İki Bin Beş Yüz Sene Evvel:
Korsanların Altın Çağı
Daha sonra olanlar hâlâ gizemini koruyor. O ana kadar insanoğlu
FSM tarafından başarılı bir şekilde aldatılmıştı, yanlış bir şekilde
doğal açıklamaların kökenlerini aydınlatabileceğine inanıyordu.
FSM’nin bu durumdan hoşlanması beklenebilirdi, öyle ya yaratısını
gizlemek için o kadar zahmete katlanmıştı. Ama bir
sebeple gerçeği
bize açıklama ihtiyacı hissetti. Bu tarihte, ikibinbeşyüz sene evvel
ilk kez bize doğru yolu gösteren Makarnâvi Uzvunu açığa çıkardı.
Bu andan itibaren O’nun öğretisini kabul edenler belli bir şekilde
yaşamamız gerektiğini biliyorlardı - suda yüzen büyük ahşap gemi
lerde, alkol, yağma malları ve mümkünse genç kızlarla. Bu O’nun
isteğiydi ve buna uyuldu.
Maalesef bu döneme ait detayların çoğu bize gelene kadar
kayboldu, muhtemelen gemilerin çoğu aşırı yük sebebiyle battığı
için. Ganimetler çok ağırdı ve bu ilk Pastafaryanlar pek ihtiyatlı
davranmayarak aşırı alkol tükettiler. Bildiğimiz şey ise bunun
Korsan yaşam tarzının Altın Çağı olduğu. Milyonlarca, belki de
yüzlerce Korsan gemisi okyanuslarda belki de göllerde avare avare
dolaşıp karşılarına çıkan herkese neşe ve büyük ihtimalle zührevi
hastalıklar saçtılar.
Bugünkü tarih kitaplarında bize anlatılanlar bariz bir şekilde
yanlıştır. Onlar hırsız veya serseri değildiler, onlar O’nun kutsal
planını - artık her neydiyse - dinleyip uygulayan Seçilmiş
insanlardı. Yaygın olarak propagandası yapılan, Korsanların
hırsız olduğu efsanesinin izleri pek de sürpriz olmayan bir şekilde
ortaçağ Hıristiyan teologlarına kadar sürülebilir. Bu, uzun yıllar
boyunca maruz kaldığımız ayrımcılık ve yanlış bilgilendirmenin
örneklerinden sadece biridir ve Pastafaryanların inançlarını gizli
tutmalarının sebeplerindendir.
Haklarında söylenen yalanların aksine, ilk Pastafaryanlar
barışsever kaşifler ve iyi niyet dağıtıcılarıydılar, kana susamış Kor
sanlar değil. Aslına bakarsanız yoldan geçen çocuklara şeker ver
meleriyle bilinirlerdi, bu da bugün Cadılar Bayramı olarak bilinen
geleneğin kökenidir.
-77-
Uç-fcn Spttoe-tti C'frnuVfrn
Tabii ki işler hep iyi gitmedi. Herkes Pastafaryan değildi, bazıları
O’nun Kelam’ını reddettiler ve kendi (muhtemelen çürük) gemi
leriyle okyanusa açılıp Pastafaryanlarla savaşma ihtiyacı hissettiler.
Bunların en ünlüleri, Incil’den tanıdığımız Nuh, tahtadan ve çevre
den topladığı çerçöpten dev bir mavna yapmıştı. Hayvan sevgisiyle
tanınan Nuh’un 3 çevresinde hayvanlar hiç eksik olmazdı. Böylece
gemisi için yeterince malzeme bulamayınca, yüzlerce savunmasız
hayvanı çoğunlukla en yavaş, aptal ve kalın kafalı olanları - safra
olarak kullanmaya karar verdi.
Bu dönemde Nuh ve Korsanlar arasında neler yaşandığı tam
olarak bilinmemekle birlikte, vuku bulan olayların kaba bir resmini
ortaya çıkaracak kadar tarihi belge günümüze ulaşmış. Kıskançlık
ve belki de bir grup konuşan fok tarafından yönlendirilen Nuh,
hayvan/safralarını saymazsak tek başına, Pastafaryanları
aramak için
yola çıktı. Ne yazık ki en belalı Korsan gemilerinden birine denk gel
di ve lüzumsuzca hakaretler yağdırmaya başladı. Son derece barışçıl,
ve belki sarhoş olan Pastafaryanlar onun sözlü tacizlerini duy
mazdan geldiler. Ancak Nuh, rezil adam, hayvanlarından en dikenli
olanları yayıyla fırlatarak Pastafaryan gemisine saldırdığında onu
dikkate aldılar. Bize söylendiğine göre en büyük, korkunç Pasta
faryan gemiden gemiye yüzerek ya da belki de sadece sıçrayarak — o
kadar güçlülerdi — Nuh’un karşısına çıktı.
Yaptığı yanlışı derhal anlayan Nuh özür dilemek için birkaç kaplumbağa
ve onun gibi bir şeyler sundu. Muhtemelen ellerinde yeterince kaplumbağa
bulunan Pastafaryanlar5 anlaşmaya yanaşmadılar ve Nuh’a haddini
bildirdiler. Neler konuşulduğunu tam olarak bilemiyoruz ama anlaşılan
3- Sapıkça göz koymak.
4 - Muhtemelen bunlar kirpilerdi. Ayrıca bazı araştırmacılar Nuh’un fırlattıklarının,
tüm vücudunda silah gibi dikenler barındıran, soyu orada tükenmiş bıçaktavşanlan
da olabileceğine inanıyor. Seksi sevmelerine rağmen, bıçaktavşanlannm en nihayetinde
soyları tükendi çünkü — tıpkı günümüzde şişman kadınlarla evli olan modem erkekler
gibi - çok acı çektikleri için bir türlü çiftleşmenin sonunu getiremiyorlardı.
5- Dev kablumbağalar, üsderine binmek için.
-78-