154
6. Deontolojik Gerekçelendirme
Deontoloji, ahlâkî değer ve inançların eylemlerin etkilerinden ve sonuçlarından
bağımsız yani ahlâkın dışındaki şeylerden istisna olarak onun kendi iç doğasından
çıkarılmasını savunan görüştür. Ahlâk, insanlara bazı ödevler, sorumluluklar yükler;
insanlar herhangi bir amaç gütmeksizin bu sorumlulukları yerine getirir. Deontolojide
ahlâkî davranışın dışsal herhangi bir gerekçesi olamaz; bizim çıkarımıza olsun ya da
olmasın eğer doğru olanı kendi adına yapmıyorsak, o halde doğru olanı
yapmıyoruzdur.
429
Deontoloji açısından genel bir ahlâkî kuralın olması, sorumluluğu beraberinde
getirir. Bu aşamadan sonra ahlâkî faillerin ahlâkın içeriği ile ilgili düşünecekleri bir şey
yoktur. Örneğin, “yaşlılara yardım etmelisin” şeklinde bir kuralı düşünelim. Bu kural
bir kere ortaya koyulduğu zaman bu kuralın ortaya çıkaracağı sonuçlar ve etkiler
düşünülmeden, saygı ile kurala bağlı kalınacak, kuralın bize yüklemiş olduğu
sorumluluk duygusu ile hareket edilecektir. Ahlâkî yargının bu biçimi, bizim ona
uymamız için yeterlidir.
Deontolojik liberalizmin isim babası diyebileceğimiz Michael Sandel,
deontolojiye şu özellikleri atfeder: Öncelikle bir deontolojide hakkın iyiliğe önceliği
vardır. Kişisel çıkar ve haklar, deontolojide ahlâkî unsurlar olamaz. Bu yüzden ahlâkî
iyi, bu ve bunlara benzer şeylere bağlı değildir. yinin şahsî veya tecrübî bir temeli
yoktur. kinci olarak deontoloji, bazı kesin sorumluluklar ve yasaklar içerir; yani
ş
artlara göre değişmeyen kesin hükümler vardır. Deontolojide bu kurallara saygı, en
önemli unsurdur. Üçüncü olarak deontoloji, teleolojik (amaççı/sonuççu) değildir; bu
yapı, amaç-araç ilişkisi üzerine kurulmaz. Ahlâkî kurallar bir takım amaçlara ulaşmanın
araçları yapılamaz. Bir şey, sadece kendisi için istenir. Dördüncü olarak deontoloji, her
ş
eyden önce bir adalet teorisidir. Adalet, politik ve ahlâkî düşüncelerden önce gelir.
430
Deontoloji, davranışta bulunmanın nedenlerini biçimsel bir ahlâk anlayışı ile
ortaya koyar. Biçimsellik, ahlâkî karar alma süreçlerine dış etkilerin dâhil edilmesine
müsaade etmez. Bireysel durumlar, beklentiler ve talepler, ahlâkın konusu değildir.
Diğer taraftan ahlâkî yargılar, mukayese edilemez ve eş-ölçülemezdir. Yargılar,
birbiriyle mukayese edilemez; onların birbiriyle çatışması durumunda biri diğerine
tercih edilemez. “Yalan söylemek, kötüdür.” “Başkalarını üzmek, kötüdür.” Bu iki
durum çatıştığında şartlara göre biri diğerine tercih edilemez. Çünkü ahlâkî kurallar her
429
Mustafa Erdoğan, “Liberalizm ve Muhafazakârlık”, s. 67; MacIntyre, age., s. 98.
430
Sandel, age., ss. 1, 3.
155
durumda ve şartta vazgeçilmezdir ve onların her biri özerktir; yani biri diğeri ile
ilişkilendirilemez.
431
Bu açıdan deontoloji, duruma veya faile-bağlı değil, kesin
(kategorik) bir teoridir.
Liberal ilkelerin ahlâkî statüsü üzerinde düşündüğümüzde tek düze bir
yaklaşımdan bahsetmek mümkün değildir. Locke ve Nozick gibi düşünürler, kısmî
deontolojiyi savunurken Anderson, M. Moore, Sandel gibi düşünürler Kantçı bir
deontolojiyi savunurlar. Gauthier, Gewirth, Rawls, Raz ve Kymlicka ise sözleşmeci
deontolojinin farklı türlerini savunurlar. Liberal ilkeleri deontolojik gerekçelendirmeye
tâbi tutma konusunda farklı tasnifler mümkündür. Ancak buraya kadar konuyu ele alış
biçimine en uygun düşecek bir tasnif yapmak için daha önceden vurguladığım bazı
esasları göz önüne almak iyi olur. Deontolojilerin inanç temelli teoriler olduğu daha
önce de vurgulandı. nanç temelli teoriler için içselcilik ve dışsalcılık ayrımına bağla
kalarak bir deontoloji tasnifi yaparsak karşımıza Kantçılar ve Lockecular şeklinde bir
tasnif çıkar. Liberal ilkelerin ahlâkî gerekçelendirilmesi ile bu ilkelere uygun
davranmak arasında içten gelen bağlantı olduğu ve ilkeye göre davranmayı sağlayan
unsurların inancı doğru kılan şeyler olduğu şeklindeki yaklaşımın en klasik şeklini
Kant’ta ve onun takipçilerinde buluyoruz. Bu düşünceye “tam deontoloji” veya “tam
deontolojik liberalizm”
demek mümkündür. “Tam” ifadesi, ahlâkta hiçbir dışsal unsura
yer verilmediği için uygundur.
Diğer taraftan ahlâkî ilke ve inançların her ne kadar diğer inançlar gibi failden
bağımsız nesnel bir doğrulama şekli varsa da bu inanca göre davranmayı sağlayan
unsurlar, inancın doğruluğunu gösteren unsurlardan farklıdır. Bu yaklaşım, ahlâkın
temel inançlardan oluştuğu şeklinde deontolojik bir temele yerleştirse de ahlâkta haricî
unsurların bir motivasyon unsuru olduğunu kabul eder. Bu yüzden bu yaklaşıma “kısmî
deontoloji”
veya “kısmî deontolojik liberalizm” adını verebiliriz.
a. Tam Deontoloji
Tam deontoloji ve kısmî deontoloji ayrımını, liberal düşünce içinde bilinen
başka bir ayrımla tamamen örtüştürebiliriz. Bu, sosyal liberalizm ile liberterlik (veya
liberteryenlik) ayrımıdır. Sosyal liberaller, tam deontolojiyi savunurken liberterler,
kısmî deontolojiyi savunurlar. Tezin baş kısmından buraya kadar ileri sürmüş
olduğumuz bazı iddiaları, daha açık ve anlamlı hale getirmek amacıyla liberal
düşünürlerin ahlâkî karar alma konusundaki yöntem ve yaklaşımlarını bazen
431
Kant, Ahlâk Metafiziği, ss. 50, 74.
Dostları ilə paylaş: |