69
odaklarına karşı çıkmakta; kent yaşamının stres atma ortamlarını birbirine katmakta;
mahalle arasındaki yeşil alanların betonlaşmasına tepki göstermektedir.
Bu çalışmada Türk kültürünün gelişim, değişim, dönüşüm işlevleriyle bunlara
bağlı çatışmaların yaşandığı bir bağlamda, popüler kültür / tüketim kültürü
sarmalında ortaya çıkan Recep İvedik fenomeni / komiği ile bu fenomene / komiğe
bağlı mizah unsurları işlevleri, temsil ettiği değerler ve değersizlikler açısından
yorumlanacaktır. Recep İvedik serisindeki komik unsurlar Türk kültürüne özgü
olmakla birlikte, söz konusu gülme durumlarını, bazı teoriler izah edebilmektedir.
Bir diğer ifadeyle, kültürlere bağlı bazı farklılıklar olabilmekle birlikte, insan,
çoğunlukla benzer durumlar karşısında gülmektedir. Bu görüşten hareketle, Recep
İvedik fenomeninin / komiğinin insanları neden güldürdüğü meselesi de mizah
teorilerinin yardımıyla tartışılacaktır.
Bir “Tip” Olarak Recep İvedik
Tip kelimesi, tiyatro, sinema gibi belli bir olaya dayanan türlerde, “değişmez
özelliklere sahip, basit ve sabit kişi” biçiminde tanımlanabilir. Sosyal bakımdan
anlamlı olan tipler, belirli dönemlerde toplumun inandığı temel değerleri temsil
ederler. Bunlar arasında toplumun sevmediği, küçük gördüğü, alay ettiği tipler de
vardır (Kaplan 1996: 5). Bu bağlamda Recep İvedik, yayınlanan dört film serisinde
de benzer özelliklere sahip, basit, yalın ve sıra dışı bir tiptir. Kanaatimizce, ge-
leneksel halk tiyatrosunda “gelenekselin sembolü” Karagöz’e yaslanarak oluşması,
İvedik’i, Türk toplumunda geniş izleyici kitlesine ulaştıran önemli sebeplerdendir.
Recep İvedik tipi, sinema filmlerinden önce ilk kez, Şahan Gökbakar’ın
canlandırdığı, “Dikkat Şahan Çıkabilir” adlı bir televizyon programında yaratıl-
mıştır. Medya eleştirisi yapan “anti-medya skeç sov” olarak tanıtılan programın, kısa
süren televizyon serüveninin ardından Gökbakar, Recep İvedik tiplemesini öne
çıkararak, bu tipin geniş kitlelerce sevilmesini ve sinemaya uyarlanmasını sağla-
mıştır. Basın haberleri, televizyon programları, reklamlar, afişler ve sosyal medya
aracılığıyla, gerek Türkiye gerekse Avrupa’daki Türk izleyiciye tanıtılan tip, gör-
düğü yoğun ilgi sonucunda âdeta küresel bir popüler kültür komiğine dönüşmüştür.
Vizyona giren film serisinde Recep İvedik, İstanbul’un Güngören ilçesinde
yaşayan, otuzlu yaşlarda, düşük sosyo-ekonomik statüye sahip, kent hayatına adapte
olmaya çalışan ve toplumsallaşma sürecinde ciddi sıkıntılar yaşayan bir tiptir. Apart-
mandan sokağa çıkar çıkmaz cinsel organıyla oynaması, caddede sağa sola yalpala-
yarak yürümesi, böğürtü şeklinde gülmesi, çevresindekilerle “ulan”, “lan” gibi söz-
cüklerle konuşması, kaba saba, görgüsüz, yol yordam bilmeyen, oturup kalkmasını
beceremeyen tavırlarıyla Recep İvedik, bir anlamda kendini zorlayan mekanizmaya
direnmektedir. Kent hayatının dayattığı herhangi bir sorumluluğu paylaşmayan,
birlikte yaşamanın gerektirdiği herhangi bir kurala uymayan ve başına buyruk
hareket eden İvedik, âdeta doğal ortamını yitirmiş ve kendine rahat edebileceği yer-
ler arayan bir tiptir. Söz konusu arayışta, gönülsüzce iş ilanlarına bakıp kendini
“hayvanım ama evcil değilim” şeklinde değerlendirmesi bu durumun bir yansıması-
dır. Bunun yanı sıra agresif ve kompleksli olduğunu söyleyebilecek kadar kendisiyle
barışık olan İvedik, “perdelerini kaldırınca kedi gibi uysal”, içinde insani duygular
barındıran biridir. Sevdiği kızın doğum lekesine “pislik sıçramış” diyecek kadar kaba
70
ama içten, cüzdanını düşüren otel sahibini dikkatsizliği needniyle azarlayacak kadar
agresif ama cüzdanı sahibine ulaştırmak için Antalya’ya gidecek kadar iyiliksever
ve karşılığı olarak sunulan tatili samimiyetle reddedecek kadar tokgözlü, kendi
arabasının aküsünü ihtiyacı olana verebilecek kadar saf, kendisi için önemli olan bir
kese misketi yanından ayırmayacak kadar duygusal bir tiptir. Dedesinin kurduğu
reklam şirketinde çalışmak için, dört kişilik bir ailenin açlık sınırını hesaplayarak,
aylık iki yüz lira, yemek fişi ve metrobüse binmek için akıllı bilet isteyecek kadar da
kanaatkârdır.
Recep İvedik, tüketim toplumu ve tüketim kalıplarının dışında kaldığı için
sorunlu, çizgi dışı, aykırı, direnen, bir diğer ifadeyle “marjinal” bir tip olarak res-
medilir. Evindeki televizyonu yerden yere vurması, reklam şirketinde çalışma orta-
mını alt üst etmesi, ulusal küresel farkı gözetmeksizin patronların kafasına şaplağı
yapıştırması, üst kattan sallanan alışveriş sepetinin ipini çekmesi, suşi restoranında
kulağını temizlemek için kullandığı yemek çubuklarını karşısına gelecek kişininki-
lerle değiştirmesi şeklindeki örneklerde söz konusu sorunlu ilişkiye dikkat çekilir.
Çalışmayan, “sistemin dışında” olanı temsil eden İvedik, söz konusu yaşam tarzını
“Bu ne saçma hayat, bu ne serkeş hayat, bu ne bohem ya? sözleriyle eleştirir. Nine-
sinin bir numaralı “iş bulunacak” isteği üzerine, pizzacılık, kasiyerlik, kabin perso-
neli, tezgahtarlık gibi işlerde çalışmayı deneyen ancak her defasında patronlarla
kavga edip işten ayrılan, beş yıldızlı otellerde her şey dâhil tatil sistemine, suşiye,
vasabiye, zincir kafelerdeki kahve türlerine, internette sevgili / partner bulma sitele-
rine kafa tutan biridir. Öyle ki uzak akrabası Zeynep’e alacağı bilgisayar için mağa-
zadaki satış personeliyle pazarlık yapabilecek kadar modern tüketim unsurlarına
direnen bir tiptir.
Elitin yaşam tarzının yanı sıra ortaya koyduğu birtakım sosyal aktivitelere ve
toplumsal normlara direnen özelliğiyle de Recep İvedik, sistemle karşı karşıya
gelmektedir. Kadın kıyafeti giyerek katıldığı aerobik sırasında yellenmesi, karate
kursunda karate öğretmenini yere sermesi, dalış öğretmeninden bahsettiği üç yüz
çeşit balığın isimlerini saymasını istemesi, yoga esnasında “içindeki kötülükleri
salması” şeklindeki hareketlerle kent hayatının sosyal aktivitelerine saldırır. Bununla
birlikte, kütüphanede sessizce ders çalışan birine seslenerek ondan sigara istemesi,
almış olduğu kıyafetlerin alarmlarının çıkarılmasına izin vermemesi, restoranda
şarapları denerken yüksek sesle ağzında gargara yapması gibi davranışlarla toplu-
mun düzen ve devamını sağlamanın yanı sıra bireylerin davranışlarını sınırlayan
yasaklara karşı çıkan biridir.
Eleştirmiş olduğu modern kentsoylu kültüre bir şekilde dâhil olduğu zaman-
larda ise söz konusu sistemin bir parçası olabilen bir tiptir. İlk filmde, sistem dışı
duran kamyoncular, otel çalışanları gibi toplumun alt kesimlerinin yanındayken,
ikinci filmde, dedesinden kalan reklam şirketinin ortağı olur. “DNA’sında çalışmak
olmayan”, “kodu bozuk olan” Recep İvedik, başlangıçta patron düşmanı bir konum-
dayken, kendisi “patron yarısı” olduktan sonra yerli yersiz çalışanlarını azarlar,
hırpalar, hatta taciz eder. Kodamanlardan biri olur, çeşitli dergilere kapak pozu verir.
Benzer şekilde, zor durumda kaldığı zamanlarda karşısındakine düşman kesilen
biridir. Mahalle arasında korsan CD satan kişi, ücretini ödemeden CD vermek