Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
494
peteğin inşa edileceği en verimli şekil ve açıları hesap ede-
cek matematiksel bir düşünme yeteneğine sahip değildirler.
İnsan zihninin matematiksel düşünme yeteneği diğer tüm
canlılara göre çok üst düzeydedir ve bu yeteneğin nasıl oluş-
tuğu ile ilgili natüralist-evrimci bir açıklama yapılamamakta-
dır. Ancak bu yeteneğin insana avantaj sağladığı ve doğal se-
leksiyon, seksüel seleksiyon gibi mekanizmalarla bu yeteneğin
ortaya çıktığını ifade eden açıklamalar mevcuttur. Bu açıkla-
malar, önceden dikkat çektiğim bir yanlışın ilave örnekleridir.
Bir özelliğin canlıya avantaj sağladığı için doğal seleksiyonla
seçildiği veya türün dişilerinin bu avantaja sahip bireylerle
çiftleşip (seksüel seleksiyon) bu avantajı yaygınlaştırdıklarını
söylemek, bahsedilen avantaj getiren özelliğin nasıl ortaya çık-
tığını göstermez; sadece ortaya çıkan özelliğin neden yok ol-
madığını gösterir. Eğer sorulan soru “Matematiksel özelliğe
sahip insanlar neden doğal seleksiyonla seçildi” olsaydı, bah-
sedilen cevaplar geçerli olabilirdi. Ama soru “İnsan zihninin
matematiksel düşünme gibi kompleks ve üst seviyede önemli
bir özelliği nasıl oluşmuştur” şeklindedir. Bu soruya ise natü-
ralist-ateist anlayışın verebileceği bir cevap yoktur.
4-Zihin, gelişmiş dil kullanma yeteneğine sahip olmalı-
dır:
20. yüzyılda felsefenin üzerinde en çok odaklandığı so-
runların başında dil konusu gelmektedir. Wittgenstein gibi
geçtiğimiz yüzyılın ünlü felsefecileri, ünlerini, bu soruna
odaklanarak elde etmişlerdir. Bu dönemde, dilin öğrenilmesi
ile ilgili yerleşmiş kalıpları kökten sarsan Noam Chomsky’nin
fikirleri devrim niteliğinde oldu. Chomsky, insan zihninin,
doğuştan özel yeteneklere sahip olmadan, dil öğrenme gibi
kompleks bir işi, bebeklik çağında gerçekleştirmesinin müm-
kün olamayacağını söyledi.
793
Eğer kendi bebekliğimize geri
793 Noam Chomsky, Dil ve Zihin, çev. Ahmet Kocaman, Ayraç Yayınevi, Ankara
(2001); Noam Chomsky, Language and Problems of Knowledge: The Managua
Lectures, MIT Press, Massachusetts (1988).
Tasarım Delili
495
gidersek, hatırlayamadığımız bu dönemde, dil öğrenmek gibi
zor bir işi, azmetmeden ve bilinçli, amaçsal hareket etmeyle
ilgili yeteneklerimiz oluşmadan—ancak dili kullanabilince
bu yeteneklerimiz oluşur, öncesinde mümkün değildir—be-
cerebilmiş olmamızın ne kadar olağanüstü olduğunu; bunu,
doğuştan zihnimizin sahip olduğu özel yetenekleri olmadan
gerçekleştirmemizin mümkün olmadığını anlarız. Belirli bir
öğretim süreci bile olmadan dil konuşma alışkanlığının edi-
nilmesi, insan zihninin bu zor işe ne kadar hazırlıklı oldu-
ğunu göstermektedir.
İnsan, diğer bütün canlılardan farklı olarak, sonlu sayıdaki
kelimeyle, sonsuz duruma uygun ifade ediş biçimleri kullana-
bilir. İnsanın bu yeteneği, matematik yeteneği gibi, hiçbir hay-
vanla kıyaslanmayacak boyutta gelişmiştir. Dünyadaki hiçbir
canlının iletişimi, dili yaratıcı bir şekilde kullanan ve onunla
her duruma uygun ifadeler oluşturan insanla kıyaslanamaz.
İnsanı insan yapan unsurların başında dil gelmektedir; gerek
kendimiz üzerine, gerek evren üzerine düşünmemize imkân
veren, kültür oluşturma ve iletmemize olanak sağlayan, üretici
şekilde dil kullanma yeteneğimizdir. İnsanın insan olmasında,
dik durma veya başparmağın mevcut şekilde olması gibi özel-
liklerden çok daha fazla dil kullanma yeteneği önemlidir. Bu
özellik, biz insanlara doğada büyük avantaj sağlar ve yok ol-
maya karşı direnmemize, bedensel hassaslıklardan doğan ek-
sikliklerimizi kapamamıza olanak verir. Ama doğal seleksiyon
bu özelliğin açıklaması olamaz; önce bu özellik açığa çıkmış
olmalıdır ki doğal seleksiyona karşı avantaj sağlamış olalım.
Doğal seleksiyonun, bu özelliğin yavaş yavaş gelişmesini her
aşamada korumuş olması, bazılarınca arzu edilen açıklamadır;
fakat bu yavaş yavaş gelişmeyi gösteren canlılar veya fosil-
leri doğada mevcut değildir. İnsanın dili kullanma yeteneğiyle,
hayvanların en gelişmiş şekilde iletişim kuranlarının arasında
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
496
bile tesadüfle ve doğal seleksiyonla kapatılması imkânsız bir
uçurum vardır.
5- Zihnin, hafıza ve duyu algılarını değerlendirme gibi
birçok özelliği olmalıdır:
İnsan, üretici bir şekilde dil kul-
lanma ve kültür oluşturma yeteneğiyle diğer canlılardan ayrı-
lır. Fakat bu özelliklere uygun bir hafızaya sahip olmasaydık;
örneğin yirmi-otuz kelimeden fazlasını aklımızda tutamasay-
dık, bu kadar gelişmiş bir dil kullanma ve düşünme yetene-
ğine sahip olamazdık. Aynı şekilde zihnin en önemli fonksi-
yonlarından birisi dış dünyadan gelen görme, işitme, dokunma
ve tatma gibi duyu algılarını değerlendirmektir. Gözün görme
duyusuna katkısından, kulağın işitme duyusuna katkısından
daha önemlisi beyinde görme ve duyma fenomenlerinin na-
sıl oluştuğudur; ne yazık ki beyinde duyu algılarının nasıl
değerlendirildiğine dair çok az şey biliyoruz. Fakat biliyoruz
ki duyu verileri, milyarlarca nöronlu ve trilyonlarca sinapslı
beynimizde değerlendirilmeden, zihnimiz mevcut yetenekle-
rine sahip olamazdı.
Hayvanlar dünyasında birçok canlının gelişmiş hafıza ye-
tenekleri olduğunu biliyoruz. Ayrıca insandan daha uzağı gö-
ren, daha keskin koku alma yeteneği olan, dokunma duyuları
daha gelişmiş hayvanlar var. Bu yüzden bu maddede değin-
diğim zihin özelliklerinde -matematiksel düşünme ve dil ye-
teneğinde olduğu gibi- insanla diğer canlılar arasında uçurum
olduğunu söylemiyorum. Bu özellikler, insan zihninde insa-
nın ihtiyaçlarına tam cevap verecek niteliktedir ve bunlar ol-
madan insan zihninin, dış dünya ile kendini anlaması ve dü-
şünmesi mümkün değildir.
6- Zihin, bilinç özelliğine sahip olmalıdır
: Bilincin, bu-
raya kadar sıralanan tüm zihin özelliklerinden hem daha farklı,
hem daha önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette bilinç, zihnin
doğuştan sahip olduğu özelliklerle, matematiksel ve mantıksal
Dostları ilə paylaş: |