74
nı sonrası kurulan İstiklal Mahkemeleri, Tak-
rir-i Sükun ve Şark Islahat Planı yeni isyanları
mayalayan adımlardır. Şeyh Said isyanında 206
köy
yerle bir edilmiş, 8 bin 785 ev yıkılmış, 15
bin 200 kişi öldürülmüştür. 1927’de bölgeden
sürülenlerin sayısı 200 bin olarak tahmin edil-
mektedir. Ağrı isyanından sonra 150 Kürt idam
edilmiş, kadın, çocuk, genç, yaşlı 3 bin kişi öl-
dürülmüştür. Zilan katliamında öldürülenle-
rin sayısı 15 bini buluyordu. Birçok kaynakta
bahsedildiği üzere Zilan deresi “ağzına kadar”
ceset dolmuştur. Sürgün politikaları ise her is-
yanın bastırılmasının ardından gelen rutin bir
harekettir, nihayetinde Ağrı İsyanı sonrasında
da uygulanır.
Şark Islahat Planı
Şark ıslahat Planı, Kürdistan’ın Türkleştiril-
mesi amacı ile 24 Eylül 1925’te bakanlar kurulu
kararı ile hazırlanır. İsyanları bastırma, Kürt
nüfusunu Türkleştirme, sürgünler ‘Islahat’ adı
altında meşrulaştırılacaktır artık. Ağır yasaklar
ve sert önlemler içeren Islahat Planı 27 mad-
deden oluşur. Plana göre öncelikle Türkiye 5
umum müfettişlik bölgesine ayrılacaktır. Buna
göre;
mahkemelerde asker veya sivil, yerli halk
çalışmayacak. Faalî memuriyetlerde dahi Kürt-
ler tayin edilmeyecek. Doğuda Ermenilere ait
yerlere yerleştirilen Kürtler, batıda belirlenen
mahallelere sürülecektir.
İsyanlar rolü olan yerlerdeki halk isyan-
lardan doğan zararları karşılayacaktır. İsya-
nı teşvik edenler akrabalarıyla birlikte Batı’ya
nakledilecektir. Aslında Türk olan ve Kürtlüğe
benzemekte olan yer de Siirt, Mardin, Savur
gibi halkı Arapça konuşan mahallelerde Türk
ocakları ve mektepleri ve özellikle kız mektep-
leri açılacaktır.
‘özellikle Dersim, tercihen leyli iptidailer
(gece liseleri) açılmak suretiyle Kürtlüğe karış-
maktan bir an evvel kurtarılmalıdır’.
Dersim’den çıkmak isteyen kesimler Sivas’ın
batısındaki yerlere nakledilecektir. Plana göre,
ulaşımın kolay yapılması için şark trenlerinin
yolu kısaltılacak biçimde yol yapılacaktır. 17.
maddeye göre; ’Fırat’ın batısındaki illerin batı
bölümüne Kürtler dağınık
şekilde yerleştiri-
lecek, Kürtçe konuşmaları yasaklanacak, kız
okullarına önem verilecek ve özellikle kadınla-
rın Kürtçe konuşması yasaklanacaktır.
41. maddeye göre ise; Malatya, Eleziz, Di-
yarbekir, Van, Bitlis, Muş, Urfa, Ergani, Hozat,
Erciş, Besni, Ahlat, Palu, Ovacık, Çarsancak,
Akçada, Hısnımansur, Çemişgezek, Hekimhan,
Birecik, Çermik il, kaza merkezlerinde, çar-
şı-pazarda, hükümet ve belediye dairelerinde ve
diğer kuruluşlarda Türkçe’den başka dil kulla-
nanlar “hükümet ve belediye emirlerine karşı
gelmekle” suçlanacak ve cezalandırılacaktır.
Islahat planı daha sonra Dersim politikalarının
kanuni dayanaklarından biri olacak ve geliştiri-
lerek uygulanacaktır.
İskân Kanunları ve Dersim
İskân politikaları 19. yy’de Osmanlı döne-
minden başlar. Cumhuriyet sonrası ulus-devle-
tin sistemli politikalarından biri olur. Nihaye-
tinde Şeyh Said ayaklanmasının bastırılmasının
ardından çıkarılan kanun sonradan çıkarılacak
kanunlarla genişletilecektir. 19 Haziran 1927
yılında çıkarılan 1907 sayılı 15 maddelik İskân
Kanunu ‘Bazı kişilerin Doğu bölgelerinden Batı
bölgelerine taşınmalarına ilişkin ‘dir. Kastedi-
lenler elbette Kürtlerdir.
Bu kanun öncesi henüz
1925 Nisan’ında bakanlar kurulu kararı ile yüz-
lerce kişi sürgün edilmiş yerlerine Türk muha-
cirler yerleştirilmiştir.1927 mecburi iskân yasası
da sürgünleri süreklileştirme amacı ile yürürlü-
ğe konulur. Amaç sindirme ve asimilasyondur.
Yasa maddelerinde bu açıkça ifade edilir. Bun-
lardan bazıları şöyledir;
1-1400 kişinin Garp Vilayetine nakli
2-bunların Akdeniz, Ege, Marmara ve Trak-
ya bölgesine yerleştirilmesi.
3-Anadili Türkçe olmayanların toplu olarak
köy ve mahalleler, işçi ve sanatçı kümesi kurma-
sı köyü veya mahalleyi ya da iş veya sanatı kendi
soydaşlarına inhisar etmesi yasaklanır.
4-Türk ırkından olmayanların serpiştirme
suretiyle köylere ayrı mahallelere topluluk olma-
yacak biçimde kasaba ve şehirlere dağıtılması.
5-Nakledilenlerin taşınır/eşyalarına alabile-
cekleri, cezaevinde olanların cezaları bitince ai-
leleri ile aynı yere aynı
koşullarda nakledileceği
(sürgün).
6-Sürgün edilenlerin geri dönmesi duru-
munda cezalandırılacağı.
1934 yılına kadar iskân ile ilgili 43 yasal
düzenleme yapılacaktır. Bu, nüfus değişikliği
yolu ile Türkleştirmenin boyutunu göstermesi
açısından çarpıcıdır. Bununla birlikte çıkarılan
onca yasal düzenleme yeterli görülmez ve 1934
yılında 2510 sayılı yeni bir iskân kanunu çıka-
rılır, 1934 iskân yasasının Dersim düşünülerek
75
hazırlandığı söylenebilir.
“1927’deki nüfus sayımından ülkenin ne-
resinde ne tür bir nüfusa ihtiyaç olduğu” tespit
edilmiş, buna göre bakanlar kurulu kararı ile
yapılan düzenlemede ülke dört iskân bölgesine
ayrılmıştır. Bu düzenlemede 1 numaralı bölgeye
Türk nüfusunun yoğunlaştırılması, 2 numaralı
bölgelere Türk kültürüne geçmesi istenen nüfu-
sun iskân edilmesi, 3 numaralı bölgeye dışar-
dan gelen mali gücü yüksek Türk nüfusunun
yerleştirilmesi, 4 no’lu
bölge ise yerleşimin ya-
sak olduğu bölge olarak kararlaştırılmıştır.
4 numaralı bölge, siyasi askeri ve güvenlik ne-
deniyle iskânı yasak yerler olarak tanımlanır ya-
sada ve Dersim 4 numaralı bölge kapsamındadır!
Yasaya göre, 4 no’lu bölge (Dersim) halkı 1
ve 2 numaralı (yani Türk kültürüne geçmesi is-
tenen, Türk yoğunluklu) bölgelere nakledilecek
ve “zorunlu ikamet süresi dolsa dahi yeniden
dönemeyecektir“ (Dersim’e) Yasanın 13/3 mad-
desi 1927’deki iskan kanununun genişletilmiş
halidir; “Türk ırkından olmayanların serpiştir-
me suretiyle köylere ve ayrı mahallelere ve küme
teşkil etmeyecek şekilde kasaba ve şehirlere is-
kânları mecburidir”. Kısa bir dökümünü ver-
diğimiz yasal düzenlemeler Dersim katliamı ve
sürgünlerinin ön hazırlıklarıdır. İskân kanun-
larına ek olarak 1935’te ’Tunceli Kanunu’ diğer
adı ile ‘Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında
Kanun’ çıkarılır ve 1936 tarihli resmi gazetede
yayınlanır ve yürürlüğe girer. Ancak Tunceli
kanununun amacı
en iyi Umum Müfettişliği
Kurumu raporları ve Dersimle ilgili hazırlanan
diğer raporlarla birlikte anlaşılabilir.
Umum Müfettişlikleri-Raporlar
19. yy’de ikinci Aldülhamit’le ‘Anadolu
umum müfettişliği‘ adı ile ilk müfettişlik ku-
rulur. 1927’de meclis kararı ile cumhuriyet dö-
neminde müfettişlik daha sistemli bir kurum-
laşmaya dönüşür. Kurulan müfettişliklerden 4.
Umum Müfettişliği, Dersim, Bingöl, Munzur
ve Eleziz’i kapsayacak yetki ile donatılır. 1935’te
kurulan kurumun (4. Umum Müfettişliği) başı-
na General Abdullah Alpdoğan getirilir.
Umum Müfettişlikleri Kürdistan’ın genelin-
de asimilasyon, tedip ve tenkil politikalarının
uygulanmasında belirleyici rol oynarlar. Ge-
neral Alpdoğan örneğindeki gibi katliamların
yürütücüsü olurlar. Umum Müfettişlik rapor
ve toplantı tutanakları, yapılanların-yapılacak
olanların ayrıntılı planlarını içeren belgelerdir
aynı zamanda.
General Alpdoğan 4.
Umum Müfettişi ola-
rak hazırlandığı 1936 (Aralık) tarihli raporunda
Dersim ile ilgili şunları belirtir; “İşe başladığım
zaman 4. Müfettişlik mıntıkasında can ve mal
güvenliği yoktu… Yabancı memleketten ve ya-
kın vilayetlerden bizim mıntıkaya gelmiş bazı
insanlar halkı devlet aleyhine ayaklanmağa ve
silah kullanmaya teşvik ederlerdi”.
Teşkilatımız tahakkuk edince beşinci mad-
dede yazılan suçları yapanlar ve yaptıranlar
endişeye düşmüşlerdi. Aralarında mektupla
konuşmalar yapmış ve kararlar almışlardır.
Bunlar şunlardır hükümet ciddi tedbir alıyor
bunun neticesi olarak a)bizleri Ermeniler gibi
kırıp imha edecek b)Öldürücü havalı yerle-
re göndermek sureti ile öldürecek Hitlerin gaz
odalarından halkın haberdar olduğunu düşün-
düren cümleler aktarmış (Alpdoğan) c)Islah ya-
pıp adam edecek a ve b maddeleri tatbik olursa
silahla ölünceye kadar karşı koymak kararı halk
tarafından olduğu işitilmiş ve öğrenilmişti.
Halkın kafalarında
esen rüzgar bu idi
Alpdoğan devamında halkla yaptığı temas-
larda hükümetin maksadını nasıl açıkladığını
anlatır. Hükümetin amacı a)Mıntıka halkını
ıslah etmek mıntıkayı diğer vilayetler gibi imar
etmek olduğunu kanuna itaat lüzumu suç işle-
yenlerin cezalandırılacağı suçsuzların hükü-
metten hakiki evlat muamelesi göreceği, anla-
tılmıştır. Bu raporda vali ve kumandana yüksek
salahiyet veren Tunceli kanunu da anlatılmıştır.
Bu beyanda kendilerinin Türk tohumundan
ve aslından geldikleri… Türk devletinin sadık
evladı kalmalı isteyenlerin devlet Türkçesi ko-
nuşmaları iktiza ettiği bütçenin müsaadesi nis-
petinde okul açılacağı söylenmiştir.
Alpdoğan Dersim halkının hükümetin uy-
gulamalarından duyduğu kaygıları doğrularca-
sına aktardığı “hükümetin amaçları “ dışında ra-
porunda bundan sonra “yapılacaklara” değinir.
Yaşadığımız günler zarfında yapılmış as-
keri hareketlerin maliyeti hesaplandıktan
sonra bu maliyette yapılabilecek yol, kara-
kol, hükümet konağı, köprü, okul ve telg-
raf hatlarını sayar. Bu hesap askeri hare-
ketle asimilasyon aracı ve yöntemlerinin
mali karşılaştırılması olarak da okunabilir.
Tümü sonuçta aynı hedefe yöneliktir. Der-
sim ‘in Türkleştirilmesi Türk kültürünün