www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
V-20
Diagnostik laparoskopi esnasında mide perforasyonu ve komplikasyona yaklaşım
Cengiz Andan,
Şerif Aksin
1. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gazi Yaşargil EAH Kadın
Doğum kliniği, diyarbakır
Diagnostik laparoskopi esnasında umbilikustan 10 luk trokar ile mide injürisi gelişen hastaya aynı
seansta laparoskopik perforasyon onarımı yapıldı.
AMAÇ: Laparoskopi esnasında trokarla mide perforasyonu gelişen olgumuzda hatalarımızı, risk
faktörlerini, bundan nasıl kaçınılabileceğini, ne dersler çıkarılabileceğini tartışmak. Komplikasyona
yaklaşım deneyimimizi paylaşmak.
YÖNTEM: Umbilikus altından direk trokarla batına girildi. Gazla batın şişirildi, kamerayla
girdiğimizde midenin içinde olduğumuzu ve midenin gazla tamamen şiş olduğunu farkettik.
Nazogastrik sonda olmadığını anladık. Gazı boşaltıp trokarı çektik. Nazogastrik sonda taktıktan
sonra yeniden daha yatay şekilde trokarı girdik. 3 adet 5 lik trokarla batına dahil olduk. Tubaları
metilen mavisiyle değerlendirdikten sonra perfore alanı bulup 2/0 vicryl ile seroza ve musküler
tabakayı alacak şekilde tek kat zed sütür atarak onardık. Batın içine dren koyarak operasyona son
verdik.
BULGULAR: 28 yaşında Y2 olan 1 L/S ektopik operasyonu öyküsü bulunan 5 yıldır
sekonder
infertil hasta. Yaklaşık 45 kilogram ve karın bölgesi küçük bir hastaydı. Operasyon sonrası 3 gün
NG sonda bırakıldı, oral alım 5 gün kapalı tutuldu, batın içi dren 7 gün tutuldu. Ateş, CRP normal
seyretti. Drenden ve NG den kayda değer gelen olmadı. Hastaya postop 1 hafta boyunca ikili
antibiyotik ve proton pompa inhibitörü verildi. Postop 7. gün hasta taburcu edildi.
SONUÇ: Laparoskopi vakalarında mide perforasyonundan kaçınmak için NG sonda her defasında
kontrol edilmeli, özellikle kaşektik hastalarda daha dikkatli olunmalı, cerrahın sürekli alışık olduğu
giriş yöntemini değiştirmesi riski arttırabilir. Bunlara rağmen komplikasyon olduğunda bunun
laparoskopik olarak tamiri mümkün görünmektedir.
Anahtar Kelimeler: set up, batına güvenli giriş,
mide perforasyonu, direk trokar girişi, mide
onarımı, laparoskopik sütür
21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
V-21
Laparoskopik tubal reanastomoz
Cengiz Andan
1
, Sergül Aydın
2
, Şerif Aksin
1
, Hasip Karabat
1
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gazi Yaşargil EAH Kadın Doğum kliniği, diyarbakır
2
Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi
Tubal reanastomozun laparoskopik olarak yapılması.
AMAÇ: Yeniden fertilite isteği olan daha önce tüp ligasyonu yapılmış hastalarda tubal onarımın
laparoskopik yöntemle yapılabileceğini göstermek.
YÖNTEM: Umbilikustan 10 luk trokarla ve 3 adet 5 lik trokarla batına girildi. Her iki tubanın ligate
kısımları makasla serbestleştirildi. Metilen mavisiyle proksimal uçların işlevsel olduğu tespit
edildi. 4/0 rapid vicryl ile üçer sütür atılarak bilateral tubal reanastomoz sağlandı. Komplikasyon
gelişmeyen hasta postop 1. gün taburcu edildi.
BULGULAR: 34 yaşında G3Y3 öncesinde bir kez sezeryan olan hasta yeniden çocuk isteğiyle
tarafımıza basvurdu. Operasyon uygulandı postop 1. günde hasta taburcu edildi. 3
ay sonra HSG
çektirmesi önerildi.
SONUÇ: Tüp ligasyonu olmuş ve yeniden çocuk istemi olan hastalara reanastomozun minimal
invaziv bir yöntem olan laparoskopi yoluyla yapılmasının daha avantajlı olduğunu düşünmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: reanastomoz, tubal reversal, infertilite, tubal cerrahi
www.minimalinvazivjinekolojikcerrahi.org
21 - 25 Şubat 2018
Wyndham Grand İstanbul Levent • İstanbul
MİNİMAL İNVAZİV JİNEKOLOJİK
CERRAHİ KONGRESİ
V-22
İzole Tubal Torsiyon olgusunda Laparoskopik tuba koruyucu cerrahi
Aygun Hamidova,
Nasuh Utku Doğan, Mehmet Sakıncı, Murat Özekinci
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı, Antalya
Adneksiyal torsiyon rölatif olarak sık rastlanan bir olgu olsa da, tubanın izole torsiyonu 1,5
milyonda bir insidansla oldukça nadir görülmektedir. İlk defa 1890 yılında Bland-Sutton
ve ark. tarafından tanımlanmıştır. Alt karın ağrısı, bulantı ve kusma şikayetleri ile başvuran
hastalarda ön tanıda düşünülmeyen tubal torsiyon, tubal nekroz ile sonuçlanmakta ve fertiliteyi
etkilemektedir. Tubal torsiyonun etyolojisi intrensek ve ekstrensek nedenler olmak
üzere iki
grupta incelenmektedir. Tubaya özgü nedenler intrensik faktörleri oluşturmaktadır ki, bunlara
hidrosalpinks, hematosalpinks, tubanın malign tümörleri, tubal ligasyon öyküsü, konjenital
paratubal kistler örnek olabilir. Travma, adhezyonlar,
ovaryan ve paratubal kitleler, ani vücut
hareketleri ise ekstrensek nedenlerdir. Teşhisi genellikle abdominal USG ve gereklilik halinde BT,
MR ile konulmaktadır. Genellikle sağ tarafta rastlanan tuba torsiyonu nadir de olsa sol tarafta da
gelisebiliyor. Sigmoid kolonun sol tubayı fikse etmesi nedeni ile genellikle sol tarafta torsiyon
olguları daha az rastlanmaktadır.Detorsiyon edilen tubanın ne kadar fonksiyonel olacağı tartışmalı
olsa da nekroz olmadığı sürece, tubal koruyucu cerrahinin uygulanması önermekteyiz. İTT nadir
bir durum olması, taradığımız literatürde genellikle tanının gecikmesi ve salpenjektektomi
ile sonuçlanması nedeniyle, 19 yaşında kasık ağrısı ve bulantı kusma
şikayeti ile kliniğimize
başvuran, sol adnexial alanda 7*6 cm ince cidarlı vasküler sinyal alınmayan kistik lezyon tesbit
edilmiş ve İzole Tubal Torsiyon ön tanısı tanısı saptanmış, erken dönemde Laparaskopi yapılarak
detorsiyon ve kistektomi işlemi uygulanmış bir olguyu sunmayı amaçladık. Bu olguda farklı
özellikler torsiyonun sol tarafta lokalize etmesi, erken tanı alması, detorsiyon ve kistektomi işlemi
yapılarak tubanın korunmasından ibaretdir.
Anahtar Kelimeler: izole tubal torsiyon, laparoskopi, akut alt batın ağrısı