A dli kimya için pek çok tanımlama yapılabi



Yüklə 0,69 Mb.
Pdf görüntüsü
tarix25.07.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#59117


Adli Kimya

2000’li yıllarda ilk adli tıp dizileri ekranlarda görülmeye başlandıktan sonra benzer içerikli sayısız televizyon yapımı 

ortaya çıktı. Bu türdeki yayınlar her zaman izlenirlikte ön sıralarda yer almayı başardılar. Küçücük bir delilden 

yola çıkarak büyük suçların faillerinin ortaya çıkartılması doğal olarak ilgi çeken bir konu. Bu yayınlardan da aşina 

olunduğu üzere adli kimya delille ilgili bilimsel verileri ortaya çıkarma konusunda eşsiz bir konumda. 

Ancak, bazen de dizilerde kullanılan abartı, toplumun adli bilimden beklentilerini mantık dışı boyutlara çıkarabiliyor. 

A

dli kimya için pek çok tanımlama yapılabi-



lir. Adli kimya, bilim ile hukukun kesiştiği 

yerdir. Adli kimya aynı zamanda uygulama-

lı analitik kimyadır ve onu önemli yapan aslında ad-

li bilimleri ayrı bir disiplin olarak tanımlayan unsur-

la aynıdır. Bu unsur karşılaştırma yeteneği, sanatı ve 

bilimidir. Adli kimya, kimya biliminde araştırma, uy-

gulama ve sunum bakımından hem bilimsel hem de 

yasal konuları bir arada içermesi nedeniyle farklı bir 

yere sahiptir. 

Adli kimyayı açıklamanın bir yolu da uğraştığı ka-

nıtların türlerine bakmaktır. Adli kimyacılar analitik 

kimyanın yanı sıra kimyanın diğer disiplinlerini, ör-

neğin organik kimya ve biyokimyayı da kullanırlar.

Adli kimyanın çerçevesi

Kategori


Alt kategori

Kanıt türü

Kimyasal madde 

(ilaç) analizi

Doz ve alınan 

madde analizi

Fiziksel kanıtlar, örneğin 

kimyasal maddeler, tozlar ve 

bitkisel malzemeler

Toksikoloji

Kan, idrar, doku, saç vb.

Yanma temelli 

maddeler

Kundaklama

Yangın kalıntısı ve 

hızlandırıcılar

Ateşli silahlar ve 

iticiler


Atış artığı, mermi kurşunu

Patlayıcılar

İtici ve patlayıcı bileşimler, 

patlama öncesi ve sonrası 

örnekler ve artıklar

Malzeme analizi

Doğal

Toprak


Üretilmiş

Cam


Boya ve mürekkep

Lifler


Plastikler

Kâğıt


Mermi

Analitik kimya ile miktar ve yapı analizi yapılır-

ken adli kimya bu işlere karşılaştırmalı analizi ilave 

eder.  Örneğin  spektroskopik  analiz  (elektromanye-

tik enerji-madde etkileşiminin kimyasal yapının be-

lirlenmesi için kullanılması) bir lifin naylon veya bir 

plastik parçasının polietilen olduğunu hızlı bir şekil-

de belirleyebilir. Analitik kimya “Bu nedir?” ve “Bun-

dan ne kadar var?” sorularına yanıtlar verir. Bu soru-

lar, aşağıdaki benzer sorulara cevap verebilmek için 

gereklidir: “Bu lif nereden gelmiş olabilir?”, “Bu plas-

tik parçası bir plastik çöp torbasından mı gelmiştir?”, 

“Yangın  benzinle  mi  başlatılmıştır?”,  “Boya  parçası 

bu arabadan mı geliyor?”   

Handan Yavuz

Adil Denizli

68



Adli bilimcinin bir kanıtla uğraşırken yapaca-

ğı üç görev vardır: 

Tanımlama, sınıflandırma ve özelleştirme. Ba-

zı durumlarda, örneğin lif analizinde, tanımlama 

en kolay kısımdır. Sonraki görev kanıtın sınıflan-

dırılmasıdır. Lif hangi tür naylon? Rengi ne? Ye-

ni mi, eski mi? Çapraz kesiti nasıl? Bu soruların 

yanıtları lifin ait olabileceği sınıfın daraltılmasını 

sağlar. Sınıf daraltıldıkça kanıt daha fazla anlam 

kazanır.  Mantıklı  bir  yorumlamayla  sınıflandır-

ma, lifin sadece tek üyeli bir sınıfa sokulmasıyla, 

yani özelleştirmeyle sonuçlanır. Ancak adli kim-

yada bu ideal duruma ulaşmak nadiren mümkün 

olur. 


Vücut sıvılarıyla çalışanlar kırmızı bir malze-

meyi ilk önce biyolojik sıvı, sonra kan, sonra in-

san  kanı,  sonra  da  DNA  tipi  ile  sınıflandırırlar. 

Parmak  izi  analizciler  parmak  izini  halkalı,  ka-

visli veya sarmal olarak sınıflandırarak işe başlar. 

Buradan  hareketle  daha  ince  çizgilerle  parmak 

izi daha küçük bir gruba sokulur. Dolayısıyla sı-

nıflandırma mevcut kanıtın dar bir aralığa, ide-

al olarak tek üyeli bir gruba sokulması işlemidir. 

Bu gerçekleştiğinde kanıt kabul edilebilir derece-

de bilimsel kesinliğe kavuşmuş olur. Örneğin par-

mak izlerinde halka ve sarmal desenler olan mil-

yonlarca insan vardır, ancak on parmaktaki özel-

liklerin toplamı sadece kişiye özeldir. 

Adli kimyacılar da sınıflandırma yapar. Kanıt 

fiziksel mi yoksa biyolojik mi? Bu sorunun yanıtı 

analizciye kanıtı daha küçük bir gruba sokma ola-

nağı sağlar. Örneğin ilaçlar asidik, bazik veya nöt-

ral olarak sınıflandırılabilir, ancak bu, ilaçları sı-

nıflandırma yollarından sadece bir tanesidir. İla-

cın sınıflandırılması, sonraki analizin ve araştır-

manın seyrini de belirler. Adli kimyacının en de-

ğerli araştırma araçlarından biri ilaç kanıtın ay-

rıntılı  profilidir.  Profilleme  sınıflandırmanın  bir 

uzantısıdır  ve  “kimyasal  parmak  izi”  olarak  ta-

nımlanır. Gerçek parmak izinde olduğu gibi da-

ha ayrıntılı bir tanımlama ile bu iz de daha an-

lamlı hale gelir. 

İlaçların veya zehirin kişinin dolaşım sistemi-

ne nasıl karıştığı da önemlidir. Sindirildiğinde ila-

ca ne olur? İnsan vücudunda ne kadar kalır? Kişi-

nin metabolizması ilacı veya zehiri ne şekilde de-

ğiştirir? Toksikolog maddenin vücuda alımı işle-

mini yeniden canlandırmak için bu bilgileri na-

sıl kullanır? Altta yatan işlemler ve prensipler suç 

mahallini  canlandırmada  yapılanların  aynısıdır: 

Mevcut  ulaşılabilir  kanıtları  inceleyerek  geçmişi 

canlandırma. Her adli kimyacı toksikolog olma-

yabilir,  ama  toksikolojinin  temellerine  aşina  ol-

malıdır. 



İlaçların Sınıflandırılması

Kaynağına ve fonksiyonuna göre: İlaçlar asit-

baz özelliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu yakla-

şım kimyacılar için kullanışlı ve anlamlı olmak-

la birlikte yasal anlamda önemli olabilecek birçok 

veriyi içermez. İlaç, kaynağına yani nasıl elde edil-

diğine göre de sınıflandırılabilir. Bu sisteme göre 

ilaçlar doğal ürün, yarı yapay ve yapay olarak sı-

nıflandırılır. Örneğin alkaloidler, tohumlu bitki-

lerden  elde  edilir  ve  doğal  üründür.  Bu  bileşik-

ler bazik karakterde oldukları için alkali özellik-

leri gösterir ve bu nedenle alkaloid ismini alırlar. 

Haşhaştan elde edilen opiat alkaloidleri ve kafe-

in de dahil, çok sayıda ilaç alkaloiddir. Diğer bitki 

türevli ilaçlar arasında kokain, asetil salisilik asit, 

opiatlar  ve  tetrahidrokannibinoller  (marihuana-

nın  aktif  bileşenleri)  sayılabilir.  Eroin,  morfinin 

asetillenmesiyle elde edilen yarı yapay bir bileşik-

tir. Hormonlar ve steroidler hayvanlardan, insan-

lardan  veya  genetik  mühendisliğiyle  bakteriler-

den elde edilebileceği gibi yarı yapay olarak da el-

de edilebilir. Diazepam gibi bileşiklerse yapaydır. 

Önceleri bitkisel kaynaklardan elde edilen bazı bi-

leşikler artık sentezlenebildiğinden ilaçların kay-

nağına  göre  sınıflandırılmasında  sıkıntılar  orta-

ya çıkıyor. 

İlaç Nedir

İlaç,  alındığında  fizyolojik  deği-

şikliğe neden olabilen maddedir. İla-

cı almanın çeşitli şekilleri vardır: Yut-

ma,  enjeksiyon,  soluma  ve  deriden 

emilim.  Tüm  ilaçlar  toksiktir;  teda-

vi edici ilacı bir zehirden ayıran do-

zudur. Hastalıkların tedavisi için, ağ-

rıyı  dindirmek  için,  uyku  sağlamak 

için veya diğer fizyolojik tepkiler için 

ilaç alınır. 

İlaçlar kötüye de kullanılabilir, fa-

kat ilacın kötüye kullanım tanımı za-

mana ve toplumlara göre değişken-

lik  gösterebilir.  Kokain  önceleri  ko-

lanın  bileşeniydi,  LSD  ve  metamfe-

tamin  psikoterapide  kullanılıyordu. 

Metamfetamin II. Dünya Savaşı’ndan 

1991’deki  I.  Körfez  Savaşı’na  kadar 

Amerikan askerlerince kullanılmıştı. 

Marihuana  ve  benzer  karışımlar 

eski zamanlarda tıbbi amaçlarla kul-

lanılıyordu ve ilacın aktif bileşeninin 

glokom,  anoreksi  ve  kemoterapiye 

bağlı  bulantıya  iyi  geldiği  biliniyor-

du. Bu sosyal ve tarihsel durum ad-

li kimyacının analiz yöntemini etkile-

mese de hedef analitlerin değişken-

liğini gösterebilir. 

Bilim ve Teknik  Ocak 2011  

>>>

69



Adli Kimya

Genel  etkisine  göre:  Asit-baz  özelliklerine  göre  sınıflandır-

manın yanı sıra adli kimyacılar sıklıkla ilaçları alındıklarında ya-

rattıkları fizyolojik etkilerine göre sınıflandırır. Bu yönteme gö-

re beş grup ortaya çıkar: Analjezikler, depresanlar, halüsinojen-

ler, narkotikler ve uyarıcılar. Bazı ilaçlar birden fazla gruba gire-

bilir, örneğin narkotik ilaçlar aynı zamanda merkezi sinir siste-

mi uyarıcılarıdır. 

Analjezikler: Ağrıyı keserler. Genel analjezikler arasında ase-

til salisilik asit, ibuprofen, naproksen sodyum ve morfin sayılabi-

lir. Asetil salisilik asit etkisini hücre zarlarında bulunan yağ asidi 

türevleri prostaglandinlerin fonksiyonunu engelleyerek gösterir. 

Morfin ve diğer opiatlar ise farklı bir mekanizmayla ağrıyı azaltır. 

Opiatlar merkezi sinir sisteminde bulunan opiat reseptörlerine 

bağlanıp sinir impulslarının iletimini keserek beynin ağrıyı algı-

lamasını önler. Morfin birçok bölgeye birden bağlanabildiğinden 

ağrının kesilmesinin yanı sıra uyku hali ve iyi hissetme gibi yan 

etkiler de ortaya çıkarır. Aynı zamanda beyindeki endorfinle ak-

tive edilen zevk almayla ilgili bölgelerle de etkileşir. Asetil salisilik 

asit inflamasyon ve ağrıyı durdurur fakat bu sırada zevk üretmez. 

Morfin ise ağrıyı keserken diğer taraftan da rahatlama ve neşe-

lenme hissine yol açar. Morfinin bu yan etkileri kötüye kullanıla-

bilir ve narkotik olarak sınıflandırılmasına yol açar. 

Depresanlar: Genel olarak merkezi sinir sistemi fonksiyonla-

rını baskılarlar. Kalp atışının yavaşlamasına, sinirliliğin azalması-

na ve bazı durumlarda uyumaya yol açarlar. Barbitüratlar, sakin-

leştiriciler, uyku ilaçları ve etanol depresandır. 



Halüsinojenler: Zaman ve gerçeklik algısını değiştirirler. Ha-

reket,  düşünme,  algılama,  görme  ve  duyma  da  etkilenir.  LSD, 

meskalin ve marihuana halüsinojenlere örnek verilebilir. Çok sa-

yıda uyarıcı ilaç (metamfetamin gibi) yüksek dozlarda alındığın-

da halüsinojendir. 

Narkotikler: Analjezik etkiye sahiptirler ve merkezi sinir sis-

temini baskılayarak uyku hali yaratırlar. Opium bitkisinden elde 

edilen opiat alkaloidler en iyi bilinen narkotiklerdir ve morfin, ko-

dein, eroin, hidromorfon, oksikodon ve hidrokodon 

bu sınıftadır. 

Uyarıcılar: Narkotik ve depresanların aksine mer-

kezi sinir sistemini uyarırlar, uyanıklık hali yaratırlar 

ve uyku açarlar. Genel uyarıcılar arasında kokain, am-

fetamin ve metamfetamin sayılabilir. Yüksek dozlarda 

alınan birçok uyarıcı halüsinojendir.

Kullanıma göre: Bazı ilaçlar nasıl kullanıldıklarına 

ve kötüye kullanım yollarına göre gruplandırılır. Bu 

gruptaki ilaçların fizyolojik etkileri gibi kimyasal ya-

pıları da genellikle benzerdir. Bu sınıfa verilebilecek 

dört örnek predatör ilaçlar, kulüp ilaçları, performans 

ilaçları ve solunan ilaçlardır. 



Predatör ilaçlar: Tecavüz ilaçları ve ilaçla kolay-

laştırılan cinsel saldırı ilaçları olarak da bilinirler. Bu 

amaçla kullanılan ilaçlar, alkolün yanı sıra ketamin, 

flunitrazepam ve gamma hidroksibütirat ve benzeri 

bileşiklerdir. İlaçlar bir içecekle karıştırıldığında, etki-

leri zaman ve mekân bilincinin kaybından tam bilinç kaybına ve 

kısa dönem hafıza kaybına kadar değişkenlik gösterir. Kurbanlar 

olaydan birkaç saat sonra uyandıklarında olayla ve kısa süre ön-

cesiyle ilgili bir şey hatırlamazlar. Buna bağlı olarak, ilaç ve meta-

bolitlerinin geleneksel toksikolojik yöntemlerle araştırılabilmesi 

için geç kalınmış olabilir. 

Kulüp ilaçları: Bu ilaçlar aynı zamanda predatör ilaçlardır. Bu 

ilaçların kokain ve eroinden daha az tehlikeli olduğu yönündeki 

yanlış düşünce yaygın kullanımlarına neden olur.  

Performans ilaçları: Bu grup kişinin performansını yüksel-

ten, özellikle anabolik steroidler ve alkol gibi kimyasallardır. Ana-

bolik steroidler içerisinde, testosteron temelli, çoğu reçete ile alı-

nabilen düzinelerce ilaç sayılabilir. Bu ilaçlar kas kütlesini artır-

mak ve yarışmalarda avantaj sağlamak amacıyla bazı sporcular 

tarafından kötüye kullanılır. Bu ilaçların kullanımı ne yazık ki li-

se seviyesine kadar inmiştir. 

Solunan ilaçlar: Diğer ilaçların aksine solunan ilaçların çoğu 

tedavi amacıyla kullanılmayan bileşiklerdir. Bunlara örnek olarak 

boya incelticiler, nitröz oksit (gülme gazı), gazyağı, temizleyiciler 

ve tırnak cilaları verilebilir. Uçucu madde içeren bu bileşikler al-

kole benzer depresan etkilere sahiptir. 

Kanıt Olarak İlaçlar

Fiziksel kanıt olarak: İçinde belirli bir madde olduğundan 

şüphelenilen malzemelerin analizi çoğu adli laboratuvarın iş yü-

künün önemli bir kısmını oluşturur. Şüpheli bileşik fiziksel kanıt 

olarak sunulduğu zaman adli kimyacı o bileşiği tanımlamalı, bazı 

durumlarda da miktarını belirlemelidir. İlaç kanıtın en genel beş 

formu şöyledir: Tozlar, bitkisel maddeler, tabletler, ilaç öncülleri, 

diğer. Tozlar, renkli tozdan kristalin beyaza ve kahverengi reçine-

ye kadar değişir. Birçok toz yağsı ve kokulu iken, bazıları (resmi 

tanımlama olmamakla birlikte) yapışkan olarak tanımlanır. Ma-

rihuananın yoğunlaştırılmış formu haşhaş, toz ve bitki arasında 

bir yerdedir. Reçeteli veya kaçak sentezlenen tabletler, 

fiziksel kanıtın en sık rastlanılan şeklidir. 

Adli kimyacılar ilk üç gruba girmeyen, kolay sınıf-

landırılamayan sprey kutuları, çantalar veya bezler gi-

bi diğer tipte kanıtlarla da çalışır.

Profilleme:  İlaç  örneğinin  profillenmesi  yani 

“kimyasal parmak izi”nin çıkarılması, örneğin bileşi-

minin basit bir tanımlamasından fazlasını ve miktar 

tayinini içerir. Profilleme bilgisi, ilacın kaynağının be-

lirlenmesinde ve ilaçların benzer gruplar halinde sı-

nıflandırılmasında kullanılır. Profillemenin diğer fay-

daları ilacın sentezlenme yolunun, kullanılan çözücü-

lerin, katkıların, safsızlıkların aydınlatılması ve coğra-

fi kaynağın belirlenmesidir. 

Analiz:  Zararlı  moleküllerin  teşhisi  ve  izlenme-

si toplum sağlığı, askeri ve gümrükle ilgili aktiviteler, 

kamu binalarında güvenliğin sağlanması ve çevre uy-

gulamalarında büyük önem taşır. 

O

O

O



OH

CH

3



Asetil Salisilik Asit

Aspirin - Ağrı

Beyin

Morfin


Omurilik

Şişme


Kas Aspirin

70



Bilim ve Teknik  Ocak 2011 

<<<

Polis, gümrük personeli, güvenlik personeli ve di-

ğer yetkililer, zararlı maddelerin varlığını teşhis ede-

cek ekipmanlara gereksinim duyar. Tüm bu uygula-

malar için yeni bir teşhis sistemi geliştirilirken akılda 

bulundurulması gereken bazı faktörler vardır:

-İlgilenilen  moleküller  (narkotikler,  patlayıcılar, 

kirleticiler, alerjenler, patojenler gibi maddeler)

-Teşhis sisteminin çalışılan alana taşınabilirliği 

-Cihazın cevap süresinin hızlı olması

-Cihazın kullanımının basit olması

-Normal  kullanım  koşullarına  ve  zor  koşullara 

karşı dayanıklı olması

-Güvenilir olması

Birleşmiş Milletler 2006 yılı ilaç raporuna göre son 

on yılda yasal olmayan ilaçların kullanımı giderek art-

tı. 2004 yılı raporlarına göre yaklaşık 200 milyon insa-

nın (15-64 yaş aralığındaki dünya nüfusunun % 4,9’u) 

en az bir kere yasal olmayan ilaçları denediği ve kaba-

ca yarısının da düzenli kullanıcı olduğu tahmin edi-

liyor. Yaklaşık 25 milyon kişinin bağımlı olduğu dü-

şünülüyor. İlaçlara olan bu yüksek talep ve sınırların 

ortadan kalkmasıyla küçülen dünya, daha sıkı dene-

tim sistemlerini gerektiriyor. İlaç trafiğine ve kullanı-

mına karşı savaşta, kanun uygulayıcı otoriteler sürek-

li olarak yeni ve etkili teşhis sistemleri arıyor. Bilinen 

en genel sistem duyarlı burunlarıyla köpekler. Ancak 

bu yetenekli hayvanlarda zaman zaman huysuzluk ve 

yorgunluk gibi olumsuzluklar ortaya çıkabiliyor. Bu 

nedenle köpeklerin tam olarak güvenli olmayan, ka-

rarsız teşhis sistemleri oldukları söylenebilir. Teknolo-

ji ilerledikçe geliştirilen bazı yeni yöntemler, iyon mo-

bilite  spektrometresi,  gaz  kromatografi-kütle  spekt-

rometrisi ve yüksek performanslı sıvı kromatografi-

sidir. Daha yakın zamanlarda biyomoleküler tanıma 

elemanlarına sahip sensörler (biyosensörler) geliştiril-

miştir. Bu sensörler daha seçici, daha küçük ve daha 

az karmaşıktır. Tanıma elemanları genellikle antijen-

lerini yüksek seçicilikte tanıyan antikorlardır. 

Cihazlar: Edmund Locard tarafından 1910’da kuru-

lan ilk adli bilimler laboratuvarında iki cihaz bulunu-

yordu: Mikroskop ve spektrometre. Çok fazla şey de-

ğişirken çok fazla şey de aynı kaldı. Bugün adli kimya-

cıların kullanımı için pek çok yöntem ve cihaz bulunsa 

da  merkezde  halen  spektrofotometreler  (spektromet-

re), mikroskoplar ve bunların bileşimi cihazlar vardır. 

Mikroskop,  Locard  ve  Sherlock  Holmes’tan  beri 

adli bilimlerle bir aradadır. Mikroskopi görünür ışığın 

madde ile etkileşimine dayalı iken spektroskopi elekt-

romanyetik enerji ile madde arasındaki etkileşim ola-

rak tanımlanır. Görünür ışık örnek ile etkileştiğinde 

bu ışık incelenmek istenen örneğin fiziksel ve kimyasal 

özellikleriyle ilgili bilgi içerir. Tüm spektroskopi türleri 

için aynısı geçerlidir. Mikroskopta dedektör insan gö-

züdür ve bu şekilde öğrenilen özellik çoğunlukla renk-

tir. Renk elektromanyetik spektrumla belirtilen bir fre-

kans ve dalga boyu ifadesidir. Adli analitik kimyada 

morötesi/görünür/kızılaltı  ve  elementel  spektroskopi 

tercihli  olarak  kullanılırken,  nükleer  manyetik  rezo-

nans spektroskopisi gibi diğer türler pek kullanılmaz.

Kimyasalların  analizi  genellikle  çok  duyarlı  kro-

matografik  yöntemlerin  veya  kütle  spektrometrisi-

nin kullanımını gerektirir. Kullanılan temel kroma-

tografik yöntemler ince tabaka kromatografisi (TLC), 

gaz  kromatografisi  (GC)  ve  sıvı  kromatografisidir 

(HPLC). GC çoğunlukla patlayıcıların, hızlandırıcı-

ların, iticilerin, ilaçların ve kimyasal silah üretimin-

de kullanılan kimyasalların analizi için kullanılırken, 

HPLC  karmaşık  karışımlardaki  bileşiklerin  tayini 

için kullanılır. Bu yöntemler maddelerin bir çözücü-

de yol alması veya bir kromatografi kolonuna doldu-

rulmuş katı desteğe bağlanması temeline göre ayırma 

sağlar.  Analizci bilinen standartlarla karşılaştırma ya-

parak hayli karmaşık karışımları dahi tanımlayabilir. 

Bazı  durumlarda  kromatografi  tanımlama  için 

tek başına yeterli olmaz. Daha yüksek duyarlılık için 

kromatografi genellikle başka bir yöntemle birleşti-

rilir. Bu yöntemlerden bir tanesi kütle spektromet-

risidir  (MS).  Kütle  spektrometrisinde  yüksek  vol-

tajla elde edilen yüklü iyonlar kullanılır. Gaz halin-

deki  iyonlar  daha  sonra  kütlelerine  göre  bir  man-

yetik  alanda  ayrılırlar.  Birleştirilmiş  GC-MS  cihazı 

çok yüksek duyarlılığa sahiptir ve milyarda bir (ppb) 

mertebesindeki derişimlerdeki analiti analiz edebilir. 

İnsan var oldukça ve bilimsel gelişmeler hem ci-

haz  hem  de  yöntem  temelinde  devam  ettikçe  bu 

alanda  önümüzdeki  yıllarda  araştırmalar  artan  bir 

hızla devam edecek gibi görünüyor. 

Prof. Dr. Adil Denizli 1985 yılında 

Hacettepe Üniversitesi Kimya 

Mühendisliği Bölümü’nden mezun 

oldu. Yüksek lisans ve doktora 

eğitimini aynı bölümde tamamladı. 

1994’te Kimyasal Teknolojiler 

Doçenti oldu. Uluslararası hakemli 

dergilerde yayımlanan 300’ün 

üzerinde araştırma makalesi 

5000’in üzerinde atıf alan Prof. 

Dr. Denizli, 1998’de TÜBİTAK 

teşvik ödülü, 2006 yılında da 

TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü kazandı. 

Türkiye Bilimler Akademisi üyesi 

olan Denizli, halen Hacettepe 

Üniversitesi, Kimya Bölümü, 

Biyokimya Anabilim Dalı’nda 

öğretim üyesi olarak 

görev yapıyor.  

Doç. Dr. Handan Yavuz 1997’de 

Hacettepe Üniversitesi Kimya 

Bölümü’nden mezun oldu. 1999’da 

yüksek lisans, 2003 yılında da 

doktora eğitimini aynı bölümde 

tamamladı. 2007’de Biyokimya 

Doçenti oldu. Uluslararası hakemli 

dergilerde yayımlanan 

45 araştırma makalesi 600’ün 

üzerinde atıf alan Yavuz, 2007’de 

Hacettepe Üniversitesi ve Popüler 

Bilim Dergisi’nin Temel Bilimler 

alanında verdiği teşvik ödülünü 

aldı. Halen Hacettepe Üniversitesi, 

Kimya Bölümü, Biyokimya 

Anabilim Dalında öğretim üyesi 

olarak görev yapmaktadır.  

Safsızlıklar

Majör ve Minör

Elementel Analiz

İzotopik Oranlar

Katkılar, Seyrelticiler

Görünüm, Renk, Parçacık

Fiziksel Karakteristikler

Kimyasal Analiz

X

X



X

X

X



X

X X


X

X X


X

X

X



Çok Değişkenli Analizle Gruplama

Patern Eşleştirme



Kaynaklar

Forensic chemistry, Suzanne Bell, Annu. Rev. Anal. 

Chem. 2009, 2, 297-319.

Forensic chemistry 1st Ed, Suzanne Bell, Pearson 

Education, Inc, USA, 2006. 

The need for research in forensic science, Ruth Waddell 

Smith, Victoria L. McGuffin, Anal. Bioanal. Chem. 

2009, 394, 1985-1986.

An integrated QCM-based narcotics sensing 

microsystem, Thomas Frisk, Niklas Sandström, Lars 

Eng, Wouter van der Wijngaart, Per Mansson, Göran 

Stemme, Lab Chip, 2008, 8, 1648-1657. 



71

Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə