115
Kapitalizmin hâkim üretim tarzı oluşu ve insanların geçimlerinin piyasaya bağlı
hâle gelmesiyle ücret tanımına arz, talep gibi kavramlar eklendi.
Adam Smith’te ücret, emeğe karşı olan talep ve yaşam için gerekli maddeler
tarafından belirlenir. Emeğe karşı olan talep, diğer metaların olduğu gibi, emeğin de
üretimini düzenler.
Smith’in ilgisi, büyük halk kitlesinin maddi zenginliği üzerindeydi (Polanyi,
2011: 169) ve kapitalizmin bunu sağlayacağına inandı. İşbölümünün, dolayısıyla
emeğin verimliliğinin artmasıyla toplumun sermayesinin artacağını ve bunun da
emeğe olan talebin ve emeğin ücretinin artışına yol açacağını düşündü.
Malthus ve Ricardo’da da ücret, emeğe olan talep ve yaşam için gerekli
maddelerce belirlenir ve emek talebi, emek üretimini yoluna koyar. Malthus ve
Ricardo’ya göre ücret, nüfus yasaları gereği geçimlik düzeyde oluşur fakat bir önceki
kısımda bahsettiğimiz gibi, emekçilerin geçim alışkanlıklarını yükseltmeleri ve
neticede geçimliğin, emekçiler için daha yüksek bir refah düzeyinde yeniden oluşması
mümkündür, Ricardo ve Malthus tarafından da halkın sefaletine karşı istenilen bir
çözümdür.
Marjinalizmle birlikte iktisadi analizin odak noktası üretim alanından mübadele
alanına kaydı. Toplumsal üretim tarzının sınıfları,
yerini tarihsiz, toplumsuz, evrensel
ve temel güdüsü haz azamileştirme olan bireye bıraktı ve üretim alanındaki sınıfsal
sömürü ilişkileri, mübadele alanındaki eşit bireyler arasındaki eşit ilişkilere dönüştü.
Değer de, böylelikle mübadele alanında belirlendi. Emeğin, Marx’ın anlatımıyla emek
gücünün değeri için de aynı şey geçerliydi: Menger’e göre emeğin değeri, üretilmesine
hizmet ettiği malın beklenen değeri tarafından belirlenir. Jevons’a göre üretime
katkısıyla, Walras’a göre ise, işçilerin arzları ve bu hizmetlere olan
girişimci talebinin