Dilbiliminde Büyük Akımlar
Yapısalcılık, sıkı ve kesin kurallara dayanır. İşin kötü tarafı filolojiden gelen subjektif bir geleneğe ve Auguste Comte’un pozitivizmine ve bilimciliğine, birciliğe (monisme) bağlıdır. Tabiat bilimlerinden gelen alışkanlıkla inceleme konusunu belirginleştirmek ve saflaştırmak eğilimindedir. Bu Aristocu bir gelenektir. Dil olguları, birimlerden oluşan ve değişmeyen olgular olarak düşünülmüştür. İndirgeme mantığına (réductionnisme )bağlıdır : böyle bir yaklaşımda ele alınan konunun -zorlanma bahasına (Nasrettin Hocanın leyleği gibi yahut Procuste’ün yatağı masalı gibi)- sert kalıplara sokulması gerekmektedir. IV Büyük Yapısalcı (structuralistes) Akımlar
|
a . Chomsky’nin Üretici Dil bilimi ( linguistique générative ) |
Önce sentaks incelenerek oradan üremeyi sağlayan çekirdek tipler bir kavram listesi oluşturacak biçimde tespit edilmiş, buradan elde edilen sonuçlar, ses bilime ( phonologie), biçim bilime (morphologie) et anlam bilime (sémantique) uygulanmıştır. |
b. Gustave Guillaume’un psiko-sistematiği (La psychosystématique) |
Biçim bilimi (morphologie) üzerine kurulmuştur. |
VI Yapısalcılığın (structuralisme) temel yaklaşımları
DİZİ (PARADIGME) |
DİZİM (SYNTAGME) |
Üzerinde yer değiştirmenin (commutation) gerçekleşebileceği bir seçme eksenidir (axe de sélection). Seçme eksenindeki unsurlar, hem benzer hem farklıdır. |
Üzerinde karşılıklı yer değiştirmenin (permutation) yapılabileceği bir sıralama eksenidir (axe de combinaisons) |
O |
Bayramda |
burada |
kalacak |
Ahmet |
29 Ekimde |
Ankara'da |
oturacak |
Bizimki |
tatilde |
evde |
olacak |
Arkadaşım |
o gün |
evden |
çıkmayacak |
Bir örnek daha verelim:
Bu eksen fikri ve bağlam ilişkisi, diziler oluşturan bir oyun makinesinin karşıtlık (mukabillik) ilişkisiyle anlatılabilir: Bu oyunda yedi cins meyve figürü vardır. Bu figürler düşey üç kanalda art arda görünürler. Bu meyve figürlerinden üç aynı meyve figürü yatay hizada yan yana gelirse oyunda puan kazanılır. :
|
|
Yapısal Gelenek
(Ayırt edici Birimler)
Anlamlı birimler (unités significatives) olan ( unités distinctives) sözlük ve gramer birimleri, birinci eklemleme düzeyine aittir. Tek başına anlamlı olmayan daha küçük birimler, ikinci eklemleme düzeyini oluşturur.
Anlamlı birimleri, aşağıdaki gibi şematik olarak gösterebiliriz :
Dizin (Nomenclature) |
Yapı (Structure) |
Kelime listesi Ör.: Sözlük |
Birleşmelerin tanzimi (agencement de combinaisons) |
Louis Hjelmslev (1968), ifade ve içerik adını verdiği işaretleyen ve işaretlenenin (signifiants ,signifiés) her birini ayrıca şekil (forme ) ve muhteva (substance) olarak ikiye ayırır. Bu ayırımı şöyle bir tablo ile gösterebiliriz:
|
ŞEKİL (FORME) |
MUHTEVA (SUBSTANCE) |
İFADE (lafz)(EXPRESSION) |
Sesbirim, biçimbirim, sözlükbirim, dizim (phonèmes, morphèmes, lexèmes, syntagmes) |
Ses (phones), biçim, (morphes),önerme (énoncés). Şekillerin fizikî ve ferdî(individuelle) üretimi |
İÇERİK(muhteva) (CONTENU) |
Zihnî imaj (Image mentale) (Ör. Düşüncemizde yer aldığı şekliyle bir ev) |
Dünyadaki nesne (Référent) (Ör. Arkadaşımızın davetinde gördüğümüz kır evi) |
|
|
|
VII Beyan “söz” (énoncé) olgusunun kavranılması:
Saussure ile başlayan yapısal gelenekte: |
Dil (la langue) dünyayı dışarda bırakan bir inceleme nesnesidir, “söz" (la parole)ün mukabilidir ve muhavere, karşılıklı konuşma halini (les situations discursives) gözönünde bulundurmaz. |
Bununla birlikte, üretici dilbilgisinde ( grammaire générative): : |
Dil uygulama içinde algılanır ve “ideal alıcı”nın birikimi, (compétence) uygulaması (performance) göz önünde bulundurulur. Bununla birlikte “söyleme ortaklığı”nın iki yönlülüğü (co-énonciation) dikkate alınmamıştır. |
Söylemecilere göre (Les énonciativistes): |
Bunlar söyleyici kavramının (énonciateur) “söyleme ortakları”nı (co-énonciateur, allocutaire) içerdiğini düşünürler. Söylemeciler, problemi tespit etme “repérage” ( bir kavramın bir diğer kavrama yahut bir diğer hale göre sınırlandırılması) açısından ele alacaklardır ve bu önermelerden birinin bağımsız olmadığına ve sağlam olarak düşünebilmek için konteksin ve hâlin saptanması gerekliliğine dikkat edeceklerdir. Fiil seviyesinde: - Fiilin anlamına uygun halin tespiti, -Mevcut hale nazaran fiilin anlamına uygun düşen hal.
|
Sözdizim düzeyinde (syntaxique) |
Kurucuların görevi (fonction du constituant) |
Anlambilim düzeyinde ( sémantique) |
Kavramın rolü (rôle de la notion) |
Söyleme düzeyinde ( énonciatif) |
Bilgilenme hali (statut de l'information) |
Bunun sonucunda aynı dilbilimsel nesne analiz düzeyine göre farklı adlar alacaktır:
Phrase (kelam) |
Şekil ( formel) düzeyinde |
Proposition (ibare) |
Anlambilim düzeyinde ( sémantique) |
Énoncé (önerme, söylenmiş söz) |
Söyleme düzeyinde ( énonciatif) |
Söyleme dilbilimi yapısalcılığı kabul eder, onu reddetmez. Ondan şu iki çalışma sürecini miras almıştır:
1.travail de taxinomie. Sınıflandırma bilimi çalışması.
2.construction d'une continuité.Süreklilik sözdizimi.
“Söyleme” kavramıyla sadece incelenen önerme (l'énoncé) değil, bir önermenin üretilmesi aktı da ifade edilir.
Dil, ölü bir dil gibi bağımsız bir bütün olarak değil, kullanım hali içinde incelenir.Yapısalcılık bunu göz önünde bulundurmayarak “eşya”yı (référent) dil dışı dünyaya, dil dışı varlığa ait olarak düşünüyordu. Onu hesaba katmıyordu.
Böylece, bir kelimenin karşıtlarını, mukabillerini yahut diğer dilbilimsel biçimlerini bilmeden o kelimenin anlamının bilinemeyeceğini düşünen yapısalcılara karşılık “söylemeciler” ( les énonciativistes) , söyleme hali eşyayı (référent) açıkça gösteriyorsa yani konuşma anında sözkonusu nesne orada mevcutsa anlatımda dilbilimsel bağlamın (contexte linguistique) göz ardı edilebileceği düşüncesindedirler, yani nesnenin göz önünde olması anlatımı değiştirir görüşündedirler.
Örn.: Ormanda konuşan birisi şöyle diyebilir:
Bu katırtırnağı faydalı bir bitkidir.
Fakat dilbilimsel kontekse bağlamadan şöyle de diyebilir:
Dilbilimsel biçimler (Les formes linguistiques), söyleyenin “énonciateur) sorumluluğunda değişir ve dinleyen de biçimlerin görevini belirler. Söyleyen ve dinleyenin hali biçimlerin görevini tayin eder. Söyleyen ve dinleyenin hali biçimin anlambilimsel ve sözdizimsel değerini belirler.
Benveniste |
İki önemli makalesi şunlardır : "La nature des pronoms" ‘ Zamirlerin Yapısı’(1956) : Bir şeyi, adını anmadan onu başka bir işaretle söyleme (l'énonciation) olgusunu ele alır. "L'appareil formel de l'énonciation" ‘Söylemenin Biçimsel Araçları’ (1970) Bu yazısında söylemenin (énonciation) temellerini açıklamıştır. Benveniste, Saussure’ün yapısalcılığına dayanır ve Roman Jakobson’u benimser. Saussure tarafından işlemsel hale getirilen dil/söz (langue/parole) ayırımını temel bir dil olgusu olarak ele alır. " Dilde, daha önceden sözde(le discours) bulunmamış olan hiçbir şey bulunmaz ‘ Rien n'est dans la langue qui n'ait d'abord été dans le discours’ ". Ancak Benveniste, dil faaliyeti ile dünyayı birbirine karıştırmış olmakla tenkid edilmiştir. Ele aldığı başlıca meselelerden birisi şudur : “Ben” in yahut “bu”nun anlamı nedir? Dilde bazı biçimlerin anlamı meselâ “masa” kelimesinin anlamı kadar kesin değildir, onların anlamı konuşma anında, konuşana göre değişir:
|
Ducrot |
Dil filozofları olan Austin ve Searle’den etkilenmiştir. Söylenmiş söz hali (discursive) ile pragmatiğin (pragmatique ) önemini ortaya koymuştur. Anlambilime pragmatik unsurları eklemiştir. Farklı bir yapısalcılık ortaya koymuştur. Önermelerin, önermenin ortaya çıkış şartları göz önünde bulundurulmadan anlaşılamayacağını söylemiştir. Söyleme şartlarına uymayabilen sağlam bir anlam çekirdeğinin, bir önermenin var olabileceğini ortaya koymuştur. “locutoire, illocutoire” güçler, “perlocutoire” etkiler. Ducrot dolaylı, zımnî anlatımla (l'implicite) da ilgilenmiştir: -Varsaymalar ( les présupposés )
- İmalar (les sous-entendus) O sigarasız sokağa çıkmaz. (Dolaylı olarak “o sigarasız yapamaz.”) Not: Varsayımlar, kesindir, fakat imalar inkar edilebilir. |
Culioli |
Culioli, halin değişebilirliği ve devamlılığı düşüncesini savunan Stoacı bir felsefeden (philosophie stoïcienne) etkilenmiş olsa da Benveniste’e bağlıdır. (Tuhaf bir şekilde Saussure ve Chomsky’ye yaklaşır) Her konuşucu (énonciateur) için fiziksel ve kültürel hususiyetler kümesi söz konusudur. Kavram “la notion”, yüklem olabilen (prédicative ) ve kipler kabul eden (modalisable) bir şeydir. Bu değişkenliğin (l'Instabilité ) dünyasıdır. Kelimeler dünyayı nasıl organize ettiğimizi gösterir. . Kavramsal alan bozulmaya yeteniklidir (déformable). Ör.: Benim için bu bir köpek değildir, dört ayaklı bir sosistir. |