Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə46/88
tarix15.03.2018
ölçüsü9,25 Mb.
#31630
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   88

Orfografya ve Aşura
Yazan: Hüccetül-İslam Seyyid Haydar Bayat

(Türk edebiyat Otağı Başkanı)

Tarih:09 Behmen 1385/ 2006
Türkler, Kum kentinde çoğunluğu oluşturmaktadır. Son iki yılda bu konu iyice açıklığa kavuşmuştur. Kentin caddelerinde diğer dillere göre en fazla kullanılan dil Türkçe’dir. Bir kişinin Farsça konuşma gibi bir hastalığı yoksa, Kum’da günlerce Farsça konuşmadan günlük işlerini ve münasebetlerini Türkçe yürütmesi mümkündür.

Birkaç yıl önce üç öğrenci arkadaş ile birlikte “Bugün hiç Farsça konuşmayacağız” diye karar aldık. Bunun sonucu çok ilginç oldu. Diğer iki arkadaşın anlattığına göre; o gün kentin hiçbir yerinde zorlanmadan karşılaştıkları kişilerle Türkçe konuşmuşlar ve temaslarını Türkçe yürütmüşlerdir. Muhtemelen Türk olmayan kişilerle de karşılaşmışlar, ancak hepsinden Türkçe karşılık almışlardır. Aynı şekilde ben de Türkçe konuştum. Türkçe bilmiyorum diyen hiçbir kimse ile karşılaşmadım.

Kum kentinde, Türklerin bir bütün olarak görünmesi özellikle Muharrem ayında ortaya çıkmaktadır. Muharrem ayı eza törenleri etkinlikleri nedeniyle şehrin bir mıntıkası veya bir köyün tamamı bir yere toplanarak, meddahlarını ve novhe/ iLahileri novhe-hân’dan Türkçe dinleyEbilmektedir. Böylece yüzlerce Türk grubu, şehrin caddelerini doldurarak, kendi dillerinde novhe okuyarak hareme doğru yola çıkmaktadır. İlginç olan şudur; yıllar önce Kum’a göç etmiş ve asimile olduğunu sandığımız Türk tayfa ve aşiretlerine mensup insanlar da dini âyinde Türkçe iLahiler okumakta ve okunan iLahilere iştirak etmektedir. Bu geleneksel dinî törenler, Türkçe’nin en büyük savunma gücüdür. Dinî törenler sayesinde asimile sürecine girme riski taşıyan insanlarımız Türk olma duygularını tazelemekte ve güçlendirmektedir.

Muharrem ayında yıllardan beri gelenek haline gelen diğer bir konu ise, otomobillerin üzerine Türkçe birer mısra novhe/ Allahi metni veya duygusal bir ibâre yazılmasıdır. Haliyle İran’ın resmi dili Farsça olmakla beraber, özellikle Muharrem ayında Türkçe kullanılmaktadır.

Vanet marka bir arabanın üzerinde yazılmış olan Türkçe metin oldukça ilginçti. Daha önceleri Kum’da ve Save’de araçların üzerinde yazılı veya asılı olan Türkçe yazılara ara sıra rastlanmaktaydı. Bugün şaşırtıcı olan, bu Türkçe metinlerin hem çokluğu, hem de orfografya/ yazım kurallarına uygun olarak yazılmasıdır. “Kolları kalem” ibaresi şöyle yazılmıştı: قوللارى قلم . Arabaların üzerine yazılan yazılarda bile orfografya/ yazım kurallarına uyulması oldukça sevindiricidir. İşittiğime göre, dört bine yakın otomobilin üstüne yazılan Türkçe yazılarla kentin görüntüsü büsbütün değişmektedir . (http://qum-az.blogspot.com, 23 Aralık 2006)

*

Cibal Azerbaycan Kentlerinden Kum’da 21 Azer Töreni



(21 Azer-Azerbaycan Millî Hükümeti Günü)

Kum kentinde ilk defa “21 Azer” Türkler tarafından kutlandı. Bu tören, Hasan Beg Ferecî’nin önderliğinde Kur’an tilaveti/ okunmasıyla başladı.

Kum’daki Türk aydın ve ruhanilerinden Hüccetül-İslam Abdülaziz Azimî-kadim, Mehdi Naîmî (Türk dili kurs öğretmeni. Ana dili Türkçe’nin yanı sıra, Fransızca, Arapça ve Farsça bilmektedir) ve Hüccetül-İslam Seyyid Haydar Bayat birer konuşma yaptılar. Türk şairlerinden İlşen (Élşen) Oryadlı, Yaşar Emiryân, Menuçehr SüleyManî Semere, Seyyid Muhammed Musevi, Seyyid Hüccet Haşimi, Qum-beyli öğrencileri, kardeş Kerec şehrinden gelen misafirler Türkçe şiirleriyle günün önemine vurgu yaptılar.

Bu törenin ilginç bölümlerinden biri, genç sanatçı ozan Adil Bey’in ifa ve icrasıydı. Tören sekizden onikiye kadar devam etti. Millî marşın okunmasıyla sona erdi.

Törende tutuklu olan Türklerin isimleri anıldı. Ayrıca Kum’da yaşayan Türkler, Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinden gelen misafirler, ayrıca yerli Türklerin yanı sıra, Şahseven iline mensup çok sayıda şahsiyet katıldı. (http://qum-az.blogspot.com, 22 Azer 1385/2006; 07 Aralık 2006)

*

Kum Kenti “Türk edebiyat Otağı”nın Azerbaycan Halkına Başsağlığı Mesajı


Ulu Tanrı’nın adıyla,

İnNa lilLahi ve inNa ileyhi râciûn.


Eşiddik ki, gocaman deyerli âlim rahmetli Üstad Dr.Muhammed Ali FerZane, gurbet elde dünyasın deyişdirir. Üstad FerZane, tağut dövrünün garanlıq illerinde Azerbaycan edebiyatının sayxaş me’vâsında (huzurlu yurdunda) en parlaq ulduzlardan birisi idi. Ve inqılAbdan sonra da son nefesine kimi yazıb yaratmaqdan el götürmedi. Bu ulu üstadın dünya deyişmesi bütün Azerbaycan milletine ve onun ayilesine, özelce hörmetli gardaşı Yusuf FerZane cenAblarına başsağlığı veririk.

Kum-Türk edebiyat Otağı



(http://qum-az.blogspot.com, 13 Ocak 2006)

*

Kum’da “Türk edebiyat Otağı” Kapatıldı


Yaklaşık üçbuçuk yıldır Türk dil ve edebiyatı konularında faaliyet gösteren “Türk edebiyat Otağı”nın faaliyetlerine son verildi. Dernek, genç şair ve yazar Seyyid Haydar Bayat Bey’in teşebbüsü ile açılmıştı. Dernek bünyesinde Türk folkloru, dili, edebiyatı ve Azerbaycan Irakı’nda (Cibal Azerbaycan/ Irak-ı Acem) yaşayan Türkler hakkında önemli çalışmalar gerçekleştirildi.

Birkaç ay önce “İran” isimli gazetenin sebep olduğu karikatür krizi nedeniyle meydana gelen ve ülke genelinde Türklerin protesto gösterilerine ve gerilime sebep olan olayların ardından, güvenlik güçlerinin tebliğatı/ propagandası ile “Türk edebiyat Otağı” resmen kapatıldı. Dernek yetkilileri demirbaş eşyaları, evrak ve kütüphaneyi başka bir yere nakletmek mecburiyetinde kaldı.

Önümüzdeki günlerde Hüccetül-İslam Seyyid Haydar Bayat, yetkililerle temas kurup, sadece kültürel faaliyetlerde bulunan derneğin kapatılma nedenlerini soruşturup, Türk kamuoyuna bilgi sunacaktır. Zencan doğumlu olan Araştırmacı-yazar Haydar Bayat’ın “Alma Yurdu” isimli şiir kitabı bulunmaktadır. (http://qum-az.blogspot.com, 14 Ağustos 2006)

*

Kum’da Haftalık Türkçe Yayın Durduruldu


Kum’da haftalık olarak yayınlanmakta olan olan “Gûye” gazetesinin “Işık” başlığı ile Türkçe sayfası yayınlanmaktaydı. Işık, Türkleri hamam böceğine benzeten karikatür krizi nedeniyle meydana delen şiddetli gösterilerin ardından, Hordad ayının dördünde Perşembe günü Kum İrŞad İdaresi’nce bir daha yayınlanmamak üzere kapatıldı.

Diğer yandan, üç yıl önce Hüccetül-İslam Seyyid Haydar Bayat’ın himmeti ve dostlarının yardımıyla yayınlanan “Peyâm-ı Qum” gazetesinin bir sayfası Türkçe yayınlanmaktaydı. Bir süre önce güvenlik güçlerinin uyarıları sonucu Türkçe sayfanın yayını durduruldu.

Kum Hovza-i İlmiyye’de dini eğitim gören Azerbaycan Haraketi’ne (Haraket-i Azerbaycan) mensup Türk öğrenciler tarafından “Resul” isimli gazetenin yayını ikinci sayıdan sonra yasaklandı. “Resul”ün yasaklanmasının ardından altı ay sonra, gene Seyyid Haydar Bayat ve dostlarının desteği ile “Gûye” haftalık gazetesinde Türkçe sayfa tekrar yayına girdi. Hemen ardından Kum İrŞad İdaresi’nin yazılı talimatı ile tekrar yasaklandı. Gûye; ‘Kendisini ifade eden’ anlamına gelmektedir.

“Resul” Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere üç dilde yayınlanmaktaydı. Birinci sayısı 2004 (Ş.1383/ Hicri 1425) yılında yayınlanmıştı. (http://qum-az.blogspot.com, 22 Mayıs 2006)

*

Türkçe Bulvar Adı


Şubat 2006 tarihinde Kum belediyesinde görevli Türk yetkililerin kararıyla adı “Bulvar-ı Kale Kâmkâr” olan bulvarın tabelâsı Türkçe “Kale Kâmkâr Bulvarı” olarak değiştirildi. Kum’daki bazı yayın organlarının bulvarın Türkçe tabelâsı aleyhinde tahrik edici yazılar yayınlaması üzerine, güvenlik güçlerince tabelâ Farsçası ile değiştirildi.

Kum kentinin nüfusunun %65’inin Türk olduğu belirtilmektedir. (http://qum-az.blogspot.com, 01 Nisan 2006)

*

Hocalı katliamını Anma Toplatısına Katılanlar Tutuklanıp Sorguya Alındı


Hocalı katliamı yıl dönümü Töreni’ne katılan çok sayıda Türk, Kum güvenlik güçlerince tutuklanarak sorguya alındı. Daha sonra bir bölümü serbest bırakıldı. Kum’daki saygın Türk din adamlarından Hüccetül-İslam Abdülaziz Azimî-Kadim ve eski metinleri okuma konusunda tanınmış uzman Hüccetül-İslam Fethullah Zövkî’nin tutkluluk hali devam etmektedir.

Hüccetül-İslam Serdrudî, Hüccetül-İslam Davudî, Hüccetül-İslam Haydar Bayat, Hüccetül-İslam Sıhhatî, Hüccetül-İslam YağMaî, Hüccetül-İslam İbrahim Atgâî, Ekber Azad, Attila Kişizade, Ferzad Samedli (Serbest bırakıldıktan sonra yabancı bir ülkeye sığındığı söylenmektedir), BBC Radyosu Türkçe Muhabiri Novruz Purmend sorgularının ardından serbest bırakıldı.

Ekber Azad ile gösteriye katılan Kum’un yerli Türklerinden en az yirmi kişinin darp edildiği ve işkenceye maruz kaldığı iddia edilmektedir.

Hocalı katliamının yıl dönümü, Güney Azerbaycan’ın Tebriz, Urumiye, Salmas, Hoy ve diğer şehirlerinde halkın ve öğrencilerin katılımı ile anılmış ve protesto edilmiştir. Ancak toplantı ve gösterilerin tamamına emniyet güçleri müdahale etmiştir. Özellikle Kum’da, din adamlarının tutuklanması kamuoyunun tepkisine neden olmuştur. (http://qum-az.blogspot.com, 22 Şubat 2006)

*

Mîrza Hasan Rüşdiyye’nin Mezarı Başında Dünya Anadili Günü Kutlaması


Kum kentinde ilk defa “Dünya Anadili Günü” kutlandı. Kum’da yaşayan Türk aydınları, İran’da modern eğitimin kurucusu merhum Mirza Hasan Rüşdiyye’nin kabri başında toplanarak, Dünya Anadili Günü’nü kutladı.

Şair, müderris ve araştırmacı Hüccetül-İslam Sıhhatî Serdrudî, Azerbaycanlı din adamlarından yazar ve aktivist Hüccetül-İslam Azimî-Kadim, şair ve yazar Hüccetül-İslam Seyyid BeŞir Hüseyni, araştırmacı-yazar ve Kum’da faaliyet gösteren “Türk edebiyat Otağı” Başkanı Hüccetül-İslam Seyyid Haydar Bayat, şair, yazar ve Télim/ Teylim Han Divanı’nın düzenleyicisi Şahseven şairi Bahtiyar Ferruh, İl şairi Süleyman Nurullahî, yazar Hüccetül-İslam İbrahim Atgâî, Türk öğrencilerden Cafer Abbas Halac’ın yanı sıra, yazar ve öğrenciler katılmıştır. Halac, Şahseven ve Isfahan Türkleri’nin katılması törene ayrı bir renk katmıştır.

02 İsfend 1384/ 2005 günü öğleden sonra saat: 16.00-18.00 arasında yapılan tören, samimi bir atmosferde cereyan etmiştir. Törenin sonunda katılımcılara Rüşdiyye’nin hayat hikâyesi ve Üstad Şehriyar’ın şiirlerinin bulunduğu not defterleri ve kitap hediye edilmiştir.

Türk Dünyası’nın tanınmış eğitimcilerinden Rüşdiyye’nin mezarının bakımsızlığı ise katılımcıları üzmüştür. (19 Şubat 2006) bkz.→Terminoloji/ Mirza Hasan Rüdiyye

*

Türk düşünür, araştırmacı-yazar ve güçlü kalemi ile tanınan Erdebil doğumlu Hüccetül-İslam Abdülaziz Azimî-Kadim, Hareket-i Millî (Azerbaycan Millî Hareketi) üyesi olduğu ve Türk kimliğinin tanınması yönünde faaliyet gösterdiği gerekçesiyle Kum’da tutuklandı. Behmen 1386/ 2007 tarihinde Dâdgâh-ı Vîje-i Ruhâniyet/ Özel Dinî Mahkeme’de yargılanıp, bir yıla mahkum edilen Hüccetül-İslam Azimî-Kadim, Kum’un güneyindeki Lengerud hapishanesine sevkedildi.



Düşünür ve yazar Hüccetül-İslam Azimî-Kadim’in, alelacele yargılanıp mahkûm edilmesi, İranlı aydınların ve ruhani mahfillerin tepkisini çekmiş, konunun uluslararası insan hakları kuruluşlarına duyurulduğu ifade edilmiştir. İran Türkleri’nin asimile edilmesine yönelik ırkçı politikalara karşı yazı ve tavırlarıyla tanınan Azimî-Kadim’in, 2004 yılında da yönetimin baskı ve şiddetine maruz kaldığı kaydedilmiştir.

Bilindiği üzere, Din Adamlarını Yargılama Mahkemesi, dinle ilgili konulara baktığı gibi, din adamları tarafından işlendiği öne sürülen suçlara da bakmaktadır. Bu mahkeme, normal yargı işleyişinin dışında çalışır, yalnızca dinî lidere karşı sorumludur. Kararları kesindir ve temyiz edilemez. (http://qum-az.blogspot.com, 19 Ocak 2008) Hüccetül-İslam Abdülaziz Azimî-Kadim için bkz.→http://ebduleziz-ezimi.blogspot.com

*

Kerbelâ Faciasının yıl dönümü Nedeniyle Kum Kentinde Özel Araçların Üzerine Türkçe İbareler Yazıldı


Kerbelâ Facia’sının yıl dönümü nedeniyle Muharrem ayında Kum’da yaşayan Türkler, özel araçlarına Türkçe şu dini ibareleri yazdılar (29 DeyMah 1386/ 2007):

-Ürek sövgüsü(sevgisi) Hüseyn!

-Göylümün sultanı Ebe’l-Fezl!

-Yaralarun axar qanı!

-Susuz élde olan gardaş!

-Bacun gurban, başun hanı?

-Gözel Ali Ekber! (http://qum-az.blogspot.com, 06 Ocak 2008)

*

Kum’da Hakim Télim Han’ın Şiirlerini CD’leştiren Âşık Grubu Tutuklandı


Cibal Azerbaycan şehirlerinden olan Kum kentinde icra-i sanat eyleyen bir âşık grubu, 23 Eylül 2009 tarihinde tutuklandı. Bu grubun Hakim Télim Han’dan doldurduğu “Bizim Éller” adını taşıyan CD, 20 gün içerisinde 40 binden fazla sattı. Bu gelişme üzerine âşık grubu tutuklandı.

Aşık grubunda; Aşık Ekber gulamî, Aşık Mehdi SadRi, Aşık Mehemmed Sahrâyî, Aşık Hüseyin Hakîkî, Aşık Aynullah Azizî, Hasan Yaver Kerenli, Aşık Abbas Zend, Emir Kerenli, Ali Kerenli, Hüseyin Kerimî, Mecid Mehdilu, Mehemmed Reza RuhîTa, Hasan Abbasi yer almaktadır. (http://qum-az.blogspot.com, 23 Eylül 2009)

*

Kum’da Faaliyet Gösteren “EdEbi Encümen/ Encümen-i edebi/ Mukaddes Erdebilî Adını Taşıyan Azerbaycan Derneği” Kapatıldı


EdEbi Encümen/ Encümen-i edebi, “Hacı Kendliler Hüseyniyesi”nde faaliyet gösteren Azerbaycan Türk derneklerinden biridir. Dernekte her hafta kültürel amaçlı toplantılar yapılmaktadır. Ayrıca açılan sınıfta Cumartesi geceleri Kum’da yaşayan Azerbaycanlılara Türkçe okuma yazma kursları düzenlenmektedir. 2007 yılında kurulan dernek, faaliyetlerinin kanunsuz olduğu gerekçesiyle kapatılmıştır. (http://qum-az.blogspot.com, 12 Mayıs 2009)

*

Aslen Isfahanlı olan Türk aydın ve araştırmacılarından, Kum’da muayenehanesi bulunan Dr.Ekber KeRimî, siyasi faaliyetleri ve yazdığı makalelerden ötürü 24 Kasım 2009 Salı günü tutuklanmıştır.



Kendisiyle birlikte tutuklanan sekreteri daha sonra serbest bırakılmıştır. Dr.Ekber KeRimî, Mehdi KerruBi’nin seçim bürosunda çalışmakta ve siyasi makaleler yazmaktaydı. (http://qum-az.blogspot.com, 24 Kasım 2009; http//www.akhbar-rooz.com, Dr.Ekber KeRimî; http://isfahan-tr.blogspot.com)

*

Kum İrşadı tarafından, Pan Türkizm’i yaygınlaştıracağı gerekçesiyle Saveli Şair Ali Seyfî’nin Türkçe Divanı’nın basılmasına izin verilmemiştir. (http://qum-az.blogspot.com, 16 Ocak 2011)




34.Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed Bölge Valiliği

استان كهگيلويه وبويراحمد

Merkezi: Yasuc ياسوج
Buyer-Ahmedi ili, Kûhgiluye’nin doğusunda ikamet etmektedir. Bu il, kudret ve nüfuz sahibi olduktan sonra Kûhgiluye Bölge Valiliği topraklarının yarısı “Buyer-Ahmedi” adı ile anılmaya başladı. Daha sonra il içerisindeki ihtilaflardan ötürü Buyer-Ahmedi toprakları; 1.Buyer-Ahmedi Ulyâ (Yüzölçümü: 1.918 km²) 2.Buyer-Ahmedi Süfla (Yüzölçümü: 3.900 km²) 3.Buyer-Ahmedi GermSiRi (Bölge valiliği topraklarının % 8.5’ine sahiptir) olmak üzere üç bölgeye ayrılmış ve bu isimlerle anılmaya başlamıştır. Kûhgiluye toprakları, Dehdeşt’in batısındadır. Kûhgiluye, “Dağ eteği” anlamındadır.

“Buyer-Ahmedi” adı; Türkçe bir kelime olup; “Bu yer, Ahmedi ilinin mekânıdır” anlamındadır. Bazı bölgelerde Türkçe-Lorca karışımı bir dil kullanmaktadırlar. Buyer-Ahmediler, Kaşkayılara akraba bir topluluktur.

Kûhgiluye ve Buyer-Ahmedi halkının dili Lorca’dır. Burada konuşulan Lorca, diğer bölgelerde konuşulan Lor dili ile farklılık arzetmektedir. Bölge valiliğinde ayrıca Kaşkayı Türkçesi ve Erdekanî lehçesi konuşulmaktadır. (İrec Afşar Sistani, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 1.cilt, s.519; Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.979; Dr. Hamid Cilveger, Azerbaycan Folklor Derlemeleri)

Son nüfus sayımına göre, bölge valiliğinde göçe devam eden aşiret mensuplarının sayısı 13.500 hane, nüfusları 93 bin kişi civarındadır. Görüldüğü üzere, bir aile 7 kişiden oluşmaktadır. Bu rakam, bölge valiliği nüfusunun %17’sine tekabül etmektedir.

Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed’te; -TayyiBi, -Buyer-Ahmedi, -Behmeî, -Kûhgiluye, -Düşmen-ZiyaRi ve -ÇeRamî isimli 6 il, 16 aşiret, 181 tire/ cemaat ve 816 oba bulunmaktadır. Büyük bölümü Pehlevi iktidarı döneminde yerleşik hayata geçirilmiştir. Gecsaran, Kûhgiluye, Memeseni, Ramhürmüz ve Behbehan etrafında oturmakta, Semirum’un havası güzel, suyu bol yayalalarına çıkmaktadırlar.

Yasuc kentinin çevresinde yaşayan halk buraya “Yâsİc” demektedir. Resmi yazışmalarda “Yasuc” şeklinde kullanılır. “Yâsİc, YâSig ve Îg”, yer mesken ve yâs yurdu demektir. Bölge halkına göre, bölgede “Yâs” isimli bir çiçeğin bolca yetişmesinden ötürü bu ismi almıştır. (http//Loristan-tr.blogspot.com; Mehr’üz-Zaman Novbân, s.137-138)
Gecsaran Türkleri
Gecsaran kazası, Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed BV’de ilçe merkezi Dugünbedan olan bölgedir. Gecsaran’da; Kaşkayı Türkçesi, Lorca, Dîlî ve Arapca dilleri konuşulmaktadır. Türkçe ve Arapça, burada oturan Hamse ili mensuplarınca kullanılır. Dîlî dili, Dîl ve MaRin köylerinde konuşulmaktadır. Şimdiye kadar bu dil hakkında herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Gecsaran’ın merkezi olan Dugünbedan kenti, bundan 90-100 yıl kadar önce petrol şirketince işçi yerleşimi için kurulmuştur. Buraya önce dışarıdan iş amacıyla gelenler, ardından çevre köylerden göçenler yerleşti. Bu insanlar, petrol işinde çalışmaya başladı.

Gecsaran’da konuşulan birinci dil Lorca, ikinci dil Kaşkayı Türkçesi’dir. Gecsaran/ Dugünbedan’da Türk dili şehir merkezi ve çevre köylerinde perakende olarak oturan Kaşkayılarca konuşulmaktadır. (http//Loristan-tr.blogspot.com)
Ağacari/ Ağaç-eri Türk Tayfası
İran’ın güneybatısında yaşayan Kûhgiluye ili içerisinde Türk soylu/ Türktebâr Ağacari/ Ağaç-eri Türk tayfası yaşamaktadır. Lorca konuşan Kûhgiluye ulusu içerisinde Ağacarilerin bir kolu olan KaraCaRi/ GaraCaRi/ Karac-eri’lerden de bahsedilmektedir. Ağaç-erilerin Lorca konuştukları ifadelerinin yanısı sıra, Türkçe konuştuklarına şahitlik edenler de bulunmaktadır.

Ağacari tayfasının tire/ cemaatleri; -Afşar, -Davudî, - Coğatay/ Çağatay, -Şi’Ri, -Lor-zebân, -Begdili, -Came-Bozorgî (Camia-Bozorgî), -Keştîl(î), -Karabağî, -AkBağî, -Tilkelu/ Tîleku, -HıTayî, -BeŞiRi ve -Deylemi’dir. Ağacariler, henüz aşiret yapısını korumakta olup, beş bin haneden ibarettir. Ağacari cemaatlerinden bir bölümü, Lorlar arasına karışmış olmakla beraber, Türk olduklarını belirtmektedirler. Özellikle Ağacari/ Ağaç-eri’lerden; Coğatay/ Çağatay, Begdili, Karabağî ve Hitayî cemaatleri Türkçe’yi korumaktadır..

Ağaç-eri tayfasının adı, yazılı materyallerde; AgaCaRi, Ağacari, AğaceRi ve Ağaç-eri formu ile yazılmaktadır. Ağaç-eri’ler, kadim Türk kavimlerindendir. (http//Loristan-tr.blogspot.com, 21 Temmuz 2005)
Geçme Dokuması
Geçme, Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed BV’nin merkezi olan Yasuc (Buyer Ahmed) kentinin yerlisi olan Kaşkayı ilinin Dereşörlü ve Farsi-Medan … tayfalarına mensup Türklerce dokunan Yasuc’a has halı ve kilim karışımı özel bir dokuma şekli ve tekniğidir.

Geçme dokuması, Yasuc Türkleri arasında unutulmaya yüz tutmuşken, son dönemde tekrar canlanmıştır. Kilim dokuması sırasında, bazı desen ve çiçekler, halı şeklinde ilmek/ düğüm atılarak dokunur. Bu nedenle hem ilginç, hem de talep edilen bir dokumadır. Velhasıl “Geçme”, Yasuc Kaşkayı Türkleri’ne ait bir halı dokuma sanatıdır. Son dönemlerde “Geçme”ye halı pazarlarında da rastlanmaya başladı.

Yasuc kenti, kadim Loristan memleketi şehirlerindendir. Kentin diğer adı Buyer-Ahmed’tir. Buyer, Türkçe bildiğimiz “bu+yer”dir. Halen Yasuc/ Buyer-Ahmed, Kûhgiluye ve Buyer-Ahmed BV’nin merkezidir. Yasuc adının aslı “Yasuq/ Yasug”tur. “q/ g”, “c”ye dönüşmüştür.

Türkçe olan “Geçme” adı, “tirme” gibi Farsça’ya da girmiştir. (http//Loristan-tr.blogspot.com, 18 Haziran 2008)



35.Kürdistan Bölge Valiliği

استان كردستان

Merkezi: Senendec سنندج
Valilik merkezi Senedec kenti, 1406 yılında Şah Safi’nin saltanatı döneminde kurulmuştur. Dağın eteğinde kurulu olması nedeniyle Kürtçe “Sene” denmiştir. Eski dönemde askerî stratejik önemi olan bir yerdi. “Sene-dej/ Sene kalesi” olarak anılmaya başlamış, zamanla kesret-i istimal nedeniyle “Senendec” hâlini almıştır. (Mehr’üz-Zaman Novbân, Veche Tesmiye Şehrhâ ve RusTahâ-yı İran, s.78)

Kürdistan, İran’ın batısında, Güney Azerbaycan BV’nin güneyinde dağlık bir bölgedir. Türkiye ve Irak’a yakın olması nedeniyle siyasi ve askerî açıdan stratejik bir konuma sahiptir. Kürdistan aşiretleri daha çok Bane, Sakız, MeRivan, Divandere, Senendec ve Oramanat/ AvraMaNat’ın yüksek dağlık bölgelerinde ve derin vadilerinde yaşamaktadır. Yaylak olarak, kendi mıntılalarındaki çayırlıklardan otlak olarak istifade etmekte, yarı yerleşik hayat sürmektedirler. -Şeyh İsmailî, -Duracî, -SorsoRi, -Lek, -KuMaSi, -Gelbaği, -Menemî ve -GalgAliler bölge valiliğinde meskûn önemli il/ ulus ve tayfalardır. Hayvancılık ve tarımla meşguldürler. Halı, kilim, cicim ve kendi ihtiyaçları için kumaş dokumacılığı gibi el sanatlarında Mahirdirler. Bilindiği üzere Gelbağiler, Azerbaycan kökenlidir.

Bölge valiliğinin doğusunda Zazaca, merkezi Kürdistan’da Kırmancça, batısında Lorca konuşulmaktadır. Kuzey Kırmancça’nın lehçeleri; -Botanî, -HakkaRi, -Bayezidî ve -ŞemdiNanî, Doğu Kırmancça’nın lehçeleri; -Soranî, -BAbâyî, MangoRi, -Gorkî, -Mukriyânî, -Ardelânî, -Gorânî ve -KelhoRi, Lorca’nın lehçeleri ise; -Bahtiyari, -Lekî ve -Feylî’dir. ORaman’da konuşulan -ORamî lehçesi, Kürtçe’nin en eski lehçelerinden biridir. Kürdistan bölgesindeki edebiyat Soranî lehçesindedir.

Bölge valiliğinin Gurve ve Bicar-ı Gorus بيجار گروس kent merkezleri ile çevrelerindeki bazı köyler Türk’tür. Bölge valiliğinde birinci dil Kürtçe, ikinci dil Türkçe’dir.

Kürdistan’daki Kürtler Sünni/ Şafii mezhebinden, Türkler Şia/ Caferi’dir. Senedec kent merkezinde Yahudi ve Hıristiyan azınlığa mensup insanlar da yaşamaktadır. (Sirus Nisari, Coğrafya-yı İran, s.347; Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2 .cilt, s.895, 898-899 )

36.Küresinli İli

كره سنى
Küresinliler, Hoy civarında Türkiye sınırına (Van) mücavir mıntıkada yaşayan Azerbaycan il/ uluslarındandır.

Hoy’un, kuzeye doğru geniş bir ovası bulunmaktadır. Rakımı 1.139 metredir. Çevresindeki yüksekliğe göre aşağıda olduğu için ıstılah olarak Hoy Çukuru (Hoy Çuxuru) adı ile anılmaktadır. Havası ve suyu mutedil olmakla beraber sıcağa meyleder. Yıllık yağış miktarı 350 mm.’dir.

Hoy ilçesi daha önce hem Türkiye’ye, hem de Sovyetler Birliği’ne komşu olması nedeniyle stratejik bir konuma sahipti. Yapılan mülki düzenlemeyle Hoy ilçesine bağlı olan Maku ve Siyah-çeşme nahiyeleri ilçe konumuna getirildi. Bugün Hoy, sadece Türkiye ile sınırdaştır. Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Curmhuriyeti ile arasında Maku ilçesi bulunmaktadır.

Küresinli Türk ili ile Kürt Mamakanlu iline bağlı insanların oturduğu Türkiye sınırındaki Kotur ve Elend önemli bir bölgedir. Türkiye-İran demiryolu Kotur’dan geçmektedir.

Yazarı belli olmayan X. yüzyıl eseri “Hududül-Alem” ve Hamdullah Mustovfi Kazvinî’nin “Nüzhetül-KuLub”unda; Hoy’un bolluk bir yer olduğu ifade edilmektedir. Hamdullah Mustovfi şöyle yazmaktadır: “Hoy, Dördüncü İklim (memleket) olup, orta büyüklükte bir şehirdir. Çevresi 6.500 gâmdır (kadem/ adım). Havası sıcağa meyillidir. Suyu Salmas dağından gelir, Aras’a dökülür. Bağları çoktur. Üzümü iri, tatlı ve sulu peygamber armudunun menendi yoktur. İnsanları beyaz tenli, Turan/ Hitaî soylu ve güzel yüzlüdür. Bundan ötürü Hoy’a İran Türkistanı (TürkisTan-ı İran) denmektedir”.

Hoy kenti, Tahran’ın 777 km kuzeybatısında olup, Tebriz’e 149, Urumiye’ye 194 km’dir. (NazaRi be Tarih-i Azerbaycan, s.35)

Tarihi dönemlerde Hoy özel önemi hâiz bir yerdi. İslam öncesi, ünlü İpek Yolu’nun doğu ve batıyı birbirine bağlayan mühim bir kolu üzerinde bulunuyordu. İslami devirde, Cezîre ve Arabistan’dan Maverâ-i Hazar, Aras, Erdebil ve Azerbaycan’ın merkezine, yol güzergâhı üzerinde bulunan Hoy’dan ulaşılmaktaydı.

Ş.1362/ 1983 yılı sayım sonuçlarına göre Hoy’un nüfusu 245.567’dir. Bunun 51.392’si erkek, 49.796’sı kadındır. 1996 yılı genel nüfusu 323.194, 2006 yılı itibariyle şehir merkezi 178.708’dir. (Coğrafya-yı Otsan-ı Azerbaycan-ı Garbi, s.33-34; İ.Afşar, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 1.cit, s.170) Küresinli ili, Batı Azerbaycan Türk illerinden biridir. Küresinliler Hoy etrafında, Türkiye (Van)-İran (Hoy) sınırının iki yakasında yaşamaktadır. Yaylakları Sökmenabad, kışlakları Kotur’dur. Tamamına yakını yerleşik hayata geçmiş, hayvancılık ve çiftçilikle geçinmektedirler. (İranşehr, 1.cilt, s.120)

Küresinlilerin bir bölümü İran’da, diğer bölümü Türkiye’dedir. Kotur, aralarındaki sınırı oluşturur. Dilleri Türkçe’dir. İran’da oturanlar Farsça da anlarlar. İran yazılı kaynaklarında, Küresinlilerin Türk olduğuna dair bilgi hemen hemen yok gibidir. Araştırmacı-yazar İrec Afşar, Küresinlilere Kürt demektedir. İrec Afşar’ın tespitinin doğru olmadığını kesin bir dille ifade edebiliriz. Küresinlilere, Kara-Sünni ve Giresunlu diyenler de vardır. İran’daki Küresinliler, komşuları olan Mamakanlu Kürt aşireti gibi şal-şepik giymektedir. İrec Afşar’ı bu durum da yanıltmış olabilir. Veya Küresinliler hakkında yazdıkları alıntıdır, sahayı görmemiştir.

Urumiye Üniversitesi Öğretim Üyesi İbrahim İskenRiNiya da aynı yanlışlığa düşerek, “SahTar-ı Sazman-ı Îlât ve Şîve-i Maîşet-i AŞayir-i Azerbaycan-ı Garbi” isimli araştırmasında, Küresinli Türkleri’ni Zîlân ili bünyesinde; -Burukî/ Burukanlu, -Gılkî, -Haydaranlu ve -Sipkîler gibi bir Kürt aşireti olduğunu ifade etmiştir. İskendeRiNiya, çalışmasını Urumiye’de yaptığı halde, Üniversiteye bir-iki km mesafedeki Çarcîbaşı’na (pazar yeri) gidip, hemen rastlayacağı bir Küresinli’den Türk olup olmadığını kolayca öğrenEbilirdi. Aynı araştırmayı Urumiye’ye bağlı Hoy ilçesinde de kolaylıkla yapabilirdi. Her iki araştırmacı kitaplarında Küresinliler konusunda yanıltıcı bilgiler vermiştir. Özellikler İbrahim İskenRiNiya Bey’in Urumiye’de bulunmasına rağmen yanlış bilgi vermesi büyük eksikliktir. Kitabını, Urumiyeli bir öğretim üyesine göstermesi bile bu ve benzeri hataları önleyEbilirdi. (SahTar-ı Sazman-ı Îlât ve Şîve-i Maîşet-i AŞayir-i Azerbaycan-ı Garbi s.115-116)

Öte yandan Türk olan Küresinlilerin bir Kürt ili olan Zîlân iline bağlı olmasında garipsenecek bir durum yoktur. Ancak Küresinliler bağımsız bir ildir. Zîlân’la komşuluk dışında bir bağlantıları yoktur. İl yapılanmasında, il ile bağlı tayfa/ aşiretin etnik yapısının farklı olması mümkündür ve doğaldır. Hamse ili Türk olmakla birlikte, bağlı tayfaları arasında Arap ve diğer etnik grupların bulunduğu hepimizce maLumdur. Günümüzde Lor-Bahtiyariler içerisinde Türk tirelerinin bulunması gibi. Aynı şekilde Horasan’daki Kürt aşiretleri arasında da Türk tire ve tayfaları bulunmaktadır. Yeri geldikçe bu aşiret ve cemaatlerden bahsedilmiştir.

Dere-i Zîlân, Türkiye toprakları dâhilindedir. Zîlân İli burada otururdu. Maku bölgesine, Dere-i Zîlân/ Zîlân Deresi’nden gelmişlerdir.

İbrahim İskenRiNiya’ya göre Zîlân İli’ne bağlı tayfa/ aşiretler:

-Küresinli (Türk)

-Burukî/ Burukanlu; halen Zîlân bünyesinde bağımsız bir aşiret olan Gılkî tayfası, Burukanlulardan ayrılmadır. (Kürt)

-HayDaranlu (Kürt)

-Sipkî/ Sipkanlu: Bu aşiret Türkiye’de oturmaktadır. (Kürt)

-CeLali: Aşiret hem Türkiye’de, hem de İran’da yaşamaktadır. (Kürt)

Küresinli İli, Hoy ve eski adı Şahpur veya Dilman/ Dilmagân olan Salmas civarında ikamet etmektedir. Bunun yanı sıra Batı Azerbaycan Bölge Valiliği’nin diğer şehir ve kasabalarında az da olsa oturanlar vardır. İl mensupları, komşuları Kürtler gibi şal-şepik giymekte, ancak Türkçe konuşmaktadır. Küresinlilere, “Hatunoğlu Aşireti” de denmektedir. Şah’ın son dönemlerinde aşiret reisleri Nezir Küresinli idi. Aynı dönemlerde Kotur bölgesi aşiret reisi Abdurrahman Dadaşzade, Salmas/ Şahpur bölgesi aşiret resisi Bişar Maksudî idi. Bugünkü aşiret reisleri, yerel Küresinli hanedanı üyesi olan Küresinli, Dadaşzade ve Maksudî aileleri mensuplarıdır. Aşiretin diğer reislerinden Abdullah Musalu, Yukarı Habeş (Kotur/ Habeş-ulyâ) köyünde, İsmail Yâver ise, Kotur/ Almalu köyünde otururdu.



Büyük bir il olan Küresinlilerin önemli bir bölümü, 1922 yılında Türkiye’ye geçmiştir. Van ve çevresi ile Çaldıran, Özalp, Saray ve Edremit ilçelerine yerleşmişlerdir. Haliyle Azerbaycan’daki nüfusları azaldığından il eski gücünü kaybetmiştir.


Küresinli İli Tireleri


İsmail Yâver

Hacc Ali ZaManî

Abdullah Şahmurad Musalı

Hüseyin Muhammedî

Nasreddin Hasanzade

Gül Muhammed Abdullah Sadıgî

(İbrahim İskendeRiNiya, SahTar-ı Îlât ve Şîve-i Maîşet-i AŞayir-i Azerbaycan-ı Garbi, s.115,121-123)
Muhammed Cevâd Meşkûr’un “NazaRi be-TaRih-i AzerbâyCan ve Asar-ı BAstanî ve Cem’ıyyetşiNaSi Ân” sisimli kitabına göre Küresinli ili yerleşim birimleri şöyledir:


Hoy/ Rahal Köy Birliği’ne bağlı Küresinli yerleşim birimleri

(Abân-Mah 1345/ 1966 nüfus sayımı)


Yerleşim Birimi

Hane sayısı

Kadın

Erkek

Toplam

Hisar

4

10

17

27

Yezdikân

117

327

358

685



Hoy/ Kotur Köy Birliği’ne bağlı Küresinli yerleşim birimleri

(Abân-Mah 1345/ 1966 nüfus sayımı)


Yerleşim Birimi

Hane sayısı

Kadın

Erkek

Toplam

Estırak

76

244

277

521

Almalu

46

148

146

294

Habeş-ulyâ/ Habeş-bâlâ

62

156

192

348

Habeş-süfla/ Habeş-pâîn

75

193

211

404

Raviyân

57

193

182,

375

ZeRi

105

245

317

562

Kotur

214

475

655

1.130

Kelet-ulyâ/ Kelet-bâlâ

25

77

76

153

Kukerd

89

282

274

556

Mahin

61

170

179

349

Hinduvân

36

132

164

296




Salmas(Şahpur) KüreSünni/ Küresinli Köy Birliği’ne bağlı yerleşim birimleri

(Abân-Mah 1345/ 1966 nüfus sayımı)


Yerleşim Birimi

Hane sayısı

Kadın

Erkek

Toplam

Uryan

47

173

178

351

Eyân

52

177

186

363

Piyecüg

11

43

51

94

Çahar-sütun

29

137

121

258

Çiçek

62

208

231

439

Dir-Ali

25

96

119

215

Rebekabad/

Rikabad


32

115

138

253

Saray-Melik

51

176

188

364

SeylAb

150

417

443

860

Şeker-yazı

151

444

493

937

Şorik

66

157

189

346

Şeydân

22

62

74

136

Şirekî

32

109

131

240

Kânyân

81

246

245

491

Gül-Âdem/ Gülabad

9

36

30

66

Gûpe

17

80

81

161

Golân

18

53

61

194

Leşkerân

27

74

82

156

Mafîkendi

34

116

122

238

Verdân

72

246

255

501

Hûdur

57

178

218

396

Yengece

27

83

91

174




Salmas(Şahpur) İlçe Merkezine bağlı Küresinli yerleşim birimleri

(Abân-Mah 1345/ 1966 nüfus sayımı)


Yerleşim Birimi

Hane sayısı

Kadın

Erkek

Toplam

Mugancug

344

1017

1.078

2.095

(Muhammed Cevâd Meşkûr, NazaRi be-TaRih-i AzerbâyCan ve Asar-ı BAstanî ve Cem’ıyyetşiNaSi Ân, s. 653, 659- 660, 699-700; Alb.)
Hoy/ Rahal Köy Birliği: Aile sayısı: 121, kadın: 337, erkek: 375, Toplam nüfus: 712

Hoy/ Kotur Köy Birliği: Aile sayısı: 846, kadın: 2.315, erkek: 2.673, Toplam nüfus: 4.988

Salmas (Şahpur) KüreSünni/ Küresinli Köy Birliği: Aile sayısı: 1072, kadın: 3.426, erkek: 3.727, toplam nüfus: 7.153

Salmas (Şahpur) İlçesi Mugancug köyü: Aile sayısı: 344, kadın: 1017, erkek: 1.078, toplam nüfus: 2.095


Aile sayısı: 2.383

Kadın: 7.095

Erkek: 7.853

Toplam nüfus: 14.948


Küresinli aşireti hakkında aşağıda verilen istatistik bilgileri, sadece Hoy’a bağlı Rahal ve Kotur köy birliklerine bağlı yerleşim birimlerinde oturan Küresinlilere aittir:

1985 yılı resmi tespitlerine göre Zîlân İli’ne bağlı tayfa/ aşiretlerden göçü sürdürenler:

-Burukî/ Burukanlu göçer oba sayısı: 8, aile sayısı: 261. Aşiretin % 55’i

-Gılkî göçer oba sayısı: 8, aile sayısı: 140. Aşiretin % 29’u

-Küresinli göçer oba sayısı: 4, aile sayısı: 78, Aşiretin % 16’sı (Hoy bölgesi)


Göçe devam eden Küresinli obaları


Oba adı

Hane sayısı

Yaylak

Kışlak

Göç Güzergâhı

Abdullah Şahmurad Musalı

8

Köşk-Ali, Çeş-süfla, Kotur

Çeş-süfla, Kotur

Köşk Ali, Ceş- süfla

Gül Muhammed Abdullah

8

Türken, Çeş-süfla, Kotur

Çeş-ulyâ, Kotur

Türken, Çeş- ulyâ

Hacc Ali ZaManî


3


Meydan, Hinduvân, Kotur

Hinduvân, Kotur

Hinduvân, Meydan

İsmail Yâver


60

Zekî, Kelet, Kotur

Almalu

Almalu, Hinduvân, Şerifabad, Zekî

Nasreddin Hasanzade




(Yaylaların güvenli olmaması nedeniyle tespit edilememiştir)







Hüseyin Muhammedî




(Yaylaların güvenli olmaması nedeniyle tespit edilememiştir)







(İbrahim İskendeRiNiya, SahTar-ı Sazman-ı Îlât ve Şîve-i Maîşet-i AŞayir-i Azerbaycan-ı Garbi, s.121-123)

*

Küresinliler, Batı Azerbaycan’da yaşayan Azerbaycan Türk illerindendir. İnanç farklılığı dışında herhangi bir ayrılıkları bulunmamaktadır. Küresinliler, Sünni/ Şafii’dir. Şafiilik, Doğu Anadolu Türkmenleri, Güney Azerbaycan’ın batısında yaşayan Türkler arasında kabul görmüş bir mezheptir. Haklarında tarihi kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. Küresinliler halen Güney Azerbaycan’ın Batı Azerbaycan BV topraklarında ve Türkiye’de oturmaktadır. Urumiye kentinin kuzeyindeki Salmas (Şapur/ Dilmağan), Hoy ve Kotur şehirleri çevresi iskân sahalarıdır. İran’daki nüfuslarının, sanayi şehirlerine göç edenlerle birlikte 25-30 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Küresinlilerin Selçukluların batıya hareketi sırasında bu bölgeye yerleşen Oğuzlar olduğu görüşü ağırlıktadır. Ancak Çepni oldukları yönünde ispat edilememiş iddialar da bulunmaktadır. Hatta Türkiye’nin Giresun bölgesinden geldiklerini söyleyenler de vardır. Konu ile ilgili yazılı belgeler ele geçtikçe konu netleşecektir. Küresinli adının menşei ve adı konusunda da çeşitli rivayetler vardır. “Kara-Sünni”, “Kore-Sünni/ Kör edilmiş Sünniler, “Çepni” ve “Giresunlu” bunlardan bazılarıdır.




Urumiye, Hoy, Salmas Küresinli Köyleri


Urumiye

Hoy

Salmas

Guluncu/ Quluncu

Estikan

Şekeryazı

Gecin

Yestikan

İstisu

Velinde

Babekan

Kaniyan

Heneye/ Xeneye

Dize

Verdan

Balov

Garatepe

Ala-Sürme

Mirava

Kotur/ Qotur Mahalı

Şireki

Neybin

Mehin/ Mexin

Silav

Balanış

Râviyan

Höder

Dize-Dol

Zeri

Hakveran

Kehriz

Kukut

Çiçek

Kültepe

Almalı

Mafikendi

Tümeler

Zeyve/ Zîve

Rikavâ

Kükede

Hindivan

Seremerih

Didan

Körpiran

Şeydan







Gulan-Yengice







Ağziyaret







Şorik







Yengice







Orban

(Firuz Saidî)
Kaynaklarda yer alan Küresinli yerleşim birimlerini gösteren bu liste üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan verilmiştir. Bunula birlikte, resmi mülki yapılanmaya 1966 yılı nüfus sayımı sonuçları da eklenerek, “Hoy/ Rahal Köy Birliği”, “Hoy/ Kotur Köy Birliği” ve “Salmas KüreSünni/ Küresinli Köy Birliği”ne bağlı Küresinli yerleşim birimlerinin listesi hazırlanıp yukarıda verilmiştir. Çünkü yazılı belge görülmeden alınan listelerde orfografya hataları olabilmektedir.

Öte yandan listenin sol sütununda yer alan Urumiye Küresinli köy listesine şimdilik katılmamız söz konusu değildir. Farklı belgeler ortaya çıkması halinde, konu yeniden değerlendirilEbilir. Bu yerleşim birimleri Sünni/ Şafii Türk nahiye ve köyleridir. Türk ve Şafii olmakla beraber, Küresinlilerle il/ ulus yapılanması bakımından herhangi bir ilişkileri bulunmamaktadır. Zaten yüzlerce yıldır şehir hayatı yaşayan Urumiyeli Türk aydınları böyle bir ilişki kurulmasını peşinen reddetmektedir. Sadece şöyle derler: “Biz de Küresinliler gibi Sünniyiz ve Azerbaycan Türküyüz. Onlarla aşiret bağlantımız bulunmamaktadır. Çünkü biz yüzyıllardır şehir hayatı yaşıyoruz”. Bu nedenle Urumiye şehir merkezi ile çevresinde oturan Sünni/ Şafii Azerbaycan Türkleri ayrı başlık halinde ele alınmış ve incelenmiştir. Bkz.→Batı Azerbaycan BV

Son dönemlerde Küresinli yerleşim birimlerinde göç sebEbiyle nüfus eksilmeleri gözlenmektedir. İş ve benzeri nedenlerle Tahran, Şiraz, Kerec gibi büyük şehirlere göç etmektedirler. Sünni olsun, Alevi/ Kızılbaş olsun, Caferi/ İmami olsun bölge Türklerinin tamamı Azerbaycan Türkü’dür.
I.Dünya Savaşı Yılları

ve

Küresinlilerin Ş. 1301/ Ağustos 1922’de Güney Azerbaycan’dan Türkiye Topraklarına Göçü


I.Dünya Savaşı başlayınca, Salmas Rusların eline geçti. Osmanlı ordusunun Salmas’ı zaptetme çabaları sonuç vermedi. 1915 yılında Osmanlı Nasturileri/ Süryanileri ayaklandılar ve devlete karşı silahlı mücadeleye başladılar. Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğrayan Nasturiler, Rus ordusunun yardımı ulaşmayınca çekilmek zorunda kaldılar. Türk topraklarından Rus ordusunun bulunduğu Batı Azerbaycan/ Urumiye bölgesine geçtiler. Azerbaycanlılar, Nasturi Süryani/ Asurilere Türkiye’den geldikleri bölgeden ötürü “Cilo” adını verdiler. Azerbaycan Türkleri, Cilolara yardımı esirgemedi. Fakat Cilolar, Ruslar bölgeyi terk edince soydaşları olan Doğu Asur, Keldanî/ Katolik Asuriler ve Ermenilerle birlikte onların yerini alıp, Batı Azerbaycan’da kontrolü ele aldılar. Urumiye ve Salmas’ta soygun ve katliamlara giriştiler. Azerbaycanlılar, Halil Paşa’nın bölgeye gelmesiyle Ermeni-Süryani zulmünden kurtulabildi. Cilolar dâhil diğer mezheplerden olan Süryaniler, İngilizlerin yardımı ile Bağdat’a kaçtılar. Bu hadiseler, Azerbaycanlılar tarafından “Cilolug veya Cilo gailesi” olarak adlandırılır. Bu olaylar sırasında Salmas ve Urumiye’de 100 bin civarında Azerbaycan Türkü katledilmiştir. Kacar hanedanı tahttan uzaklaştırıldıktan sonra Irak’a kaçan Asurilerin büyük bölümü Rıza Han’ın verdiği destek sonucu geri döndü. (Tovhid Melikzade) Bkz.→Ermeniler; Batı Azerbaycan BV; Karapapaklar

Bu dönemde dikkat çeken en önemli hadise, birbirleri ile anlaşamayan Asuri ve Ermenilerin ilk defa işbirliği yaparak, Urumiye bölgesinde Hıristiyan Asuri-Ermeni Federe Devleti kurma çalışmasıdır. Türkiye-İran-Irak sınırındaki stratejik noktada bir Hıristiyan devletçiğin kurulması çalışmasını İngiltere, Fransa, ABD, Rusya ve benzeri devletler desteklediler. Osmanlı ordusunun bölgeye girmesi, Hıristiyan devleti kurma girişimini sonuçsuz bıraktı. Özellikle Ermenilerin bölgede uyguladığı vahşet ve katliamda binlerce Azerbaycan Türkü hayatını kaybetti. Halil Paşa komutasındaki Osmanlı birliklerinin bölgeye girişi, İttihat Terakki’nin meşhur Türkistan Seferi programının bir parçasıdır. Bu sefer, aynı zamanda Ekim devrimi ile Rusların tahliye ettiği bölgenin kontrol edilmesi amacını da gütmekteydi. İşte bu sefer, Türk-İran-Irak ortak sınırında Asuri-Ermeni Federe Devleti’nin kurulması hayallerini yok etmiştir. Oldukça önemli olan bu konuda henüz doyurucu akademik çalışma yapılmamış ve/ veya yapılamamıştır. Emperyalistler, bölgede stratejik konumu yüksek bölgede Hıristiyan Asuri-Ermeni devletçiği kurmayı başarabilselerdi bölgede Kürt terör örgütlerine ve Kuzey Irak’taki Kürt oluşumuna ihtiyaç duymayacaklardı. Türkiye ve İran’ın, bu belayı defeden Halil Paşa’ya vefa borcu vardır. Ancak bu belanın büyüklüğünün farkında olmayan bazı İranlı yazarlarlar ile İtilafçı gelenekten gelen bazı Türk yazarlar, Halil Paşa’ya veya İttihatçılara kitaplarında ateş püskürmektedir. Gerek Halil Paşa, gerekse bölgeye gelen İttihatçı Türk grup ve heyetlerinin faaliyetlerine ırkçı ve Türkiye’de olduğu gibi İtilâfçı yaklaşımın dışında bir de bu gözle bakılmasında yarar vardır.

“Almanya, İngiltere ile Rusya’nın İran’da bırakacağı boşluğu bilgi, sermaye ve teknik gücü ile doldurup ustünlük kurabileceğini tasarlamıştı. Türklerse İran, Azerbaycan ve gereğinde Orta Asya’daki Türk ve Müslüman halka dayanarak söz sahibi olmayı planlamıştı.

İran’a biri İttihat ve Terakki hatibi Ömer Naci, diğeri de Ömer Fevzi komutasında iki koldan giren kuvvetler, 1915 yılı Ocak ayının 7’sinde Urumiye’yi, 12 Ocak’ta Tebriz’i almayı başardılar. Bu sırada Dilman (Salmas) da Van Jandarma Birliği tarafından ele geçirildi. Ne var ki, Türk bayrağını görünce ayaklanıp Türklere katılacağı umulan halk, kımıldamadı. İran hükümeti, topraklarına yapılan Osmanlı saldırısını protesto etmekle yetindiyse de, Ruslar Sarıkamış Muharebesi’nden sonra Kuzey İran’a getirdikleri kuvvetlerle Şubat başında Osmanlı kuvvetlerini geri çekilmeye zorladılar. Halil Bey (Paşa) komutasında İran’da hareketlere girişmek üzere düzenlenen ve Birinci Sefer Kuvveti adını taşıyan birlik, Doğu Anadolu’da Ermenilerin isyanı ve Van’ı ele geçirmeleri nedeniyle ortaya çıkan kuşkulu durum yüzünden kendinden beklenen sonucu İran’da elde edemedi. İngilizlere karşı cihat programının uygulayıcısı olan ünlü casus Alman Konsolosu (Wilhelm) Waismuss, Kaşkayı bölgesinde İngilizlere karşı propaganda faaliyetine girişti. Şiraz valisini kendi tarafına çekerek, bölgedeki İngilizleri kovdu. Yine aynı senenin ilkbaharında Rauf (Orbay) Bey başkanlığında Hasan (Atakan, Orgeneral), Osman Tufan, Çerkes Ethem ve daha başka uzmanlardan kurulu heyet, Kabil’e gönderildiyse de, yollar kapalı bulunduğundan İran’da kaldı. Ancak, teşkilat-ı Mahsusa, konudan haberdar olmakla beraber, Almanların farklı hesaplarının olmasından ötürü Waismuss’un faaliyetlerinden tedirginlik duyuyordu.

Goldz Paşa’nın İran harekâtına memur edildiği sırada, İran’daki Türk kuvvetleri Kasr-ı Şirin, Kirmanşah ve Bicar bölgelerinde bulunmaktaydı. Bu kuvvetlerin toplamı 8 bin kişi kadardı. Kirmanşah’ta Şah hükümetine karşı kurulan Nizamüs-Saltana başkanlığındaki hükümetten gerekli yarar sağlanamıyordu. Aynı sıralarda İran’da Rusların 27 bin, İngilizlerin halktan kurdukları 8 bin kişilik bir jandarma kuvveti vardı”. (Ord.Prof..Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi, V.cilt, 490-492) Bkz.→Sonsuz Nöbette görev, Paul Leverkuehn’ün Anıları, (Çeviren: Zekiye HasançEbi) Arba Yayınları, 1998

Urumiye Asuri/ Keldani Kilisesi Başpiskoposu Bünyamin Mar Şem’un’un (Biniamine Mar Şemun) isyanı ve Ermenilerle işbirliği, bölgede huzur bırakmamış, özellikle Azerbaycan Türkleri’nin perişan olmasına neden olmuştu. Bu kargaşada Şakak aşireti reisi İsmail Ağa Simko/ Simitko, Urumiye Süryani Başpiskoposu Mar-Şem’un’u öldürmesi sonucu bölgede kurulacak Hıristiyan Federe Devleti hayalini ebediyen yoketmiştir. Osmanlı birliklerinin gelmesiyle Ermeni çeteleri bölgeyi hemen terketti. İran hükümeti, ülkenin işgal altında olması ve ellerinde yeterli silahlı güç bulunmaması nedeniyle Azerbaycan’daki olumsuz gelişmelere müdahale edemedi. Türk askerlerinin gelişi, Batı Azerbaycan’ın Türklerden arındırılması için yürütülen Ermeni-Asuri katliamının önüne geçti. Batı Azerbaycan halkı, bugün bile Türk Birliği’nin bölgeye gelişini şükran ve minnetle anmaktadır. İsmail Ağa Simko’nun, Bünyamin Mar-Şem’un’u öldürmesi olayı, ister kendi iradesiyle ister Kâzım Karabekir’le yürüttüğü müşterek operasyon sonucu gerçekleşmiş olsun, iki önemli sonuç doğurmuştur: Birincisi iki ülke (Türkiye-İran, daha sonraları Irak’ın kurulmasıyla üç ülke) sınırının birleşme noktasında bir Hıristiyan federe devletinin kurulma planını ortadan kaldırmışır. İkincisi, Azerbaycan’ın önemli merkezlerinden Urumiye bölgesinde, ayrıca Hoy, Salmas şehir ve köylerindeki Türk halkına yönelik Ermeni ve Asurilerin başlattığı etnik temizlik harekâtının devamını önlemiştir. Kısaca hem İttihat-Terakki’nin Türkistan seferi çerçevesinde Azerbaycan’ın batı bölgelerine girişi, hem de İsmail Ağa Simko’nun Mar-Şem’un’u öldürmesi, Türkiye ve İran’ın başını ilelebed ağrıtacak olan emperyalistlerin planını çökertmiştir. Ancak geçen bu süre içerisinde emperyalistler boş durmamış, Türkiye ve İran’ın başına bu defa Kürt terör örgütlerini musallat etmiştir. Dün Asuri-Ermeni devletçiği, bugün Kürt terör örgütleri. Türkiye ve İran ayık olmadığı sürece, bugünün yarını da her iki ülke için hatta bölge ülkeleri için yeni karanlık oyunlarla, belalarla dolu olacaktır…

Azerbaycan’ı kurtarma harekâtı çerçevesinde Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Tebriz’e girmiş, aynı yıl 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’yu aldıktan sonra Gence’ye doğru ilerlemiştir. Bakü Türk halkını, İngiliz desteğindeki Ermeni çetelerin elinden kurtarmıştır. Azerbaycanlılar, Nuri Paşa’ya şiirler, destanlar, şarkılar yazmıştır. Modros mütarekesi nedeniyle Azerbaycan’da fazla kalamamış ve yurda dönmüştür. Daha sonraları “Killigil” soyadını alacak olan Nuri Paşa, Damad-ı ŞehriyaRi Enver Paşa’nın sekiz yaş küçük kardeşiydi.

Mayıs 1919 tarihinden itibaren yaşanan otorite boşluğundan istifade eden Şakak aşireti reisi İsmail Simko liderliğinde Kürtler ayaklandı. Kısa süre içerisinde Azerbaycan’ın batı bölgesi Kürtlerin eline geçti. Bu olaylar sırasında 2.500 Salmas Türk katledildi. katliamdan kurtulabilenler, Tebriz’e kaçıp başlarına geleni kamuoyuna duyurdular. Şubat 1920’de Azerbaycan ordusu Salmas’ı kurtardı. İsmail Ağa, devlet güçlerine boyun eğdi. Azerbaycan’ın batı bölgelerinde bu kanlı olaylar cereyan ederken, Tebriz’de Güney Azerbaycan’ın muhtariyeti için HıyAbânî liderliğinde ayaklanma başladı. Tahran’dan Tebriz’e göderilen valiler, bölgeye giremedikleri için geri döndüler. HıyAbânî’nin ayaklanması sonucu Tebriz merkezli Güney Azerbaycan’da muhtar “Azadistan Türk Devleti” kuruldu.

Kürtler ve Ermenilerle İran devleti arasında çatışmalar baş gösterdi. Bu arada Küresinliler de boş durmadı. Mal, can ve namuslarını korumak için silahlandılar. İlin ileri gelenleri, kendilerine yönelik saldırı düzenleyEbileceği endişesiyle devletten İsmail Ağa Simko gailesinin halledilmesini istiyordu. Ancak devlet, Küresinlilerden de silahlarını teslim etmesini istedi.

1921 ve 1922 yıllarında Küresinlilerin İran’da ikamet ettikleri yerlerde yoğun karmaşa ve karışıklıklar yaşandı. Kürt, Ermeni ve Asurilerin İran yönetimi ile aralarında çıkan çatışmalardan Küresinliler de mağdur oldu. Küresinli halkı, köylerinin toplu halde bulunduğu Salmas’a (Şapur/ Dilman) bağlı Küresinli mahalı/ bölgesinin merkezi olan Sılav köyünde toplanan il/ ulus ileri gelenlerinin kararını bekledi. İsmail Ağa Simko öldürüldükten sonra, Hasan SalmaSi vasıtasıyla bölgedeki İran birlikleri komutanının mektubu Sılav köyüne ulaştırıldı. Mektupta, aşiretin elindeki silahları devlet yetkililerine teslim etmesi ve devlete itaatları istenmekteydi. Bölgede bulunan İran askerî güçleri, 25 Esed/ 14 Ağustos sabahı saat: 11.00’de Mugancuk güzergâhından Sılav’a doğru harekete geçerek, 25-26 Esed/ 16-17 Ağustos gecesi Sılav’ı muhasara etti. Sılavlılar, içme suyunu köyün yakındaki çaydan aldığı için güç durma düştü. Susuz kaldılar.

25 Esed/ 17 Ağustos sabahı saat 07.00’de İran askerî birliği, Sılav’ın kuzeybatısındaki Râviyân köyüne doğru yürümeye başladı. Bu sırada taraf değiştiren Seyyid Mir Hüseyin, askerî birlik komutanına; Küresinlilerin silahlarını teslim etmeyeceklerini, İran’a itaaat etmeyip Türk topraklarına göçe başlayacakları haberini ulaştırdı.

Bu sırada Şekeryazı, Kanıgeni, Rikâvâ, Seremerih, Verdan, Şorik, Sılav, Çiçek, Orban köyleri tamamen boşaltıldı, ekinler biçilmeden tarlada kaldı. Aynı gün saat 09.00’da İran askerî birliği, Küresinlileri yakalamak için Orban’dan harekete geçti. Küresinliler Küre’den ayrılarak, batıya Türkiye’ye doğru yola çıktı. silahlı muhafızlar çocuk, kadın, yaşlı ve yük hayvanlarını korumak için tepelerde mevzi almış, İran askerleri ile çatışmaya girmişti. Kacar Türk prenslerinden SipehBud/ Korgeneral EManullah Cihanbânî, “Küresinlilerin, namuslarını korumak için cesurca savaştıklarını” yazmıştır. Küresinliler, çatışmada kaybettikleri yakınlarının cesetlerini de baraberlerinde götürdü. 27 Esed/ 18 Ağustos gece yarısı saat 03.00’te Râviyân deresinden Keşkük gediği yönünde mallarıyla, çadırlarıyla Türk sınırına doğru yürüyüşe devam ettiler. Burada başlayan çatışma gece 03.00’ten öğleyin 14.00’e kadar devam etti. Cesurca savaşarak, Türk sınırına ulaşırlar. İran birliği, yolda yakaladıkları Küresinliler ve ganimetlerle geri döndüler.

2.500 hayvanı ganimet olarak, 150 çoluk-çocuk Küresinliyi de esir aldılar. Esirlerin arasında Küresinli ilim adamlarından Muhammed Sadık, Şekeryazılı Muhammed Kasım ve Muhammed Parsâ da vardı. Muhammed Kasım’ı müritleriyle birlikte serbest bırakarak, Türkiye topraklarına geçen Küresinlileri geri getirmelerini isterler. Diğerlerini, rehin olarak Hoy’a götürürler. Hoy’da Küresinli esirleri, kişi başına 5 İran gıranı karşılığı serbest bırakıldı.

Cereyan eden bu olaylar sırasında İran’dan ayrılan Küresinliler, Türkiye’nin doğu mıntıkasına yerleşti. Bunlardan çok az bir kısmı İran’a geri döndü. Aileler ikiye bölündü. Türkiye’ye göç eden Küresinliler; Van kent merkezinde sekiz mahalleye, merkeze bağlı yedi köye, merkeze bağlı sekiz beldeye, Başkale ilçesinde dört köye, Çaldıran ilçesinde oniki köye, Edremit ilçesinde bir köye, Özalp ilçesinde onüç köye ve Saray ilçesinde de altı köye yerleşti. Van’a yerleşen Küresinliler, ekonomik ve benzeri yaşam gaileleri nedeniyle İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara ve diğer büyük kentlere göç etmektedir.

Kaynaklarda, Küresinli ilinin Güneybatı Azerbaycanda; Köroğlu, Qız Kalesı ve Oğlan Kalesı gibi müstahkem kalelerinin bulunduğu kayıtlıdır.

Salmas, Kacar hanedanı döneminde önemini kaybetti. Salmas’ın hemen yanındaki Dilman/ Dilmağan adlı köye daha fazla önem verilmiştir. Ancak 1930 yılında meydana gelen büyük depremde hem Salmas, hem de Dilman köyü tamamen harap olmuş ve dört binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Bu depremde sadece Salmas’ta 2.500 kişi öldü. Şehir, uzun süre sonra yeniden kurulabildi. Yeni kente Şahpur adı verildi. 1945 Azerbaycan Millî Hükümeti döneminde Salmas’a çevrildi. Millî Hükümet’in ömrü kısa sürdü. Bir sene sonra İran ordusu Azerbaycan’a girdi, adı tekrar Şahpur yapıldı. 1979 rejim değişikliğinden sonra Salmas olmuştur. Salmas ile Dilman arasında kısa mesafe bulunduğundan Dilman/ Dilmağan adı aynı zamanda Salmas (eski Şahpur) kentini de ifade etmektedir. Kitaplarda bu adlara rastlandığında, farkı yerlermiş gibi algılanmamalıdır. Azerbaycan’da, “Dilmanlı” anlamına gelen “Dilmeğânî” soyadını taşıyan Türk aileler vardır. (hhtp://kuresunniler.com; Firuz Saidî; http://Tohid Melikzade.blogspot.com, 26 Nisan 2006)

*

Sosyolog Prof Dr.Orhan Türkdoğan, Van’ın Kasımoğlu köyü hakkında şu bilgileri veriyor: “Kasımoğlu köyü; bir Sünni AzeRi topluluğu… İran’ın Urumiye Vilayetine bağlı Hoy’dan seferberlik sıralarında gelip buralara yerleşmişler. Yerli Van halkı, bunları “Küresinler” olarak çağırmaktadır. Kür, Farsça’da “çok” anlamına geliyormuş. Zaten kendileri de İran’dan kalabalıklar halinde buralara göç etmişler. Bu ayrılık, daha ziyade İran’ın Sünni olan bu grubu Şiileştirme emellerine olan tepkilerinden kaynaklanmıştır. İran, Sünni olan öteki Azerileri Şiileştirme kampanyasını hızlandırmaya başlayınca, Küresinliler buna dayanamayarak, en yakın sınırı aşarak Van’a yerleşmişlerdir. (Orhan Türkdoğan, Kabile ve Aşiret Yapısı, s.18)



Yukarıda Küresinli Türkleri’nin Türkiye’ye göçleri konusunda detaylı bilgi sunmuştuk. Bu göçün İran’ın Kotur bölgesinde oturan Küresinlilerin Türkiye’ye ilticalarının Şiileştirme ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığının altını çizmek hakkâniyet bakımından gereklidir. Zaten Orhan Türkdoğan, burada saha derlemesini vermiştir.

Küresinliler köyü, şehir merkezine 32 km.uzaklıkta, 95 hanelik ve 835 nüfuslu, yeşillik bir köydür. İran’dan geldiklerinde bugünkü yerlerinde 4-5 hane kadar da Kürt nüfusu varmış. Şamil Efendi, İran’dan göç eden ve şu anda muhtarlık görevini yürüten deneyimli bir köy eşrafı. Van yöresinde, tahminine göre 250 bin civarında Küresinli AzeRi nüfusu mevcutmuş. Seçmen sayıları da 12 bin civarında imiş. Yöredeki başlıca Azeri köylerini Şamil Efendi şöyle sıralıyor: Kasımoğlu, Yumrutepe, Alaköy, Karagündüz, Köprüler, Beyüzümü, Kavunlu, Kıçanos, Lemizgirt, İskele, Kilimli, Saray, Özalp ilçesinin büyük bir kesimi, Zerenos ve nihayet Lim köyünün yarısı… Kasımoğlu halkı, büyük çapta buğday, arpa ekimi yanında hayvancılıkla da uğraşmaktadır. Her hanenin ortalama 80-100 dönüm kadar arazisi mevcut. Dengeli bir toplum yapısına sahip Kasımoğlu köyü”. (Orhan Türkdoğan,s.18)

Küresinli İli’nin Türkiye ve İran’da oturdukları sınır bölgeleri stratejik konuma sahiptir. Sınırın her iki yakası bu il sayesinde Türk’tür. Benzer şekilde Iğdır Devlet Üretme Çiftliği’nin kenarından akan ve Aras ile birleşen Karasu’nun her iki sahili de Türk’tür. İran tarafında Kara-Koyunlu Türkleri, Türkiye tarafında ise DÜÇ (Devlet Üretme Çiftliği), Aralık ilçesi, Küçük Ağrı Dağı eteklerinde Kızılbaşoğlu aşireti köy ve kömleri bulunmaktadır. Hakkari mıntıkasında ise Afşar Jirkiler oturmaktadır.

*

Küresin/ Giresun Gızı


Giresun’da bir gız gördüm

Gezer sallanı sallanı

Sanki bir suna-gaz gördüm

Yüzer sallanı sallanı


Hına yakmış ellerine

Heyran galdım dillerine

Altın mihek tellerine

Dizer sallanı sallanı


Gızıl gonçe yaz çiçeği

Budur gözeller göyçeği

Saçların Hind’in ipeği

Bezer sallanı sallanı


Dede Kâtip görsün gözün

Mısır’da Züleyha’nın yüzün

Gaş altından humar gözün

Süzer sallanı sallanı

Dede Kâtib-Urumiye

(http://wowturkey.com/forum/vievtopic, 12 Şubat 2010)


Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   88




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə