22
olması pahasına, tekel uygulamalarıyla bu sınıfları kollamıştır (ibid, s. 733). Tekel,
tüketicilerin malı daha ucuza almalarını engellediği için yürürlükteki
bu uygulamalar,
tüketicinin çıkarını, üreticininkine feda etmiştir.
Her ülkede gereksindiklerini en ucuza verenden satın almak, büyük halk topluluğunun
her zaman çıkarınadır ve çıkarına olması gerekir. Sorun öylesine gün gibi açıktır ki, bunu
ispat için, tutup zahmete girmek gülünç olur. (…) Bu bakımdan, onların çıkarı büyük halk
topluluğunun menfaatine taban tabana aykırıdır (ibid, s. 673).
Smith’in, ülkenin refahının artırılması gayesinin belirleyici olduğu kitabında,
toplumun refahına aykırı gördüğü yerleşim yasalarını da eleştirir. Kapitalizmde
emeğin ve sermayenin çeşitli işlerde getirisi az çok aynı olur çünkü üstünlüğü bulunan
bir işe, dezavantajlı işte çalışanlarca akın edilir, bu iki işin getirisi kısa zamanda
eşitlenir. Yani piyasa mekanizmasının varlığında, insanlar mevcut işlerden kendilerine
en çok kazanç sağlayacak olanını bulabilirler. Smith, insanların menfaatlerine uygun
işleri en iyi kendilerinin bulabileceklerini, buna engel olmanın hem insanların
özgürlüğünü çiğnemek hem de refahlarını azaltmak demek olduğunu söyler (ibid, s.
108, 135, 485). Ayrıca kişi, kendi çıkarı doğrultusunda davranırken, toplumun
çıkarını, gerçekte onu savunma amacında olduğu zamandakinden daha etkin şekilde
korur (ibid, s. 485). Bu yüzden, yoksulların yer değiştirmelerini engelleyen yasaları
eleştirir.
II.2.1. Emek değer kuramı ve reddi
Smith, malların fiyatından ilk bahsettiği bölümde (Birinci kitap, V. bölüm),
emeğin bütün malların değişim değerinin gerçek ölçüsü olduğunu söyledi. Fakat bir
sonraki bölümde emek değer teorisinin, sermayenin bazı ellerde birikmeye
başlamasından önceki durumda geçerli olduğunu ekledi ve üretim araçlarının özel