bilig, Bahar / 2009, sayı 49
62
sözleşmelerle yapılmaya başlanmıştır. Bu nedenle proje sonundaki kâr ya da
zarar olasılığı, risk unsurunu da beraberinde getirmiştir. 1700’lü yıllarda ekono-
mist ve yazar Richard Cantillon (1680-1734) (Özgüven 1992: 68), ürün alış
fiyatının sabit olması fakat satış fiyatının belirsiz olması nedeniyle ilk kez ‘girişim
riski’ unsurunu ortaya atmıştır (Hisrich et al. 1998: 6).
Diğer yandan 1800’lü yıllarda sanayileşmenin yaygınlaşmasının büyük tesi-
riyle, girişimci ve risk sermayecisi arasındaki fark belirginlik kazanmıştır. Bu-
na Thomas Edison’un teknolojik bir yenilik geliştirmesine karşın gerekli ser-
mayeyi çıkaramaması iyi bir örnek teşkil etmektedir (Hisrich et al. 1998: 6).
Çağdaş girişimcilik ise, sanayi devrimiyle başlayan bir süreçle ortaya çıkmış-
tır. Sanayi devrimi iki temel unsurla hız kazanmıştır. Bunlardan ilki bilimsel
bilgi, ikincisi ise coğrafi keşifler ve ticaret neticesinde oluşan sermayedir.
Kısa zamanda büyük boyutlara ulaşan bu sermaye birikimi, Newton ve Galile
gibi bilim adamlarının öncülüğünde kurulmuş olan modern bilim metodolojisi ile
birleşmiş (Özakpınar 1999: 88) ve geriye sadece, bu kaynakların en verimli bir
şekilde kullanılmasını sağlayacak sanayi devriminin gerçekleşmesi kalmıştır.
Çünkü sanayi devriminden sonra önem kazanan girişimciler, modern bilim
temelinde ulaşılan bilgilerden faydalanarak, büyük hacimli üretime imkan sağla-
yan yeni teknolojik ilerlemelere imza atmışlardır. Bu süreç Şekil 1’de görülebilir.
Şekil 1: Çağdaş Girişimciliğin Gelişim Süreci
Şekil 1’e göre Rönesans - Reform hareketleri ve modern bilim yöntemiyle
bilimsel bilgi üretmeye başlayan Batı, diğer taraftan coğrafi keşiflerle ulaştığı
serveti birleştirerek teknolojik ilerlemenin zeminini hazırlamıştır. Daha sonra
buhar makinesinin üretim sürecine dâhil edilmesiyle sanayi devrimi başlamış
ve çağdaş girişimcilik anlayışının temelleri de sanayi toplumu içerisinde atıl-
- Coğrafi
Keşifler
(15-16. yy.)
- Modern
Bilim
Metodolojisi
(16.yy. Galile)
- Rönesans
(15.yy.)
- Reform
(15-17.yy.)
Altın
ve
Para.
Bilimsel
bilgi.
Teknoloji
(18.yy. Buhar
Makinesinin
icadı- 1763)
Sanayi
Devrimi
(18-19.yy.)
SERBEST
PİYASA
GİRİŞİMCİSİ
Ercan, Gökdeniz, Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından Kazakistan
63
mıştır. Dolayısıyla çağdaş girişimciliğin ortaya çıkmasını sağlayan en önemli
unsurların başında bilimsel bilgi gelmektedir.
Batının merkantilist dönem girişimcileri, yeni ticaret yollarıyla elde ettikleri
gelirler sayesinde güçlenmişler ve bu güçlerini siyasi ve ekonomik alanlarda
etkinliklerini artırmak yolunda yeni yatırımlara aktarmışlardır. Bunun sonucu
olarak kazandıkları haklarla kendileri için daha elverişli bir yaşam sahası
oluşturmuşlardır. İktisat bilimini bir servet yaratma bilimi (Özgüven 1992: 82)
olarak tanımlayan Adam Smith’in “Milletlerin Servetleri” adlı kitabıyla
1776’da bugünkü anlamda Kapitalizmin temellerini atmıştır. Sanayileşmenin
ilk yıllarında üretim artmış, ticaret hacmi serbestleşerek genişlemiş, katı reka-
betin acımasız bir şekilde yaşandığı piyasa ekonomisine dönüşmüştür.
Kapitalizmin kuralları özel sektör girişimciliği açısından kayda değer bulun-
muştur. Sonsuz çıkar ilişkisi bir anlamda zamanın ihtiyaçlarının da artması ile
birlikte birçok iktisadi kanunun oluşmasına imkân tanımıştır.
Kapitalizmin acı kuralları ve uygulanma şekline uzun süre dayanılamamış ve
alternatif model ortaya koyma çalışmalarına bilim adamları tarafından hız
verilmiştir. Özellikle sosyalizm, himayecilik ve alman tarihçi okulu bunların
başlarında yer almaktadır.
Daha sonraki dönemlerde serbest piyasa ekonomisine geçilmesi, girişimcili-
ğin hız kazanması açısından önemli bir dönemeç olmuştur. Özellikle Ameri-
ka’da Taylor, Avrupa’da Fayol ve Weber’in öncülüğünde girişimcilik bilimsel
temellerini oluşturmuştur. Weber, aynı zamanda sosyolojik ve ekonomik
analizler yaparak da iktisadi anlamda katkıda bulunmuştur. Weber, girişimci-
lik açısından tarihi dönemeci iki açıdan değerlendirmektedir. Birincisi iş yeri
ile evin birbirinden ayrılması, diğeri ise muhasebe kayıtlarının tutulmasıdır
(Aron 1989: 369).
Serbest piyasa ekonomisinin olgunlaşmasında Avusturya okulunun katkısı
oldukça büyüktür. Bu ekole bağlı iktisatçı ve siyaset bilimcilerden özellikle
Friedrich August Von Hayek, serbest piyasa düzeninin felsefi anlamda savu-
nuculuğunu üstlenmiştir. 1974'de Nobel Ekonomi ödülünü alan Hayek,
merkezi ekonomik planlamanın, bireysel özgürlükleri kısıtlayacağı tezini sa-
vunmuştur. Hayek’e göre, ekonomide kararlar, bireylerin değer yargılarına
ve amaçlarına göre biçimlenmektedir. Bu nedenle özgür karar vermenin
önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır (Kabaş 2007: 3)
Serbest piyasa ekonomisinin temelini oluşturan girişim hürriyeti anlayışı,
modern girişimciliğin yeşermesi için gerekli ortamı da sağlamıştır. Bununla
beraber, girişimcilerin serbest piyasa ekonomisinin gelişimine yaptıkları
katkılar, iktisatçılar tarafından genel kabul görmektedir. “Fakat iktisat teori-
sinde emek, sermaye ve doğal kaynaklar yanında dördüncü üretim faktörü
bilig, Bahar / 2009, sayı 49
64
olan girişimcinin önemi, hiçbir iktisatçı tarafından Joseph A. Schumpeter
gibi ağırlıkla vurgulanmış değildir .” (Seyidoğlu 2002: 232).
Girişimcilik kavramın çok uzun bir tarihi geçmişe sahip olmasına karşın, yakın
zamana kadar özellikle tanımlarındaki belirsizlik ve çok az sayıda çalışmaya
konu olması, kavramın ekonomi bilimi tarafından yeterli rağbeti görmediğini
göstermektedir. Bunun temel nedenlerinden biri, girişimcinin bir yönetici olarak
düşünüldüğü ve değerlendirildiği anlayışın Adam Smith’le başlamış ve 19.
yüzyılda Neo-klasiklerce de devam ettirilmiş olmasıdır. Yine klasik örgüt yakla-
şımının işletmelerin kapalı mekanik yapılar olarak algılanması, risk alarak yeni
iş sahaları bulma özelliğine sahip girişimcilerin atıl durumda kalmalarına yol
açmıştır. 20’nci yüzyılın başlarına gelindiğinde Avusturyalı iktisatçı Joseph
Schumpeter, girişimciliği yeniden yorumlayarak, kavramın bugün de geçerli
olan fikri temelini atmıştır. Bununla beraber girişimciliğin ciddi bir biçimde
araştırma konusu olması 1980’lerde başlayan bir süreçtir (Çetindamar 2002:
35). Bugün ise girişimcilik, ABD ve Batılı ülkelerin üniversitelerinde gittikçe
artan bir ilgiyle önem kazanmaktadır (Hisrich et al. 1998: 18).
21. yüzyıl bilgi toplumunda, değişen toplumsal yapıyla birlikte, yönetim ve
girişim usulleri de değişmektedir. Bunun temel nedeni, bilgi toplumunun
girdisi olan bilginin, insan tarafından üretilip yönlendirilmesidir. Bu deği-
şim insanı sosyoekonomik yapının merkezine taşımıştır. Dolayısıyla bilgi
toplumu girişimcisinin kendine has özellikleri bulunmaktadır.
Girişimcilik ve ticaretin Anadolu’nun tarihinde ayrı bir önemi vardır. Anado-
lu’ ya yazı ilk olarak Asurlu tüccarlar tarafından getirilmiştir. Bu tüccarların
geldikleri pazaryerlerinde bulunan yazılardan, Anadolu’nun yazıyla tanıştığı -
Kültepe tabletleri- anlaşılmaktadır (M.Ö. 2000). Asurlular, Anadolu’ya tahıl
gibi ürünler satarken, Anadolu’dan özellikle kereste vb. ürünler satın almış-
lardır. Zamanla bu dengeler değişmiş, ticaret büyük savaşların en önemli
nedeni olmuştur. Roma imparatorluğunun büyüklüğünün ve ömrünün kur-
muş olduğu kolonilerle yakından alakalı olduğu bilinen bir gerçektir. Roma,
Kuzey Afrika, Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurmuş, buralarda insan
dahil her türlü nesnenin ticaretini yaparak önemli bir gelir elde etmiştir. Türk-
lerin, kavimler göçüne neden oluşu ve Batı Romanın yıkılışı, Akdeniz ticare-
tinin, Romalılardan çıkıp korsanların eline geçmesine neden olmuştur.
Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilişi ve Akdeniz – Afrika kolonileri-
nin Türklerin eline geçmesi Avrupalı gemici ve tüccarları rahatsız etmiştir.
Çünkü, ticaretle zenginleşen bir Ortadoğu ve Anadolu’ya karşın, ticarette
gerilemeye başlayan bir Avrupa vardır. Bu durum batının doğuya hayran-
lığına ve doğunun mallarına göz dikmesine yani haçlı seferlerine neden
olmuştur. Haçlı seferleriyle medeniyetler çatışmış, ticarethanelerle birlikte
birikimler de yok olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |