Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   89

70
Devleti’nin tüm rüşvet ve satın alma girişimleri-
ni reddederek Türk Ordusu’nun Kürdistan’dan 
çekilmesini tek şart koşmuştur. Direnişin ba-
şında okumuş, aydın ve askerlikten anlayan İh-
san Nuri Paşa bulunsa da; Kürt tarihsel hastalı-
ğı olan öngörüsüzlük, saflıktan kaynaklı İran’a 
aşırı bel bağlaması ve tabiî ki iç ihaneti de hesa-
ba katmama sonucu, İran ve Türk askeri güçle-
rinin-İran’a yönelerek-iki tarafta ezme girişimi 
sonucunda, direniş çok kanlı bir şekilde bastı-
rılmış ve yerleşik halka da sürgün dayatılmıştır. 
Aslında Kemalist Rejim, Ağrı’ya karşı dü-
zenlediği tüm saldırılarda başarısızdır. Çünkü 
o yıllarda Ağrı Dağı’nın bir kısmı İran toprak-
ları içerisinde yer aldığı için zorlanma duru-
munda İhsan Nuri Paşa’nın güçleri diğer tara-
fa geçmektedir. Bu durumu öğrenen Kemalist 
Rejim, İran’la anlaşarak, onun tarafına düşen 
Ağrı eteklerinin aşağılardan başlayarak yamaç-
larına kadar İran güçlerinin tutmasını ister. 
Daha sonra yapılan başka anlaşmalar sonucu, 
Ağrı’nın tümü Türkiye’ye dahil edilir. Bir yan-
dan hava saldırıları, diğer yandan topçu atışları 
derken Ağrı tam bir savaş alanına çevrilir. Sa-
vaşın uzaması ve ikmal yollarının İran Devleti 
tarafından kesilmesi ile birlikte, giderek İhsan 
Nuri Paşa’ya ait güçlerin cephanesi biter ve geri 
çekilmek zorunda kalır. 
Böylece 25 Eylül’de direniş bastırılır ve İh-
san Nuri Paşa İranlıların Kürtleri arkadan vu-
racaklarına inanmadığı için İran’a geri çekilir. 
Ona göre “ne de olsa İranlılar da Ari’dir”. Hal-
buki İran’ın o zamanki şahı olan Rıza Xan Tür-
kiye’de tam 3 ay ağırlanmıştır. Bunun faturası 
da Kürtlere en ağır bir şekilde çıkarılmıştır. İran 
Devleti sadece sınırı Kürtlere kapatmamıştır. 
Aynı zamanda Doğu Kürdistan’da direnişçilere 
destek sunanlara da yönelmiş ve birçok Kürt in-
sanını katletmiştir. Bunlardan en bilineni, etkili 
olan Usibê Evdal’ın önce sınırlandırılması, son-
ra tutuklanması ve ardından ise tutuklanarak 
Tebriz’te zindanda katledilmesidir. İhsan Nuri 
Paşa, 18 Mart 1976’da Tahran’da bir kaza sonu-
cu yaşamını hüzünlü bir Kürt savaşçısı olarak 
yitirecektir. 
Her zaman olduğu gibi her direniş sonrası 
gelişen soykırım girişimleri Ağrı’dan sonra da 
hem de acımasız bir şekilde devreye konulmuş-
tur. O dönemin Nazi hayranı Adalet Bakanı 
Mahmut Esat Bozkurt, Türk olmayanların nasıl 
bir muameleye tâbi tutulacağını sakınmadan 
şöyle dile getirmiştir: “Türk bu ülkenin yegâne 
efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan 
olmayanların bu memlekette tek hakları vardır. 
Türklere hizmetçi olma hakkı, köle olma hak-
kı.” (Milliyet, 19 Eylül 1930) 
Direnişin yenilgisinden sonra da mücade-
lesine devam eden Bıroyê Heskê Telî, Emirhan 
ismindeki bir Cahş’ın eliyle pusuya düşürüle-
rek ağır yaralı olarak ele geçirilir ve katledilir. 
Reşoyê Silo, Şeyh Zahir, Seyithan ve Alican gibi 
tanınmış Kürt şahsiyetler direnişlerini gerilla 
tarzında birkaç yıl daha sürdürürler. 
Sürgüne gönderilen 1400 Kürt Ailesinden 
birçoğu sürgün yolunda katledilir. Ve Kürt ta-
rihinin en vahşi katliamlarından biri olan Zi-
lan Katliamı yapılır. Bu katliama gerekçe olarak 
da Ağrı Direnişine öncülük eden Kör Hüseyin 
ve Emin Paşa’nın oğulları Zilan merkezini ve 
karakolunu basarak destek sunmaları ve buna 
bağlı olarak da direnişin bölgenin diğer yerle-
şim merkezleri olan Patnos, Zilan, Çaldıran, Er-
ciş ve köylerine yayılması gösterilir. 
Bu katliamda; Tendürek’ ten başlayıp Çaldı-
ran’a kadar uzanan onlarca yerleşim merkezinin 
bulunduğu upuzun ve çok geniş vadi boydan 
boya kana boğulur. Bu katliamda Tendürek’ten 
inilerek aşağıdan da Çaldıran’dan vadiye giri-
lerek tek bir canlı bırakılmaz. Kimi yazarlara 
göre 45 bin, kimilerine göre ise daha fazla Kürt 
katledilir. 
Burada kırk dört köyün yakılıp yıkıldığını 
devletin belgeleri söylüyor. Yine her direnişin 
ardından olduğu gibi halkın tüm mal varlığını 
da talancı devlet el koyar. 
Bu duruma ilişkin olarak 2 Temmuz 1930 
tarihli cumhuriyet gazetesinde: “Eşkıya tenkil 
ediliyor. Kuvvetlerimiz Ararat Ağrı Dağı’nı ta-
mamen kuşatmışlardı. Hükümet bu kez Şark 
(Doğu) meselesini kökünden hal etmeğe karar 
verdi. 
...Hükümet imhaya azmetmiş… Halkın 
TC Devleti Şeyh Said 
öncülüğünde gelişen isyanı 
bastırınca, zafer edasıyla 
Kürdistan’ın her yerine dönük 
bir saldırı planı başlatmıştır


71
hayvanlarını çalan, köyleri yakıp yıkan bu ha-
şerenin artık tamamen kökü kesilmek üzere… 
Yalnız adi bir hırsızlık için değil, anavatanda 
yeni bir irtica hamlesi yapmak hırsıyla hudutla-
rımıza saldırdıkları anlaşılan müfsitlerin (fesat-
çı), bu sefer katiyetle boğulması azmiyle tedbir 
alındığı muhakkaktır…” denilerek hem de kat-
ledilen Kürtlere hakaret edilmektedir. (Kemal 
Süphandağ, Ağrı Direnişi ve Haydaranlılar)
Elbette bunlar yetmemektedir: Vakit gaze-
tesi 13 Temmuz 1930 günü: “Asiler beş günde 
yok edildi. Zeylan deresindekiler tamamen yok 
edildi. Bunlardan bir kişi dahi kurtulamamış-
tır. Ağrı’da hareket devam ediyor. Dünden beri 
hareket sahasında kalmamıştır. Büyük kuvvet-
lerimiz yüksek sarp dağlara iltica edenleri de 
mahvetmiştir. Zeylan deresi yüzlerce cesetle 
doludur…” diyerek zılgıt atmaktadır. 
Yine cumhuriyet gazetesi 14 Temmuz 1930 
günü: “Hayvanlarla bir damda yatan, hela yap-
mayı bile bilmeyip de evlerinin üstünü ve kır-
ları gübreliğe çeviren bu iptidai(ilkel) çevreye; 
ordumuz ayni zamanda medeniyet getirmiştir. 
İnsanca yaşamayı aşılamıştır.” (Türk basınında 
Kürtler, Faik Bulut) 
Yine 16 Temmuz 1930, Cumhuriyet Gazete-
si) ırkçılığın ve faşizan düşüncelerin derinliğini 
gösteren haberinde: 
“Ağrı dağı tepelerinde kovuklara iltica eden 
1500 kadar şaki kalmıştır. Tayyarelerimiz şa-
kiler üzerine çok şiddetli bombardıman edi-
yorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş 
içinde inlemektedir. Türkün demir kartalları 
asilerin hesabını temizlemektedir. Eşkıyaya il-
tica eden köyler tamamen yakılmaktadır. Zilan 
harekâtında imha edilenlerin sayısı 15 bin ka-
dardır. Zilan deresi ağzına kadar ceset dolmuş-
tur… Bu hafta içinde Ağrı dağı tenkil harekâtı-
na başlanacaktır. Kumandan Salih Paşa bizzat 
Ağrı’da tarama harekâtına başlayacaktır. Bun-
dan kurtulma imkanı tasavvur edilemez.” diye 
yazmaktadır.
Bugün bile Zilan vadisinde halen mağaralar-
da ve kaya diplerinde insan kemiklerine rastla-
nılması vahşetin düzeyini gözler önüne sermek-
tedir. 
Herkesi ezdiklerine inandıkları için olmalı-
dır ki yıllarca başta Kürtler olmak üzere onlar-
ca farklı halkın ve inancın başına 1933 yılında 
yazılan “Andımız” adlı şiar bela edilir. “Tür-
küm, doğruyum, çalışkanım/İlkem/ Küçükle-
rimi korumak, büyüklerimi saymak/Yurdumu, 
milletimi özümden çok sevmektir./ Ülküm; 
Yükselmek, ileri gitmektir./ Ey Büyük Atatürk!/
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yü-
rüyeceğime ant içerim./ Varlığım, Türk varlığı-
na armağan olsun./Ne mutlu Türküm diyene!” 
Herhalde dünyada bu kadar faşizan bir andı 
ya da şiarı yazan olmamıştır. Bu and bile Kültü-
rel Soykırım’ın ne kadar derinlere götürülmek 
istendiğinin çok çarpıcı bir örneğidir. 
Ağrı’da böylesi bir sonuç alan Kemalist Dev-
let, başarısının bir göstergesi olarak da yenile-
nin sadece Ağrı olmadığını aslında Kürdistan’ın 
tarihten silindiğinin tespiti anlamında o bilinen 
“Muayyel Kürdistan burada meftundur” cüm-
lesini Ağrı Dağı’nın eteklerinde gösterilen bir 
mezar resminin üzerine yazmışlardır. Yani yeni 
cumhuriyete göre Ağrı Direnişi üstü betonlan-
mış bir mezarla sembolize eden bir Kürdistan’la 
sonuçlanmıştır. 
Bu bağlamda Ağrı Direnişi’ni son bir cüm-
le ile değerlendirecek olursak, 1920’lerden 1940 
yılına kadar geliştirilen Direnişler içerisinde 
en etkili olan bir direniş olmasının yanı sıra, 
Direniş ardından Kürdistan’ı tamamen tasfiye 
edebileceklerinin inancı ve kararlılığıyla Der-
sim’e yönelen Kemalist Devlet, Kürtlerin “Cum-
huriyetin kahredici orduları tarafından mahv” 
edebileceklerine sonuna kadar inanmışlardır. 
Bu sonuca mutlaka ulaşılması için de Dersim 
birlikte tamamlanan fiziki Soykırımların ar-
dından Beyaz Soykırıma daha sistematik olarak 
başlanmıştır. 
Ancak tarih dün olduğu gibi bugün de hiç 
bir zaman sömürgecileri, işgalcileri haklı çıkar-
mamış ve sonuna kadar başarılı kılmamıştır. 
Bugün Kürdistan’da yaşanan tamamen budur. 
Ağrı ile sembolize edilen o mezar çatlamakla 
kalmamış tamamen yerle bir olmuştur. Geriye 
anıları büyük bir sevgi ve övgü ile yaşatılarak 
özlemleri gerçekleştirilmeye çalışılan İhsan 
Nuri paşalar ve nefretle anılarak kendi kazdık-
ları mezara gömülen katliamcılar kalmıştır.


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə