247
Canan PARLA
ların bulunduğu kubbe örtülü mescit mekânı ise dıştan sekizgen içten daire
planlıdır (Çizim:1-2).
Çiz.1: Alt kat planı (Parla 210:272) Çiz.2: Üst kat planı Çiz.3: Cephe (Parla 2010:275)
Kümbetin her iki katına da doğu cephede yer alan kapılarla girilmektedir.
Mescit katının portaline iki yandan dörder basamaklı iki kollu bir merdivenle
çıkılarak ulaşılmakta, merdiven sahanlığının altından basit bir kapıyla mum-
yalık mekânına girilmektedir. Her iki katın da penceresi yoktur.
Portalin sivri teğet kemeri iki yanda, zar biçimli başlıklara oturmakta, baş-
lıklarda ve kemer yüzeyinde eşkenar dörtgen ve daire biçimli kesme tuğlala-
rın birer atlamalı olarak sıralandığı bir bezeme kuşağı bulunmaktadır. Portal
alınlığı düzgün altıgenlerden oluşan geometrik geçmelerle bezenmiş, kompo-
zisyonun ortasındaki düzgün altıgenin içinde iç içe iki altı kollu yıldız ya da
Mühr-ü Süleyman motifi oluşturulmuş; alınlığın merkezine, kemer kilidine
ve kemer köşeliklerine günümüze gelemeyen turkuaz/firuze renkli çinili birer
çanak yerleştirilmiştir (Parla 2010:273; Resim:3; Çizim:4).
Res.3: Portal Alınlığı
Çiz.4: Alınlık çizimi
(Bakırer 1981:şek.86’den renklendirerek)
248 Eskı̇ Türk Kozmolojı̇sı̇nden Bı̇r Mengüceklı̇ Kümbetı̇ne Yansıyanlar
Cepheler tuğla örgülü düz şeritlerle yüksekliklerinin yaklaşık olarak dört-
te üçlük alt bölümünde ters “U” biçiminde sınırlanarak iki kez çökertilmiş
(Resim:2), şeritlerin derzlerine ayrıca, kalıpla basılmak suretiyle iki farklı be-
zeme oluşturulmuştur. Bezemelerden birinde dört düğümlü daire biçimli bir
madalyonu iki yanından sınırlayan kare içerisinde eş kollu haç motifleri (Re-
sim:4; Çizim:5), diğerinde iç içe iki daire ve tek daire biçimli madalyonları
iki yanlarından sınırlayan çivi motifleri (Resim:5; Çizim:6) bulunmaktadır
(Parla 2010: 273-274; Resim:5-6).
Res.4-5: Şerit bezemeleri
Çiz.5-6: Bezemelerinin çizimleri (Bakırer 1981:şek.24a-24b)
Mumyalık mekânının orta desteğine bugün Mengücek Gazi’ye ait olduğu
sanılan mumyanın bulunduğu ahşap bir sanduka, bir sancak alemi ve bir Türk
Bayrağı dayanmakta, daha eski bir fotoğrafta ise burada bir sancağın bulun-
duğu görülmektedir (Resim:6).
249
Canan PARLA
Res.6: Mumyalık mekanı ve orta destek
Çiz.7: Orta desteğin çizimi (Bakırer 1981:şek.12)
Mumyalık mekânının orta desteğinin tuğla örgüleri arasındaki yatay derz-
lerinde çizgisel kazımalar, düşey derzlerinde kalıpla basılmış ortasında daire
biçimli küçük bir halkanın yer aldığı “X” biçimli bezemeler bulunmaktadır
(Çizim:7). Herhangibir orta desteğe gerek olmaksızın tonoz ya da kubbey-
le örtülebilecek boyutlarda olmasına rağmen, bu mekânın ortasına sekizgen
prizma biçimli bir destek yerleştirilmiştir. Orta destek
2
ve bu destekle duvar-
lar arasına atılmış aynalı kemer profilli şemsiye tonoz, mekâna halkalı bir
tünel görüntüsü vermektedir. Tünele benzer halkalı yapısı kapıdan gelen ışı-
ğı kullanan kişiyi, bir yandan orta desteğin etrafında dönerken diğer yandan
gözü ile zeminden duvarlara, duvarlardan tonoza, tonozdan orta desteğe, orta
destekten zemine bağlanan çemberler ve spiraller oluşturmak suretiyle mekâ-
nı tarayarak algılamaya zorlamaktadır.
2 Canan Parla (2005), s.276’da benzer şekilde, Amasya Halifet Gazi Türbesi ve bir sondaj
kazısıyla tespit edilen Tokat Niksar Kırk Kızlar Kümbeti’nin mumyalık mekânları ile
bugünkü Azerbeycan sınırları içerisinde bulunan dört
kümbette daha orta destekli mumyalık
mekânları olduğu belirtilmekte ve orta desteklerin biçimi ile kenar sayısına bağlı olarak
döngü hareketi vurgusunun kuvvenip azaldığına işaret edilmektedir.
250 Eskı̇ Türk Kozmolojı̇sı̇nden Bı̇r Mengüceklı̇ Kümbetı̇ne Yansıyanlar
Kemah Mengücek Gazi Kümbeti, genel olarak Karahanlı, Gazneli ve Bü-
yük Selçuklulardan bu yana takip edilebilen geleneksel mezar tiplerinden
kümbet tarzındadır. Örnekler, proto Türk sayılan Çu (MÖ 1059-249) koz-
molojisinde gövdesinin yeryüzünü, kubbesinin gökyüzünü simgelediği kabul
edilen kainat/evren sembolü çadırların (Esin 2001:19), Türk toplumlarının
mezar mimarisine ana biçimini verdiğini, İslamiyet’in kabulünden sonra da
genellikle altta mumyalık üstte mescit katının yer aldığı, kubbeli çadırlara
benzeyen iki katlı kargir kümbet ve türbelerin inşa edildiğini göstermektedir.
Ölümsüz, sonsuz ve ebedi anlamlarına gelen Mengü
3
kelimesinden türetil-
miş bir isme sahip Horasanlı bir Oğuz soylusu olduğu kabul edilen (Sakaoğlu
2005:44) Mengücek Gazi, 1067-1070 yılları arasında Malazgirt Savaşı’nın
arifesinde Kutadgu Bilig adlı siyasetnamesini yazan Yusuf Has Hacib’in mut-
lu olma bilgisi anlamına gelen bu eserinden anlaşıldığı gibi Türk toplumla-
rının eski kültür ve geleneklerinin İslam aşısıyla harmanlandığı bir dönemde
yaşamıştır (Parla 2010:277-278). Mengücek Gazi, Büyük Selçuklu emir ve
komutanı, 1071 Malazgirt Savaşı kahramanı ve Mengücekli Devleti’nin ku-
rucu hükümdarıdır. Hem bir kahraman hem de bir hükümdar olarak, Tanrı
tarafından iki ayrı amaçla yaratılmış iki ayrı kişiliğin görevlerini üstünde top-
lamakta ve kümbetin mescit katındaki Farsça kitabede belirtildiği gibi ilâhi
nazarla korunmaktadır.
Türk toplumlarında kahramanların ve hükümdarların her zaman büyük
saygı görmelerini “Tanrı Ülgen, insanı koruyup kollayarak yaşatması için
bir kahraman ile birlikte kemikleri kamıştan, etleri topraktan yedi kişi (halk)
ve ayrıca, insanoğlunun başına hükümdar olarak bir kişi yarattı (Ögel 1993-
I:432-436)” biçiminde özetlenebilecek Verbitskiy’in derlediği Altay yara-
dılış destanı açıklar niteliktedir. Doğu Hunlarda olduğu gibi Göktürkler de
kağanlarını göksel hükümdarlar olarak kabul etmişlerdir (Esin 2001:22). Bu
nedenle, önce bir kahraman ardından devlet kurucusu bir hükümdar olarak
Mengücek Gazi’nin kümbeti alâlede bir yapı olamayacaktır. Cesedi mumya-
lıdır. Hun kurganlarından itibaren takip edilebilen özellikle önemli kişilerin
ve hükümdarların mumyalanması geleneği, İslâmiyetin kabulünden sonra da
Anadolu Selçuklu ve Osmalılarda sürdürülmüştür. Anadolu Selçuklu döne-
minde yoksulların kefenlenme ve mumyalanması için tesis edilen vakıfların
bulunduğunu gösteren emir Şemsedddin Altun Aba’nın 1202 tarihli vakfiyesi,
sadece sultanların değil halkın da mumyalandığını göstermesi bakımından bu
döneme ışık tutan çok önemli bir belgedir (Turan 1947:197-211).
3 Mahmud el-Kâşgârî (2007), Dîvânü Lugâti’t-Türk (Çev.Serap Tuba Yurtsever ve Seçkin
Erdi), İstanbul: yaylacılık Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti., s.343.