlarının  kullanılması  yeğlenmektedir.  Söz  konusu  sorunlu 
ve yapay yaklaşım, İran Türklerine yönelik hazırlanan sosyolojik ve dilbilimsel (lingustic) 
anketlerde  bile  yansımasını  bularak,  adeta  “öteki”nin  gözüyle  kendini  yani  “ben”i  ve 
“benliği”ni  tanımlaması  onlardan  istenmektedir.  Bu  yaklaşım,  dış  tanımlamaları  kısmen 
bilen kesim için bazen olumlu sonuçlar verse de kendi tarihsel ve doğal kültürel yapısını 
yaşayan kesim için aynı sonuçları vermeyeceği kesindir. Örneğin Erdebil, Hemedan veya 
Horasan köylüsüne aşağıdaki anket sorusunu ilettiğimizde söz konusu kişi hangi seçeneği 
işaretleyebilir? 
SORU: ANA DİLİNİZ HANGİSİDİR?
□ a. Âzerîce 
□ b. Farsça 
□ c. Ḫorasanca 
□ d. Ḫalaçça
Anketin yanıtsız kalacağı ortadadır. Oysaki beşinci seçenek aşağıdakilerin biri olsaydı 
söz konusu kişi için en azından yanıtlama olanağı kendi kendiliğinden sağlanmış olacaktı. 
 
□ e. Hiçbiri 
veya
□ e. Türkçe
İşte  bu  küçük  örneğin  kendisi  bile  toplulukların  içadı  ve  iç  tanımlamalarının  ne 
denli  bir  öneme  sahip  olduğunu  açık  bir  biçimde  bize  göstermektedir.  Bu  yaklaşım  dil 
araştırmaları için de geçerlidir. Üzerinde dil araştırılması yapılan kişi ve mensubu olduğu 
topluluk ile içselleşmediğimiz takdirde araştırıcının dili ve yaklaşımını yansıtan bir ayna ile 
karşılaşmaktan  öteye  gidemeyeceğimiz  kesindir.  Bu  kısa  açıklamanın  ardından  İran’daki 
Türkleri kendi “içad”ları açısından ele almamızda yarar vardır. 


21
Türk Birliği Yolunda Avşar Türkmenleri Sempozyumu 
İRAN’DAKİ TÜRKLERDE İÇADI VE COĞRAFİ DAĞILIMLARI
Yukarıdaki  yaklaşımı  göz  önünde  bulundurularak  İran  Türklerinde  dört  değişik 
“etnonim” veya “içadı”yla karşılaşmaktayız. Bunlar nüfus çoğunluğu sırasıyla şöyledir:
1.  Türk
2.  Türkmen 
3.  Ḫalaç
4.  Ḳazaḳ
7
(bkz. Çizelge-2)
İRAN’DA YAŞAYAN TÜRKLERDE İÇADI
TÜRK
TÜRKMEN ḪALAÇ
ḲAZAḲ
Çizelge-2: İran’da Yaşayan Türklerde İçadları
Şimdi söz konusu ana kümelerde yer alan nüfusun coğrafi dağılımına da kısaca bir 
göz atalım. 
1. İRAN TÜRKLERİ
Türk etnonim veya “içadı”’nı kullanan nüfusun coğrafi dağılımı ister diğer üç ana 
kümeye (Türkmen, Ḫalaç v Ḳazaḳ), isterse de İran’da yaşayan diğer etnik gruplara göre 
temel bir farkı vardır. İran’da yaşayan bütün etnik grupların ve Türk kökenli Türkmen, Ḫalaç 
ve Ḳazaḳ gruplarının bölgesel bir dağılım göstermelerine karşın Türk etnonim veya “içadı”nı 
kullanan kümenin coğrafi dağılımı İran coğrafyasının genelini kapsamaktadır(bkz. Harita-1, 
Harita-2  ve  Harita-3).Bu  tablonun  oluşmasında  Türklerin  İran’da  en  azından  1040’da 
gerçekleşen  Dandanakan  Savaşı  sonucu  Selçuklularla  başlayan  ve  1925’te  Ⱪacarların 
düşüşüne kadar süren kesintisiz hâkimiyetlerinin etkili olduğunu söylemek yanlış bir görüş 
sayılamaz. Türklerin değişik yoğunluklarla İran’ın genelini saran coğrafi dağılımının yanında 
onarlın daha çok yoğunlaştıkları üç ana bölge şunlardır.
8
 
1.  Kuzeybatı bölgesi 
 
2. Kuzeydoğu bölgesi
 
3. Merkezi ve güney İran bölgesi
7
  Bugün bu sınıflandırma, söz konusu gruplar tarafından kendi dillerini tanımlamak için de kullanılmaktadır. Türkmen, Ḫalaç ve ḪazaḪ 
örneklerinde tıpkı Türkiye’deki “Caferi Türkler”in zamanla “Âzerî” adlandırılması gibi bir süreç yaşanmıştır. Bilindiği üzere Türkiye’de ise 
sırf tasnif gerekçesiyle “Âzerî” etnik ve dil tanımı aynen Batı’dan ithal edilerek literatüre girmiş ve zamanla yaygınlık kazanmıştır. Bunun 
sonucunda kendini Türk, dillerini de Türkçe olarak tanımlayan Türkiye’nin Kars ve Iğdır illerindeki “Caferi Türkler” sırf mezhep farklılıklarını 
belirtmek için “Âzerî” adını önce dışadı sonra ise içadı olarak benimsemişlerdir. Oysaki örneğin Kars’ta “Âzerî” diye tanımlanan “Caferi 
Türkler” ile aynı lehçe ve kültür özelliklerini taşıyan “Sünni ḪarapapaḪ boyu”, sırf Caferi olmamaları sebebi ile kendilerini “Âzerî”, dillerini 
de  “Âzerîce” adıyla kesinlikle tanımlamazlar. Türkmen, Ḫalaç adlarına gelince ise daha önceleri gerek Türkmenler, gerekse de Ḫalaçlar 
dillerini sadece “Türkçe” olarak adlandırmaktaydılar. Ünlü Türkmen şairi MaḪdum-Ḫulu Ferâġî’nin babası Dévlet Muhammed Âzâdî kendi 
şiirlerinde kullandığı dilin adını “Türkmence” değil “Türk Dili” olarak adlandırmaktadır. bkz. Dévlet Muhammed, Âzâdî, Dîvân-ı Dévlet 
Muhammed Âzâdî, Bé Kûşiş-i: Araz Muhammed Sarlı,
 
Müessisé-yi Ferhengî ve İntişârâtî-yi MaḪdum-Ḫulî Ferâġî, Günbed Kâvûs, 1341, s. 
172; Yine günümüzde dış adlandırma olarak “Ḫalaç” diye adlandırılan söz konusu topluluğun yaşlı kesimi kendilerini sadece “Türk” dillerini 
ise “Türkçe” olarak tanımlamaktaydılar. Aslında söz konusu topluluğun Ḫalaçistan diye anılan coğrafyada yaşamaları ve dışarıdaki Türklerce 
“Ḫalaç Türkleri” olarak tanımlanmaları daha da daraltılarak “Ḫalaçlar” biçimini alsa da, tarihsel veriler onlara etnik olarak “Ḫalaçistan 
Türkleri”, dillerine ise “Ḫalaçistan Türkçesi” dememizi gerektirmektedir. Söz konusu kesimlerin tekrar tarihi ve doğal adlarına dönmeleri 
kimliksel açıdan oldukça önemlidir.      
8
  Rafael, Blaga, İran Halkları El Kitabı, Baskı: 1, 1997,s. 276; ‘Alî-rızâ, Sarrâfî, “İran Türklerinin Dili ve Folkloru”, VarlıḪ Dergisi, Yıl: 21, 
sayı, 114-3 ve 115-4, Payız ve Kış 1378, s. 61.
 


Yüklə 4,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə