Temmuz 2016 sayi 19 Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin



Yüklə 0,9 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/32
tarix25.06.2018
ölçüsü0,9 Mb.
#51165
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   32

58

59

   



|

   Temmuz 2016  

|

   Sayı 19



BURSA

DA ZAMAN



   

|

   Temmuz 2016  



|

   Sayı 19

BURSA



DA ZAMAN



veya düzlüğün ortasında bulunan bayrağın 

etrafında önceden belirlenen sayıda tur 

atmaktır. 

Oğlağı taşıyan atlıyla beraber diğer oyun-

cular da oğlağı kapmak için yarışır. Atlıların 

birbirine kamçılarıyla vurmaları serbesttir. 

Böylece taşıyıcı atlının direnci kırılır. Oğlağın 

yere düşmesi durumunda ise süvariler at 

üstünden eğilerek yerdeki oğlağı almaya 

çalışırlar. Yere inmek de serbesttir, fakat 

diğer atlılardan gelecek darbeler ölümcül 

olacağından ve zaman kaybedileceğinden 

dolayı at üstünde kalmak tercih edilir. 

Buzkaşiye izleme güzelliğini veren de zaten 

süvarinin atı üstünde yaptığı bu çevik 

hareketlerdir. Atına en çok hakim olan ve 

en çevik çopendoz (atlı) sahada da en etkili 

olandır. 

Bu oyundaki esas amaç; at üzerindeki ma-

haretlerin geliştirilmesi, binicilerin ve atların 

uyumu ve savaşa hazırlanmasıdır.

KÖLBÖRİ/YEŞİL KURT OYUNU: 

 

Nikah merasimleri sona eren gelin ile 



damat arasında, gerdek gecesi öncesin-

deki günün gündüzünde, kucağında oğlak 

bulunan gelin adayı atıyla kaçmaya başlar, 

damat adayı da arkadaşlarının yardımıyla 

gelini yakalamaya ve düğün alanına getir-

meye çalışır. 



CİRİT/ÇAVGAN OYUNU:

  

“Çavgan” da denilen “Cirit”, Türklerin 



yüzyıllardan beri at üzerinde oynadıkları 

bir ata sporudur. Türkistan coğrafyasın-

dan Selçuklular ve Osmanlılar döneminde 

Anadolu’ya taşınan “Cirit”, bir tür atlı savaş 

oyunudur. Cirit oyunu; hem savaşcıları hem 

de atları savaşa hazırlayan ve takım halinde 

oynanan bir tür beden eğitimidir. 

RAHVAN BİNİCİLİĞİ:

  

Atın tek ayak koşma stiline verilen ad olan 



“Rahvan biniciliği”, atın aynı taraftaki ayak-

larının birlikte hareket ettiği ve binicisini 

sarsmayan bir koşu şeklidir. Atı rahvan 

yürütmekten amaç; binici ve teçhizat yü-

künü en uzun mesafeye, en kısa zamanda 

biniciyi yormadan ve en az enerji harcaya-

rak yürütülmesini sağlamaktır.

 “…Rahvan at yetiştirme ve yarıştırma 

geleneği tüm zorluklara rağmen günümüze 

kadar ulaşmıştır. Bunda, rahvan at yarışları-

nın Anadolu’da yaygın olarak gerçekleştiri-

len mahalli panayır eğlenceleri kapsamında 

sıklıkla yer almasının payı büyük olmuştur. 

Bütün Türkiye’de yaygın olmasına rağmen, 

tanıtımı fazla yapılamadığından fazla tanın-

mayan Rahvan At Yarışlarına sadece yerli 

ırk atlar katılabiliyor. Ege Bölgesine has bir 

yarış olarak tanınır.”



MIZRAK / KARGI OYUNU:

  

Uzunluğu 1,5-2 metre arasında değişen ve 



ucunda madenden yapılmış bir sivri kısmı 

bulunan bir mızrak ile oynanan bu oyunun 

amacı savaşa hazırlıktır. Mızrak ile tıpkı kılıç 

oyunu gibi rakiplerin birbirlerini alt etme-

si, belirlenen sabit ve hareketli hedeflere 

isabet kaydedilmesi ve mızrağın en uzak 

mesafeye fırlatılması bu savaş oyununun 

esasları arasındadır.



ATLETİZM:  

Günümüzdeki atletizm figürlerinin Eski 

Türkler’de dini geleneklere ve inançlara 

göre yapıldığı tarihte kayıtlıdır. Mesela; 

Kırgızlar’ın çocukların doğumunda kadınla-

rın da katıldığı 265 kilometrelik geleneksel 

bir koşu (seyirtme) yaptıkları, Tunguzlar’ın 

düğün törenlerinde 107 kilometrelik yaya 

koşuları düzenlediği, ayrıca hız alarak çift 

ve tek ayakla uzun atladıklarını bilinmek-

tedir.

AVCILIK:

  

Savaşçı millet olan Türkler için avcılık, hem 



gıda ihtiyacının giderilmesi hem de savaşa 

hazırlık için yapılırdı. Kalabalık şekilde yapı-

lan avcılık sonrasında ise görkemli şölenler 

düzenlenirdi.

Ok, mızrak, kement, bıçak ve ağ ile yapılan 

av esnasında evcilleştiren atmaca, tazı, 

zağar, şahin, sungur ve doğan gibi av 

hayvanlarından da faydalanılırdı. Kadınların 

da katıldıkları av partilerine zaman zaman 

çocukların da katılmaları sağlanırdı.

Bugün olduğu gibi geçmişte de Türklerde 

Avcılığın belirlenen kuralları vardı. Mesela; 

Cengiz Han döneminde; hangi mevsimde, 

hangi hayvanların avlanabileceği belirlen-

miş ve yasaklara uymayanlar ise ağır şekil-

de cezalandırılmışlardı. Ayrıca “ongun” adı 

verilen avlanmaları kesin olarak yasaklanan 

ve kutsal sayıldığı için etleri yenilmeyen 

hayvanlar da belirlenmişti.

JUDO:  

Türk spor kültürünü inceleyecek olursak, 

judo sporunun kökünü eski Türklerde 

buluruz. Judo elbiseli güreşten başka bir 

şey değildir. Orta Asya’da Türk devletleri 

tarafından yaygın olarak yapılan ve tüm 

dünyaya tanıtılarak, artık Dünya şampiyo-

naları düzenlenen “Kuraş” judonun atasıdır. 

Bu spor da judo elbisesine benzer bir elbise 

ile yapılır.



KILIÇ- ESKRİM:  

Tunç devriyle başlayan kılıcın kullanımına ilk 

kez M.Ö. 6. yüzyılda Göktürkler’de rastlanıl-

maktadır. Kılıç; Osmanlı’nın son dönemle-

rine kadar süvari, avcı ve savaşçı bir millet 

olan Türklerin yanlarında doğal olarak 

taşıdığı bir silah olmuştur. 

Türkler, kılıç kullanmakta da ustaydılar.  Bir 

saldırı ve savunma aracı olarak kullanılan 

kılıç, at – avrat – silah sloganından da anla-

şılacağı üzere kutsal sayılmış ve yeminlerini 

dahi kutsal kitap ve bayraklarının yanı sıra 

kılıç üzerine yapmışlardır. Halen de kılıç 

üzerine askeri yemin törenleri yapılmakta-

dır. Tıpkı “Güreş Oyunları” gibi “Kılıç oyun-

ları” da askerin zinde kalmasını sağlayan 

bir nevi savaş hazırlığı olduğundan sürekli 

olarak oyun ve şenliklerde kılıç gösterileri 

düzenlenir, kılıç talimleri yapılırdı. Günü-

müzde oynanan ve “şimşirbazlık” denilen 

bir sporun, yani bugünkü eskrim sporunun 

doğmasına sebep olmuştur. 



TOKMAK:  

Türklerin en dikkat çeken sporu, muhakkak 

ki tokmaktır. Bu oyun, bugünkü futbolun 

babası olup, Orta Asya’da çok makbul bir 

spordu. Meşhur Ali Kuşçu’nun kısaltarak 

Türkçeye çevirdiği Tarih-i Hata ve Hoten 

adlı, aslı o taraflara giden İranlı bir tüccar 

tarafından yazılmış eserde; 

Türklerin öküz ödünü şişirip, ayak topu 

oynadıkları, yahut ata binerek değnekle bu 

topa vurmak suretiyle müsabakalar düzen-

ledikleri nakledilmektedir. Tokmak, aslında, 

tabanı kösele olmayıp, üstü gibi deriden 

yapılmış kısa konçlu bir çeşit çizmenin adı-

dır. Öküz ödünden yapılmış top oynanırken, 

ayağa bu giyildiği için adına tokmak oyunu 

denilmiştir. 

TEPÜK:  

Orta Asya (Türkistan) coğrafyasında futbola 

benzeyen tepük adıyla oynanan bir oyun-

dan Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk 

adlı eserinde söz etmektedir. 

Günümüzdeki futbol oyununun orjinali olan 

“Tepük Oyunu”; iğ arşığı üzerine keçe sa-

rarak veya jeçilerin sidik torbaları şişirilerek 

elde edilen topun, sınırlı bir alanda, ellerin 

haricinde vücudun her yerinin kullanılarak, 

belirlenen kalelerden geçirilmesi yani gol 

atılması ile sonuçlanan bir oyundur.



MATRAK:  

Sopalarla oynanan ve eski bir Türk savaş 

oyunu olan “Matrak” oyununun sopaları 

özel hazırlanır, ucu post ile kaplanır dışına 

deri sarılırdı.

Matrak sporu Osmanlı döneminde yeni-

den moda olmuş ve Sultanlar, Yeniçeriler 

tarafından sık sık müsabakaları yapılmıştır. 

O dönemin en meşhurlarından olan Kanuni 

döneminde yaşayan Matrakçı Nasuh bu 

konuda Nasuh-Tuhfetü’l-Guzât adlı bir kitap 

da yazmıştır. 1500’lü yıllarda savaş sanatı 

olarak öğretilen “matrak oyunu”, 2008 yı-

lında Matrakçı Efkan Çalış tarafından tekrar 

hayata geçirilmiş, “Dünya Matrak Derneği” 

kurulmuştur.



KAYAK/ÇANA:  

M.Ö. 100. yıldaki eski Çin kaynaklarına göre 

Amur Bölgesi’nde oturan Türk kabilesinin 

(Tölösler) yaşantısı hakkında bilgi verilirken

halkın ayaklarına 15 cm. genişliğinde ve 

160 cm. uzunluğunda tahtalar takarak kar 

ve buzda ev hayvanlarını kolaylıkla avla-

dıklarından söz edilmektedir. Bu da kayak 

sporunun tarihteki ilk örneklerinden biridir. 

Bir başka tarihi kayıtlara gore; “Çana” adı 

verilen kayağın; Orta Asya’dan Ural Dağları 

ve Hazar Gölü’nün kuzeyinden Avrupa’ya 

ilerleyen Türkler tarafından kullanıldığı, Ural 

Dağları ve Baykal Gölü civarında yapılan 

kazılardan anlaşılmıştır.

YUMRUK/PUULA:  

“Puula” adı verilen, bugünkü boksa ben-

zeyen sporun geçmişte Sibirya(Yakut) 

Türkleri’nde görüldüğü kayıtlarda yazılıdır. 

Rakiplerin sadece ellerini yumruk yaparak 

kavga biçiminde birbirlerini etkisiz hale ge-

tirerek savaşa hazırlandıkları bilinmektedir.

HEPSİ KOCAYAYLA’DA

Türk dünyasının çeşitli yörelerinde oyna-

nagelen ata sporlarının bir çoğunu Bursa 

Büyükşehir Belediyemizin girişimleriyle canlı 

gözlerle Bursa’da görme imkanımız olacak. 

Ecdadımızın yüzlerce yıldır barış ve savaş 

dönemlerinde oynadıkları akıl ve savaş 

oyunlarını 22 – 24 Temmuz 2016 tarihle-

rinde Bursa Keles’te, Kocayayla’da düzen-

lenecek şenlikte görme imkanını bulacağız. 

Gerçekten de Atlar üzerinde müthiş bir 

görsel şov bizleri bekliyor…

Geleneksel Sporlar / Bursa’da Ata Sporu Heyecanı / İsmail CENGİZ

Atlı Güreş Oyunu

Atlı Savaş Oyunu

Moğolistan Bozkırı’nda güreşçiler

Tartış Oyunu



Yüklə 0,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə