Ortak Türk Kimliği Bağlamında Sosyal Bilimlerin Önemi
Abulfez SÜLEYMANOV
1
Giriş
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte, millet oluşturma, kimlik sorun-
ları, Orta Asya devletlerine miras kaldı. Nitekim Sovyet döneminin katı-bas-
kıcı kimlik politikaları ve ayrımcı sosyo-ekonomik yaklaşımları sonucunda
etkileri on yıllarca devam edecek çok ciddi zararlar gördü. Türk Dünyası ola-
rak adlandırabileceğimiz coğrafyaların emperyalist bir kafayla düzenlenmiş
eğitim programları sayesinde önce dil ortaklığı olmak üzere kültür, kimlik,
din paydaları tahrife uğramış, Sovyet insanı ve toprağa dayalı ulus- devlet
oluşturma politikaları, uzun dönem zarfında uyğulamaya konulmuştur. Milli
kimliği, sosyalist bir içeriğe kavuşturarak bir Sovyet kimliği yaratma çaba-
sıyla dünya tarihine adını yazdıran eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli-
ği döneminde Türk kimliği parçalanıp Kırgız, Özbek diye alt kimlikler ortaya
çıkarılmıştı.
2
Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Orta Asya cumhuriyetleri bir yandan
dış aktörlerin müdahalelerini bertaraf etmeye veya dengelemeye çalışırken
diğer taraftan Sovyet mirasının üzerine yeni kimlik arayışına başladı. Katı
Sovyet şovenizminin etkilerini ortadan kaldırıp, sınırlarla etnik yapıların
uyuşmadığı coğrafyalarda, zaten suni olarak oluşturulan kimlikler üzerinde
yeni tarih felsefeleri yazma, yeni dil politikaları yapmak ve bütün bu ve ben-
zer unsurlarla yeni bir milli kimlik ve tüm kurumlarıyla yeni bir devlet inşâ
etmek Orta Asya Cumhuriyetleri’ndeki temel çalışma alanını teşkil etti.
3
Aynı
zamanda beliren olumlu tarihi koşullar çerçevesinde ortak Türk kimliğinin
Türk Dünyası için oluşturulması öncelikli görevler arasında yer almaya baş-
ladı. Aslında bölgedeki Türk kimliği gitmediği için geri dönmesi söz konu-
su değildir. Buradaki temel sorun Türk üstün kimliğinin dönüşüdür.
4
Stalin
1 Doç. Dr., Azerbaycan Milli İlimler Akademisi
2 Süleymanlı, E. Azerbaycan Türkleri Milletleşme Sürecinde, Ötüken yay., İstanbul, 2006,
s.213
3 Cihangir İşbilir, ‘Orta Asya’da Ulus İnşa Süreçleri ve Azınlıkların Durumu Üzerine
Bir Değerlendirme’ http://www.cihangirisbilir.com/orta-asyada-ulus-insa-surecleri-ve-
azinliklarin-durumu-uzerine-bir-degerlendirme/#sthash.IOJdHXku.dpuf son görüntüleme
20.10.2013
4 Günay, Bekir Orta Asya’da Arayış, “Sosyal Gen” Ve Yeni Modeller, Bilge Strateji Dergisi.
Cilt: 1, Sayı: 1,. Güz 2009, İstanbul: s.29
48
Ortak Türk Kimliği Bağlamında Sosyal Bilimlerin Önemi
zamanında uygulanan politikalar sonucunda Türk üst kimliği yırtılmıştır.
“Türklük” üst kimliğinin alt kimlik haline dönüştürüldüğü yapıda Kırgız, Öz-
bek, Kazak, Türkmen ve Azerbaycanlı renkleri üst kimliğe çıkarıldı. Kırgız,
Özbek, Kazak, Türkmen alt kimlikleri üst kimlik olarak ortaya çıkarılmıştir.
Kimliğin oluşması, sosyalleşme koşulları kadar tarihi koşulların oluştur-
duğu faktörler tarafından da şekilleniyor. Tarihi koşullar, içinde yaşadığımız
siyasi ve sosyal yapıyı şekillendirdiği gibi tarih ile ilgili perspektifimizi de
belirliyor. Tarihe bakış açımız, kim olduğumuz, nereden gelip nereye gitti-
ğimiz; tarihi objektif bilgiler kadar efsaneler ve inanışlar, kültürel kimliğin
oluşmasında başat rol oynuyor.
Ortak Türk kimliğinin oluşmasında Türk Dünyası” temeline inşa edilen
bir vizyona sahip olmak lazımdır. Bunun için ise, Türk Dünyasına yönelik
ve bizatihi Türk Dünyasının içinden gelen bir mefkureye ihtiyaç vardır ve bu
mefkurenin zihinlerde ve gönüllerde yer alabilmesi için de bu dünyanın her
bir ferdinde aidiyet hissinin var olup geliş(tiril)mesi, her türlü fikri ve kültürel
hamlenin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesinde sosyal
bilimlerin tartışılmaz bir misyonu olduğu kabûl ediliyor. Bu bağlamda Türk
Dünyası için ortak Türk kimliğinin oluşturma sürecinde sosyal bilim realite-
sini göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Milli Kimlik Oluşturma Sürecinde Sosyal Bilimlerin Önemi
Sosyal bilimlerin temel özelliği bilim insanının zihin ve gönül dünyası ailt
olduğu kültür ile örtüşük bir etki ortaya koymasıdır. Sosyal bilimler bir top-
lumun kültürel özeliklerine göre insan zihninin inşa etmektedir. Bu yönüyle
sosyal bilimler özgün bir nitelik taşıdıklarından, toplumların milli kimlikleri-
nin oluşumuyla bütünsellik taşır.
Sosyal bilimlerin önemi üzerinde durmanın başka nedenleri olmalıdır.
Zira, gerek resmî alanda gerekse sivil alanda slogancı ve şabloncu yaklaşım-
ların geçer değer hâline getirilmesi karşısında, sosyal bilimlerin önemini vur-
gulayan çabaya ihtiyaç vardır. Aksi takdirde dünyadaki hertürlü gelişmenin
dışında kalma riski, hem fert hem de toplum açısından kaçınılmazdır. Günü-
müzde her alandaki gelişmelerin izlenmesi gerekiyor
Türk Dünyası’nı temsil eden ülkeler arasında bilgi ve teknoloji akışı ya-
nında, bu ülkelerin tarihi ve kültürel müşterekleri yeniden yapılanması yer
yer en güclü bağ ve itici güc konumundadır. Bu düşünceyle Türk Dünyası’nı
oluşturan ülkelerimiz arasındaki tarihi ve kültürel bağları gün işığına çıkart-
mak, devletlerarası ilişkilerde gündemde tutmak sosyal bilimciler için kaçı-
49
Abulfez SÜLEYMANOV
nılmaz bir görev haline gelmiştir.
5
Bütün bu çalışamalarda metodoloji sorunu da önem arz etmektedir. Bu
anlamda sosyal bilimcilerimizin milli kültür-Türk toplumunun özgün sosyal
bilim anlayışı çerçevesinde oluşmasına yönelik bir hassasiyetin taşınması ile
anlamlı olabileceği söylenebilir. Çünki Batı sosyal bilim etkisindeki akade-
mik bakış metodolojik olarak Türk toplumunun yerel değerler merkezinden
düşünme geleneğine sahip olma sorununu içinde bulunacağından, bu çalış-
maların istenilen sonucu ortaya koymayabilceği ihtimalini gözden uzak tut-
mamak gerekmektedir. Zira Batı hegemon anlayışı, Batı liberal sosyal bilim
yolu ile dünyanın pek çok toplumunu ve Türkiye ve diğer Batı dışı toplumlar
üzerinde pozitivist bilim anlayışı ile etkisini oluşturmuştur. Nitekim poziti-
vist kökenli Batı bilim anlayışı Batı’nın materyalist maddeci (liberal-kapi-
talist) dünyasını meşrulaştıran temel araç konumundadır.
6
Bu husun Batı
dışı toplumların bilim anlayışlarının “bağımlıkçı” düşünmeyi oluşturma ihti-
maline karşı, bilim elçilerinin özgün sosyal bilim zihniyetine sahip olmaları,
Türk toplumunun her alanda yükselmelerinin ana belirleyicilerinden birisini
oluşturacaktır.
7
Yapılacak sosyal araştırmalar sayesinde bölgesel ve küresel tehditlere kar-
şı ortak tavır alma ve çözüm arayışlarında söz sahibi olabilme sağlanmalı,
bunun yanı sıra zulme uğrayan ve dağınık halde yaşayan Türk toplulukları
birlik himayesine alınmalıdır.
Aynı zamanda sosyal bilimcilerin araştırmaları sonucu ortaya konulan bi-
limsel neticelerin siyasilere yön vermesi sağlanmalıdır, devletler nezdinde
ortak çıkarlar oluşturulmalıdır.Her seferinde farklı bir Türk Coğrafyasında
gerçekleştirilmek üzere akademisyen ve üniversite öğrencilerinin katılımı ile
büyük kongre çalışmaları gerçekleştirilmeli ve Türk Dünyasının eğitimli kit-
leleri ortak çatı altında fikir üretme olanağına kavuşmalıdır. Bu arada sosyal
bilimcilerde araştırmalırını masa başında yapmaktan vaz geçmeli, bilakis ala-
na inerek hem bölge halkını daha yakından tanımalı, kaynaşma ve işbirliğini
5 Suleymanov, A., “Türk Dünyasının Kültürel Bütünleşmesinde Sosyolojinin ve
Sosyologların Rolü”, Birinci Türk Dünyası Sosyologları Kongresi, Küreselleşme ve Milli
Devlet, Kocaeli 2008, s.129
6 Çemrek, M.,’ Ötekileştiricilik ile Çoğulculuk Arasında Medeniyeti Kavramak’ Yüceltme
ve Reddiye Arasında ‘Medeniyet’i Anlamak Sempozyumu Bildiriler, Ed Süleyman Güder,
Yunus Çolak, İstanbul 2013, .s.193
7 Paker, K. Oya, ‘ Batı Dışı Toplumlarda Sosyal Psikolojiyi Yeniden Düşünmek:İnşacı
Yaklaşımın İmkânları Üzerine Bir Deneme Doğunun ve Batının Yerelliği: Bireylik Bilgisine
Dair’, 2004, 203-248, S. Arkonaç (ed.) Alfa Yay: İstanbul
Dostları ilə paylaş: |