92
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
KENTSEL ALANDA HEYKEL VE ÇEVRE İLİŞKİSİ ÜZERİNE
BİR İNCELEME
Doç. Dr. Melek ŞAHAN*
ÖZET
Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların kültürel kimlikleri ve zenginlikleri, ulaştıkları
medeniyet
seviyesi, sanatsal ve mimari değerlerle oluşturulmuş kentlerle ölçülmüştür.
Kentsel alanda çeşitli olguların biçimlendirici işlevi olmakla birlikte bu çalışmada, ala-
nın görsel ve duygusal biçimlendiricisi olarak heykele yer verilmiştir Çalışmada amaç,
heykelin kentsel alanda var oluş şeklini değerlendirebilmektir. Bunun için dünyaca tanın-
mış birbirlerinden farklı anlatım dillerine sahip üç sanatçının birer yapıtı ele alınmıştır.
Böylelikle farklı formların, anlatım biçimlerinin, farklı çevresel etkenlerle etkileşimini
değerlendirmenin konuyu zenginleştireceği düşünülmüştür. Örnek olarak incelenen ya-
pıtlar; Anish Kapoor’un “Bulut Kapısı”, Louise Bourgeois’nın “Anne” ve Richard Serra ‘nın
“ Eğilmiş Yay” dır. Çalışmalar, kentin bir çevresel faktör olarak insan davranışlarını belir-
lediği, kişinin çevresiyle bütünleştiği oranda kendini mutlu hissettiğini ortaya koymuştur.
Kaliteli bir kentsel yaşam, eşitlik, sağlık, refah gibi sosyal bileşenlere bağlı olduğu kadar
kaliteli kentsel mekanlarla da ilişkilidir. Estetik alanın önemsenmesinin, insanın bakış
açısını, dünyayı algılayışını ve çevresi ile ilişkisini değiştirdiği bilinmektedir. Kuşkusuz
estetik duyarlılığa sahip toplumların, çevrelerinde estetik alanlar oluşturma eğiliminde
oldukları sonucuna da varabiliriz.
Anahtar kelimeler: Heykel, Çevre,
Kentsel alan
* Ege Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, İzmir/ TÜRKİYE,
meleksahan@gmail.com
93
SANAT & TASARIM DERGİSİ
ABSTRACT
Throughout history, the wealth and cultural identity of various civilizations was mea-
sured with the artistic and architectural values of the cities. In this study have been stand
on the subject urban sculpture which formed the public space. The aim is, interpreting
the existence of sculpture in public areas. Its including the evaluation of all possible en-
vironmental factors. For this, discussed the work of world- renowned three artist with
different artistic language of expression. Thus, it was considered
that the interaction of
different forms and environmental factors would be enriching the topic. The Works of art
examined as an example are; Anish Kapoor’s “Cloud Gate”, Louise Bourgeois’s “Maman”
and Richard Serra’s “Tilted Arc”. Studies revealed that cities as an environmental factor,
determines the human behavior and where people are integrated with environment itself
feels happy. Quality urban living is related with equality, prosperity,
health although with
quality urban spaces. It’s known that importance of aesthetic changes the relationship and
perception with the World. In the same way we can describe that societies with aesthetic
sensibilities tends much more aesthetic living areas. As a result, we can say tahat public
sculptures in public areas are providing the societies expectations and suitability of their
lives.
Key words: Sculpture, environment, urban area.
REVIEW ON RELATIONSHIP BETWEEN SCULPTURE AND
ENVIRONMENT IN URBAN AREA
Assoc. Prof. Dr. Melek ŞAHAN*
* Ege
University, Faculty of Education, Fine Arts Education Department, İzmir/ TÜRKİYE,
meleksahan@gmail.com
94
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
GİRİŞ
Heykel, kent alanında, yaşantıya ve alana özel anlamlar katan estetik bir öğedir. Yüzyıllar
boyunca anıtsal heykeller öncelikle bir mimari yapıya eklemlenen ya da mimari bütünün içinde
konumlanan ve aynı zamanda yapının anlamsal kurgusuna dahil olan sanat nesneleri olarak
görülmüştür. Özellikle 18. yüzyıldan bugüne hızla değişen ve özerk hale gelen mekan ve sa-
nat-sanatçı olgusuyla birlikte, anıtsal heykelin hem biçim hem de içerik bağlamında
uygulama
koşulları değişmiş, sanatçılar, çevresel ve kültürel faktörlere yönelttikleri yaratıcılıklarını, du-
yarlıklarını kentsel alanlarda, gündelik hayatın içinde görünür kılmaya başlamışlardır. Mimari
mekandan kentsel kamusal mekana çıkmasıyla heykel, sosyal ve toplumsal açıdan insanlarla ile-
tişime geçmiş, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Heykel; temelinde estetik bir unsur
olarak değerlendirilmekle birlikte kentsel mekanda bunun ötesinde amaçlarla yer alır (Erman
ve Boran, 2015: 171-172). Hatta bu heykeller, New York Özgürlük Anıtının Amerika’yı simgele-
mesi gibi, ülkelerin veya kentlerin simgesi olabilmektedirler (Demirarslan,
Algan ve Yüce, 2005:
89-90).
İçinde yaşadığımız en önemli mekan kuşkusuz kenttir (Gürsoytrak, 2003). Bu mekan ya-
şama, buluşma, görüşme, hareket, gösteri alanı, pazar, bayram, tiyatro, siyaset, sanat mekanı
olarak toplumsal ve kişisel yönden bir kültür ürünüdür. Çok yönlü ve çok boyutludur. Aynı
zamanda bu yer, bütün duyusal izlenimlerin toplamı olarak alındığında, görülen, duyulan, kok-
lanan, tadılan çevre, insanın kişiliği ve kişisel davranışlarını geliştirecek, ona mümkün olduğu
kadar çeşitli ve ilginç duyusal tecrübeler sağlayacak, ilham verecek ve teşvik edecektir ( Aktaran:
Demirkalp 2008: 112). Demek ki yaşanılan çevre, kişiyi sadece çevreleyen değil, kapsayan, içine
alan bir yaşamsal alandır.
Kent, bir çevresel faktör olarak insan davranışlarını belirler. Psikolojik kökenli bu davranış-
larda, insan çevreyle girdiği tepkisel ilişki sonucu duyumlar geliştirir. Duyumlar ne kadar içsel
ve
tatmin edici ise, kişi, kendisini çevre unsurlarıyla o oranda bütünleştirmiş ve dolayısıyla o
oranda mutlu hisseder. Yerleşke, toplu yaşam ve kent olgusu süreci değerlendirildiğinde; fizik-
sel talepler yanında, duyusal tatmin taleplerinin, bu serüvenin temel unsurunu oluşturduğu
görülür. Zevk ve beğeni içerikli olan konfor talebine sahip olan insan, yaşam alanı kurgular-
ken, fiziksel ihtiyaçlarını
giderme talebiyle birlikte, ruhsal-duyusal tatmin yollarını da aramıştır
(Atalay, 2005: 39).
Stonorov ve Reuther’a göre (Herrington, 2015: 383), mimari ve kentsel alan planlaması, top-
lumun ekonomik ve çevresel uyumsuzluğu konusunda kurtarıcıdır. Kaliteli bir kentsel yaşam,
eşitlik, sağlık, refah gibi sosyal bileşenlere bağlı olduğu kadar kaliteli kentsel mekanlarla da iliş-
kilidir.
Öte yandan kentsel alanlarda yer alan öğelerin (sanatsal öğeler dahil), insanların fiziksel
ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, psikolojik rahatlamalara yol açacak ihtiyaçlara da cevap ve-
rebilmelidir. Kadınlarla ilgili yapılan bir araştırma (Kwok ve Ku, 2008: 280), deneklerin algıları-
nın, fiziksel yaşam alanlarına, günlük yaşam ritimlerine, kendileri ve aileleriyle ilgili algılarıyla