Volkanizma ve depremler ögretmen: Selma Özgan



Yüklə 445 b.
tarix07.04.2018
ölçüsü445 b.
#36340


VOLKANİZMA VE DEPREMLER

  • ÖGRETMEN: Selma Özgan

  • DERS:Coğrafya

  • SINIF: 9/E

  • NUMARA: 5932

  • HAZIRLAYAN: Büşra Özçınar

  • OKUL: Şehit Kaya Aldoğan Anadolu Lisesi




Magmanın yerin derinliklerinden hareket ederek yer yüzüne çıkması veya yer yüzüne yakın derinliklere kadar gelerek soğuması olayına volkanizma denir. 

  • Magmanın yerin derinliklerinden hareket ederek yer yüzüne çıkması veya yer yüzüne yakın derinliklere kadar gelerek soğuması olayına volkanizma denir. 







Magmanın yer kabuğunun zayıf olduğu kırıklı (fay) bölgelerden yüzeye çıkmasıyla yüzey volkanizması oluşur. Yüzey volkanizması sonucu çıkan malzemelerin birikmesiyle volkan konileri oluşur. Volkan konisinin üst kesiminde huni şeklindeki çukurluğa krater, magma haznesi ile bu çukurluk arasındaki kanala ise baca adı verilir. Bazı volkan konilerinin krater kısımlarının çökmesiyle ya da ikinci bir püskürmeyle parçalanmasıyla daha büyük çukurluklar oluşur. Bunlara kaldera adı verilir. Bazı volkanik olaylarda, katı ve akışkan maddeler püskürmez. Buralarda sadece gaz patlamaları olur. Bu tür patlamalarla oluşan çukurluklara maar adı verilir.

  • Magmanın yer kabuğunun zayıf olduğu kırıklı (fay) bölgelerden yüzeye çıkmasıyla yüzey volkanizması oluşur. Yüzey volkanizması sonucu çıkan malzemelerin birikmesiyle volkan konileri oluşur. Volkan konisinin üst kesiminde huni şeklindeki çukurluğa krater, magma haznesi ile bu çukurluk arasındaki kanala ise baca adı verilir. Bazı volkan konilerinin krater kısımlarının çökmesiyle ya da ikinci bir püskürmeyle parçalanmasıyla daha büyük çukurluklar oluşur. Bunlara kaldera adı verilir. Bazı volkanik olaylarda, katı ve akışkan maddeler püskürmez. Buralarda sadece gaz patlamaları olur. Bu tür patlamalarla oluşan çukurluklara maar adı verilir.



Volkan konilerinden yeryüzüne çeşitli malzemeler atılır. Bunların başında lavlar gelir. Lav, yeryüzüne çıkan akışkan kıvamdaki magmadır. Volkanlardan dışarı atılan bir diğer unsur gazlardır. Gazlar, magma içinde yüksek basınç nedeniyle çözünük hâlde bulunur. Magma yeryüzüne çıkınca soğuduğundan ve üzerindeki basınç kalktığından gazlar serbest kalır. Bu gazların önemli bölümünü su buharı oluşturmaktadır. Volkanlardan büyük basınçla çıkan gazlar beraberinde katı malzemeleri de sürükler. Bu malzemelerden boyutları 1 cm’den küçük olanlara volkan külü, 1 cm’den büyük olanlara lapilli (volkan çakılı), daha büyük olanlara isevolkan bombası denir.

  • Volkan konilerinden yeryüzüne çeşitli malzemeler atılır. Bunların başında lavlar gelir. Lav, yeryüzüne çıkan akışkan kıvamdaki magmadır. Volkanlardan dışarı atılan bir diğer unsur gazlardır. Gazlar, magma içinde yüksek basınç nedeniyle çözünük hâlde bulunur. Magma yeryüzüne çıkınca soğuduğundan ve üzerindeki basınç kalktığından gazlar serbest kalır. Bu gazların önemli bölümünü su buharı oluşturmaktadır. Volkanlardan büyük basınçla çıkan gazlar beraberinde katı malzemeleri de sürükler. Bu malzemelerden boyutları 1 cm’den küçük olanlara volkan külü, 1 cm’den büyük olanlara lapilli (volkan çakılı), daha büyük olanlara isevolkan bombası denir.

  • Volkanik dağların bulunduğu alanlar maden bakımından zengindir. Volkanizma sonucu kurşun, çinko, pirit, manganez, krom gibi madenler meydana gelir. Ayrıca volkanik alanlardaki topraklar çok verimlidir.





Yeryüzüne kırık hatları boyunca çıkan magma, üzerindeki basınç etkisi ortadan kalktığında akışkan bir hâl alır. Volkanların püskürttüğü malzemeler ile yeryüzüne çıkan lavların özelliğine göre farklı şekillerde volkan konileri oluşur.

  • Yeryüzüne kırık hatları boyunca çıkan magma, üzerindeki basınç etkisi ortadan kalktığında akışkan bir hâl alır. Volkanların püskürttüğü malzemeler ile yeryüzüne çıkan lavların özelliğine göre farklı şekillerde volkan konileri oluşur.



Volkanlardan çıkan kül, kum ve çakıl gibi katı maddelerin volkan bacasının çevresinde üst üste birikmesiyle oluşan koni biçimindeki volkanlardır.

  • Volkanlardan çıkan kül, kum ve çakıl gibi katı maddelerin volkan bacasının çevresinde üst üste birikmesiyle oluşan koni biçimindeki volkanlardır.





Magmadan gelen malzemenin bazik karakterli ve akışkan lavlar şeklinde yüzeye çıktığı arazilerde kalkana benzer, basık ve yayvan volkan konileri oluşur. Diyarbakır yakınlarındaki Karacadağ volkanı bu tür bir volkandır.

  • Magmadan gelen malzemenin bazik karakterli ve akışkan lavlar şeklinde yüzeye çıktığı arazilerde kalkana benzer, basık ve yayvan volkan konileri oluşur. Diyarbakır yakınlarındaki Karacadağ volkanı bu tür bir volkandır.





Magmadan gelen malzemenin asit karakterli ve yoğun lavlar şeklinde yüzeye çıktığı arazilerde dik volkan konileri oluşur. Lavların fazla akışkan olmaması nedeniyle tabakalar hâlinde biriktiği bu konilerde, ana koninin etrafında daha küçük parazit koniler de yer alır. Japonya’daki Fuji, Filipinler’deki Mayon ve Türkiye’deki Büyük Ağrı bu tür dağlara birer örnektir.

  • Magmadan gelen malzemenin asit karakterli ve yoğun lavlar şeklinde yüzeye çıktığı arazilerde dik volkan konileri oluşur. Lavların fazla akışkan olmaması nedeniyle tabakalar hâlinde biriktiği bu konilerde, ana koninin etrafında daha küçük parazit koniler de yer alır. Japonya’daki Fuji, Filipinler’deki Mayon ve Türkiye’deki Büyük Ağrı bu tür dağlara birer örnektir.





Belli aralıklarla çeşitli materyaller çıkarmaya devam eden volkanlara aktif volkan, faaliyeti sona ermiş volkanlara ise sönmüş volkan adı verilir. Sönmüş hâldeki volkanlar belli zaman sonra tekrar faaliyete geçebilir. Yeryüzündeki volkanların büyük bir kısmı sönmüş hâldedir. Buna rağmen yeryüzünde 500’e yakın aktif volkan bulunmaktadır. Aktif volkanların büyük bir kısmı Büyük Okyanus ve çevresinde toplanmıştır. Çünkü buralar kıvrılma ve kırılmaların meydana geldiği levha sınırlarıdır. Bu nedenle Büyük Okyanus çevresine Pasifik ateş çemberi adı verilmiştir. Atlas Okyanusu’nun orta kesimi, Afrika’nın doğusu, Akdeniz çevresi, Alp – Himalaya kuşağı yeryüzündeki diğer volkanik alanlardır.

  • Belli aralıklarla çeşitli materyaller çıkarmaya devam eden volkanlara aktif volkan, faaliyeti sona ermiş volkanlara ise sönmüş volkan adı verilir. Sönmüş hâldeki volkanlar belli zaman sonra tekrar faaliyete geçebilir. Yeryüzündeki volkanların büyük bir kısmı sönmüş hâldedir. Buna rağmen yeryüzünde 500’e yakın aktif volkan bulunmaktadır. Aktif volkanların büyük bir kısmı Büyük Okyanus ve çevresinde toplanmıştır. Çünkü buralar kıvrılma ve kırılmaların meydana geldiği levha sınırlarıdır. Bu nedenle Büyük Okyanus çevresine Pasifik ateş çemberi adı verilmiştir. Atlas Okyanusu’nun orta kesimi, Afrika’nın doğusu, Akdeniz çevresi, Alp – Himalaya kuşağı yeryüzündeki diğer volkanik alanlardır.





DEPREMLER



DEPREM NEDİR ?

  • Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.

  • Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

  • Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.



DEPREMLE İLGİLİ TEKNİK BİLGİLER



Türkiye dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.

  • Türkiye dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.

  • Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98'i ve barajlarımızın %93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Bu da bize, ülkemizde bu konu ile ilgili hazırlık çalışmalarının sürekli ve etkili olarak yapılması gerektiğini ifade etmektedir.



TÜRKİYE'DEKİ FAY HATLARI

  • Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi’nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır.

  • Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K. Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elazığ ovalarından geçerek Bingöl’e kadar sokulur.

  • Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi’nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki fay hatlarından oluşur.



DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ

  • Dünya'nın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir Yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, Yerküre'nin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdeğin nikel-demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yer'in, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının, Yer'in çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek, çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Manto, genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe, içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır. Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha" lara bölünmektedir. 



Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe Taşküre'de gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla, levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler. Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde, levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magma da okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay, Taşküre'nin altında devam edip gitmektedir. İşte Yerkabuğu'nu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları Dünya'da depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya'da olan depremlerin büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında, dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.

  • Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe Taşküre'de gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla, levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler. Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde, levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magma da okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay, Taşküre'nin altında devam edip gitmektedir. İşte Yerkabuğu'nu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları Dünya'da depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya'da olan depremlerin büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında, dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.



Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için, bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket, çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada Yeryüzü'nde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve fay adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen Yeryüzü'nde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve Yeryüzü'ne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir. Depremlerinin oluşumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı, 1911 yılında, Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır. Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca varolan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. 

  • Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için, bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket, çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada Yeryüzü'nde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve fay adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen Yeryüzü'nde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve Yeryüzü'ne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir. Depremlerinin oluşumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı, 1911 yılında, Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır. Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca varolan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. 



Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin, açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır. Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen Yerkabuğu'nda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır.  İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır. Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar. Faylar, genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay" denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir. Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay" denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir

  • Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin, açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır. Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen Yerkabuğu'nda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır.  İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır. Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar. Faylar, genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay" denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir. Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay" denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir



DEPREM TÜRLERİ

  • A)Çökme Depremler: Karstik alanlarda yeraltında kayaların erimesiyle oluşan boşlukların, mağaraların tavanlarının çökmesiyle meydana gelen depremlerdir. Etki alanları dardır. Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır. 



Çökme Depremler

  • Çökme Depremler



B)Volkanik Depremler: Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan depremlerdir. Etkin volkanların çevresinde görülen depremlerdir. Etki alanları dardır. (Yeryüzünde görülen depremlerin %17’si bu tür depremlerdendir)

  • B)Volkanik Depremler: Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan depremlerdir. Etkin volkanların çevresinde görülen depremlerdir. Etki alanları dardır. (Yeryüzünde görülen depremlerin %17’si bu tür depremlerdendir)



Volkanik Depremler

  • Volkanik Depremler



C)Tektonik Depremler: Yerkabuğunun iyice oturmamış kırık alanlarında görülen en yaygın, en şiddetli depremlerdir. (Yeryüzünde görülen depremlerin %81’i bu tür depremlerdendir) 

  • C)Tektonik Depremler: Yerkabuğunun iyice oturmamış kırık alanlarında görülen en yaygın, en şiddetli depremlerdir. (Yeryüzünde görülen depremlerin %81’i bu tür depremlerdendir) 



Tektonik Depremler

  • Tektonik Depremler



TÜRKİYE'DE DEPREM BÖLGELERİ

  • 1)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı: Saroz körfezinden başlar, Marmara denizinden geçtikten sonra Kuzey Anadolu Dağlarının güneyini takip ederek Van Gölünün kuzeyine doğru uzanır.  2)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Güney Marmara’dan başlar Ege Bölgesindeki çöküntü ovalarını takip eder.  3)Güney Anadolu Deprem Kuşağı: Hatay’dan başlar, Güney Anadolu Toroslarını takip ederek Van gölünün güneyine doğru devam eder.



TÜRKİYEDE DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI



Türkiye'de Deprem Tehlikesinin az olduğu yerler

  • 1)Konya, Karaman, Taşeli Platosu ve İçel çevresi. 

  • 2)Mardin Eşiği-Şırnak çevresi. 



DÜNYA ÜZERİNDE DEPREM BÖLGELERİ

  • 1)Atlas Okyanusunun orta kesimi, 

  • 2)Akdeniz ve çevresi 

  • 3)Büyük Okyanus çevresi (En fazla bu bölgede görülmektedir. Sebebi katı haldeki yerkabuğunun (Sial) ince ve zayıf olmasıdır.)



DÜNYA ÜZERİNDE DEPREM BÖLGELERİ



Dünyada Deprem Tehlikesinin Az Olduğu Yerler

  • 1. K.Batı Avrupa-Grönland adası

  • 2. Asya'nın kuzeyi (Sibirya)

  • 3. Kanada'nın K.Doğusu

  • 4.Güney Afrika

  • 5.Avustralya 



DEPREMDEN KORUNMA YOLARI

  • 1)Fay hatları üzerinde büyük yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı. 

  • 2)Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır. 

  • 3)Deprem konusunda halk eğitilmelidir. 

  • 4)Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır. 



5)Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı. Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır. 

  • 5)Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı. Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır. 

  • 6)Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız. 

  • 7)Deprem sırasında mümkünse, yanan sobalar söndürülmeli,elektrik ve su kapatılmalıdır.



DEPREM İLE İLGİLİ BAZI HABERLER





  • İZLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKÜRLER



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə