110
edilmiştir.
252
Rapor edilen tek mineral siyah mangan oksit pyrolusite’dir ve Kıbrıs’taki
Nea Paphos’ta belirlenmiştir.
253
Roma duvar resimlerinin pigment analizleri antik yazarların vermiş olduğu bilgiler ile
karşılaştırma olanağı sağlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda Pilinius’un bahsetmiş
olduğu “florid” pigmentlerin kullanımı konusunda sadece birkaç kayıt bulunmaktadır.
Buradaki istisna Cıva sülfite minerali cinnabarın kullanılmasıdır. Ancak, burada analiz
edilen pigmentler ev mimarisinden gelmektedir. Pilinus’da bahsettiği gibi florid
pigmentler sanatçıya işveren tarafından sağlanmaktaydı. Sadece elit tabaka, en pahalı
renklerin bulunduğu duvar resimlerini yaptırabilmekteydiler. Genellikle kullanılan
renkler, kırmızı ve sarı aşıboyası, Mısır mavisi, kurum ve karbon kaynaklı kırmızılar,
terres vertes, kireçtaşı kaynaklı beyazlar ve bu renklerin karışımı başta olmak üzere
daha ucuz olan “austere” pigmentlerdir.
Vitruvius ve özellikle Plinius’un detaylı olarak bahsettiği pigmentler, yoğun olarak
kullanılanlardır. Azurit, malakit, orpiment ve realgar (kırmızı zırnık) gibi çok nadir
olarak kullanılan pigmentleri ise fazla ele almadıkları görülmektedir. Anlaşıldığı üzere
yeni renkler yaratmak amacıyla pigmentlerin karıştırılması yaygın olmayan bir
yöntemdir. Ancak morlar, kahverengiler ve yeşiller belirgin bir şekilde karıştırılarak
elde edilmekteydi. Dikkat edilmesi gerek diğer bir nokta ise fresko tekniğinde herhangi
bir pigment kireç badanası ile yıkanmakta ve böylece ona bir kalsiyum karbonat
ş
eklinde kimyasal karekter kazandırılmaktaydı.
254
Bunların yanı sıra pahalı bir pigment
olan cinnabarın (zincifre) ucuz ve kolayca bulunabilen kırmızı demir oksit ile
karıştırılarak ömrünün arttırıldığı da görülmektedir.
252
Barbet – Fuchs – Tuffreau-Libre 1997, 35-62.
253
Kakoulli 1997, 131-142.
254
Siddall 2006, 28.
111
5. BATI ANADOLU’DA ARKA K DÖNEM DUVAR RES MLER
Batı Anadolu’dan Arkaik Dönem’e tarihlenen resim sanatı örnekleri altı yapıdan ele
geçmiştir (Lev. 1). Bunlardan Gordion Boyalı Ev hariç tümü mezar yapılarıdır. yi
korunmuş örnek, Lykia Bölgesi’ndeki Kızılbel Tümülüsü’dür. Aynı bölgede yer alan
Karaburun II, Kızılbel’i takip etmektedir. Lydia Bölgesi’ndeki Harta ve Aktepe
Tümülüsleri’nin resimleri ise az sayıda ele geçmiştir. Phrygia Bölgesi’nde yer alan
Tatarlı Tümülüsü’nün resimleri ise ender bulunan bir şekilde ahşap üzerine boyamadır.
5.1. HARTA TÜMÜLÜSÜ
Manisa ili, Kırkağaç ilçesi, Bakır Bucağı, Harta tren istasyonunun yaklaşık 1 km.
kuzeyinde yer alan Harta Tümülüsü yaklaşık 30 m. çapında ve 10 m. yüksekliktedir.
Tümülüs 1965-1966 yıllarında definecilerin kaçak kazıları ile tahrip edildikten sonra,
1987 yılında Manisa Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazıları sonucunda
bilim dünyasına tanıtılmıştır. Kaçak kazılardan elde edilen ve New York’taki
Metropolitan Museum of Art koleksiyonuna kaçırılan duvar resimleri, 1994 yılında
ülkemize geri kazandırılmıştır.
255
Harta Tümülüsü dromos, sundurma ve mezar odasından oluşmaktadır.
256
(Lev. 2: a)
Yaklaşık 1.30 m. kenar uzunluğuna sahip kareye yakın formlu, kısa ve geniş dromos,
mezar yığmasından 3.80 m. derininde saptanmıştır. Dromos ana kaya kumtaşı zemin
üzerine doğal kireçtaşı bloklardan, araları küçük yongalarla sıkıştırılmış basit çamur
harcıyla örülerek inşa edilmiştir. Yapım tarzı ve malzeme bakımından mezar odasından
farklı özellik göstermektedir. Giriş kısmı güneye bakan dromosun mevcut yüksekliği,
kaçak kazılarda sökülen taşlar nedeniyle tahrip olmasına karşın, doğu duvarında 1.90 m.
ve batı duvarında 2.62 m. olarak ölçülmüştür.
255
Özgen - Öztürk 1996, 36-39, 67-69, no. 1-4; Dedeoğlu 1996, 198.
256
Dinç 1993, 221-230.
112
Dromostan sonra “tıkaç” şeklinde bir kapı ile kapatılmış olan sundurmaya
geçilmektedir. Sundurmanın uzunluğu 1.50 m. olup, giriş açıklığı 1.40 m. genişliğinde
ve 2.18 m. yüksekliğindedir. Koyu yeşil renkte yerel kumtaşından yapılan sundurmanın
tabanı üç adet düzgün kumtaşı bloktan oluşmaktadır. ki adet kurşun dolgulu demir
kırlangıç kuyruğu formlu kenedin kullanıldığı taban bloklarının yüzeyinde, duvar
bloklarında olduğu gibi tarak izleri saptanmıştır. Aynı kenetlerden bir adet de mezar
odasında tespit edilmiştir. Sundurmanın üzeri, 76 cm. kalınlığında düz bir tavan bloğu
ile örtülüdür.
257
Sundurmadan mezar odasına geçişte taban seviyesi değişmemektedir.
Mezar odası 2.60 x 2.18 m. büyüklüğünde ve 2.15 m. yüksekliğinde olup düzgün
kumtaşı bloklardan inşa edilmiştir. Mezar odasında bulunması gereken klineye ait
parçalar, kurtarma kazısı sırasında dolgu toprağın içinden ele geçmiştir. Bulunan
parçalardan klinenin ölçüleri 2.18 x 1.22 m. ve tabandan yüksekliği ise 55 cm. olarak
saptanmıştır. Klinenin ayakları sphinks şeklinde olup, Metropolitan Museum’dan geri
getirtilmiş ve Uşak Müzesi’nde sergilenmektedir. (Lev. 2: b)
1987 yılındaki kurtarma kazılarında, sundurmadaki dolgunun temizliği sırasında siyah
firnisli bir M.Ö. 4. yüzyıl pişmiş toprak kandil bulunmuştur. Ayrıca dromosun
dolgusundan Akhaemenid tipi sığ bir kase, parçalar halinde ele geçmiştir.
258
Geç Arkaik
Erken Klasik stilde mermer sphinks ve oldukça şişkin alt konturlu yumurtalar ve tam
cepheden çizilmiş insan gözleri (no. 2-4), frizlerdeki yaratıklar aşağı yukarı 500 yıllarını
göstermektedir. Kandil 4. ya da 3. yüzyıl olması muhtemel ikinci bir gömüyü işaret
eder. Mezar yapısı ve az sayıda ele geçen buluntular M.Ö. 6. yüzyıl sonlarını işaret
etmektedir.
259
Kurtarma kazılarıyla ilgili raporlarda Manisa Müzesi Müdürlüğü başkanlığında mezar
odasına ilk soygundan sonra giren heyetin notları yer almaktadır
260
:
257
Lydia Tümülüslerinde M.Ö. 6. yüzyılda düz üst örtü yerel bir özelliktir: Ramage 1972, 11-15; Nayır
1979, 117-120.
258
Manisa Müzesi 6626 envanter nolu kase M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmiştir: Özgen -
Öztürk 1996, 39, fig. 67.
259
Dedeoğlu 1996, 206.
260
Dedeoğlu 1996, dpt. 9.
Dostları ilə paylaş: |