Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research



Yüklə 216,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/8
tarix25.06.2018
ölçüsü216,03 Kb.
#51317
1   2   3   4   5   6   7   8

- 545 - 

 

"Pamuk" hakkında iki konferans vermiştir. (Cumhuriyet, 19 Teşrin-i sani 1924) Basında çıkan yazılarda Ocak 



konferanslarının halk üzerinde yaptığı etkilerden övgüyle söz edilmişti. Cebelibereket Milletvekili Naci Bey, 

dünyadaki işsizliğin sebepleri ve ekonominin gelişimi ile ilgili bir konferans vermişti. (Yeni Adana,7 Kânun-i 

evvel 1930) Ahmet Ağaoğlu "Ocakların Gayesi ve Vazifeleri" hakkında iki konferans sunmuştu. Açıldıktan 

kısa  bir  süre  sonra  Niyazi  Bey,  "Adana  ve  Cenubi  Anadolu'daki  Türklük"  hakkında  iki  buçuk  saat  süren 

konferans vermişti. (Tuncer, 1998: 90)

 

 Görüldüğü gibi verilen konferanslar bölgenin dokusuna uygun olarak 



ekonomi ve Türklük bilincini içeren konularından seçilmişti. 

Türk  Ocağı  aynı  zamanda  Milli  Mücadeleye  etkin  bir  şekilde  katılan  tarihi  şahsiyetlere  de  gerekli 

önemi  göstermişti.  Ferid  Celal  Bey'in  tavsiyesiyle  eski  ocaklılardan  şehit  Saim  Bey'in  mezarının  yapılması 

gündeme alınmıştı.  “Saim Bey en eski bir ocaklıdır. Kendisi 327 senesinde ocağa dahil olmuş bir arkadaştır. Hararetli 



bir  ocaklıdır.  Ocak  sahasında  fevkalade  hizmet  etmiştir.  Saim  Bey  bu  imanıyla  bu  kuvvetiyle  Adana  işgale  uğradığı 

zaman  mücadele  sahasına  atılmış,  Kozan  ve  havalisi  halkını  etrafına  toplamış  Ermeni  ve  Fransız  çeteleri  ile  çetin 

mücadelelere dahil olmuştur. Ve bu çetin mücadele neticesinde... gibi fethi mümkün olmayan bir yeri kendi şahsiyetinin 

kuvvetiyle  feth  etmiş  bir  ocaklıdır.  O  civardaki  Ermeni  ve  Fransız  kuvvetlerini  imha  etmiş  bir  adamdır.  Saim  Bey 

yaptığı bir gece hücumunda arkasındaki kuvvetin cesaretini takviye için bilfiil öne atılmış ve bu esnada düşman neferi 

ile  boğaz  boğaza  gelmiş  ve  bir  bomba  ile  şehid  düşmüştür.    Saim  Bey  denildiği  zaman  Adana  ve  havalisinde  bu 

ocaklının  adını  hürmetle  anmayan  tek  bir  kimse  yoktur.  Kazalarının  ismi  Saimbeyli  olmuştur.  Kendisine  bu  kadar 

hürmet  gösterilmiştir.  Bugün  bu  arkadaşın  mezarı  taşsızdır.  Ocak  bu  arkadaşın  mezarını  yaptırırken  büyük  bir 

fedakârlıkta  bulunmuş  olamaz,  yalnız  onun  namını  takdir  etmiş  olur.

”   


  (Türk  Ocakları  1927  Senesi  Kurultay 

Zabıtları, 1928: 309)

  

Kurultay’da görüşülen bu teklif kabul edilmişti.



 

                  Türk Ocağı’nın Spor Çalışmaları 

  Adana  Türk  Ocağı,  kuruluşunun  hemen  sonrasında  spor  faaliyetleri  üzerine  yoğunlaşmış,  

Türkgücü  spor  takımını  kurmuştu.  Türk  gücü,  futbol  takımının  yanında  izcilik  atletizm  teşkilatını  da 

oluşturmuştu.  Özellikle  Konya  ve  Mersin’de  turnuvalara  katılmıştı.  (Cumhuriyet,  28  Haziran  1924)  Türk 

Ocağı’nın  kurulmasıyla  birlikte  Adana’da  farklı  branşlarda  sürdürülen  spor  şubeleri  bir  çatı  altında 

toplandığı için daha düzenli faaliyetler başlamıştı. 

  Türk Ocağı futbol takımı, Mersin Türk Ocağı ile kaynaşma sağlamak için maçlar yapmıştı.

9

 Mersin 



ve  Adana  Türk  Ocakları  arasında  oynanan  futbol  turnuvası  çekişmeli  geçmiş;  Türk  Sözü  Gazetesi,  Adana 

Türk Ocağı takımını destekleyen yazılar yazmıştı.

10

 Bu müsabakalar genişletilerek Tarsus Türk Ocağı da bu 



turnuvalara  dahil  edilmişti.  (Tarsus,  28  Mart  1925)  1924  yılında  Adana  Türk  Ocağı  Futbol  Takımı,  diğer 

ocakların futbol takımlarıyla maçlar yapmıştı. ( Yeni Adana, 17 Şubat 1924)  

 Tayyare  Cemiyeti  yararına,  Mersin  Türk  Ocağı  ile  Adana  Türk  Ocağı  arasında  sürat  koşusu 

yarışması düzenlenmişti.

11

 Ocak, daha çok futbol ve atletizm branşlarıyla ön plana çıkmıştı. 



               Adana Türk Ocağı’nın Köy Çalışmaları 

Adana Türk Ocağı’nın öncelik verdiği alanların başında köylüyle iletişimini güçlendirecek kanalları 

genişletmek  olmuştu.  Adana’da  köycülük  faaliyetlerine  paralel  olarak  açılan  dispanserlerde  başta  köylüler 

olmak  üzere  fakir  kişilere  sağlık  hizmeti  verilmişti.  (  Türk  Ocakları  1928  Kurultay  Zabıtları,  1929:  36; 

Hâkimiyeti  Milliye,  29  Ağustos  1925)  Adana  Kürkçülerde  örnek  köy  kurulmaya  çalışılmıştı.  (Sarınay,1992: 

313) Ayrıca köylünün ihtiyaçları karşılanarak, köylüye çeşitli yardımlar yapılmıştı. (Tarsus, 15 Mayıs 1925) 

1925’te  Adana  Türk  Ocağının  Kürkçüler  köyünde  açtığı  yardım  evinde,  ameliyat  için  gerekli  malzemeler 

temin  edilerek  günde  75-80  hasta  muayene  ve  tedavi  edilmişti.  Köylüler,  Ocak  vasıtasıyla  ücretsiz  tedavi 

olmakta  ve  ilaçlarını  parasız  olarak  almışlardı.  Dispanserin  bir  sağlık  memuru  sıtma  mücadelesini  takip 

ettiği  gibi  köyleri  devamlı  dolaşarak  bulaşıcı  hastalık  vakalarını  araştırmıştı.  (  Türk  Yurdu,  Temmuz  1926, 

Sayı: 180: 44-55) 

1925’te  Adana  Türk  Ocağında  İrşad  Heyetleri,  Adana  Ocağı  ocak  doktorları  aracılığı  ile  köylünün 

sağlığı  ve  ruhu  durumu  ile  meşgul  olmayı,  köylüyü  modern  bir  hayata  hazırlamayı  kararlaştırmışlardı. 

(Hâkimiyeti  Milliye,  23  Mart  1923)    Dispanserler  halkla  iletişime  geçmenin  en  önemli  araçları  olduğu  için 

Adana  Türk  Ocağı  dispanseri  1927’de  faaliyetlerini  yoğun  bir  şekilde  sürdürmeye  devam  etmişti.  (  Türk 

Ocakları  1927  Senesi  Kurultay  Zabıtları,  1928:  38)  Ocakların  1927  senesi  mesai  programında,    köy 

dispanserinde ilaçları ücretsiz verilmek suretiyle muayene ve tedavi olunan hasta toplamının 1.482 olduğu, 

ayrıca 737 sıtma hastasının tedavi edildiği ve 800 kişiye çiçek aşısı yapıldığı belirtilmişti. (Türk Ocakları 1928 

Kurultay  Zabıtları,  1929:  37;  Türk  Yurdu,  Nisan  1928,  Sayı:  198:  233)  Adana  Ocağı  Kürkçüler’de  sağlık 

faaliyetlerini  sürdürmüş,  bir  muayenehane  ve  eczaneden  oluşan  “Birinci  Kürkçüler  Mıntıkası  Yardımevi” 

                                                           

9

 Hâkimiyet-i Milliye, 31 Kanun-i sani 1924; Türk Sözü, 13 Kanun-i sani 1924. Düzenlenen bu futbol maçları aynı zamanda iki şehrin 

gençlik teşkilatlarının birlikte çalışmasının da önünü açmıştı. (Tarsus, 5 Nisan 1925.) 

10

  Mersin  Türk  Ocağı  Üyesi  Hayri  Gültekin  ve  İsmail  Bey,  iyi  oynamalarına  rağmen  hakem  hataları  ile  kaybettiklerini,    hakemlik 



teklifini kabul etmeyen eski kaptanları Arif Doğan’ı suçlamışlardı. (Tarsus, 9 Nisan 1925.) 

11

 Mersin Türk Ocağı’ndan Cevdet Bey birinci olmuştu. (Tarsus, 3 Eylül 1341/1925.)



 


- 546 - 

 

isimli bir teşkilat kurmuştu. 1171 kişiden 736’sının malaryalı olduğu belirtilmekle beraber hastalardan 46’sı 



romatizma,  20  dizanteri,  16  zatürre,  137  mide,  69  ishal  ve  bağırsak  hastalıkları,  162  cilt,  4  kalp,  37  kulak 

burun ve boğaz, 2 frengi, 2 çocuk fıtığı, 19 suçiçeği olarak tespit edilmiş,  doktorların çabaları sonucu başta 

malarya  hastalığı  olmak  üzere  hastalıklarla  mücadele  edilmiş  ve  zaman  içerisinde  başarıya  ulaşılmıştı. 

Ameliyat  ve  yatılı  tedaviyi  gerektiren  hastalar  Ocak  tarafından  temin  edilen  araçlar  ile  Adana  Memleket 

Hastanesi’ne  gönderilmişti.  Bunların  yanında  sıtmayla  mücadele  alanında  başarılar  sağlanmıştı.  Sağlık 

müdürlüğünden alınan aşılarla 465 erkek 335 kadın olmak üzere 800 kişiye çiçek aşısı yapılmış ve bu sayede 

köyde hiç çiçek vakası olmadığı belirtilmişti. Bölgede yapılan mesailer sonucunda ölümlerde 5/2 oranında 

azalma;  doğumlarda  ise  ayni  ölçüde  artma  olduğu  kaydedilmişti.    Ayrıca  Buruk,  Dedeler,  Yarımca, 

Şevketiye,  Baklalı,  Açadere  ve  birçok  uzak  köylerin  halkı  tedavi  edilmiş,  ücretsiz  ilaç  verilmişti.  (Türk 

Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 284) 

1928  yılında  toplanan  5.  Kurultay'a  sunulan  Merkez  Heyeti  Raporu'nda  Adana  Ocağı'nda  açılan 

dispanserin  faaliyete  devam  ettiği,  sağlık  sorunlarıyla  ilgilenildiği,  Ocak  doktorlarının  her  gün  hastaları 

muayene ettiği, ücretsiz ilaç dağıttığı belirtilmişti. (1928 Senesi Türk Ocakları Kurultayına Arzedilen Merkez, 

Hars ve Murakabe Raporları, 1928: 11) Ayrıca Ocak, Adana bölgesinde yaygın olan sıtmaya karşı mücadele 

etmek için  bir kır dispanseri de kurmuştu. (Georgeon,  2009: 56) 1930 Kurultayına sunulan Merkez  Heyeti 

raporunda Adana Ocağında köycülük faaliyetlerine devam edildiği, dispanser faaliyetlerinin sürdüğü, 3.000 

hastanın  muayene  ve  tedavi  edildiği  belirtilmişti.  (Türk  Ocakları  1930  Kurultayına  Arzedilen  Merkez, 

Murakabe, İlim ve Sanat Heyeti Raporları, 1930: 8; Türk Yurdu, Mart-Nisan 1930, Sayı: 222: 103) 

Türk  Ocakları'nın  yeniden  örgütlenmesinden  sonra,  bazı  şubeler  kent  ya  da  kasaba  çevresindeki 

köylere  yönelik  çalışmalar  hız  kazanmıştı.  Ocak,  köylerdeki  cehaleti  ortadan  kaldırmak  için  okul  açma 

yoluna gitmişti. (Georgeon,  2009: 56) 1925’in sonlarına doğru bitirilen okul, 10.000 liraya mal olmuş, arsayı 

ise  köylüler  bağışlamıştı.  (Türk  Yurdu,  Temmuz  1926,  Sayı:  180:  55)  Okula  maaşları  ocak  tarafından 

karşılanmak üzere 2 öğretmen görevlendirilmişti. (Türksözü, 14 Mart 1926) Okulun açılış törenine Mehmet 

Emin  Bey  (Yurdakul),  Reşit  Bey,  Ahmet  Bey  (Ağaoğlu)  katılarak  okulun  açılışının  Türkiye’de  büyük  bir 

yankı uyandıracağını ifade etmişlerdi.

12

  Ocakların 1927 senesi mesai programında Kürkçüler köyünde inşa 



ettiği okula 85 öğrencinin devam ettiği rapor edilmişti. Vedat Kemal Bey’in idaresinde 16’sı kız olmak üzere 

65 öğrencisi bulunan ilkokulda derslerin devam etmekte olduğu, gösterilen  gayretlerle öğrencilerin  hemen 

hepsinin okuma yazma öğrendiği, 4 öğrenci dışında bütün öğrencilerin derslerinden başarıyla geçtiği, Ekim 

ayında  61  öğrenciyle  ikinci  sınıf  teşkil  edildiği  belirtilmişti.  Ayrıca  çocuğunu  okula  göndermek  istemeyen 

ailelerin  büyük  çabalarla  ikna  edildiği,  çoğu  zaman  hükümet  kuvvetleri  ve  jandarmadan  yardım  istemek 

zorunda kalınması gibi sıkıntılı durumlara katlanıldığı da ifade edilmişti.  

Acıdere,  İncirlik  gibi  uzak  köylerden  misafir  olarak  okula  devam  eden  çocukların  olduğu 

belirtilerek;  bunların  dışında  öğrencilerin  kültür  seviyelerini  arttırmak  için  oluşturmak  amacıyla  Adana’ya 

gezi  düzenlenmişti.  “Adana’ya  seyahatler  tertip  edilmiş;  mektepler  fabrikalar,  sinemalar  gezdirilerek  anlamadıkları 

izah edilerek görgü ve zekâlarının inkişafı yolunda şayanı  kayd neticeler  elde edilmiştir.” Öğrenciler gezi dönüşünde 

“Biz Adana mekteplerini daha başka zannediyorduk, şimdi anladık ki bizim mektebimiz hepsinden daha iyi.

” dedikleri 

kaydedilmişti.  Öğrencilerin  büyük  çoğunluğu  arasında  isim  benzerliği  karışıklığı  düzeltilmiş,  çoğunluğu 

Ahmet ve Mehmet olan isimlere Kaya, Can Arslan gibi Türkçe isimler ilave edilerek karışıklık giderilmişti.  

Çocukların  kişisel  bakımlarıyla  da  ilgilenilmiş  el  yüz  yıkama  yatarken  gecelik  giyme  alışkanlığı 

kazandırılmıştı. (Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 286) 

Ocak aynı zamanda köyde faizcilere karşı bir “köy sandığı” kurmuş, böylece köylünün birbirleriyle 

dayanışması  sağlanmıştı.  Ocaklı  öğretmenler  ve  sağlık  memurları  köylünün  sosyal  hayatıyla  ilgilenmiş, 

kökleşmiş  zararlı  adetleriyle  uğraşarak  bu  alanda  başarılar  sağlamışlardı.  Düğünlerin  kısa  ve  daha  az 

masrafla yapılması için devamlı uğraş vermiş ve bu adetler değiştirilmeye çalışılmıştı. Köy evlerinin ilkel ve 

sağlığa  zararlı  yapısının  değiştirilmesi,  evlerin  yanına  birer  ahır  yapılması  için  köylülerden  söz  alınmıştı. 

Ocaklı öğretmenler ve sağlık memurları,  köylülere Köy Kanunu yönetmeliğini devamlı okuyarak ona göre 

hareket etmeleri için çaba sarf etmişlerdi. (Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 287) 

             Adana Türk Ocağı’nın Kapanması 

Türk  Ocakları  1927’den  itibaren  CHF  ile  ilişkilerini  daha  da  sıklaştırdığından  siyasallaşmaya 

sürecine girmişti. Yaşanan bu gelişmelerden sonra Türk Ocakları sorgulanmaya başlamıştı. 1930’da SCF’nin 

kurulmasıyla birlikte bu tartışma süreci daha da yoğunlaşmıştı. 

Türk  Ocakları’nın  çalışma  biçimi  ve  amacı  konusunda  farklılık  isteyen  Mustafa  Kemal  Paşa, 

Anadolu’da  çıkan  isyanlar  sonrasında  yaşanan  sıkıntılara  rağmen  Türk  Ocakları’na  alakasını  devam 

                                                           

12

 Türk Yurdu, Aralık 1926, Sayı: 185, s.270. Ferit Celal Bey, Kürkçüler Köyü’ndeki okul Çukurova’nın eğitim faaliyetlerine büyük bir 

fayda sağlamasına rağmen bütçeye aşırı yük getirdiğini ve okulun Ocak bünyesinden Milli Eğitim bünyesine alınmasının daha doğru 

olacağını vurgulamıştı. (Çukurova’da Memleket, Yıl: 2, Sayı; 25, Mart 1931, s.14.) 




- 547 - 

 

ettirmiş,  Türk  milleti  ile  ilişki  kurmada  önemli  bir  aracı  olarak  gördüğü  ocaklardaki  çalışmalara  verdiği 



desteğe  devam  etmişti.  Bu  amaçla,  17  Şubat  1931’de  Adana  Ocağı’nda  da,  Türk  Ocağı  ve  siyasetten 

bahsederek,  bu  konudaki  görüşlerini  Ankara’ya  dönüşünde  şöyle  dile  getirmiştir:  “İçerden  ve  dışardan 

gelecek  tehlikelere  karşı  milliyetçi  ve  Cumhuriyetçi  kuvvetleri  bir  noktada  toplamak  lazım  ya 

“milliyetperver”  ve  “cumhuriyetçi”  bütün  dernek  vb.  kuruluşların  tek  çatı  altında  birleştirilmesini  ya  da 

Türk Ocakları’nın görevini sağlıklı yapamadığı için kapatılmasını istemişti.   

24  Mart  1931’de  Türk  Ocakları  ile  CHF  birleşme  kararı  almış,  Türk  Ocaklarının  10  Nisan  1931’de 

yapmış  olduğu  olağanüstü  toplantısında;  Türk  Ocaklarının  kapatılıp,  mallarının  CHF’ye  devredilmesi 

kararlaştırılmıştı. ( Ayın Tarihi, Cilt: 25,Nisan 1931: 7312) Böylece, Türk Ocakları tarihinde yeni bir döneme 

girilmiş,  sonraki süreçte Halkevlerine dönüştürülmüştü. 

Türkiye  genelinde  Türk  Ocaklarının  kapatılmasıyla  birlikte  Adana  Türk  Ocağı  da  çalışmalarını 

sonlandırmıştı.  Kapatılan  Türk  Ocağı’na  ait  olan  sinema  CHF’ye  devredilmişti.  Fırka  Teşkilatı  sinema 

salonunu  gelir  getirmesi  amacıyla  açık  arttırma  ile  ihaleyle  kiraya  vermiş,  2  seneliğine  7000  lira  Arifzade 

Azmi beye verilmişti. (Yeni Adana, 11 Mayıs 1931) Belediye binası altındaki 17 dükkan 27.000 liraya Adana 

Belediyesi’ne  satılmıştı.    Adana  Ulucami  mahallesinde  Hükümet  Caddesi  üzerindeki  Seyhan  nehri 

kenarındaki 4.707 m2 olan Türk Ocağı binası, fırkaya daha sonra da Halkevi’ne devredilmişti. Yeni Halkevi 

binası  yapıldıktan  sonra  eski  Türk  Ocağı  binası  16.000  liraya  Beden  Terbiyesi  Seyhan  Bölgesi’ne  satılmıştı. 

(BCA, 490.1779.01/1215.1-26) 

SONUÇ 

Milli  bir  kimliğin  ve  yeni  bir  kültürel  çevrenin  oluşmasında  önemli  bir  konuma  sahip  olan  Türk 

Ocakları, Milli mücadelenin tamamlanması ve Cumhuriyet’in ilanı ile yeni bir döneme girmişti. 

Cumhuriyet’in  ilanından  kısa  bir  süre  önce  kurulan  Adana  Türk  Ocağı,  Çukurova’nın 

Türkleşmesinde  ve  milli  bir  sermayenin  oluşmasında  Çukurova’ya  önemli  katkılar  sağlamıştı.  Özellikle 

Çukurova’da  farklı  diller  ve  kültürlerin  varlığı  dikkate  alındığında  Mustafa  Kemal  Paşa,  diğer  Türk 

Ocaklarından  ayrı  olarak  Adana  Türk  Ocağı’nın  sağlık  ocağı  ve  okul  açmak  yerine  Türklük  şuurunun 

aşılanması  ve  Türkçe’nin  yerleşmesi  yönünde  çalışmalar  yapmasını  daha  uygun  görmüştü.  Türk  Ocağı 

Kurultaylarında  Erzurum  Türk  Ocağı,  Doğu  Anadolu’nun,  Mardin  Türk  Ocağı,  Güney’in  Türkleşmesinde 

önemli  kültürel  teşkilatlar  olarak  görülürken,  Adana  Türk  Ocağı  ise  farklı  kültürler  ve  ekalliyetler  içeren 

Çukurova’nın Türkleşmesinde önemli bir kurum olarak görülmüştü. 

Türk  Ocaklarının  en  önemli  özelliği  bulundukları  bölgenin  yerel  dinamiklerini  ortaya  çıkartmaktı. 

Trabzon  Türk  Ocağı,  balıkçılığın  gelişimi  ve  bölgede  konuşulan  Rumca’nın  önüne  geçmek  için  Türkçe’nin 

konuşulmasını daha yaygın hale getirmek için çalışmalar yapmış, Ankara Türk Ocağı, yoğun bir şekilde yeni 

müzik anlayışını topluma tanıtma ve benimsetme faaliyetleri üzerine yoğunlaşmış, Kastamonu Türk Ocağı, 

tahta  işçiliği  sektörünün  gelişimi  doğrultunda  çalışmalarını  sürdürmüş,  Doğu  Anadolu’da  kurulan  Türk 

Ocakları,  Çukurova’da  kurulan  Ocaklarla  benzerlik  göstererek  Türk  dilinin  yerleşmesi  noktasında  hareket 

etmişlerdi. Türk Ocakları, kurulduğu bölgenin coğrafi, kültürel, etnik dokusuna göre kendi çalışma sahasını 

ve kimliğini oluşturmuştu. Çukurova’da bulunan diğer Ocaklar gibi Adana Türk Ocağı, Türkçe’nin yaygın 

bir  şekilde  konuşulması  ve  bölgedeki  ekonomik  kaynakların  millileştirmesi  üzerine  yoğunlaşmıştı.  Bu 

doğrultuda Mustafa Kemal Paşa, Adana Türk Ocağı’nı ziyaretlerinde bu iki konu üzerinde durarak, Ocağın 

çalışmalarını bu yönde sürdürmesini istemişti.  

Adana  Türk  Ocağı,  Cumhuriyetin  arzuladığı  yeni  modern  vatandaş  kimliğinin  oluşumunda  ve 

yerleşmesi  yönünde  önemli  faaliyetlerde  bulunmuş,  bu  modelin  oluşmasında  Mustafa  Kemal’in 

ziyaretlerinde gençlere telkinleri ve Türk Ocağı Kurultay Delegesi Ferit Celal Güven’in çalışmalarının büyük 

katkısı  olmuştu.  Adana  Türk  Ocağı  çalışmalarını  sürdürürken  iki  farklı  tez  ile  karşı  karşıya  kalmıştı.  Ziya 

Gökalp, Adana Türk Ocağı’nın daha çok düşünce ve fikir eksenli çalışmalar ile ön plana çıkmasını isterken, 

Reşit  Galip  ise,  Ocağın  dispanser  ve  okul  gibi  somut  hizmetlerle  kendisini  göstermesini  istemişti.  Mustafa 

Kemal ise birçok Türk Ocağı ziyaretinde hizmete yönelik çalışmalarda telkinlerde bulunurken, Adana Türk 

Ocağı’nın özel konumundan dolayı düşünce boyutlu çalışmalara daha çok yer vermesini istemişti. 

Ocaklar,  İttihatçılık  zihniyetinin  bir  devamı  olduğu  düşünüldüğü  ve  toplumun  ihtiyaçlarına  cevap 

veremediğinden  kapatılması  düşünülmüştü.  Nisan  1931’de  Türk  Ocaklarının  istenilen  dönüşümü 

sağlayamadığı  ve  siyasetle  yakınlaşması  üzerine  kapanmış  ve  yerlerine  Halkevleri  kurulmuştu.    Adana 

Halkevi, Adana Türk  Ocağı’nın  oluşturduğu  kendine  özgü  kültür sahasından etkilenerek, çalışmalarını bu 

kanallar üzerinden sürdürmüştü. 

 

KAYNAKÇA 

ARŞİVLER 

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi 

Cumhurbaşkanlığı Arşivi 

Türk Tarih Kurumu Arşivi 




- 548 - 

 

TBMM Meclisi Arşivi 



RESMİ YAYINLAR 

1340 Senesi Nisan’ında Toplanan I. Türk Ocakları Umumi Kongresi Zabıtları, Ankara 1925. 

1926 Türk Ocakları Mesai Programı, Osmaniye Matbaası, İstanbul 1926. 

1928 Senesi Türk Ocakları Kurultayına Arzedilen Merkez, Hars ve Murakabe Raporları,  Ankara 1928. 

Ayın Tarihi. 

TBMM Zabıt Ceridesi . 

Türk Ocakları 1926 Senesi Kurultay Zabıtları, Kader Matbaası, İstanbul 1927. 

Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultay Zabıtları, Ankara Türk Ocakları Merkez Heyeti Matbaası, Ankara 1928. 

Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, Ankara 1929. 

Türk Ocakları 1930 Kurultayına Arzedilen Merkez, Murakabe, İlim ve Sanat Heyeti Raporları, Ankara 1930. 



GAZETE VE DERGİLER 

Akşam 


Altınyurd  

Babalık 


Cumhuriyet 

Çukurova’da Memleket 

Hâkimiyet-i Milliye 

Tarsus 


Türk Sözü, 

Türk Yurdu 

Vakit 

Yeni Adana 



KİTAP VE MAKALELER 

ARIKOĞLU,  Damar (1961 ). Hatıralarım, İstanbul: 

BAŞAR, Ahmet Hamdi (1981). Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, Ankara: Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi 

BAŞAR, Ahmet Hamdi (1990). Hatıralar, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Tek Parti Dönemi, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.  

GEORGEON, François (2009). Osmanlı-Türk Modernleşmesi 1900-1930, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 

GÖKALP, Ziya (1928).  “Ocaklar Ne Yapmışdır, Vazîfesi ve Gayesi Nedir?", Türk Yurdu, Nisan, s. 198, s.6-9. 

GÜVEN, Ferit Celal (1923).  “Nifak Ateşi”,  Altınyurt, 19 Haziran, s.25-27. 

GÜVEN, Ferit Celal (1926). “Bir Küşad Münasebetiyle”, Türk Yurdu, 24 Kanun-ı evvel, s. 560-564. 

KARAER, İbrahim (1992). Türk Ocakları (1912-1931), Ankara: Türk Yurdu Yayınları. 

KARAYAMAN,  Eren  -AKÇİÇEK,  Mehmet    (2003).  Atatürk’ün  Türk  Ocakları’nı  Ziyaretleri  ve  Yaptığı  Konuşmaları,    Ankara:  Türk 

Ocakları Yayınları. 

ÖKTE, Ertuğrul Zekai (2000).  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri 1922-1938, İstanbul: Tarihi Araştırmalar Vakfı Yayınları. 

SAİD,  Baha  (2000). Türkiye’de Alevi Bektaşi, Nusayri ve Ahi Zümreleri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. 

SARINAY, Yusuf  (1992). Türk Milliyetçiliğinin Tarihsel Gelişimi ve Türk Ocakları, İstanbul: Ötüken Yayınları,  

SEVÜK,  İbrahim Habib  (1982). O zamanlar 1920-1923, Ankara:  Kültür Bakanlığı Yayınları.  

SOYAK,  Hasan Rıza  (2010). Atatürk’ten Hatıralar, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 

TEVFİK, (1931) . “ Bugünkü Haliyle Ocak Mefkûresine Hizmet Edebiliyor mu” Yeni Adana, 24 Şubat  

TOROS,  Taha  (1939).  Atatürk’ün Adana Seyahatleri,  Adana:  Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Kültür Yayınları.  

TUNCER,  Hüseyin  (1998). Türk Ocakları Tarihi,  Ankara:  

URAN, Hilmi (2008).  Meşrutiyet, Tek Parti, Çok Parti Hatıralarım (1908-1950), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 

ÜSTEL, Füsun  (2010). İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği Türk Ocakları (1912-1931), İstanbul: İletişim Yayınları.  

 

EKLER 

 



- 549 - 

 

 



 

1923 Atatürk’ün Adana Seyahati (TTK Arşivi, D:123,N:7) 

 

 

 



 

 

      



 

Türk Ocakları 1926 Kurultayı (TTK Arşivi, D:123, N:12) 

 

 



- 550 - 

 

 



1923 Atatürk’ün

 

Adana Seyahati   (TTK Arşivi, D:238,N:3-1)



 

 

 



 

 



- 551 - 

 

 



Adana Türk Ocağı’ndaki Kitapların İçeriği   ( BCA,180.09/47.243-3.) 

 

 



 


- 552 - 

 

 



Rumlardan Kalan Binaların Adana Türk Ocağı’na Devri (BCA,080.18.01/09.19.16) 

Yüklə 216,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə