Dinler tariHİ BİLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/45
tarix22.10.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#75425
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   45

 
47
Shankara’nın henüz on yaşlarındayken pek çok mukaddes yazı üzerine şerh 
yazdığı ve memleketinden kendisiyle tartışmaya gelen pek çok bilginle münazaralar 
yapacak seviyeye geldiği söylenir. Çocuk yaştayken babasının ölümü onu varlığın 
manasını araştırmaya yöneltmiştir. Govindapada’nın gözetiminde bütün tasavvufi idraki 
başardığı belirtilen Shankara’nın öğretilerini yaymak amacıyla seyahatler yaptığı 
nakledilmektedir
192
.  
Shankara’nın temsil ettiği Vedanta okulu Advaita olarak bilinen katı bir monist 
anlayış ortaya koymuştur. Teklik manasına gelen Advaita terimi, Shankara’nın 
Vedantaya bakış açısını tanımlamak için kullanılmaktadır. Ayrıca, öz varlık hakkındaki 
Hindu görüşünü keşfetmek için gurusu tarafından eğitilen Shvetaketu adındaki yirmi 
yaşlarındaki delikanlının hikayesinde su ile tuzun ayrılmazlığını ifade etmektedir
193

Upanişadlarda geçmekte olan hikayeye göre Shevataketu Vedaları çalışmış ve 
babasının evine geri dönmüştür. Ancak oğlunun gerçeğin hakiki doğasını 
kavrayamadığını gören baba, ona gerçek varlığı önce Banyan (incir) tohumuyla 
anlatmaya çalışır. Sonra da oğluna biraz tuz vererek onu suya koymasını ve ertesi gün 
tuzu getirmesini ister; fakat Shvetaketu suda erimiş olan tuzu getiremez. Bunun üzerine 
baba oğlundan suyu yalamasını ve tadını kendisine söylemesini ister. Oğlu suyun tuzlu 
olduğunu söyleyince baba oğluna, nasıl ki suyun içindeki tuz görülemediği halde orada 
gizliyse, her şeyin kaynağı olan tanrının da bedenin içinde gizli olduğunu anlatır
194
.  
Shankara’ya göre nihâi gerçeklik ve öz varlık aynı şeydir. Bir ipi yılan sanan 
gezgin örneğiyle bunu açıklamaya çalışır. Ona göre nasıl ki gezgin yanlış bir izlenimi 
gerçeğin üzerine koyuyorsa, insanlar da öz varlığı vücut, duyu organları ve akıl gibi 
yanlış varlıklarla eş tutmaktadırlar. Shankara’ya göre atman brahmandan başkası 
değildir
195
.  
Shankara, tek mutlak gerçeğin, mutlak varlık, bilgi ve mutluluk olan Brahman 
olduğunu söyler. Kainat gerçek değildir. Sadece cahil olan insan duyu organlarıyla onu 
gerçek sanır ve Brahma’nın bir görüngüsü addeder. Zira gerçek olan sadece değişmeyen 
                                                 
192
 Sankara, Tefrik Etme Hazinesi, çev. Mehmet Ali Işım, Dergah Yayınları, İstanbul 1976, s. 11; 
      Parrinder, a.g.e., s. 51 
193
 Knott, Kim, Hinduizm’in ABC’si, çev. Medet Yolal, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2000, s. 53
 
194
 Işım, Upanişadlar, s. 111 
195
 Knott, a.g.e., s. 54 


 
48
ve yok olmayandır. Shankara varlığı geçici olan bilgi ya da varlığı gerçek kabul etmez. 
O, insânî şuursuz bir rüyada kabul eder ve şuurluluğa ulaşan kişinin gerçeği keşfettiğini, 
aslında kainatın bir illüzyon olduğunu ifade eder
196
.  
Shankara, dünyayı hem var hem de yok olarak açıklar. Var olan dünya 
görüntüsüne Maya der ve kaynağının da Brahman içinde olduğunu dile getirir. 
Shankara’ya göre Maya sadece isim ve şekillerden müteşekkil tabii dünyadır. Tek 
gerçek Brahman, atmandır
197
. Dolayısıyla, avataraların da aslında kişilerin bir illüzyonu 
olduğunu iddia etmektedir. Hatta denilebilir ki ona göre avatara, olarak kabul edilenin 
tanrının kendisinin bir bedenlenmesi değil, insânîn cehaletinin bir yanılsamasıdır.  
Shankara’nın temel kavramı Maya’dır. Maya, “gerçeklik olarak görünümlerin 
tutarlı bir eğilimi”; “görünüm ve gerçeklik arasındaki farklılığı bilmemiz”; ve 
“varlığın çeşitlilik dünyası içinde olan Brahma’nın yaratıcı gücü” ve maddi dünya bir 
görünümdür. Maya’nın Brahman içinde kök saldığına inanan Shankara, Brahma’yı 
sebep, Maya’yı netice olarak tanımlamaktadır. Mutlak gerçeğin bir değişime uğraması 
ve geçici bir faaliyeti mümkün olamayacağı için Brahma’nın kendisinin dünyayı 
değiştirdiği veya onu yaratmış olamayacağına inanmaktadır. Bu düşünceden hareketle 
de yaratıcı prensibi Iswara terimiyle açıklamaya çalışmaktadır. Iswara’yı da Maya ve 
Brahma’nın birleşimi  şeklinde tanımlamaktadır. Iswara’yı  şahıslandırılmış ve sıfatlı 
tanrı olarak nitelendirmektedir
198
.  
Shankara, Maya’nın sınırları içinde olan insânîn, cehaleti süresince görüntüye 
tapmaktan başka bir şey yapamadığını iddia etmektedir. Ona göre bütün görüntülerin 
tek bir yöneticisi vardır, o da Iswara’dır. İnsan zihni mutlak gerçeği asla kavrayamadığı 
gibi, sadece onun mevcut olduğu düşüncesine ulaşabilir ve onun görüntüsüne ibadet 
edebilir. İbadetleri sayesinde insan zihninin saflaştığını, ego fikrinin sis gibi dağılarak 
kaybolduğunu ve dünya görüntüsünün deneyüstü şuurluluğun ateşinde kaybolarak; tek, 
her  şeyi kuşatan, zamansız hakikat Brahma’dan başka gören ve görülen hiçbir şey 
olmadığını ifade etmektedir
199
.  
                                                 
196
 Shankara, a.g.e., s. 17-19 
197
 Shankara, a.g.e., s. 21 
198
 Shankara, a.g.e., s. 29; Harré, a.g.e., s. 80 
199
 Shankara, a.g.e., s. 32; Aydın, Hint Dini Düşüncesinde İnsânîn Özgürlük Arayışı, s. 44 


 
49
Brahma’nın bütün niteliklerden yoksun olduğunu iddia eden Shankara’nın bu 
duruşunun, bütün ayrımların ve niteliklerin bir illüzyon olması durumunda, ortada 
sürekli kişisel özlerin bulunması nedeniyle Brahma’nın bir ve tek olan özünde hataların 
olduğu;  kişisel özlerin gerçek olmaması durumunda da yeniden doğum ve köleliğin 
gerçek olmadığı şeklinde iki anlama geldiği iddia edilmektedir.
200
.  
Parrinder, Shankara’nın Gita hakkındaki sözlerini avatara doktrinine dair bir 
açıklama olarak yorumlamaktadır. Zira Shankara avataraların gelişine dair kritik dizeler 
hakkında kısa notlar yazmıştır. Gita 4, 6-8 deki Krişna’nı yeniden doğumu ve dünyada 
bedenlenmesiyle ilgili pasajlara dair yorumlarında inkarnasyonun gerçekliğini 
reddettiğini belirmektedir. Başka bir pasajda da, Shankara’nın  “kendimi maya’ya 
rağmen gösterdim” ifadesini Arjuna’nın problemi şeklinde yorumladığını, Krişna’nın 
“benim doğumum illüzyondur” ifadesinin kendi sözlerini doğruladığını 
belirtmektedir
201
.  
Gita’nın son pasajlarında
202
 avataralara dair öğretilerin yer aldığını vurgulayan 
Parrinder, Shankara’nın, bu dizeleri, yüce varlığın daha o ana kadar görünmediği, 
herkese görünmediği ve Yoga-Veya tarafından gizlendiği  şeklinde yorumladığını 
nakletmektedir
203
.  
Shankara, Gita yorumunun giriş  kısmında avatara hakkındaki görüşlerini 
genişçe açıklamaktadır. Dindarlar arasında şehvet arttığında, dinsizlik yaygınlaştığında 
Narayana olarak bilinen evrenin asıl yaratıcısı Vişnu evrenin düzenini devam ettirmek 
ister ve kendinden bir “parça”yı Krişna olarak gönderir şeklindeki açıklamasına yer 
vermektedir. Burada Anandagari’nin “kısım” kelimesini Rabb’in kendi iradesi 
tarafından yaratılan bir illüzyon olarak yorumladığını nakletmektedir
204
.  
Parrinder, avataranın geliş sebebini de dünyevi Brahma’nın temsili olarak 
yorumladığını iddia ettiği Shankara’nın Vedanta Sutra’larda görüşlerinin daha da 
geliştiğini belirtmektedir. Doğrudan avatara  ile ilgili olmamakla birlikte, Gita’dan pek 
çok alıntı yaptığını, başlangıçta bazı insanların kişisel ruhlara ilaveten her şeye kadir ve 
                                                 
200
 Hopkins, Thomas J., The Hindu Religious Tradition, Dickenson Publishing Company, California,  
      1976, s. 120; O’Flaherty, Hinduism, Manchester University Press, Manchester 1988, s. 39-42 
201
 Parrinder, a.g.e., s. 51 
202
 Gita, 7; 24; 9; 11 
203
 Parrinder, a.g.e., s. 51 
204
 Parrinder, a.g.e., s. 51 


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə