131
götürdü. Geceydi ve tüm kolhoz barakada uyuyordu; sadece demirci, kıpır-
tıları hissedince uyandı ve Çiklin, veda etmesi için Nastya’yı son kez ona
verdi. ” (Platonov 397)
Hilmi Yavuz’un “Üç Anlatı” adlı yapıtının içinde yer alan “Kuyu” öyküsüne
yazar kendi yaşam öyküsünü de katmıştır. Eserin kahramanını da Hilmi Yavuz
olarak sunmuş ama başka birinden bahsediyormuş gibi yazmıştır. Öyküde çeşitli
efsaneleri olan farklı birkaç kuyudan bahsedilmektedir. Eserdeki yazarın kendisi de
eseri kuyuda kaleme almaktadır. Kuyular öyküde gerçekle efsaneler arasında köprü
görevindedir:
“Muhammed Emin, bu kentin eski mahallelerinden birinde (mahal-
lenin adı, Holani Mahallesi miydi?), bir genç gelinin kaybolan yüzüğünü
bulmak için kuyuya indiğinde (gelin, yüzüğün kuyuya düşmüş olabileceğini
söylemişti), kuyunun ateş dolu olduğunu görmüş, korkup hemen çıkmıştı.
Muhammed Emin’e göre o kuyu, Cehennem’di; günahkarlar cezalarını, o
kuyuya ayaklarından başaşağı asılarak çekeceklerdi!
… Hilmi Yavuz’un şimdi sana anlattığı çocukluk anısı, daha doğrusu
Muhammed Emin’in ateş dolu kuyuyla ilgili öyküsü, Çah-ı Babil söyleni’ne
dayanır. Çah-ı Babil, yani Babil Kuyusu! Babil’de ateş dolu bir kuyuya
başaşağı asılan Harut ve Marut’un öyküsü. ”(Yavuz 182-183)
Kuyunun yükseklikle alçaklık fikirlerini bir araya getirmesine hem “Çukur”da
rastlıyoruz hem de Hilmi Yavuz’un “Kuyu”, adlı öyküsünde. Rogover’in “Çukur”-
daki bu konuya ait görüşleri şöyledir: “Ayrıca kazdıkları temele yapılacak yüksek
binayla yükseleceklerine inanıyorlar. Burada yükseklik ve alçaklık yazar tarafından
özellikle tezat olarak verilmiştir”. (Rogover 310-312)
“Kuyu” öyküsünde ise yazar kendisi açıkça bunu okurlarına hissettirmektedir:
“Hilmi Yavuz’un babasını, kuyu ile bu anlatı arasında bir bağıntı
kurulmasında belirleyici olduğunu söyleyecek kertede ileri gitmeyeceğim.
Ancak şurası kesin: Babası Hikmet Bey, her zaman yükselmek’ten (‘itila’-
dan) yana olmuştu, dibe doğru alçalmak’tan değil!” (Yavuz 172)
Burada sadece alçakla yüksek değil, eskiyle yeni arasında da bağ
kurulmaktadır:
“-Yoldaş Safronov! Eski yaşamın zavallılığını, farklı fakir evlerini,
can sıkıcı şartları, proletaryanın, devrimden önce mutsuz olarak ölenlerin
gömülü olduğu mezarlığı okrprofbüro sizin birliğe göstermek istedi; tüm
bunları görseydiniz ülkemizde nasıl mahvolmuş bir şehrin yaşamış olduğunu
anlardınız, o zaman şimdi üzerine inşa ettiğiniz evin neden bizim için gerekli
olduğunu görürdünüz…” (Platonov 317)
“Kuyu”da bu eski-yeni arasındaki bağa yazar şöyle değinmiştir:
“Hilmi Yavuz’un apartmanının tam karşısında, otel inşaatı imiş gibi
gösterilerek, ama otelle filan hiç ilişkisi olmayan bir kuyu kazılıyor. Bütün
kenti, bu tozlaşmaya yüz tutmuş yatalakları, bir gözü kör ve bir ayağı aksak
kapıcıları, yüzü şark çıbanlı süpürge satıcılarını... daha ilahiri, bütün kenti
içine alacak bir kuyu! Bu kuyu-kent!” (Yavuz 175-176)
132
Bu yapı da “Çukur”da olduğu gibi insanların yaşayış yeri olarak tasarlan-
mıştır; ayrıca eskiye ait her şey atılıp yeni bir başlangıç amaçlanmıştır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, bazı kültürel semboller aslında sandığı-
mızdan çok daha evrenseldir ve bu durum edebiyatta açıkça kendini göstermektedir.
Ele almış olduğumuz iki eserde aynı sembolün nasıl farklı şekillerde ele alınabil-
diğini gördük. Kuyunun temel sembolik anlamının yanı sıra çeşitli nüanslara sahip
birkaç sembolik yan anlamlar da taşıdığını inceledik. Sembol incelemesinin, farklı
kültürler ve edebiyatların bir araya getirilerek yapıldığı çalışmamızın edebiyat
alanında çalışma yapan araştırmacılara yardımcı olacağını ummaktayız.
KAYNAKÇA:
1.
Cuma, A. Sembollerin Dilinden, Konya: Aybil, 2013.
2.
Yavuz, H. Üç Anlatı, İstanbul: Can Yayınları, 1995.
3.
Hacızade, L. A. P. Platonov’un Eserlerinde İnsan, Yüksek Lisans Tezi, Konya:
Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006.
4.
Çobanoğlu, Ö., Yıldırım, N., ve ark.
Türk Edebiyatının Mitolojik Kaynakları,
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 2011.
5.
А. Платонов, Собрание сочинений – том второй, Москва: «ИНФОРМ-
ПЕЧАТЬ», 1998.
6.
В. Ю. Вьюгин,
Андрей Платонов: Поэтика загадки, Санкт-Петербург: Изда-
тельство Русского Христианского Гуманитарного Института, 2004.
7.
Е. С. Роговер, Русская литература ХХ века, Санкт-Петербург: «ПАРИТЕТ»,
1999.
8.
Русские писатели 20 века – Биографический словарь, (гл. редактор и сос-
тавитель П. А. Николаев), Москва: Научное издательство «Большая Российская
Энциклопедия»; издательство «РАНДЕВУ- АМ», 2000.
9.
www. tdk. gov. tr
10.
http://yunusemreozdmr90. blogspot. com/2012/02/yilmaz-guneyin-umut-filmindeki.
html#!/2012/02/yilmaz-guneyin-umut-filmindeki. html
11.
http://dic. academic. ru/dic. nsf/ruwiki/683281
12.
http://www. theoi. com/Kosmos/Tartaros. html
KAYNAKÇA
BELYANİN, Valeri Pavloviç, “Psiholingvistiçeskiy analiz teksta v tselyah identifikatsii
liçnosti”, Aktualnoe sostoyaniye i perspektivı razvitiya sudebnoy psihologii v
Rossiskoy federatsii: Materialı vserossiskoy nauçnoy konferentsii s mejdunarodnım
uçastiem, Kaluga, KGU im. Tsiolkovskogo, 2010, s. 67-73.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, Bir Adam Yaratmak, İstanbul: Büyük Doğu, 2013.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, İman ve Aksiyon, İstanbul: Büyük Doğu, 2012.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, Kafa Kâğıdı, İstanbul: Büyük Doğu, 2012.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, Konuşmalar, İstanbul: Büyük Doğu, 1998.
KRASNIH, Viktoriya Vladimirovna, “Kompleksnıy psiholingvistiçeskiy analiz teksta”,
Liçnost v prostranstve yazıka i kulturı. Tematiçeskiy Sbornik, Krasnodar: KubGU,
2005.
OKAY, M. Orhan, “İnsan, Sanatçı/Şair Ve Düşünür Olarak Bir Necip Fazıl Kısakürek
Portresi”, Hece Dergisi Özel Sayıları, Yıl:9, Sayı:97, Ocak 2005.
SAĞLIK, Şaban, “Tiyatro Yazarı Olarak Necip Fazıl”, Hece Dergisi Özel Sayıları, Yıl:9,
Sayı:97, Ocak 2005.