- 545 -
"Pamuk" hakkında iki konferans vermiştir. (Cumhuriyet, 19 Teşrin-i sani 1924) Basında çıkan yazılarda Ocak
konferanslarının halk üzerinde yaptığı etkilerden övgüyle söz edilmişti. Cebelibereket Milletvekili Naci Bey,
dünyadaki işsizliğin sebepleri ve ekonominin gelişimi ile ilgili bir konferans vermişti. (Yeni Adana,7 Kânun-i
evvel 1930) Ahmet Ağaoğlu "Ocakların Gayesi ve Vazifeleri" hakkında iki konferans sunmuştu. Açıldıktan
kısa bir süre sonra Niyazi Bey, "Adana ve Cenubi Anadolu'daki Türklük" hakkında iki buçuk saat süren
konferans vermişti. (Tuncer, 1998: 90)
Görüldüğü gibi verilen konferanslar bölgenin dokusuna uygun olarak
ekonomi ve Türklük bilincini içeren konularından seçilmişti.
Türk Ocağı aynı zamanda Milli Mücadeleye etkin bir şekilde katılan tarihi şahsiyetlere de gerekli
önemi göstermişti. Ferid Celal Bey'in tavsiyesiyle eski ocaklılardan şehit Saim Bey'in mezarının yapılması
gündeme alınmıştı. “Saim Bey en eski bir ocaklıdır. Kendisi 327 senesinde ocağa dahil olmuş bir arkadaştır. Hararetli
bir ocaklıdır. Ocak sahasında fevkalade hizmet etmiştir. Saim Bey bu imanıyla bu kuvvetiyle Adana işgale uğradığı
zaman mücadele sahasına atılmış, Kozan ve havalisi halkını etrafına toplamış Ermeni ve Fransız çeteleri ile çetin
mücadelelere dahil olmuştur. Ve bu çetin mücadele neticesinde... gibi fethi mümkün olmayan bir yeri kendi şahsiyetinin
kuvvetiyle feth etmiş bir ocaklıdır. O civardaki Ermeni ve Fransız kuvvetlerini imha etmiş bir adamdır. Saim Bey
yaptığı bir gece hücumunda arkasındaki kuvvetin cesaretini takviye için bilfiil öne atılmış ve bu esnada düşman neferi
ile boğaz boğaza gelmiş ve bir bomba ile şehid düşmüştür. Saim Bey denildiği zaman Adana ve havalisinde bu
ocaklının adını hürmetle anmayan tek bir kimse yoktur. Kazalarının ismi Saimbeyli olmuştur. Kendisine bu kadar
hürmet gösterilmiştir. Bugün bu arkadaşın mezarı taşsızdır. Ocak bu arkadaşın mezarını yaptırırken büyük bir
fedakârlıkta bulunmuş olamaz, yalnız onun namını takdir etmiş olur.
”
(Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultay
Zabıtları, 1928: 309)
Kurultay’da görüşülen bu teklif kabul edilmişti.
Türk Ocağı’nın Spor Çalışmaları
Adana Türk Ocağı, kuruluşunun hemen sonrasında spor faaliyetleri üzerine yoğunlaşmış,
Türkgücü spor takımını kurmuştu. Türk gücü, futbol takımının yanında izcilik atletizm teşkilatını da
oluşturmuştu. Özellikle Konya ve Mersin’de turnuvalara katılmıştı. (Cumhuriyet, 28 Haziran 1924) Türk
Ocağı’nın kurulmasıyla birlikte Adana’da farklı branşlarda sürdürülen spor şubeleri bir çatı altında
toplandığı için daha düzenli faaliyetler başlamıştı.
Türk Ocağı futbol takımı, Mersin Türk Ocağı ile kaynaşma sağlamak için maçlar yapmıştı.
9
Mersin
ve Adana Türk Ocakları arasında oynanan futbol turnuvası çekişmeli geçmiş; Türk Sözü Gazetesi, Adana
Türk Ocağı takımını destekleyen yazılar yazmıştı.
10
Bu müsabakalar genişletilerek Tarsus Türk Ocağı da bu
turnuvalara dahil edilmişti. (Tarsus, 28 Mart 1925) 1924 yılında Adana Türk Ocağı Futbol Takımı, diğer
ocakların futbol takımlarıyla maçlar yapmıştı. ( Yeni Adana, 17 Şubat 1924)
Tayyare Cemiyeti yararına, Mersin Türk Ocağı ile Adana Türk Ocağı arasında sürat koşusu
yarışması düzenlenmişti.
11
Ocak, daha çok futbol ve atletizm branşlarıyla ön plana çıkmıştı.
Adana Türk Ocağı’nın Köy Çalışmaları
Adana Türk Ocağı’nın öncelik verdiği alanların başında köylüyle iletişimini güçlendirecek kanalları
genişletmek olmuştu. Adana’da köycülük faaliyetlerine paralel olarak açılan dispanserlerde başta köylüler
olmak üzere fakir kişilere sağlık hizmeti verilmişti. ( Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, 1929: 36;
Hâkimiyeti Milliye, 29 Ağustos 1925) Adana Kürkçülerde örnek köy kurulmaya çalışılmıştı. (Sarınay,1992:
313) Ayrıca köylünün ihtiyaçları karşılanarak, köylüye çeşitli yardımlar yapılmıştı. (Tarsus, 15 Mayıs 1925)
1925’te Adana Türk Ocağının Kürkçüler köyünde açtığı yardım evinde, ameliyat için gerekli malzemeler
temin edilerek günde 75-80 hasta muayene ve tedavi edilmişti. Köylüler, Ocak vasıtasıyla ücretsiz tedavi
olmakta ve ilaçlarını parasız olarak almışlardı. Dispanserin bir sağlık memuru sıtma mücadelesini takip
ettiği gibi köyleri devamlı dolaşarak bulaşıcı hastalık vakalarını araştırmıştı. ( Türk Yurdu, Temmuz 1926,
Sayı: 180: 44-55)
1925’te Adana Türk Ocağında İrşad Heyetleri, Adana Ocağı ocak doktorları aracılığı ile köylünün
sağlığı ve ruhu durumu ile meşgul olmayı, köylüyü modern bir hayata hazırlamayı kararlaştırmışlardı.
(Hâkimiyeti Milliye, 23 Mart 1923) Dispanserler halkla iletişime geçmenin en önemli araçları olduğu için
Adana Türk Ocağı dispanseri 1927’de faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürmeye devam etmişti. ( Türk
Ocakları 1927 Senesi Kurultay Zabıtları, 1928: 38) Ocakların 1927 senesi mesai programında, köy
dispanserinde ilaçları ücretsiz verilmek suretiyle muayene ve tedavi olunan hasta toplamının 1.482 olduğu,
ayrıca 737 sıtma hastasının tedavi edildiği ve 800 kişiye çiçek aşısı yapıldığı belirtilmişti. (Türk Ocakları 1928
Kurultay Zabıtları, 1929: 37; Türk Yurdu, Nisan 1928, Sayı: 198: 233) Adana Ocağı Kürkçüler’de sağlık
faaliyetlerini sürdürmüş, bir muayenehane ve eczaneden oluşan “Birinci Kürkçüler Mıntıkası Yardımevi”
9
Hâkimiyet-i Milliye, 31 Kanun-i sani 1924; Türk Sözü, 13 Kanun-i sani 1924. Düzenlenen bu futbol maçları aynı zamanda iki şehrin
gençlik teşkilatlarının birlikte çalışmasının da önünü açmıştı. (Tarsus, 5 Nisan 1925.)
10
Mersin Türk Ocağı Üyesi Hayri Gültekin ve İsmail Bey, iyi oynamalarına rağmen hakem hataları ile kaybettiklerini, hakemlik
teklifini kabul etmeyen eski kaptanları Arif Doğan’ı suçlamışlardı. (Tarsus, 9 Nisan 1925.)
11
Mersin Türk Ocağı’ndan Cevdet Bey birinci olmuştu. (Tarsus, 3 Eylül 1341/1925.)
- 546 -
isimli bir teşkilat kurmuştu. 1171 kişiden 736’sının malaryalı olduğu belirtilmekle beraber hastalardan 46’sı
romatizma, 20 dizanteri, 16 zatürre, 137 mide, 69 ishal ve bağırsak hastalıkları, 162 cilt, 4 kalp, 37 kulak
burun ve boğaz, 2 frengi, 2 çocuk fıtığı, 19 suçiçeği olarak tespit edilmiş, doktorların çabaları sonucu başta
malarya hastalığı olmak üzere hastalıklarla mücadele edilmiş ve zaman içerisinde başarıya ulaşılmıştı.
Ameliyat ve yatılı tedaviyi gerektiren hastalar Ocak tarafından temin edilen araçlar ile Adana Memleket
Hastanesi’ne gönderilmişti. Bunların yanında sıtmayla mücadele alanında başarılar sağlanmıştı. Sağlık
müdürlüğünden alınan aşılarla 465 erkek 335 kadın olmak üzere 800 kişiye çiçek aşısı yapılmış ve bu sayede
köyde hiç çiçek vakası olmadığı belirtilmişti. Bölgede yapılan mesailer sonucunda ölümlerde 5/2 oranında
azalma; doğumlarda ise ayni ölçüde artma olduğu kaydedilmişti. Ayrıca Buruk, Dedeler, Yarımca,
Şevketiye, Baklalı, Açadere ve birçok uzak köylerin halkı tedavi edilmiş, ücretsiz ilaç verilmişti. (Türk
Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 284)
1928 yılında toplanan 5. Kurultay'a sunulan Merkez Heyeti Raporu'nda Adana Ocağı'nda açılan
dispanserin faaliyete devam ettiği, sağlık sorunlarıyla ilgilenildiği, Ocak doktorlarının her gün hastaları
muayene ettiği, ücretsiz ilaç dağıttığı belirtilmişti. (1928 Senesi Türk Ocakları Kurultayına Arzedilen Merkez,
Hars ve Murakabe Raporları, 1928: 11) Ayrıca Ocak, Adana bölgesinde yaygın olan sıtmaya karşı mücadele
etmek için bir kır dispanseri de kurmuştu. (Georgeon, 2009: 56) 1930 Kurultayına sunulan Merkez Heyeti
raporunda Adana Ocağında köycülük faaliyetlerine devam edildiği, dispanser faaliyetlerinin sürdüğü, 3.000
hastanın muayene ve tedavi edildiği belirtilmişti. (Türk Ocakları 1930 Kurultayına Arzedilen Merkez,
Murakabe, İlim ve Sanat Heyeti Raporları, 1930: 8; Türk Yurdu, Mart-Nisan 1930, Sayı: 222: 103)
Türk Ocakları'nın yeniden örgütlenmesinden sonra, bazı şubeler kent ya da kasaba çevresindeki
köylere yönelik çalışmalar hız kazanmıştı. Ocak, köylerdeki cehaleti ortadan kaldırmak için okul açma
yoluna gitmişti. (Georgeon, 2009: 56) 1925’in sonlarına doğru bitirilen okul, 10.000 liraya mal olmuş, arsayı
ise köylüler bağışlamıştı. (Türk Yurdu, Temmuz 1926, Sayı: 180: 55) Okula maaşları ocak tarafından
karşılanmak üzere 2 öğretmen görevlendirilmişti. (Türksözü, 14 Mart 1926) Okulun açılış törenine Mehmet
Emin Bey (Yurdakul), Reşit Bey, Ahmet Bey (Ağaoğlu) katılarak okulun açılışının Türkiye’de büyük bir
yankı uyandıracağını ifade etmişlerdi.
12
Ocakların 1927 senesi mesai programında Kürkçüler köyünde inşa
ettiği okula 85 öğrencinin devam ettiği rapor edilmişti. Vedat Kemal Bey’in idaresinde 16’sı kız olmak üzere
65 öğrencisi bulunan ilkokulda derslerin devam etmekte olduğu, gösterilen gayretlerle öğrencilerin hemen
hepsinin okuma yazma öğrendiği, 4 öğrenci dışında bütün öğrencilerin derslerinden başarıyla geçtiği, Ekim
ayında 61 öğrenciyle ikinci sınıf teşkil edildiği belirtilmişti. Ayrıca çocuğunu okula göndermek istemeyen
ailelerin büyük çabalarla ikna edildiği, çoğu zaman hükümet kuvvetleri ve jandarmadan yardım istemek
zorunda kalınması gibi sıkıntılı durumlara katlanıldığı da ifade edilmişti.
Acıdere, İncirlik gibi uzak köylerden misafir olarak okula devam eden çocukların olduğu
belirtilerek; bunların dışında öğrencilerin kültür seviyelerini arttırmak için oluşturmak amacıyla Adana’ya
gezi düzenlenmişti. “Adana’ya seyahatler tertip edilmiş; mektepler fabrikalar, sinemalar gezdirilerek anlamadıkları
izah edilerek görgü ve zekâlarının inkişafı yolunda şayanı kayd neticeler elde edilmiştir.” Öğrenciler gezi dönüşünde
“Biz Adana mekteplerini daha başka zannediyorduk, şimdi anladık ki bizim mektebimiz hepsinden daha iyi.
” dedikleri
kaydedilmişti. Öğrencilerin büyük çoğunluğu arasında isim benzerliği karışıklığı düzeltilmiş, çoğunluğu
Ahmet ve Mehmet olan isimlere Kaya, Can Arslan gibi Türkçe isimler ilave edilerek karışıklık giderilmişti.
Çocukların kişisel bakımlarıyla da ilgilenilmiş el yüz yıkama yatarken gecelik giyme alışkanlığı
kazandırılmıştı. (Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 286)
Ocak aynı zamanda köyde faizcilere karşı bir “köy sandığı” kurmuş, böylece köylünün birbirleriyle
dayanışması sağlanmıştı. Ocaklı öğretmenler ve sağlık memurları köylünün sosyal hayatıyla ilgilenmiş,
kökleşmiş zararlı adetleriyle uğraşarak bu alanda başarılar sağlamışlardı. Düğünlerin kısa ve daha az
masrafla yapılması için devamlı uğraş vermiş ve bu adetler değiştirilmeye çalışılmıştı. Köy evlerinin ilkel ve
sağlığa zararlı yapısının değiştirilmesi, evlerin yanına birer ahır yapılması için köylülerden söz alınmıştı.
Ocaklı öğretmenler ve sağlık memurları, köylülere Köy Kanunu yönetmeliğini devamlı okuyarak ona göre
hareket etmeleri için çaba sarf etmişlerdi. (Türk Yurdu, Mayıs 1928, Sayı: 199: 287)
Adana Türk Ocağı’nın Kapanması
Türk Ocakları 1927’den itibaren CHF ile ilişkilerini daha da sıklaştırdığından siyasallaşmaya
sürecine girmişti. Yaşanan bu gelişmelerden sonra Türk Ocakları sorgulanmaya başlamıştı. 1930’da SCF’nin
kurulmasıyla birlikte bu tartışma süreci daha da yoğunlaşmıştı.
Türk Ocakları’nın çalışma biçimi ve amacı konusunda farklılık isteyen Mustafa Kemal Paşa,
Anadolu’da çıkan isyanlar sonrasında yaşanan sıkıntılara rağmen Türk Ocakları’na alakasını devam
12
Türk Yurdu, Aralık 1926, Sayı: 185, s.270. Ferit Celal Bey, Kürkçüler Köyü’ndeki okul Çukurova’nın eğitim faaliyetlerine büyük bir
fayda sağlamasına rağmen bütçeye aşırı yük getirdiğini ve okulun Ocak bünyesinden Milli Eğitim bünyesine alınmasının daha doğru
olacağını vurgulamıştı. (Çukurova’da Memleket, Yıl: 2, Sayı; 25, Mart 1931, s.14.)
- 547 -
ettirmiş, Türk milleti ile ilişki kurmada önemli bir aracı olarak gördüğü ocaklardaki çalışmalara verdiği
desteğe devam etmişti. Bu amaçla, 17 Şubat 1931’de Adana Ocağı’nda da, Türk Ocağı ve siyasetten
bahsederek, bu konudaki görüşlerini Ankara’ya dönüşünde şöyle dile getirmiştir: “İçerden ve dışardan
gelecek tehlikelere karşı milliyetçi ve Cumhuriyetçi kuvvetleri bir noktada toplamak lazım ya
“milliyetperver” ve “cumhuriyetçi” bütün dernek vb. kuruluşların tek çatı altında birleştirilmesini ya da
Türk Ocakları’nın görevini sağlıklı yapamadığı için kapatılmasını istemişti.
24 Mart 1931’de Türk Ocakları ile CHF birleşme kararı almış, Türk Ocaklarının 10 Nisan 1931’de
yapmış olduğu olağanüstü toplantısında; Türk Ocaklarının kapatılıp, mallarının CHF’ye devredilmesi
kararlaştırılmıştı. ( Ayın Tarihi, Cilt: 25,Nisan 1931: 7312) Böylece, Türk Ocakları tarihinde yeni bir döneme
girilmiş, sonraki süreçte Halkevlerine dönüştürülmüştü.
Türkiye genelinde Türk Ocaklarının kapatılmasıyla birlikte Adana Türk Ocağı da çalışmalarını
sonlandırmıştı. Kapatılan Türk Ocağı’na ait olan sinema CHF’ye devredilmişti. Fırka Teşkilatı sinema
salonunu gelir getirmesi amacıyla açık arttırma ile ihaleyle kiraya vermiş, 2 seneliğine 7000 lira Arifzade
Azmi beye verilmişti. (Yeni Adana, 11 Mayıs 1931) Belediye binası altındaki 17 dükkan 27.000 liraya Adana
Belediyesi’ne satılmıştı. Adana Ulucami mahallesinde Hükümet Caddesi üzerindeki Seyhan nehri
kenarındaki 4.707 m2 olan Türk Ocağı binası, fırkaya daha sonra da Halkevi’ne devredilmişti. Yeni Halkevi
binası yapıldıktan sonra eski Türk Ocağı binası 16.000 liraya Beden Terbiyesi Seyhan Bölgesi’ne satılmıştı.
(BCA, 490.1779.01/1215.1-26)
SONUÇ
Milli bir kimliğin ve yeni bir kültürel çevrenin oluşmasında önemli bir konuma sahip olan Türk
Ocakları, Milli mücadelenin tamamlanması ve Cumhuriyet’in ilanı ile yeni bir döneme girmişti.
Cumhuriyet’in ilanından kısa bir süre önce kurulan Adana Türk Ocağı, Çukurova’nın
Türkleşmesinde ve milli bir sermayenin oluşmasında Çukurova’ya önemli katkılar sağlamıştı. Özellikle
Çukurova’da farklı diller ve kültürlerin varlığı dikkate alındığında Mustafa Kemal Paşa, diğer Türk
Ocaklarından ayrı olarak Adana Türk Ocağı’nın sağlık ocağı ve okul açmak yerine Türklük şuurunun
aşılanması ve Türkçe’nin yerleşmesi yönünde çalışmalar yapmasını daha uygun görmüştü. Türk Ocağı
Kurultaylarında Erzurum Türk Ocağı, Doğu Anadolu’nun, Mardin Türk Ocağı, Güney’in Türkleşmesinde
önemli kültürel teşkilatlar olarak görülürken, Adana Türk Ocağı ise farklı kültürler ve ekalliyetler içeren
Çukurova’nın Türkleşmesinde önemli bir kurum olarak görülmüştü.
Türk Ocaklarının en önemli özelliği bulundukları bölgenin yerel dinamiklerini ortaya çıkartmaktı.
Trabzon Türk Ocağı, balıkçılığın gelişimi ve bölgede konuşulan Rumca’nın önüne geçmek için Türkçe’nin
konuşulmasını daha yaygın hale getirmek için çalışmalar yapmış, Ankara Türk Ocağı, yoğun bir şekilde yeni
müzik anlayışını topluma tanıtma ve benimsetme faaliyetleri üzerine yoğunlaşmış, Kastamonu Türk Ocağı,
tahta işçiliği sektörünün gelişimi doğrultunda çalışmalarını sürdürmüş, Doğu Anadolu’da kurulan Türk
Ocakları, Çukurova’da kurulan Ocaklarla benzerlik göstererek Türk dilinin yerleşmesi noktasında hareket
etmişlerdi. Türk Ocakları, kurulduğu bölgenin coğrafi, kültürel, etnik dokusuna göre kendi çalışma sahasını
ve kimliğini oluşturmuştu. Çukurova’da bulunan diğer Ocaklar gibi Adana Türk Ocağı, Türkçe’nin yaygın
bir şekilde konuşulması ve bölgedeki ekonomik kaynakların millileştirmesi üzerine yoğunlaşmıştı. Bu
doğrultuda Mustafa Kemal Paşa, Adana Türk Ocağı’nı ziyaretlerinde bu iki konu üzerinde durarak, Ocağın
çalışmalarını bu yönde sürdürmesini istemişti.
Adana Türk Ocağı, Cumhuriyetin arzuladığı yeni modern vatandaş kimliğinin oluşumunda ve
yerleşmesi yönünde önemli faaliyetlerde bulunmuş, bu modelin oluşmasında Mustafa Kemal’in
ziyaretlerinde gençlere telkinleri ve Türk Ocağı Kurultay Delegesi Ferit Celal Güven’in çalışmalarının büyük
katkısı olmuştu. Adana Türk Ocağı çalışmalarını sürdürürken iki farklı tez ile karşı karşıya kalmıştı. Ziya
Gökalp, Adana Türk Ocağı’nın daha çok düşünce ve fikir eksenli çalışmalar ile ön plana çıkmasını isterken,
Reşit Galip ise, Ocağın dispanser ve okul gibi somut hizmetlerle kendisini göstermesini istemişti. Mustafa
Kemal ise birçok Türk Ocağı ziyaretinde hizmete yönelik çalışmalarda telkinlerde bulunurken, Adana Türk
Ocağı’nın özel konumundan dolayı düşünce boyutlu çalışmalara daha çok yer vermesini istemişti.
Ocaklar, İttihatçılık zihniyetinin bir devamı olduğu düşünüldüğü ve toplumun ihtiyaçlarına cevap
veremediğinden kapatılması düşünülmüştü. Nisan 1931’de Türk Ocaklarının istenilen dönüşümü
sağlayamadığı ve siyasetle yakınlaşması üzerine kapanmış ve yerlerine Halkevleri kurulmuştu. Adana
Halkevi, Adana Türk Ocağı’nın oluşturduğu kendine özgü kültür sahasından etkilenerek, çalışmalarını bu
kanallar üzerinden sürdürmüştü.
KAYNAKÇA
ARŞİVLER
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
Cumhurbaşkanlığı Arşivi
Türk Tarih Kurumu Arşivi
- 548 -
TBMM Meclisi Arşivi
RESMİ YAYINLAR
1340 Senesi Nisan’ında Toplanan I. Türk Ocakları Umumi Kongresi Zabıtları, Ankara 1925.
1926 Türk Ocakları Mesai Programı, Osmaniye Matbaası, İstanbul 1926.
1928 Senesi Türk Ocakları Kurultayına Arzedilen Merkez, Hars ve Murakabe Raporları, Ankara 1928.
Ayın Tarihi.
TBMM Zabıt Ceridesi .
Türk Ocakları 1926 Senesi Kurultay Zabıtları, Kader Matbaası, İstanbul 1927.
Türk Ocakları 1927 Senesi Kurultay Zabıtları, Ankara Türk Ocakları Merkez Heyeti Matbaası, Ankara 1928.
Türk Ocakları 1928 Kurultay Zabıtları, Ankara 1929.
Türk Ocakları 1930 Kurultayına Arzedilen Merkez, Murakabe, İlim ve Sanat Heyeti Raporları, Ankara 1930.
GAZETE VE DERGİLER
Akşam
Altınyurd
Babalık
Cumhuriyet
Çukurova’da Memleket
Hâkimiyet-i Milliye
Tarsus
Türk Sözü,
Türk Yurdu
Vakit
Yeni Adana
KİTAP VE MAKALELER
ARIKOĞLU, Damar (1961 ). Hatıralarım, İstanbul:
BAŞAR, Ahmet Hamdi (1981). Atatürk’le Üç Ay ve 1930’dan Sonra Türkiye, Ankara: Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi
BAŞAR, Ahmet Hamdi (1990). Hatıralar, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Tek Parti Dönemi, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
GEORGEON, François (2009). Osmanlı-Türk Modernleşmesi 1900-1930, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
GÖKALP, Ziya (1928). “Ocaklar Ne Yapmışdır, Vazîfesi ve Gayesi Nedir?", Türk Yurdu, Nisan, s. 198, s.6-9.
GÜVEN, Ferit Celal (1923). “Nifak Ateşi”, Altınyurt, 19 Haziran, s.25-27.
GÜVEN, Ferit Celal (1926). “Bir Küşad Münasebetiyle”, Türk Yurdu, 24 Kanun-ı evvel, s. 560-564.
KARAER, İbrahim (1992). Türk Ocakları (1912-1931), Ankara: Türk Yurdu Yayınları.
KARAYAMAN, Eren -AKÇİÇEK, Mehmet (2003). Atatürk’ün Türk Ocakları’nı Ziyaretleri ve Yaptığı Konuşmaları, Ankara: Türk
Ocakları Yayınları.
ÖKTE, Ertuğrul Zekai (2000). Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri 1922-1938, İstanbul: Tarihi Araştırmalar Vakfı Yayınları.
SAİD, Baha (2000). Türkiye’de Alevi Bektaşi, Nusayri ve Ahi Zümreleri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
SARINAY, Yusuf (1992). Türk Milliyetçiliğinin Tarihsel Gelişimi ve Türk Ocakları, İstanbul: Ötüken Yayınları,
SEVÜK, İbrahim Habib (1982). O zamanlar 1920-1923, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
SOYAK, Hasan Rıza (2010). Atatürk’ten Hatıralar, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
TEVFİK, (1931) . “ Bugünkü Haliyle Ocak Mefkûresine Hizmet Edebiliyor mu” Yeni Adana, 24 Şubat
TOROS, Taha (1939). Atatürk’ün Adana Seyahatleri, Adana: Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Kültür Yayınları.
TUNCER, Hüseyin (1998). Türk Ocakları Tarihi, Ankara:
URAN, Hilmi (2008). Meşrutiyet, Tek Parti, Çok Parti Hatıralarım (1908-1950), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
ÜSTEL, Füsun (2010). İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği Türk Ocakları (1912-1931), İstanbul: İletişim Yayınları.
EKLER
- 549 -
1923 Atatürk’ün Adana Seyahati (TTK Arşivi, D:123,N:7)
Türk Ocakları 1926 Kurultayı (TTK Arşivi, D:123, N:12)
- 550 -
1923 Atatürk’ün
Adana Seyahati (TTK Arşivi, D:238,N:3-1)
- 551 -
Adana Türk Ocağı’ndaki Kitapların İçeriği ( BCA,180.09/47.243-3.)
- 552 -
Rumlardan Kalan Binaların Adana Türk Ocağı’na Devri (BCA,080.18.01/09.19.16)
Dostları ilə paylaş: |