CAMİ VE KİTAP
84
“Bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak”
manasına gelen
fıkıh kelimesi ilim kavramına göre daha özel
bir anlam taşır. Kur’an ve hadisin İslam toplumunun iki temel
bilgi kaynağı olması sebebiyle fıkıh genelde Kur’an ve hadis
merkezli dinî bilgiyi ve anlayışı ifade eden kavramlardan biri
olarak kullanılmış, daha sonra İslam’ın ferdî ve içtimaî hayata
dair amelî hükümlerini bilmeyi ve bu konuyu inceleyen bir
ilim dalını ifade eden bir terim hâlini almaya başlamıştır.
3
İrfân
(ma‘rifet) kelimesi de “bilmek” manasına gelmekle birlikte son-
radan kazandığı teknik anlam bakımından daha özel bir terim
hâline gelmiştir. Sözlükte “bilgi” anlamına gelen
ma‘rifet (irfân)
kelimesi ilimle eş anlamlı gibi kullanılmakla birlikte aralarında
bazı farklar vardır. İlim tümel ve genel nitelikteki bilgileri, mâ-
rifet tikel, özel ve ayrıntılı bilgileri ifade eder. Bu sebeple ilim
kelimesi her zaman mârifetin yerini tutamaz.
4
Kur’an-ı Kerim’de on yerde kitap kelimesiyle beraber olmak
üzere yirmi defa geçen
hikmet kelimesi Allah için kullanıldı-
ğında “eşyayı bilmek ve onu en sağlam ve kusursuz biçimde
yaratmak”, insan için kullanıldığında “mevcûdatı bilip hayırlar
işlemek” anlamına gelmektedir.
5
II. Kur’an-ı Kerim’de “İlim” Kavramı
Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık olarak 750 yerde ilim kökün-
den türeyen kelimeler geçmektedir. Bu sayı dikkate alındığında
bilginin ve bilme faaliyetinin Kur’an mesajı bakımından önemi
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Kur’an’da ilim ifade eden “teakkul”,
“tefekkür”, “tedebbür”, “tezekkür”, “talîm” gibi kavramların
genellikle fiil şeklinde kullanılması ilmin, okumanın ve öğren-
menin daha çok aktif bir faaliyetle ilişkili olduğunu göstermek-
tedir. Diğer taraftan Kur’an’da “kitab”, “satır”, “sahife”, “sicil”,
3
Hayrettin Karaman, “Fıkıh”,
TDV İslam Ansiklopedisi, XIII, 1.
4
Süleyman Uludağ, “Marifet”,
TDV İslam Ansiklopedisi, XXVIII, 54.
5
Kutluer, “Hikmet”,
TDV İslam Ansiklopedisi, XVII, 504.
CAMİ VE KİTAP.indd 84
29.09.2016 15:34:17
“OKU” EMRİ İLE BAŞLAYAN KUR’AN’IN İLME VERDİĞİ DEĞER
85
“kalem”, “kırtâs” (kâğıt) gibi ilimle ilgili ait bazı nesnelerden de
bahsedilmiş, bunların bazılarının üzerine yemin edilerek yazı-
nın, okumanın ve ilmin değerine özellikle vurgu yapılmıştır.
İslam vahyinin “ikra” (oku) buyruğu ile başlaması, “karae”
kökünün Kur’an’da “okuma” anlamında on yedi yerde kullanıl-
ması ve Kur’an’ın çok okunması tavsiye edilen bir kitap olması
gibi sebepler dikkate alındığında, Kur’an isminin “okumak”
anlamına gelen “karae” fiilinden türediğini kabul edenlerin gö-
rüşü daha isabetli görünmektedir.
6
Allah Teâlâ, Hz. Âdem’i yarattıktan sonra ona eşyayı/nes-
neleri yapma, isimlerini bilme, onları kullanma yeteneği ve
bilgisini verdi.
7
Diğer bir ifade ile insana meleklerin bile sahip
olamadıkları bir bilgi verildi. “Rahmân, Kur’an’ı öğretti, insanı
yarattı.”
8
ayetlerinde ise öğretim nimeti yaratma nimetinden üs-
tün tutularak, insan için ilmin ne kadar önemli olduğuna dik-
kat çekilmiştir. Kur’an’da bilenlerle bilmeyenlerin kesinlikle bir
olmayacağı belirtilmekte
9
, “Rabbim, ilmimi arttır!” diye Allah’a
yakarmamız öğütlenmektedir.
10
Kur’an, bir yönüyle kendini
Allah’tan gelmiş bir bilgi şeklinde tanımlarken
11
, ortadan kal-
dırmayı hedeflediği zihniyeti de “câhiliye” olarak nitelemekle
12
hem zihnî hem de ahlakî gelişmişliğe vurgu yapmıştır. “Allah,
sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle
yükseltmiştir.”
13
diyerek ilim sahiplerinin yüce mertebelerine
dikkat çeken Rabbimiz, aynı zamanda imandan sonra ilme
6
Abdülhamit Birışık, “Kur’an”,
TDV İslam Ansiklopedisi, XXVI, 383.
7
el-Bakara, 2/31.
8
er-Rahmân, 55/2,3.
9
ez-Zümer, 39/9.
10 Tâhâ, 20/114.
11 el-Bakara, 2/120, 145; er-Ra‘d, 13/37.
12 Âl-i İmrân, 3/154.
13 el-Mücadile, 58/11.
CAMİ VE KİTAP.indd 85
29.09.2016 15:34:18
CAMİ VE KİTAP
86
işaret etmiş, insanın cahillerden olmaması
14
, cahillerden yüz
çevirmesi gerektiğini
15
bildirmiştir.
Kur’an’da ilm kökünden türemiş bazı sıfatlar Allah’a nispet
edilir.
Alîm sıfatı Allah Teâlâ’ya nispet edildiğinde, “zaman ve
mekân kaydı olmaksızın küçük büyük, gizli aşikâr her şeyi,
her hadiseyi hakkıyla bilen” manasına gelir. “Bilen” manasın-
daki
âlim gayb kelimesiyle birlikte (âlimü’l-gayb), “çok bilen,
yegâne bilen” anlamındaki
allâm ise guyûb kelimesiyle beraber
(
allâmü’l-guyûb) kullanılmıştır. A‘lem, dil bilgisi bakımından
mukayese bildiriyorsa da Allah’a nispet edildiği âyetlerde diğer
taraf zikredilmez. Bu sebeple
a‘lem sıfatını mutlak mübalağa
değerinde kabul ederek “yegâne bilen” tarzında manalandırmak
daha uygun olur.
1. İlk Vahiy ve İlk Emir: “Oku!”
Kur’an-ı Kerim’in ilk nazil olan ayetleri Alak sûresinin ilk
beş ayeti mealen şöyledir:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O Al-
lah, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem
sahibidir. O Rab ki, kalemle insana yazmayı öğretti. İnsana bil-
mediği şeyleri öğretti.” Bu ayetlerde okuma emrinin yer alması
Kur’an’ın ilme, öğrenmeye, okumaya ve araştırmaya verdiği
değeri göstermesi açısından önemlidir. Âyette Hz. Peygambere
emredilen okumanın konusu belirtilmemiştir; çünkü başta ken-
disine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki âyetler olmak üzere,
okunması yani üzerinde inceleme yapıp zihin yorarak hakkında
bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıma-
sı, hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir. Âyette “Yaratan
Rabbinin adıyla oku” buyrularak özellikle yaratma sıfatına vur-
gu yapılmıştır. Çünkü hem insandaki okuma yeteneği ve imkâ-
nını hem de onun okuduğu, incelediği, anlamaya ve kavramaya
çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah’tır. İnsan, bilgi edinme
14 el-En’âm, 6/35; Hûd, 11/46.
15 el-Bakara, 2/67; el-Ar’âf, 7/199.
CAMİ VE KİTAP.indd 86
29.09.2016 15:34:18
Dostları ilə paylaş: |