102
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Esrlerle ömr edib sülh içre bulmuşken gerar
Fitne-i iblis-i mel’un oldu nagâh aşikâr
19
mısraları ile Müslüman ve Ermeniler arasındaki tüm problemlerin tamamen gereksiz ve yapay
olduğunu, her ikisi de birbirine komşu iken, asırlar boyunca barış içinde yaşamışlarken arada
hiç yoktan fitne çıkarıldığını, bunun her iki tarafa da dokunacak zararlarını, her ikisinin de çok
şey kaybedeceğini, bunun ancak hoşgörü ve kardeşliğin yeniden doğmasıyla engellenebileceğini
anlatmıştır.
1.3.
Sâbir ve Molla Nasreddin
1905 yılında cereyan eden Rus-Japon Savaşı beklenenin tam aksine Rusya’nın büyük
hezimeti, Japonya’nın ise büyük zaferi ile son bulmuştu. Bu hadise inkılapçılara bekledikleri
fırsatı vermişti. Çarlığa karşı gizlice sürdürülen mücadeleler açığa çıkarılmıştı. Bu baskıların
sonucunda ise tüm Rusya’da ve Kafkaslarda “serbest-i kelâm” kanunu ile Türkçe matbuat
yasallaştı. Bakü’de ve Tiflis’te hiç zaman kaybetmeyen aydınlar çalışmalarına hemen başladılar.
Bakü’de “İrşad” gazetesi çıkarıldı. Hemen sonra ise Tiflis’te çıkarılacak olan bir dergi ise yeni
bir devrin başlangıcı olmuştur.
1906 yılına gelindiğinde hem Azerbaycan edebiyatı için hem de Sâbir için bir dönüm
noktası olan “Molla Nasreddin” mizah dergisinin çıkarıldığını görürüz. Tüm Türk dünyasına
Sâbir’i tanıtan da, 1906’da Tiflis’te Celil Memmedkuluzâde’nin başyazarlığını yaptığı bu “Molla
Nasreddin” dergisi olmuştur.
İlk sayısı bin adet basılan ve yayımlandığı gün halk arasında büyük ilgi ile karşılanan
derginin ad olarak; Türk mizahında önemli bir yere sahip olan, keskin eleştirileri ve
hazırcevaplılığı ile tanınan ünlü Türk büyüğü Molla Nasreddin’in (Nasrettin Hoca) adı ile
yayımlanması, nasıl bir toplumsal mücadele verileceğinin en büyük işaretiydi. Sanatçıların
kendilerine seçtikleri takma isimler dahi mizahın ve hicvin temel amaç olduğunun
göstergesiydi: Gızdırmalı, Leblebi, Molla Fırıldag, Sırtıg, Derviş, Yaramaz, Sevdalı, Deli,
Guggulugu, Hortlag, Sersem Danışan, Hörümcek, Derdmend …
20
Azerbaycan edebiyatında şimdiye dek görülmemiş yeni bir üslup yaratan Molla
Nasreddin, edebiyatla ilgili tüm konularda bir dönüm noktası olmuştur. Gerek dil, gerek şekil,
gerekse muhteva yönünden o dönemde emsali olmayan bir özellik göstermiştir. Birinci sayıda
Celil Memmedguluzade “Sizi Deyip Gelmişem”
21
isimli yazısında tüm bu yenilikçi düşünceleri
açıklamıştır:
19
“Beynelmilel” - SABİR, M. E. (1962). Hophopname. Bakü. hz. Abbas ZAMANOV. s. 331.
20
Bu takma isimler 1906-1911 yılları arasında çıkan Molla Nasreddin dergilerindeki şiirlerden derlenmiştir.
21
Molla Nasreddin, 7 Nisan 1906, Nu. 1, s. 2.
103
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132, TÜRKİYE
International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/3 2013 p. 96-132, TURKEY
Ey benim Müslüman kardeşlerim. Benden bir söz işitip gülmeye başladığınız zaman
siz zannediyorsunuz ki Molla Nasreddin’e gülüyorsunuz. Kimin üstüne güldüğünüzü
bilmek isterseniz; koyunuz karşınıza bir ayna ve bakınız cemalinize.
Aynı yazıda dil konusundaki hassasiyetlerini de dile getirmiştir. Halka hitaben:
“Hatırlayınız ki, o günlerde annelerinizin sizlere ninni söyledikleri dille, biz şimdi söyleşiriz”
diyerek, dilin sade olması gerektiğini belirtmiş, beraber aldıkları bir karar doğrultusunda da
aydınlara hitaben: “İdareye gönderilen mektup, şiir ve makaleler açık Türkçe ile
yazılmamışlarsa yayımlanmayacaklardır.” demişlerdir. Bu karar bile Türkçeye gösterdikleri
hassasiyetlerin anlaşılması için yeterlidir.
Şekil olarak ise Azerbaycan şifahi halk edebiyatından masallar, atasözleri, mâniler gibi
en güzel örnekler verilerek, bunların etkisiyle şiir türünde ikili ve dörtlü nazım biçimleriyle hece
ölçüsü sıkça kullanılmıştır.
Asıl yenilik ise muhtevada olmuştur. Özgürlük ve kardeşlik temaları, dinî kimlik adı
altında halkı sömüren mollaların cehaletleri, İslam coğrafyasında olup bitenler, kadınların
uğradıkları haksızlıklar, çocuklar ve yetiştirilmelerinde dikkat edilecek hususlar, eğitim ve
öğretimin gerekliliği, ilmin insana kazandıracakları, köylü ve işçi hakları gibi konular en dikkat
çekici biçimde işlenmiştir.
Hiciv ve kara mizah ön plandadır. En kolay anlaşılan, halk üzerinde en çok etki bırakan
tarz bu olduğu için halk edebiyatından beslenen mizahi hiciv, Molla Nasreddin’in temelini
oluşturmuştur. Mizahi şiirler ve hikâyelerle beraber karikatürlerin de kullanılması bu etkiyi
büyük ölçüde artırmıştır. O. Şmerling, J. Rotter ve Ezim Ezimzade eserleriyle bu dergiyi
renklendiren karikatüristlerdir.
22
Bu özellikleriyle Molla Nasreddin, bazı zorunlu kesintiler haricinde 25 yıl varlığını
devam ettirmiştir. Bu süre içinde 1906-1918 yılları arasındaki 370 sayı Tiflis’te, 1921 yılındaki
8 sayı Tebriz’de, 1922-1931 yılları arasındaki 398 sayı Bakü’de çıkarılmıştır.
23
Derginin 28 Nisan 1906 tarihli 4. sayısında Sâbir’in ilk şiiri yayımlanır yayımlanmaz
dikkat çekti. Celil Memmedguluzade’nin “Niye Meni Döyürsünüz?” yazısıyla beraber çıkan ve
din adamlarının halkı umursamaz tavırlarını eleştiren bu şiire, Bakü’nün her bölgesinde her
köşesinde rastlanır oldu:
Millet nece târâc olur olsun, ne işim var?
Düşmenlere möhtac olur olsun, ne işim var?
22
ADIGÜZEL, S. (2007). Tiflis Edebi Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartışılan Konular. Bilig
Dergisi. S 41.
s. 8.
23
HÜSEYNOV, F. (1986). Molla Nasreddin ve Molla Nasreddinciler. Bakü. s. 14.