Diyetisyenler


HASTALIKLARA KARŞI SAĞLIKLI BESLENME



Yüklə 333,4 Kb.
səhifə2/5
tarix14.01.2018
ölçüsü333,4 Kb.
#20551
1   2   3   4   5

HASTALIKLARA KARŞI SAĞLIKLI BESLENME

KALP HASTALIKLARI:


- C ve E Vitamini

- Keten tohumu

- Magnezyum

- Kırmızı üzümü kabuk ve çekirdekleriyle beraber, bol biberiye ve akdiken otu ile birlikte tüketin. Kalbi güçlendirmek ve damarları açmakta yararı var. Özellikle biberiye kolesterolü düşürüyor.

- Kekik suyu kolesterolü düşürür ve dolaşımı canlandırır.

MANTAR


- Şarap, sirke, peynir, yoğurt, kabaran hamur, pasta, kek, ekmek ve mayalı gıdaların yanında, beyaz un ve beyaz şeker ve beyaz pirinç tüketiminin artması, toplumda sindirim sisteminde bazı mantar veya maya enfeksiyonlarının daha sık görülmesine neden oldu. Bol miktarda karanfil, zencefil, sarımsak ve bitki çayı vücuttaki bu mayaları atmak için yararlı.

KOLESTROL:


- Az kahve tüketin

- Bol miktarda su için

- Greyfurdu, lifleri ve posalarıyla birlikte tüketin veya için

- Doğal B vitamini alın

- Keten tohumu

- Sarmısak

- Biberiye

- Zencefil

- Yeşil çay

- Soya fasulyesi

- Omega 3 yağları

- Az tuzlu ve yağsız peynir alıp üzerine zeytinyağı dökebilirsiniz


ÖDEMLER:


- Şişliklerde, dolaşımı canlandırıcı ve idrar söktürücü olarak bir tutam kiraz sapı, mısır püskülü, saplarıyla beraber maydanoz, birkaç yaprak melisa, az miktarda da biberiye kaynatılıp sabah-akşam içildiği zaman idrar söktürmede yardımcı olur.

SİNDİRİM SİSTEMİ SORUNLARI:


- Rezene ve sinamekiyi birlikte, günde bir fincan için. Sinamekinin tek başına içilmesi yanlış, çünkü gaz ve kolit yapar

- Keten tohumu

- Patlıcan tohumu

- Bamya


- Bütün yeşil lifli yapraklı sebzeler

- Bol miktarda sıcak su için

- Kayısı kompostosu

- Mürdümeriği kompostosu


TANSİYON:


- Tansiyon düşükse, tuz tüketimini arttırın (tuzlu ayran), yüksek tansiyonda ise günde birkaç diş sarmısak tüketmek önemli. Sarmısak, tansiyonu dengeler ve bazı kanser risklerini ortadan kaldırır.

KANSIZLIK:


- Kırmızı et (hastanın kolesterolü yoksa)

- Kuru üzüm, pekmez (şeker hastası değilse)

- Sakatatlar

- Çinko (yeşil yapraklı sebzeler ve kuru yemişler)

Hipokrat´ın da dediği gibi: ''Yediklerimiz ilaçlarımızdır.'' İnsanlar genellikle bir hap aldıkları zaman sağlıklarına kavuşacaklarına inanırlar. Bu, tabii ki doğru ancak hap, bir kere veya belli bir süreliğine kullanılabilecek bir şeydir, oysa yediklerimiz, içtiklerimiz, doğduğumuz andan itibaren, ana enerji kaynağımızdır. Bilinçli beslenirsek, hiçbir müdahaleye gerek kalmadan yaşlanma ve yıpranmayı geciktirebiliriz. Dolayısıyla yiyecek ve içeceklerin ilaç etkisi yarattıklarını da bizzat görürüz.

Örnek verebilir miyiz?

Örneğin ödeme karşı magnezyumun etkilerini çoğu kişi bilmez. Erkeklerde cinsel fonksiyonun iyi çalışması için çinkonun yararlı olduğunu da çok az kişi biliyor. Keten tohumu, mükemmel bir Vitamin B12 kaynağı. Kansere karşı koruyucu, bağırsakları çalıştırıcı ve yüksek oranda posa, lif içeriyor.

Yediklerimiz içinde mutlaka yeşil lifli, yapraklı sebzeleri, lifli, çeperli gıdaları, tahılları daha fazla arttırırken, öbür yandan kırmızı et, sucuk, sosis, salam ve eski, yağlı peynirleri, rafine şekeri azaltmamız lazım. Özellikle çerezler; şişmanlatmayacak kadar yenen badem, ceviz, antepfıstığı, fındık, keşu fıstığı (Hint yerfıstığı) son derece faydalı. Kuru meyveler: Kuru üzüm, kuru incir gibi...

Doymuş yağlardan, doymamış sıvı yağlara dönüş yapılmalı. Özellikle zeytin ve kanola yağı kalp hastalıklarını önlüyor. Başta yeşil çay olmak üzere bitki çayları çok önemli. Ayrıca hem besin değeri olan hem vücuttaki toksinleri atan biberiye, dereotu, taze nane, zencefil, zerdeçal gibi birtakım baharatı sık tüketmek lazım.

Özellikle yaz aylarında ayran ve cacık, hem kalsiyum hem de protein kaynağı. Bol dereotlu, salatalıklı ve naneli cacık çok yararlı. Ayranı ise sulu içmek daha yararlı.

Bitkilerle tedavi nasıl olabilir?


Sağlıklı bir insan, ufak tefek sorunlarda bitkilere başvurabilir. Ancak çok ciddi bir sağlık sorunu varsa, mutlaka doktorla görüşülmeli ve gerekli tetkikler yapılmalı. Tedaviye ek olarak da doğal yöntemlere başvurmak yararlı olabilir.

Besinleri bir ilaç gibi kullanarak uzun süre sağlıklı ve formda kalmak mümkün. Ufak tefek hilelerle de istediğinizi yiyebilirsiniz. Örneğin kolesterol hastasıysanız ve peynir yiyemiyorsanız, az tuzlu ve yağsız peynir alıp üzerine zeytinyağı dökebilirsiniz. Bu şekilde kolesterol de yükselmez. Beslenme işi bir sanattır.



Neden insanlar bitkilerden ve doğal ürünlerden bu kadar uzaklaştı?

İnsan, teknolojinin tadını keşfetti. Hepimiz şu an adeta bir ''teknoloji görgüsüzüyüz''. Bugün insanlar arabaları için uygun yakıtı kullanıyorlar. Dizel bir arabaya, normal benzin koymuyorlar. Ancak kendilerine yanlış yakıt koyuyorlar. İnsanlar doğanın nimetlerini keşfetmeliler. Bir hastalığın mutlaka doğada çaresi vardır. Eski beslenme tarzımıza dönmeliyiz aslında.

Eskiden hoşaflar, kompostolar, şerbetler, zeytinyağlı yemekler, baharatlar vardı. Osmanlı mutfağında çok fazla et yoktur. Kebap kültüründen vazgeçmeliyiz artık. Çocuklar için çok üzücü bir gelecek söz konusu. Çocukların önemli bir kısmı, taze sebze-meyve tüketmiyor, birçok sebze meyvenin adını bile bilmiyor. Kanserli, kalp hastalıklı, daha doğrusu toksik bir nesil yetişiyor maalesef.

BİTKİLERLE İLGİLİ KÜÇÜK HİLELER

ShifaHome Doğal Ürünler Merkezi Medikal Direktörü Dr. Senai Demirci son iki yüzyılda kimya ve biyokimyadaki ilerlemelerin bitkilerin doğrudan kullanımı gibi köklü geleneği unutturduğunu belirterek sentetik tüketiminin yerleştiğini söyledi. 

Ancak sentetik ilaçların yol açtığı yan etkiler ve ekonomik kaygıların tedavide bitkilerin doğrudan kullanımı konusunu yeniden gündeme getirdiğini hatırlatan Demirci, pek çok araştırma merkezinde, bitkilerin kontrollü araştırma yöntemleriyle denenip tıp dünyasına sunulduğunu anlattı:

"Bu araştırmalar arasında, kanser, AIDS, hepatit, şeker hastalığı gibi ciddi hastalıklara karşı özellikle etkili olan, bitkilerle ilgili heyecan verici haberler de var. Ancak ülkemizde bitkileri iyi tanıyanlar tıbbı bilmemekte, tıbbı bilenlerse bitkilerin yararlı etkilerine burun kıvırmaktadır. Sorun, hem tıbbı bilen hem de bitkileri çok iyi tanıyan bir uzmandan, yerinde ve yararlı tavsiyeler almakla çözülebilir."



Dr. Senai Demirci bitkilerin sırlarını da sıraladı:

Sarmısak: Zeytinyağlı soğuk yemeklerin içinde doğal haliyle alınabilir, koku etkisi en aza iner ve damak tadınızı rahatsız etmeden almış olursunuz. Tansiyon ve kolesterol düşürücü etkisi kesindir. Ayrıca çok iyi bir antioksidan ve antiseptiktir. Yine de doğrudan ve özel olarak sarmısak almak istiyorsanız, sarmısağı bir cezve içinde sütle kaynatın, daha sonra sütünü dökün, öyle yiyin.

Sinameki yaprağı: Çok iyi bir müshil. Kabızlık durumunda, kısa bir süre için kullanabilirsiniz. On günden fazla kullanmanız sakıncalıdır, bağırsakları tahriş edebilir.

Lavanta: Mutfağınızda sürekli bulunsun. Aromatik etkisiyle konsantrasyonu arttırır. Baş ağrınız olduğunda şakaklarınıza parmaklarınızla friksiyon yaparak sürün. Lavanta yağını böcek/sinek ısırıkları için de doğrudan sürebilirsiniz.

Nane: Çok iyi bir iştah açıcı ve sakinleştirici. Çorbalarınızda mutlaka bulunmalı. Nane yağını baş ağrısı için şakaklarınıza masaj yaparak kullanabilirsiniz.

Biberiye: Çayını yapabilirsiniz. Saç dökülmelerinde ve baş ağrılarında iyi gelir. Biberiyenin esansını bir yağdanlık üzerinde ısıtarak, aromatik etkisiyle konsantrasyonunuzu arttırabilirsiniz.

Adaçayı: Taze adaçayı yaprakları, ısırıklar ve sıyrıklar üzerine doğrudan uygulanabilir. Adaçayını kaynatarak değil, kaynar suya daldırarak çay yapın. Adaçayı, aşırı terlemesi olanlara iyi gelir. Menopoza geçiş döneminde estrojen gibi etki ederek menopoz belirtilerini (ateş basması, terleme gibi) hafifletir. Doğum kontrolü uygulayan ve emziren kadınların adaçayı kullanması sakıncalıdır: Gebe kalmayı kolaylaştırır, anne sütünü azaltır. Gebe kalma problemi olan kadınların adaçayını tercih etmeleri gerekir. Adet dönemi öncesi ağrıları olanlar için de adaçayı önerilir.

Kekik: Öksürük ve üst solunum yolları enfeksiyonları için kekik şurubu hazırlayabilirsiniz. Kekiği kaynamış suyun içine atıp 5-10 dakika bekleyin, balla karıştırın, daha sonra soğumaya alın ve temiz bir şişeye koyun. Üzerini mantar tıpa ile kapatın. Şurup bekleme sırasında fermante olabilir. Yivli kapakla kapamayın.

Isırgan Otu: Isırgan otu yaprakları, havuç ve soğandan yapacağınız çorbayı düzenli olarak için. Kansızlık için birebirdir. Isırgan kökünü kaynatarak yaşlı erkeklerde prostat büyümesini önleyebilir ya da yavaşlatabilirsiniz.

Soğan: Soğan suyunu balla karıştırarak soğuk algınlığında kullanabilirsiniz.

Kuru incir: Kuru incir oldukça etkili bir yumuşatıcıdır. Kronik kabızlıkta güvenle kullanabilirsiniz.

Ihlamur: Tansiyon hastalarının düzenli olarak ıhlamur çayı içmeleri tavsiye edilir. Hem sakinleştirir hem tansiyonu düşürür. Özellikle sinirsel kaynaklı yüksek tansiyonda tavsiye edilir.

Maydanoz: Mide rahatsızlıkları için oldukça iyidir. Yaprağı ile birlikte sapını da kullanmalısınız.

Turp ve bal: Bir turpu oyarak içine bal koyun ve bir süre bekletin. Bal, turpun suyunu çektiğinde öksürük şurubu olarak kullanılabilir. Aynı işlemi soğanla da yapabilirsiniz.

Üzüm: Üzüm yaprakları, özellikle kızıllaşmış olanları iltihap çözücüdür, antiseptik etkilidir. Üzüm yapraklarının çayıyla ishali ve ağır âdet kanamalarını hafifletebilirsiniz. Üzüm yaprağı çayını soğutarak ağız aftları için gargara olarak kullanabilirsiniz. Üzüm yüksek besin içeriğine sahiptir ve hafif derecede müshil (yumuşatıcı) etkilidir. Sindirim sistemi ve karaciğer hastalıkları sırasında bağışıklık sistemine destek verir. Üzüm, sıvı içeriği insan kanı içeriğine en yakın olan meyvedir. Bol üzümlü bir diyet, toksik arınma kürü olarak işlev görür.

Karpuz: Yaz ayları için en uygun sıvı kaynağıdır. İdrar akımını da arttırarak, sıvı azlığından ya da aşırı terlemeden oluşabilecek taşları önler.

Fıstık kadınlarda şeker hastalığı riskini düşürüyor

Fıstık ayrıca kolesterol değerinin sağlıklı bir düzeyde kalmasını da sağlıyor.

27 Kasım —  Fıstık ezmesi yiyen kadınlarda 2. tip şeker hastalığı riskinin önemli ölçüde düştüğü bildirildi.

Journal of the American Medical Association (JAMA) dergisinde yayınlanan habere göre, yapılan araştırmada, 34 ila 59 yaşındaki 83 bin 818 kadın, 16 yıl boyunca izlendi. Araştırma sonucunda, haftada 5 kez bir avuç dolusu fıstık ya da bir yemek kaşığı fıstık ezmesi tüketen kadınların 2. tip şeker hastalığına yakalanma riskinin yüzde 30 oranında düştüğü ortaya çıktı. Araştırmayı yapan bilim adamlarından Rui Jiang, bu riski, hareketsizlik, sigara ve alkol gibi diğer şeker hastalığı risk faktörlerinden bağımsız olarak hesapladıklarını belirtti.
       Jiang, fıstıktaki doymamış yağ oranın ensülin direncine olumlu etki ettiğini, ensülin direncinin 2. tip şeker hastalığının en önemli nedenlerinden biri olarak bilindiğini söyledi. Ensülin direncinde, hücrelerin ensüline karşı gittikçe daha duyarsız hale geldiğini ifade eden Jiang, bu durumda pankreasın üretebildiği kadar ensülin ürettiğini, fakat bunun etkili olmadığını belirtti.
       Jiang, fıstığın ayrıca kolesterol değerinin sağlıklı bir düzeyde kalmasını sağladığını, içerdiği magnezyumun da ensülin ve glukagon hormonlarının miktarını dengede tuttuğunu kaydetti.
       Fıstığın yüksek kalori içerdiğine dikkat çeken Jiang, beyaz ekmek ve rafine edilmiş karbonhidratlar gibi daha az sağlıklı besinler yerine fıstık yenilmesinin fazla kalori alımı sorununu çözeceğini söyledi.

ŞİFALI OTLARI BİLİNÇLİ KULLANIN

İzmir Tabip Odası Başkanı Fatih Sürenkök, bitkilerin yan etkilerinin saptanarak ilaçlarda kullanıldığının unutulmaması gerektiğini vurguladı.

26 Kasım —  Çeşitli rahatsızlıklarda kullanımına başvurulan şifalı otlara özellikle kış aylarında talebin arttığı belirtilirken, uzmanlar, bu bitkilerin yanlış kullanımıyla ilgili uyarılarda bulundular.

İzmir Tabip Odası Başkanı Fatih Sürenkök, “Farmakoloji (ilaç bilimi) tarafından incelenip, ilaç sanayiinde kullanılan otlar, şifalı otlar sayılır. Şifalı otlar tedavi edici değildir, sadece şikayetleri giderir” uyarısında bulundu.

       İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan da, şifalı otların bilinçli kullanılması gerektiğini söyledi. Oda olarak meslek içi programlarında bitkisel hammaddelerin hangi şartlarda kullanılması gerektiğine ilişkin eğitimleri olduğunu belirten Sayılkan, şöyle dedi: “Bitkiler ilaç amacıyla kullanılıyorsa, dikkatli olmak, miktarını da doğru ayarlamak gerekir. İnsan sağlığı söz konusu olduğu için aktarların da şifalı otlar üzerine eğitim almaları gerekmektedir.”


       
KIŞ MEVSİMİNDE TALEP DE ARTTI
       Bu arada, aktarlar, kış mevsimiyle birlikte şifalı otların satışında büyük artış olduğunu, bu otların en çok, bronşit, soğuk algınlığı ve zayıflamak için kullanıldığını belirttiler.

       Kemeraltı’ndaki Osman Yaşar Tarihi Baharat ve Şifa Deposunun sahibi aktar Hasan Yaşar, “Bu dönemde en çok yaşanan rahatsızlıklar soğuk algınlığı ve bronşit. Bunlar için önerdiğimiz bitkiler, ıhlamur ve kuşburnunun yanı sıra zencefil, tarçın, karanfil, nar çiçeği, çam sakızı, ebegümeci çiçeği, gül hatmi” dedi.

       Kadınların, sağlık sorunlarından sonra en çok zayıflamak için aktarlara geldiğini belirten Yaşar, 30 çeşit zayıflama çayının bulunduğunu söyledi. Yaşar, zayıflamak için sinameki, biberiye, zencefil, funda ve deve çökerten bitkilerini tavsiye ettiklerini sözlerine ekledi.

ŞİFALI BİTKİLERE RAĞBET ARTIYOR

Özellikle kanser hastaları ile kalp, kolesterol ve şeker rahatsızlığı bulunanların şifalı bitkilerde çare aradıkları bildirildi.

Zonguldak’ta, 25 yıldır şifalı bitkiler satarak geçimini sağlayan Tahir Buyurucu, işyerindeki çeşitli şifalı bitkileri vatandaşların yanı sıra birçok hekim ve eczacıya da sattığını söyledi. Zayıflama, saç bakımı ile stresin atılabilmesi amacıyla hazırladıkları doğal bitkilere de ilgi gösterildiğini anlatan Buyurucu, şöyle dedi: “İnsanların sağlık sorunlarına göre bitkileri hazırlayarak satıyoruz. Birçok müşterimiz bitkilerin faydasını gördüklerini belirterek tekrar alıyor. Daimi müşterilerimiz de bulunmakta. Kemoterapi tedavisi gören kanser hastaları, prostat, hemoroit ve kansızlık rahatsızlığı ile zayıflamak ve sivilcelerinden kurtulmak isteyen kişiler müşterimizin çoğunluğunu oluşturuyor. Kına kına bitkisi ile çekirdekli siyah üzümden hazırlanan karışımı, kemoterapi tedavisi gören ve kansızlık çeken kişiler kaynatarak içtiğinde yarar görüyorlar. Kanser hastalarına, ısırgan otunu balla macun yapıp yemelerini de öneriyoruz. Prostat ve hemoroitten şikayetçi olanlara ise hazanbel ve kereviz tohumunu kaynatarak içmesi fayda sağlıyor.”



BAL YARALARIN DAHA ÇABUK İYİLEŞMESİNİ SAĞLIYOR

İngiliz bilim adamları, balın yaraların iyileşme sürecini hızlandırdığını bilimsel olarak kanıtladılar.

20 Kasım — Nature dergisinin internetteki sayısında çıkan habere göre, Wales Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Rose Cooper ve ekibi, balın yaralara sürüldüğü zaman dirençli olarak bilinen bakterileri bile öldürdüğünü tespit ettiler.

Balın yaraların hava almasını engellediğini ve yüksek şeker oranı sayesinde bakterilerin çoğalmasını durdurduğunu belirten Cooper, balın bakterileri öldürme konusunda şekerden yapılmış bir macundan üç kat daha etkili olduğunu söyledi. Cooper, balın, hastanelerden alınan staphylococcus bakterisinin çeşitlerinin üremesini de etkili bir şekilde durdurduğunu kaydetti.
       Bilim adamları, antibiyotik özelliği olan maddenin ne olduğunu ve arıdan mı yoksa nektardan mı bala geçtiğini henüz bilmediklerini ifade ettiler.

SOYA OSTEOROPOZ RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR

Soya, hormon tedavisinde sık sık görülen vajinal kanamalara ve memede gerilmelere neden olmuyor.

21 Kasım —  Bilim adamları, soya proteininin kemik erimesine karşı etkili olduğunu kanıtladılar

Journal of Bone and Mineral Research dergisinde yayınlanan habere göre, bilim adamları, ilk kez soya ve hormon tedavisini karşılaştırdılar. Yapılan araştırmada, 47 ile 57 yaşları arasındaki 90 kadın, üç gruba ayrıldı. Bilim adamları, 1. gruba soya proteini Genistein, 2. gruba genelde kullanılan hormon ilacı (östradiol/norethisteronacetat) ve 3. gruba placebo verdiler. Bir yıl sonra soya proteini verilen ve hormon tedavisi yapılan 1. ve 2. gruptaki kadınların kemik yoğunluğunun artığını tespit eden bilim adamları, 3. gruptaki kadınlarda herhangi bir iyileşme olmadığını gözlemlediler.
       Soyanın, hormon tedavisinde sık sık görülen vajinal kanamalara ve memede gerilmelere neden olmadığını belirten bilim adamları, soyanın, hormon tedavisinin aksine, sıcak basmalarında etkili olmadığını kaydettiler.
       

KAHVE KAFEİNSİZ DE UYARICI ETKİ YAPIYOR

Kahvenin uyarıcı etkisinin, bilinenin aksine sadece kafeinden kaynaklanmadığı, kafeinsiz kahvenin de aynı etkiyi yaptığı belirtildi.

19 Kasım —  Kahvede uyarıcı etki yapan başka bir maddenin olması gerektiğini belirten bilim adamları ama bunun henüz bulunamadığını kaydettiler.

Journal of the American Heart Association dergisinde yayınlanan habere göre, Zürih Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Roberto Corti ve ekibi, 15 kişiye normal ya da kafeinsiz kahve içirdiler. Bilim adamları, her iki durumda da katılımcıların sinir sisteminin aktivitesinin yükseldiğini tespit ettiler. Corti ve ekibi, düzenli olarak kahve içen kişilere kafeinsiz kahve verildiğinde tansiyonlarının çıkmadığını gözlemlediler. Ara sıra kahve içen deneklerin tansiyonunun ise belirgin bir şekilde çıktığı belirlendi.
       Kafeinin sinir sisteminin uyarılmasına ve tansiyonun yükselmesine neden olduğu bilgisinin yanlış ya da eksik olduğunu belirten Corti, kahvede uyarıcı etki yapan başka bir maddenin olması gerektiğini kaydetti. Bilim adamları, bu maddenin ne olduğunu henüz bulamadılar.

EKMEK KABUĞU KANSERDEN KORUYOR

Alman bilim adamları, ekmek kabuğunda bulunan bir maddenin, kanser ile kalp ve dolaşım hastalıklarından koruduğunu açıkladılar.

Alman Der Spiegel dergisinin internet sayfasında yayımlanan habere göre, Münster Üniversitesi ve Kiel’deki Gıda ve Beslenme Enstitüsü’nde görevli gıda mühendisleri Thomas Hofmann ve Veronika Faist, ekmek kabuğundaki pronyl-lysin maddesinin kanser ile kalp ve dolaşım hastalıklarından koruduğunu tespit ettiler. Pronyl-lysin maddesinin, tahıl proteininde bulunan lysin isimli aminoasitin, pişirme işleminde nişasta ile reaksiyona girmesiyle oluştuğunu belirten bilim adamları, maddenin özellikle buğday ve çavdar unu karışımından yapılan ekmeklerin kabuklarında bulunduğunu belirttiler.

16 Aralık —

Pul Biber: Urfa’nın acı pul biberinin cilde yararlı, teni güzelleştiren maddeler içerdiğini, ilaçta aspirin neyse, yiyecekler içinde elmanın da o, olduğunu söyleyen Londra Üniversitesi uzmanlarının hazırladığı doğal savaş programında hangi hastalığa karşı neler yemeniz gerektiği anlatılıyor.

GRİP
       Satsuma: (Küçük portakal) İçerdiği folik asit ve C vitamini sayesinde öksürüğü ve kanlı tükürükleri keser. Ayrıca kan pıhtılaşmasına karşı en etkin doğal yiyecek olduğu için ileri yaşlarda felç ya da kalp krizi riskini de azaltır.

       Tarçın: Yemeklere girmiş olabilecek E-coli bakterisinin vücutta yayılmasını engeller. Mideyi düzene sokar. Kusmayı engeller. Hatta bal ya da limon suyuyla birlikte alındığında boğazdaki yanmaları keser.
       Hardal: İçindeki singrin maddesi, midenin gaz çıkarmasına yardımcı olur. Sindirim sistemini düzenler, mide ağrılarını giderir. En fazla bir çay kaşığı alınmalıdır.
      Nane: İçerdiği mentol, midenin normalleşmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Nane çayı, baş ağrısı, grip, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir.
       
DEPRESYON
       Avokado: Sindirimi çok rahat olan bu meyva yı özellikle yeni doğmuş bebeklerin ilk maması olarak tavsiye ederiz. İçerdiği E vitamini kalbe iyi gelir, yüksek potasyum da dinç tutar ve insanı depresyona sokan uyuşukluluk ve rahatlığı üzerinden atar. Vücudun kolesterol oranını ayarlar. Teninizin sürekli hücre yenilemesine neden olur. (Zayıflamak isteyenler dikkat: Yağ oranı bir çikolata kadar yüksek olan avokadoyu yememenizi öneririz.)
       Çikolata: Sütlü çikolataları tercih edin. Çünkü içerdiği kakao yağı, magnezyum, E vitamini beynin kendisini yenilemesine ve psikolojik rahatlık sağlamasına yardımcı olur. Migreni olanlar çikolatadan uzak durmalıdır.
       İstiridye: İçindeki demir, sperm sayısını ve insanın seks gücünü artırır. A, B12 ve C vitaminleri içerir. Beyin için en faydalı yiyecek olan istiridye, enerji verir. (Dikkat: Kolesterol oranı birçok balığın iki katıdır.)
       Patates: Orta boy bir patates,bir insanın bir gün içinde alması gereken C vitaminini içerir. Beyindeki serotonin adlı kimyasal maddenin kendisini yenilemesini sağlar.

İDRAR YOLLARI

     Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir. Ancak nane çayını aç karnına değil, tok karnına içiniz.
       Elma: İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolesterolü düşürür, sindirim sistemini düzenler ve idrar ve hacet yollarındaki sorunları giderir.
       Kepekli ekmek: B3 vitamini, demir, potasyum ve folik asit içerir. Çok fazlası idrar yollarına zarar verirken, günde 2 dilim yemek iyi gelir.
       
ALERJİ
       Kayısı: İçindeki betakarotene adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önler. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki betakarotene oranı o kadar yüksektir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum, gırtlak yanmalarını engeller. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfür dioksit, astım gibi alerjilere iyi gelir.
       
HEMOROİD (BASUR)

       Hindistan cevizi: İçerdiği myristin adlı madde kusmayı engeller, basur tedavisinde birebirdir. (Dikkat! Ancak fazlası basur için tehlikelidir.)


       
KARIN AĞRISI

       Papatya çayı: Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser.


       
KARACİĞER
       Enginar: Cynarine adlı madde sayesinde en sert yiyecekleri dahi sindirimine yardımcı olur. Karaciğer hastalarının yanı sıra romatizma, artirit ve gut hastalığına yakalananlarla, hamilelere şiddetle tavsiye ederiz.

   Meyan kökü: Dünya üzerinde birçok kabile yüzyıllardır ülser, artirit, bronşit ve karaciğer rahatsızlıklarına karşı meyan kökünü “doğal ilaç” olarak kullanır. Adrenalini yükseltir, insanın strese girmesini engeller, kan basıncını düşürür.


       Zerdeçal: Karaciğer rahatsızlıklarının yanı sıra sindirime de yardımcı olur.

DİŞ
       Ekmek: Şekerli yiyecek yenildiğinde içindeki asitler dişlere her 20 dakikada bir saldırır. Ekmek,dişleri korur. Gün boyunca 6 ila 11 dilim ekmek yiyin.

       Meyve: (Her çeşit) Günde 2 ila 4 öğün meyve tüketin.
       Sebze: (Her çeşit) Günde 3 ila 5 öğün tüketin.
     

Yoğurt veya beyaz peynir: Eğer yemekler arası atıştırırken diş sağlığınızı düşünüyorsanız, kalsiyum deposu olan bu iki yiyeceği tercih edin.
     

Muz: Yüksek miktarda karbonhidrat içerir. Zengin bir potasyum kaynağıdır. Bu mineral, kalbin düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlar.

TANSİYON
  Rezene: İçerdiği potasyum sayesinde tansiyonu düzenler. Sağlıklı kan hücreleri için gerekli olan folik asidi de bol miktarda bulundurur. Rezene çayı sindirim için iyidir.



Tahıl: Kan damarlarını gevşeten ve rahatlatan bir tür fotosentez kimyasal maddesi içeriyor. Bu sayede kanın damarlardan daha rahat geçmesini sağlıyor. Tahıl yemek sebzelere oranla vücutta daha fazla kalori yakılmasını sağlar. Kalorinin azalması tansiyonu düzenler.

Un: Yapıldığı tahılın besin değerlerini içerir. B vitaminleri, E vitamini, demir ve magnezyum açısından oldukça zengindir.

Karaciğer: Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, cilt ve keskin gözler için gerekli olan A vitamini açısından zengindir. Küçük bir porsiyonu günlük A vitamini ve demir ile aylık B12 vitamini ihtiyacını giderir.
       
SİNDİRİM SORUNLARI

Arpa: İçerdiği kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamini vücuda direnç kazandırır.Ayrıca ABD’deki bir araştırma, 6 ay boyunca her gün arpa ürünü şeylerin yenmesinin kolesterol oranını yüzde 15 düşürdüğünü kanıtladı.
       Yoğurt: Günde 150 gram yoğurt vücudun bir günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar. Meyvalı yoğurtlara 3 çay kaşığı şeker eklendiği için şeker oranları daha yüksektir. Yoğurttaki potasyum, kan basıncı ve kalp atışlarını düzenler. Midenin yiyecekleri düzenli olarak öğütmesini sağlar...

KİLO KAYBI



Çikolatalı puding: Bu sayede vücuttaki kan istediği protein ve mineralleri alır. İngiliz Sağlık Bakanlığı, kilo kaybı yaşayanların günde 3 kez 1 hafta boyunca puding yemesini tavsiye ediyor.
       Peynir: 100 gramında 78 kalori bulunuyor.
       Yumurta: Günde 2 yumurta kadınların günlük protein ihtiyacının 4’te 1’ini, erkeğin ise 5’te birini karşılar. A,D,E ve B vitaminleri içeren yumurtadaki selenyum maddesi, bebeklerde sindirim sorunlarını çözer, yetişkinleri de kansere karşı korur.
       Dondurma: Günde 2 top vanilyalı dondurma yemek, insan vücudunun günlük protein ihtiyacının yüzde 20’sini karşılar.

Salam: B vitamini, demir, sodyum ve potasyum deposudur.

MENOPOZ
       Nohut: Sebze hormonu “fitoöstrojen” içerir. Bunlar östrojenin vücuttaki etkilerini dengeler ve menopozun yarattığı etkilere karşı korur. Sebze proteininin en zengin kaynaklarından birisidir.


       Kola: Kafein vücudun yorgunluğunu alır ve konsantrasyonu sağlar.
Üzüm: İçerdiği “elajik” asit sayesinde menopozun neden olduğu kemik erimesine karşı korur. Kandaki östrojen seviyesini yükselterek de menopoz semptomlarını en aza indirir.
       Kuru erik: Sadece iki-üç adet yemek dahi vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşılar. İdrar yolları kaslarını rahatlatır. Bu da kolon kanserine karşı korur. Demir, A vitamini, B6 vitamini ve potasyum içerir. İçerdiği yüksek orandaki bor minerali sayesinde menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutar.
       Tatlı patates: Adrenal salgılayan bezleri güçlendirerek vücuda enerji sağlar. Fosfor, magnezyum, kalsiyum, C vitamini, potasyum ve folik asit içerir.
       
ROMATİZMA
       Enginar: Vücuttaki zehiri atma etkisi sayesinde başta romatizma olmak üzere gut hastalığı ve eklem yanmasına karşı birebirdir. Folik asit ve potasyum kemikleri güçlendirir.

Domates: C vitamini boldur.

Tahıl: İçerdiği doğal kimyasallar, romatizmanın yol açtığı eklem yanmaları ve romatizmal ağrıları hafifletir.

Kekik: Timol adı verilen bir tür doğal yağ, vücuttaki diğer yağların parçalanmalarını sağlar. Kekik yağı banyoda sürüldüğü zaman romatizma ağrılarını büyük oranda azaltır.

Zencefil: Uyarıcı etkileri kan damarlarını genişletip kan dolaşımını artırarak romatizma ağrıları ve yanmaları yok eder.

SİSTİT
       Kuşkonmaz: Folik asit, C ve E vitaminleri içerir. Yenilen besinlerin vücuttaki zehirli kalıntılarını atmayı sağlar. Karaciğer ve böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır, destekler. Bu nedenle doktorlar, sistit hastalarının mutlaka kuşkonmaz yemeleri gerektiğini söylüyor.


       
KANSIZLIK
       Hurma: Türüne göre değişse de hurmaların birçoğu yüksek oranda demir içerir. Besin değeri yüksek ve önemli bir enerji kaynağıdırlar. Doğal müshil etkisine sahiptir. Kurutulmuş olanlarına göre daha yüksek oranda su ve daha düşük kalori içerir.
       
İDRAR VE BÖBREK

Pancar: Böbrekleri çalıştırır. Önemli bir potasyum kaynağıdır. Vücuttaki tuz oranını dengeler. Bu sayede böbrekler ve idrar yollarının çalışmasını destekler.
       Kavun: Orta boy bir kavunun yarısı, günlük C vitamini ihtiyacını tamamen karşılar. A vitamini ve betakaroten içerir. Bunlar antioksidan, yani vücudu temizleyici etkiye sahiptir. Böbrekleri rahatlatır. Yüksek miktarda su ve düşük miktarda kalori içerir.
       
DİYABET
       Kuru fasulye: Lif açısından zengin bir besindir. Bu da diyabet riskini büyük oranda azaltır.İçerdiği karbonhidratları vücudun şekere dönüştürmesi uzun sürer.
   Mercimek: B vitamini, demir, kalsiyum, potasyum, fosfor ve magnezyum içerir. Çözünebilir lif içermesi sayesinde kandaki kolesterol oranını düşürür. Bu nedenle diyabet ve kalp hastaları için kaçınılmaz bir besindir.

BAŞ AĞRISI

   Nane: Nane çayı baş ağrılarını dindirmek için birebirdir. İçerdiği mentol ve mentol doğal yağları sayesinde mideyi rahatlatma etkisine de sahiptir.
    Biberiye: Kimyasal içerikleri sayesinde doğal bir ağrı kesici görevi görür.

Çikolata: Doğal antidepresan özelliği vardır. Çikolata magnezyum ve demir içerir. Sinirleri gevşetici özelliği sayesinde baş ağrısını dindirir.
       
VÜCUT SU TUTMUŞSA

   Kuş üzümü: 100 gramı günlük C vitamini ihtiyacının tam 3 katını karşılar. Antibakteriyel ve yanmayı önleyici etkileri vardır. Zengin potasyum ve düşük tuz içeriği, dehidratasyonu olanlar için önemli bir doğal ilaçtır.

     Kabak: 100 gram kabak günlük folik asit ihtiyacının 4’te birini karşılar. Yüksek orandaki potasyum sıvı-tuz dengesini sağlar.

Tahıl: İdrar yollarını açıcı, çalıştırıcı ve rahatlatıcı etkileri sayesinde dehidratasyonu rahatsızlığı bulunanların mutlaka yemeleri gerekir. Mideyi rahatlatıcı özelliği vardır.       
EĞER MİDENİZ RAHATSIZSA

Tarçın: Mide yanmalarını ve kusma hissini alır.
      Hindistan cevizi: Sütlü içeceklere eklendiği zaman mideyi gevşetici ve gazını alıcı bir etki yaratır. Mide bulantılarını önler.

Lahana: Mayalanma sırasında laktik asit üretir. Bu da sindirim sistemindeki zararlı bakterileri öldürerek sindirime yardımcı olur.

GUT (DAMLA HASTALIĞI)

     Hamsi: Omega-3 yağı açısından çok zengindir. Kolesterol seviyesini düşürür. Kanın pıhtılaşmasını önleyerek damar tıkanıklığı, kalp krizi ve dolayısıyla da felç geçirme riskini düşürür. Haftada en az 1 kez yemek gerekir. Kalp hastaları için bu miktar haftada 3-4 porsiyon olmalıdır.

ADET SANCISI

     Muz: İçerdiği yüksek oranda B6 vitamini sayesinde kadınların adet dönemi sancılarını büyük oranda azaltır. Doğal bir ağrı kesici gibidir.
       Tarçın: Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde hem nezlenin yol açtığı boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına iyi gelir.

HAMİLELİK


       Enginar: Bol miktarda folik asit ve potasyum içerir. Düşük yağ oranı, sindirimi kolaylaştırıcı etkisi, antioksidan özellikleri sayesinde anne adayı ve bebeğin sağlığına önemli faydaları vardır.
       Böğürtlen: E vitamini içerir. Vücuttaki zararlı besin atıklarının temizlenmesini sağlar. C vitamini boldur. Cenini korur.

ÇÖLYAK HASTALIĞI

       Kestane: Önemli bir enerji kaynağıdır. Kolayca sindirilebilir. Çölyak hastaları için buğday içermeyen un kaynağı olabilir. E ve B6 vitaminleri içerir. yağ oranları düşüktür.

TİROİD
       Midye: Omega-3 yağı açısından zengin bir besin kaynağıdır. İçerdiği selenyum minerali tiroit bezlerinin normal işleyişi için gereklidir.


       
FELÇ
       Turunçgiller: C vitamini zengini turunçgiller içerdikleri flavonoid adlı antioksidanlar sayesinde atardamarların, kalbin zarar görmesini önlüyor. Portakal içerdiği folik asit, kalp dostu potasyum ve kalsiyum sayesinde sağlıklı alyuvar hücrelerinin çoğalmasına neden oluyor.

 Hamsi: Kolesterolü düşüren ve kan pıhtılaşmasını önleyen Omega-3 bol bol var.


       
ASTIM
       Soğan: Sarımsakla birlikte enfeksiyonlarla mücadele eder. Kükürt bileşimleri atardamarların zarar görmesini önler. Soğan; kemik erimesine de iyi geliyor.
       
ARTİRİT
       Enginar: Enginarın en büyük özelliği toksinleri temizleme yeteneğidir. Bu nedenle artirit ve romatizması olan hastalara özellikle tavsiye ediliyor. Cynarine adlı madde, karaciğer ve safra kesesinin rahatsızlanmasını engelliyor.

STRES
       Mayan kökü: Antivirüs etkisi vardır. Karaciğeri korur. Adrenalin salgılanmasını dengeler. Stresle başa çıkabilmek için gerekli olan kortizol hormonunu salgılatır.


       
ÜLSER
       Lahana: Ülseri olan kişiler için tonik, yani mideyi temizleyici etki yaratır. Yüksek oranda C vitamini içerir. Kırmızı lahana vücutta antioksidan özelliğe sahip A vitamini içerir. Kanseri önleyici etkiye sahiptir.Çiğ olarak salatalara katılması tavsiye edilir.
       
KEMİK ERİMESİ

     Kayısı: Yüksek oranda kalsiyum ve magnezyum içerir.


       Süt: Kalsiyum, protein, B2-A-E-D vitaminleri, folik asit, fosfor ve demir kaynağıdır. Kalsiyum, D vitamini ve fosfor ile birlikte kemikleri ve dişleri güçlendirmek için çalışır. Bunların eksikliği kemikleri eritir.
       
ARAÇ TUTMASI

Zencefil: Sindirime yardımcı olur. Mide bulantısını giderir. Enerjinizi artırır. Seyahatin ve otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.
       
CİLT SORUNLARI

Papatya: Bitkisel yağ ve kimyasallar içerir. Çay olarak içildiğinde sindirime yardımcı olur, karın ağrılarını dindirir. Sıcak bir banyonun ardından hazırlanacak papatya çayı torbaları, egzamanın neden olduğu kaşıntı ve yanmaları alır.
       Acı pul biber: Portakaldan 3 kat daha fazla oranda C vitamini içerir. Capsantin adlı kimyasal madde zona hastalığının neden olduğu ağrıları dindirmek için yapılan kremlerde kullanılır.
       Portakal suyu: Bir bardak portakal suyu günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılar. İçindeki potasyum vücudun su dengesini korur; cildin kurumasını, kırışıklıkların meydana gelmesi önler.
       Portakal yağı: Susam yağıyla karıştırılarak kullanıldığında iyi bir cilt yağı elde edilir.Ayrıca; selülitli bölgelere portakal yağıyla masaj yapılması tavsiye edilir.

LAKTOZ DAYANIKSIZLIĞI



Badem: Yüksek oranda kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor, E vitamini, B2 vitamini, antioksidan içerir. Bu nedenle laktoz (süt şekeri) dayanıksızlığı bulunan ve günlük gıdalar yiyemeyen kişiler için badem ideal bir besin kaynağıdır.
       
KALP
       Bezelye: Haftada 10 porsiyon domatesli bezelye yemeği yiyen bir erkeğin, yemeyene oranla prostat kanserine yakalanma riski yüzde 35 daha az. B vitamini ve protein deposu olan bezelye, kalp için de çok önemli.

Kepekli Ekmek: Kalp hastalıklarıyla bağırsak kanseri için faydalıdır.Günde 12 gramdan fazlası kişiye göre zararlı olabilir.

Kiraz: 100 gramında 40 kalori bulunuyor. İçerdiği ellegic asit, vücudu kansere karşı korurken,kiraz kalp damarlarındaki normal bir kan dolaşımını sağlar. Çok kiraz yenmesi, gut hastalığına yakalanma riskini de düşürür.Günde 20 kiraz yemek 1 aspirin yerine geçiyor.

Çikolata: E vitamini, magnezyum ve demir; kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürür. Günde en fazla 1 çikolata yiyin.

Elma: Günde 5 adet yiyin.

Mısır Gevreği: Günde 1 tabak yeterli.

Salatalık: Diyet yapanların en büyük yardımcısı olan salatalık, kolesterolü düşürür. Kalbi güçlendirir. Unutmadan ekleyelim. Salatayı soymadan yiyin. Çünkü kalbi kuvvetlendiren madde, kabuğu ile derisi arasında bulunuyor.
       Yumurta: Tüm yiyecekler içinde en kaliteli proteini içerir. En önemli özelliği, kolesterol oranını düzenleyen lesitin maddesi içermesi. Tavada az yağda pişirilmiş yumurtayı tavsiye ederiz.
       Sarımsak: Mutfağınızdan eksik etmeyin. En az 1000 doğal tedavide kullanan sarımsak, sindirim sisteminden, kansere, kan dolaşımından kalp hastalıklarına kadar her şeye yaralı. Ancak hamileler dikkat olmalı. Aşırı sarımsak da kalp yanmaları ve çarpıntılarına yol açar. Günde bir diş yeter.
     Humus: E vitamini zengini humus, kanda kolesterol oranını da ayarlar.

Kavun: Bir kavunun yarısı insan vücudunun günlük C vitamininin ihtiyacının tamamını, A vitaminin de yüzde 15’ini karşılar. Kavun, kalp ve böbrek hastalarının diyetlerinde sıkça kullanılan bir meyvedir.
       Süt: Tam bir kalsiyum, protein, folik asit, A, E ve D vitaminleriyle fosfor deposu. Çocuk ve genç ve hamilelerin günde en az yarım litre süt içmesi tavsiye ediliyor.

Şeftali: Bir şeftali, günlük C vitamini ihtiyacınızın yarısını karşılar. Sindirimi kolay olan meyvanın koyu renklilerini tercih edin. Çünkü kabuğuna renk veren betakarotene maddesi, kalp ve kansere karşı faydalıdır.

Pirinç: E ve B12 dışında tüm B vitaminleri ve potasyum içerir. Özellikle kolon ve bağırsak kanserlerine karşı faydalıdır.Kolesterolü düşürdüğünden kalbe iyi gelir.

Tuz: Vücuttaki kan dolaşımını ve sinir sistemini düzenler. Mide kanseri, kemik erimesi, kalp sorunlarına bire birdir. İngiliz Sağlık Bakanlığı, halkına günde 9 gram tuzun kafi olduğunu, aşırısının vücuda zarar vereceğini açıkladı.

Çay: Günde 2 bardak içilen çayla, 4 elma, 5 soğan, 7 portakal yemiş gibi kalp dostu antioksidan madde almış olursunuz. İngilizler, özellikle çocukların haftada en az 6 bardak sütlü çay içmesini öneriyor.
       Ton Balığı: Kolesterol ve tansiyonu düzenler. Anemi hastalığına karşı D ve B12 vitamini içerir. Birçok kansere karşı vücudu içerdiği nikotinik asitle korur. Bir konserve ton balığı vücudun D vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor.

Hindi Eti: 125 gramı, vücudun günlük folik asit ihtiyacını karşılar. Folik asit, kan hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur.

Karpuz: Bir dilimiyle günlük C vitamini ihtiyacınızın %80’nini karşılarsınız. İçerdiği potasyum, kan dolaşımını sağlar.

KANSER
       Kayısı: Antioksidan olan betakaroten açısından zengindir. Hücrelere ve dokulara zarar veren moleküllerin etkisini ortadan kaldırarak kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Lifli olduğu için bağırsakları koruyucudur.


       Tahıllar: Arpa, mısır, buğday, yulaf gibi tahıllar B ve E vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir. Kanserojen maddelerin vücuttan atılması sürecini hızlandırır. Tahıl ağırlıklı bir beslenme rejimi, bağırsak kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.
       Fasulye: Fasulye, C vitamini ve betakaroten gibi kalp hastalığı ve kanseri önleyen antioksidanlar açısından zengindir. B vitamini de seks hormonlarını kuvvetlendirir.
       Pancar: Demir ve folik asit açısından zengin olan pancar eski çağladan beri kan hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Amerikalı uzmanlar pancar suyunun sarılık tedavisinde de etkili olduğunu belirtiyor.

Lahana: Kanserli hücrelerin çoğalmasını önleyen karoten maddesi içerir.

Havuç: Tam 40 araştırma havuç tüketimi arttıkça kanser riskinin azaldığını ortaya koymuştur. Bunun temel nedeni betakaroten, C ve E vitaminleri gibi antioksidanlar açısından zengin oluşudur.
       Nohut: Yağ düzeyi düşük olan ve kolesterol içermeyen nohut kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır, manganez, betakaroten ve folik asit açısından zengindir. Göğüs kanserine karşı korur.
       İncir: Potasyum, demir ve kalsiyum içerir. Sindirim sistemine yardımcı olur. Eski çağlarda kanserli hücrelerin tedavisinde kullanılan incir, modern tıp tarafından da kansere karşı koruyucu olarak öneriliyor.

Sarımsak: Bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kansere, yüksek kolesterole, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.
       Fındık: Kalp krizine karşı koruyucu olan E vitamini açısından en zengin besinlerin başında gelir. Her gün yenilen bir avuç fındık kansere ve kırışıklıklara karşı koruyucudur.

Mercimek: B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum içerir. Lifli özelliği kandaki kolesterol oranını düşürür, şeker ve kalp hastaları için yararlıdır.

Zeytinyağı: İçindeki omega yağ asitleri, kandaki kolesterol düzeyini dengede tutar. Antioksidan özelliği olan E vitamini açısından da zengindir. Bu sayede kalp krizi, felç, kanser ve erken yaşlanmaya karşı beyni koruyucu etkiye sahiptir.
       Soğan: Bağışıklık sistemini güçlendirir. İçerdiği allicin ve sülfür; mide ve bağırsak kanserine karşı koruyucu etkiye sahiptir. Son araştırmalar kemik erimesine karşı, peynir ve sütten daha etkili olduğunu göstermiştir.
       Şeftali: Teki bile insanın C vitamini ihtiyacının yüzde 50,sini karşılayabilir. Sindirimi kolaydır. Kansere ve kalp krizine karşı koruyucu olan betakaroten açısından da zengindir. Bir tanesinde 33 kalori vardır.

Pirinç: Pirinç mükemmel bir enerji kaynağıdır. E ve B vitaminleri açısından zengindir. Bağırsak kanserine karşı koruyucu olan pirinç, kolesterolü düşürerek kalp krizi riskini de azaltır.
       Çilek: Kolesterol düzeyini düşürür ve sindirim sistemini düzenler. Ellegic asit adı verilen kansersavan bir maddeyi de içerir.

Domates: Likopen açısından zengin ender bitkilerden biridir. Likopen, pankreas gibi çeşitli kanser hastalıklarını önleme konusunda hayati önemdedir. C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Lifli bir besin olması da bağırsak kanseri riskini azaltır.
       
GÖZ
       Mısır: Zeaksantin adlı bir bitkisel bileşim içerir.Bu madde yaşa bağlı olarak gelişen görme bozukluklarını azaltır.

Ispanak: Antioksidan özelliği taşıyan A vitaminine dönüşen betakaroten içerir. Sağlıklı gözler için gereklidir. Katarakt ve diğer göz tabakalarının bozulmasına karşı lutein maddesi de içerir. Pişirdikten sonra hemen tüketin; beklemesi halinde içindeki yararlı maddeler toksik maddelere dönüşebilir.
       
BAĞIRSAK
       Elma: Protein, vitamin ve doğal kimyasallar sayesinde sindirime yardımcı olur. Sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak sorunları çeken kişiler için dengeleyici ve normalleştirici besin olarak nitelenirler.

ŞİFALI BİTKİLER’ VE YARARLARI



Ege Bölgesi’nde binlerce yıldır yenen yabani otlar bilimsel olarak araştırıldı ve yararları bir kitapta toplandı.

13 Aralık—  Araştırmaya göre, hardal, başağrısına iyi geliyor, sinameki ishali durduruyor. Isırgan otu, akciğeri güçlendiriyor, kanseri önlüyor. Raziyane, kalp, damar, bağırsak hastalıklarına iyi geliyor. Arapsaçı kandaki üreyi düşürüyor. Rezene, bağırsak iltihabına, şevketibostan bronşite iyi geliyor.

Menemen’deki Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün Müdürü Ertuğ Fırat, yabani otların Ege sofralarında binlerce yıldır yer aldığının bilindiğini anımsattı.
       Fırat, bu otların yararlarını bilimsel olarak ortaya koymak üzere yaz aylarında Japonya ve Almanya gibi ülkelerden gelen yabancı öğrencilerle araştırma hazırlandığını ve elde edilen bilgileri “Şifalı Bitkiler” kitabında kamuoyuna sunduklarını bildirdi.
       
HER OTUN ŞİFASI AYRI

Araştırmaya göre, şifalı yabani otlardan bazılarının yararları şöyle:



Hardal: Baş ağrısına iyi geliyor, kaynatılıp suyunun içilmesi böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı oluyor. Haşlanıp salata yapılarak ya da kavrulup yumurta ile tüketiliyor.

Sinameki: İshali durduruyor.

Isırgan otu: Akciğeri güçlendiriyor, kanseri önlüyor. Salata, kavurma ya da ıspanak gibi pişirilerek veya çiğ yenilebiliyor.

Raziyane: Kalp, damar, bağırsak gibi birçok hastalığa iyi geliyor.

Rezene: Bağırsak iltihabına, gaz sancılarına iyi geliyor.

Şevketibostan: Balgam söktürüyor, bronşite iyi geliyor. Terbiyeli ve etli ya da pirinçli pişiriliyor.

Arapsaçı: Kandaki üreyi düşürüyor, burun tıkanıklığını açıyor ve cildi koruyor. Haşlanarak, kavrularak ya da etle terbiyeli pişirilerek yenilebiliyor.

Radika: Kas romatizması, kas uyuşması, vücut ısısının düşürülmesi ve kan şekerinin düşürülmesine yarıyor. Çiğ ya da haşlanıp salata olarak tüketiliyor.

Ebegümeci: Nefes darlığına iyi geliyor, böbrekleri temizliyor, kanın pıhtılaşmasını sağlıyor, dalak hastalıklarını ortadan kaldırıyor.

PAZARDAN KAÇA ALINABİLİYOR?

Ege’de sevilerek tüketilen şifalı yabani otlar, toplayıcısı ve satıcısı birçok ailenin geçimini de sağlarken, İzmir pazarlarındaki yabani otların kilo ve demet satış fiyatları şöyle:

Hardal 500 bin, gelincik 750 bin, ebegümeci 500 bin, arapsaçı demeti 350-700 bin, şevketi bostan 3,5 milyon, sinavri 500 bin, ısırgan otu demeti 250 bin, sinameki demeti 500-800 bin, gelincik 750 bin lira.
       Yabani ot satıcıları, bölgedeki yağışlı havanın fiyatların belirlenmesinde etkili olduğunu bu yıl fiyatların ürün bolluğuna bağlı olarak düştüğünü belirtti.

Her gün bir elma

Kan şekeri dengesizliği, vücutta bir kısır döngüye yol açar. Kan şekerini çok çabuk yükselten besinler yediğinizde (örneğin şeker, bal, muz, karpuz, kavun gibi meyveler, kuru üzüm, işlenmiş buğday unu gibi) içlerindeki şeker, mide ve bağırsaklardan çok çabuk emilir ve kan şekerini bir anda yükseltir. Kan şekeri çabuk yükseldiği zaman beyin pankreasa, "Hemen insülin salgıla, kan şekerini düşür" emrini gönderir. Pankreas aşırı insülin üretir o da kan şekerini düşürür. Beyin bu kez de sizi tekrar yeme ihtiyacı içine sokar ve gereksiz yemeye başlarsınız. Örneğin yemek üzerine tatlı yendiğinde bu yaşanıyor; çabuk acıkıyorsunuz.



Hangi meyveler, ne kadar yenmeli?

Günde 5 porsiyon sebze ve meyve yemek, sadece kilo vermek için değil, sağlıklı bir yaşam ve pek çok rahatsızlığa karşı korunmak için de şart. Kilo verme programlarında öncelik verdiğimiz meyve elma. Her gün bir elma herkesin sloganı olmalı.




Yüklə 333,4 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə