Sultan II. Abdülhamid’in Eğitim Politikalarının Mali Bir Veçhesi: Evkâf-ı Münderisenin Maarife Terki
TAED
57* 1849
komisyon başkanlarının vakıflar konusunda hukuki salahiyetlerinin olmadığı, ortaya çıkacak
mütevellilik veya istihkak davalarında taraf olmamaları gerektiği, şahıslarla maarif idareleri
arasında ortaya çıkacak davalarda nezâretin izni dâhilinde hareket edilmesi gerektiği
belirtilmişti. Maarif Nezâretinin bu direktifine karşın Adliye Nezâretince yaklaşık beş ay sonra
(27 Şubat 1902) kaleme alınan bir yazıda; şahısların maarif müdürleri ve komisyon reisleri
aleyhine ve maarif namına açtıkları davalarda müdür ve komisyon reisleri savunma makamında
olacaklarından mahkemeye katılmalarının ve bunların mühlet istemeleri durumunda
mahkemenin bunlara mühlet vermesinin kanun gereği olduğu belirtilmişti.
34
Adliye Nezâretinin
bu mütalaası daha sonra Maarif Nezâretince de kabul edilerek taşra maarif idarelerine
bildirilmiştir.
35
Anlaşıldığı kadarıyla talimatın yayınlanmasının üzerinden yaklaşık on yıl
geçmiş olmasına rağmen nezâretler arasındaki yetki karmaşası ve hukuki prosedür tam
anlamıyla yerleşmemiştir. Bunda münderis vakıfların hukuki mahiyetinin karmaşıklığı ve taşra
memurlarının bürokratik gereklilikleri hakkıyla anlamamış olmalarının payı büyük olsa gerektir.
Münderis vakıflarla ilgili muamelelerin ve hukuki sürecin karmaşıklığından dolayı Evkâf ve
Maarif müdürlüklerinin zaman içinde yanlış müdahalelerde bulundukları ve münderis olmayan
kimi vakıfların münderismiş gibi muamele gördüğü veya tam tersi durumların yaşandığı
anlaşılmıştır. Zira Şura-yı Devlet Mülkiye Dairesi’nden kaleme alınan 20 Temmuz 1903 tarihli
bir tutanak ülkede bu kapsamdaki yanlış vakıf uygulamalarını söz konusu ederek daha dikkatli
davranılmasını istemekteydi.
36
EMT’ye giren son yazı 25 Nisan 1904 tarihli olup Maarif Nezâretince taşra maarif
müdürlüklerine hitaben kaleme alınmıştı.
37
Bu yazıda maarif hisse-i ianesi ile münderis
vakıflardan elde edilen gelirlerin miktar ve meblağlarının nezârete bildirilmediği, kimi
vilayetlerde eğitim erbabınca tasarruf edilen gayrimenkullerden gelen gelirlerin bilgisinin
nezâretle paylaşılmadığı, evkâf-ı münderise komisyonlarındaki görevlilerin kimler olduğunun
nezâretçe bilinmediği ve bu durumun bazı hukuki sakıncaları beraberinde getirdiği gibi
problemler üzerinde durulmuştu. Nezârete göre toplam on milyon guruştan fazla olduğu tahmin
edilen eğitim gelirlerinin (ki bu yekûna münderis vakıflar da dâhildir) düzgünce kullanılması ve
34
EMT, s. 23-24.
35
EMT, s. 25.
36
EMT, s. 18-22.
37
EMT, s. 30-34. Bir fikir vermesi açısından şu rakamlara dikkat edilmelidir. Talimatın yürürlüğe girmesinden 1893
yılına değin maarif hissesi olarak Erzurum’da 2.824.000, Sivas’ta 2.624.000 ve Mamuretülaziz’de 2.406.000 guruş
birikmiştir. BOA. Dâhiliye Mektubi Kalemi Evrakı (DH. MKT.) 856/55 (1322.Ra.17/1 Haziran 1604). 1904 tarihli bu
arşiv kaydında maarif hissesi ve münderis vakıf gelirlerinin hakkıyla kullanılamadığı, taşradaki Defter-i Hakani ve
Evkâf memurlarının zorluk çıkardığı ve söz konusu meblağların acilen maarife terk edilmesi gerektiği ifade edilmişti.
1850
* TAED
57
Yakup KARATAŞ
bunun için de maarif idarelerinin sağlıklı bütçeler oluşturması gereği vurgulanmıştı. Bu
kayıtların doğru tutulmaması ise taşradaki maarif memurlarının ehliyetsizliğine bağlanmıştı.
Mali keşmekeşe son verebilmek için merkez tarafından düzenlenen defter ve cetvellerin taşra
maarif idarelerine gönderildiği bildirilmişti. Gönderilen defter ve cetvellerde ilgili sütunların
doğru bir şekilde doldurulması, her tür maarif gelirinin kayıt altına alınması ve tüm görevlilerin
atama veya azil bilgilerinin nezâretle paylaşılması gibi idari-mali tedbirler ortaya konmuştu.
Maarif Nezâretinin bu son yazısı sadece münderis vakıflarla ilgili olmayıp, bunları da içine alan
genel mali düzensizlik ve söz konusu düzensizliğin giderilmesine yönelik emirlerden
oluşuyordu.
4 Ekim 1882’de yayınlanan EMT, tespit edilebildiği kadarıyla 1911 yılının ortalarına
kadar yürürlükte kalmıştır.
38
Yaklaşık 29 yıl yürürlükte kalan bu talimat çıkış noktası itibariyle
çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş ise de ortak devlet aklı, münderis vakıfların eğitim gibi
hayırlı bir maksat uğrunda kullanılmasını mümkün kılmıştır. Talimatın kimi devlet
memurlarınca yanlış anlaşılması ve konu üzerinde maarif ile evkâf arasındaki anlaşmazlıkların
uzun yıllar sürüp gitmesi mevzuun bürokratik ve hukuki yapısının karmaşıklığından
kaynaklanmış olmalıdır. Buna bir de her nezâretin kendi memurlarının başka nezâretlere ait
işlere ehemmiyet vermemesi, mevzuatın yanlış yorumlanması ve suiistimaller de ilave edilince
ortaya çıkan uygunsuzluklar daha tanımlanabilir olmaktadır. Aşağıda ele alınacak örneklerde,
münderis vakıfların maarife tahsis edilmesi uygulamalarının Osmanlı ülkesinin farklı yerlerinde
nasıl cereyan ettiği, elde edilen gelirlerin tasarruf şekilleri ve karşılaşılan güçlükler gibi hususlar
üzerinde durulacaktır.
Münderis Vakıf Gelirlerinin Kullanım Alanları
1882 tarihli EMT yürürlüğe girdikten ve taşra maarif ve evkâf müdürlüklerine konu ile
ilgili bilgilendirmeler yapıldıktan sonra Osmanlı ülkesinde kurulan hususi maarif komisyon ve
meclisleri, münderis sayılan vakıfların tespiti işine odaklanmıştı. Osmanlı arşivinden elde edilen
farklı vilayetlere ait örneklerde, kronolojik biçimde, münderis vakıfların maarife terki
neticesinde bu vakıf gelirlerinin hangi alanlarda kullanıldığı açıklanmaya çalışılacaktır.
Talimatında münderis vakıf gelirlerinin iptidâî mekteplerin ihtiyaçları için tahsis edildiği
belirtilmesine rağmen öğretmen maaşları, çeşitli kırtasiye masrafları, tapu ve mahkeme harçları
gibi iptidâî mekteplerle temas hâlinde olan pek çok gider kalemi için bu gelirler kullanılmıştı.
38
BOA. Dâhiliye İdari Kısım Belgeleri (DH. İD.) 105-1/25 (1329.B.1/28 Haziran 1911).