Dr. Ömer ASLAN
32
zarara uğramayan ve zulme maruz kalmayan insanlardan oluşacak bir
toplum, asli hüviyetine kavuşmuş olacaktır.
Toplumun temel dinamikleri arasında yer alan emanete sahip çıkma
duygusunun sağlanmaması, emniyet ve güven ortamının olmaması anlamına
geleceğinden, böyle bir ortamın her türlü kötülüğe zemin hazırlaması
kaçınılmaz olacaktır. Din, inanç, düşünce, mal, can ve sosyal güvenlik
alanına giren tüm hakların sağlanması konusunda oluşabilecek bir
güvensizlik, birey ve toplum hayatını derinden sarsacaktır. Bu tür
olumsuzlukların ortadan kalkması, ya da aza indirgenmesi için emanetin
korunmasına dayalı bir güven ortamının oluşması şarttır.
Emanet Kavramı
Anlam örgüsü bakımından en zengin kavramlardan biri de “emanet”
kelimesidir. Etimolojik yönüyle Arapça bir sözcük olan emanet kelimesi,
“ güvenmek, emin ve emniyette olmak, korku ve endişe hissi taşımamak”
manalarına gelen “emn” kelimesinden türeyen bir isimdir. Güvenilir olmak
anlamını da içeren bu kavram daha ziyade, “ kendisine güven duyulan
herhangi bir kimseye, muhafaza etmesi için geçici olarak bırakılan şey”
demektir.
1
Bu yönüyledir ki, risalet / elçilik görevlerini tam ve eksiksiz
olarak yerine getirdiklerinden dolayı, emanet kelimesi, peygamberlerin
sıfatlarından biri olup, onların son derece güvenilir olduklarını beyan eden
bir terim haline gelmiştir. Hz. Peygamber de “Muhammedu’l-Emin” sıfatını,
çok güvenilir bir şahsiyet olması hasebiyle almıştır.
Dini bir terim olarak emanet, İslam’ın tüm emirleri, yani yapılması ya da
yapılmaması gerekli olan tekliflerin tümü, Allah’ın insana ikram etmiş
olduğu her türlü nimet ve yeryüzünü idare etme (hilafet) sorumluluğu,
2
gibi
manaları içermektedir.
Emanet denilince, her ne kadar ilk olarak, herhangi birine ait olup, başka
birinin gözetim ve muhafazasına bırakılan, belli bir kıymet ve değerdeki
eşya, akla geliyor olsa da, onun bu klasik anlamı dışında, dini, siyasi, sosyal,
1
Ragıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “emn” md., Beyrut 1992, s.90; İbn Manzur,
Lisanu’l-Arab, “emn” md., Beyrut 1990, XXI, 21; Ayarıca bkz., Ali Toksarı,
“Emanet”, DİA, İstanbul 1995, XI, 81.
2
Bkz. Kur’ân Yolu, (Haz: Komisyon), Ankara 2004, IV, 465.
Kur’ân’daki emanet kavramına farklı bir bakış
33
ahlaki, hukuki ve kültürel yönlerden de çok zengin bir anlam örgüsüne sahip
olduğu söylenebilir. Buna göre, Allah, toplum ve birey tarafından insanlara
tevdi edilen her şey emanet kavramı altında zikredilebilir.
3
Kur’ân’a Göre Emanet
Kur’ân-ı Kerim’de ikisi tekil, dördü çoğul kalıbında olmak üzere toplam
altı yerde geçen “emanet” kelimesi, oldukça geniş ve kapsamlı bir kavram
niteliği taşımaktadır. Bir kimsenin gözetim ve muhafazasına bırakılan, belli
bir kıymet ve değerdeki mal ve eşya,
4
insana geçici olarak verilen rûhî ve
bedenî, maddî ve manevî imkanlar,
5
ahlakî ve hukukî sorumluluklar,
6
gibi
manalar bunlardan bazılarıdır. Bu manaları farklı boyutlarıyla ele alarak
çoğaltmak mümkün olmakla birlikte, Kur’ân’a göre emaneti genel olarak,
korunup muhafaza edilmesi gereken maddî ve manevî değerler olarak
tanımlayabiliriz:
Emanet kelimesi, “ Eğer yolculukta iseniz ve katip de bulamazsanız, bu
durumda teslim alınan rehin (yeterlidir). Şayet birbirinize güveniyorsanız,
kendisine güvenilen borçlu emaneti yerine getirsin ve Rabbi olan Allah’tan
korksun,”
7
mealindeki ayette “yerine getirilmesi gereken bir iş ve husus”
anlamında kullanılmıştır. Borçlar hukuku ile alakalı olan bu ayette emanet,
maddi değeri olan bir mal ve eşya anlamında kullanılmakla birlikte bunun,
sorumluluk anlayışı karşılığında kullanıldığını söylemek de mümkündür.
Nitekim emanet ve sorumluluk duygusunun olmadığı bir yerde, tarafların
birbirlerine haksızlık yapabileceklerine ve ayetin de sorumluluğun yerine
getirilmesine işaret ettiği bildirilmektedir.
8
Kur’ân, kendisine inananların emin ve güvenilir insanlar olmasını
isteyerek bu konuya çok önem verdiğini beyan etmektedir: “ Ey iman
edenler! Allah’a ve Rasûlüne ihanet etmeyin, bile bile kendi emanetlerinize
de ihanet etmeyin!”
9
Meali verilen bu ayetin birinci ( Allah’a ve Rasûlüne
3
Bkz., Ebu’l’Âla Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’ân, (trc: Komisyon), İstanbul 2005, III,
404.
4
Bakara, 2 / 283.
5
Ahzab, 33 / 72
6
Nisâ, 4 / 58.
7
Bakara, 2 / 283.
8
Bkz., Kur’ân Yolu, (Haz: Komisyon), Ankara 2004, I, 317.
9
Enfâl, 8 / 27.
Dr. Ömer ASLAN
34
ihanet etmeyin,) kısmı dinsel manada bir hâinlik yapmamayı emrederken;
ikinci ( kendi emanetlerinize de ihanet etmeyin!) kısım tamamen toplumsal
içerikli bir güven ortamının oluşmasını talep etmekte ve emanete karşı
hainlik yapılmamasını istemektedir. Nitekim, ‘şayet hâinlik yaparsanız, size
de hâinlik yapılır’
10
ve ‘hiç kimsenin güven duymayacağı bir topluluk haline
gelirsiniz’,
11
yorumları da bu ayetin, insanları güvenilir kılmaya teşvik
ettiğini destekler mahiyettedir. Bu ayette yer alan emanet kavramı,
sorumluluk dairesi içerisinde korunup kollanması gereken her şeye şamildir.
Mesela, emanet edilen mal ve görevin kötüye kullanılmaması, verilen
sözlerin yerine getirilmesi, yapılan anlaşmalara sadık kalınması, birey ve
toplum sırlarının açığa çıkarılmaması gibi hususlar bunlardan bazılarıdır.
12
Emanetin bir manası da, Allah (cc)’ın kullarına verdiği ilahi hükümler,
ya da bir insanın diğer birine itimat ederek verdiği maddi ve manevi
herhangi bir şey demektir.
13
Bu hususla ilgili diğer bir ayet de şöyledir:
“ Onlar (müminler), emanetlerine ve ahitlerine (vermiş oldukları sözlere)
riayet ederler.”
14
Aynı kalıpta bir ayet de Meâric sûresinde yer almaktadır.
15
Bu ayetlerde ifade edilen emanetin korunması, müminlerin vasıfları arasında
yer almaktadır. Zira emanete riayet etmek, mü’min bir karakterin ayrılmaz
parçası olarak kabul edilmiştir.
Mü’minler, emanetlerine ve verdikleri sözlere uyarlar. Kendilerine
emanet edilen söz, hâl, fiil, mâl, Allah haklarına ve kul haklarına; Allah'a ve
kullarına, ailelerine, çoluk çocuklarına, mülkleri altında bulunanlara,
komşularına, yabancılara ve yakınlarına vermiş oldukları ahit ve sözlere
uyarak onları tutarlar ve bozmaktan sakınırlar. İlahi hükümlerin hepsi birer
emanet olduğu gibi, yüce Allah'ın kullara vermiş olduğu uzuv, mâl, çoluk-
çocuk, makam, mevki ve diğer nimetlerin hepsi de emanettir.
16
Onları
kullanılması gereken yerin dışında kullananlar emanete hainlik etmiş olurlar.
10
Râzî, XV, 122.
11
Yazır, IV, 2391.
12
Bkz., Ebu’l’Âla Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’ân, (trc: Komisyon), İstanbul 2005, II,
164.
13
Bkz., Ebu’l’Âla Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’ân, III, 404; Kur’ân Yolu, (Haz:
Komisyon), IV, 51.
14
Mü’minûn, 23 / 8.
15
Meâric, 70 / 32.
16
Bkz., Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul tsz., V, 3429.
Dostları ilə paylaş: |