Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
272
ve sınıflandırmaların getirdiği kolaylıkların yanında yol aç-
tıkları zararlardan korunmaktır.
Evrim Teorisi’nin bir teorinin doğru kabul edilmesi için ge-
rekli bilimselliğin birçok kriterini karşılayamadığı, bu bölümün
başından buraya dek ayrıntılıca gösterildi. Bu, Dobzhansky’nin
dediği gibi bütün biyolojinin anlamsızlaşacağı anlamına gel-
mez, sadece ‘doğa tarihi’ üzerine bilgimizin çok sınırlı oldu-
ğunu kabul etmemiz gerektiği anlamına gelir. ‘Biyoloji’ can-
lılar üzerine bir çalışmadır; ‘Evrim Teorisi’ ise bu canlıların
kökeni ve tarihi ile ilgilidir. Biyoloji biliminin birçok verisi,
gözlem ve deney destekli olmasına karşın, Evrim Teorisi’nin
bu tarz dayanakları yoktur. Canlılar sınıflaması, morfoloji,
ekoloji gibi çalışma alanları için, canlıların kendi aralarında
ve çevreleriyle sabit, istikrarlı ilişkileri ‘canlıların tarihi’ne
ilişkin bilgilerden çok daha değerlidir.
532
‘Canlıların tarihi’nin
yaratıcısı olduğu bazılarınca iddia edilen tesadüfi mutasyon-
lar, analiz edilemeyen yapıları ile bilimin araştırma alanına
giremezler; fakat türler hem bedenleri, hem üremeleri, hem
davranışları, hem moleküler yapıları gibi gözlenebilen ve sa-
bit özellikleriyle (gözlemlenemeyen tarihsel hikâyeleriyle de-
ğil) biyoloji açısından gerçekten değerli olan bilgileri sunarlar.
Evrim Teorisi mutlak bir gerçek olarak kabul edilmeyince; ne
kuşların uçuşu, ne balıkların yüzgeçlerinin vazifesi, ne ipek-
böceğinin ipek üretmesi, ne memelilerin üremesi üzerine bil-
gilerimizin hiçbirisi yok olmaz. Canlıların sınıflandırılması
da mümkündür; doktorların ve veterinerlerin faaliyetleri de
aksamaz. Sadece ‘doğa tarihi’ üzerine bilimsel cehaletimizi
kabul ederek, bu konudaki araştırmaların daha devam etmesi
gerektiği sonucuna varırız.
532 Raymond J. Nogar, Evolution: Scientific and Philosophical Dimensions, (ed:
Vincent E. Smith, ‘Philosophy of Biology’ içinde), St. John’s University Press,
New York (1962), s. 61.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
273
Bu araştırmalarda, Evrim Teorisi’nin, türleri birbirleri-
nin ardılları kabul eden yaklaşımı da göz önünde bulundurul-
ması gerekli önemli bir hipotez olarak iş görebilir, hatta gör-
melidir. Fakat mevcut veriler, ‘doğa tarihi’ konusunda nihai
mutlak yargıya varmayı mümkün kılmamaktadır. Daha ön-
ceki sayfalarda ayrıntılıca göstermeye çalıştığım gibi, mevcut
paradigma, Evrim Teorisi’nin doğruluğunu eğitim sistemleri
aracılığıyla empoze ettirerek, canlılarla alakalı bütün olgu-
ların bu teoriye göre yorumlanmasını istemekte; bu teorinin
bilimsel kriterleri karşılamadaki zaafları, paradigmada gedik
açılmaması için tartışma konusu bile yaptırılmamaya çalışıl-
maktadır. Ne yazık ki fizik gibi alanlarda muhalif görüşlere
gösterilen hoşgörü, biyoloji alanında, özellikle Evrim Teorisi
söz konusu olunca gösterilmemektedir. Bu hoşgörüsüzlüğün
bir kaynağı Evrim Teorisi’ni dinsizlik olarak algılayıp bu teo-
riye adına din adına ‘cihad’ ilan edenlerdir. Diğer bir kaynak
ise bu teoriyi ateizmleri adına araçsallaştırmaya çalışanlardır.
‘Doğanın içinde kalma’yı felsefi bir ilke olarak benimseyen
natüralist-materyalist bir ontoloji sahibinin, Evrim Teorisi’ne
inanmak dışında görünür hiçbir çaresi yokken; Tanrı’nın mer-
kezde yer aldığı bir ontolojiyi benimseyen biri, ‘Tanrı için her
şey mümkündür’ ilkesince, Evrim Teorisi’ni de, türlerin bağım-
sız yaratılışını da kabul edebilir. Tanrı merkezli ontoloji, Ev-
rim Teorisi dışında da imkânları mümkün kıldığı için, ‘sadece
doğanın içinde kalmak’ gibi apriori bir ilkeyi benimsememek
yüzünden, teistlerin tavrı, Evrim Teorisi’ni kabul edenlerden
farklı olacaktır. Aslında teist ontolojinin sunduğu alternatif
imkânlar, bir teistin daha objektif bir şekilde Evrim Teorisi’ne
yaklaşmasını sağlayabilir. Çünkü teist, Tanrı merkezli onto-
lojisini Evrim Teorisi ile uzlaştırabilir, oysa günümüz biyo-
lojisinin ‘kendiliğinden türeme’ ile türlerin oluşamayacağını
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
274
göstermesinden sonra; bir ateistin, türlerin birbirlerinden bağım-
sız oluşumunu, ontolojisini değiştirmeden kabul etmesi man-
tıken mümkün değildir. Bu yüzden Richard Dawkins, ancak
Evrim Teorisi ile rasyonel bir ateizmin mümkün olabildiğini
savunmuştur. Fakat bir teist için bunun tam tersi, yani türle-
rin bağımsız yaratılışının kabulü, mutlak bir ihtiyaç değildir.
Tanrı’ya inancı olan kişilerin Evrim Teorisi’ni reddetmek zo-
runda olduğu iddiası, tamamen yanlış bir görüştür. Bu konu
kitabın bundan sonraki dinlerle ilgili bölümünde işlenecektir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
∑
TANRI İNANCI, DİNLER VE EVRİM TEORİSİ
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
276
BÖLÜM TANITIMI
Bu kitap boyunca kullanılan ‘dinler’ ifadesiyle, özellikle
tektanrılı (monoteist) üç dini (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İsla-
miyet) kastediyorum. Bu bölümde, önce, dinlerin tüm sistem-
lerinin üzerine kurulduğu en temel inanç olan ‘Tanrı inancı’
açısından Evrim Teorisi’nin ne ifade ettiği belirlenmeye ça-
lışılacaktır. Bunu yaparken gerek teistlerin gerek ateistlerin
gerekse bilinemezci (agnostik) tavır içinde olanların Evrim
Teorisi’ne yaklaşımlarının farklı olabildiğini; bazılarının zan-
nettiği gibi bütün insanları ‘evrime inanmayan teist’ ve ‘ev-
rime inanan ateist’ diye ikili bir sınıflamaya tabi tutmanın
yüzeysel ve eksik olduğunu göstermeye çalışacağım. Ayrıca,
Tanrı’nın evrene müdahalesinde doğa yasalarını ihlal edip et-
meyeceğini ve bu konuyla ilgili olarak ‘mucize’ meselesini
irdeleyeceğim; bu konunun Evrim Teorisi hakkındaki tartış-
malar açısından önemini gösterip, bu husustaki kendi yakla-
şımımı açıklayacağım.
Kitabın ilerleyen sayfalarında dinlerin, Tanrı inancı dışın-
daki, Kutsal Metinler’e dayanan, konumuz açısından önemli
inançlarını ele alıp, Evrim Teorisi’nin bu inançlar açısından ne
ifade ettiğini ele alacağım. Bunun için Dünya’nın yaşı, Nuh
kavminin sel ile boğulması (tufan), Âdem ile Havva’dan ya-
ratılış ve maymunumsu canlıların insanın atası olduğu iddi-
asının ahlaki ve teolojik değerlendirmesi gibi konular irdele-
necektir. Ayrıca dinlerin kendilerine özel teolojileri açısından
önemli bazı sorunsalları, örneğin Kur’an’da Evrim Teorisi’nin
lehinde veya aleyhinde bir ifade olup olmadığı hususu ile Hı-
ristiyanlığın ‘ilk günah’ ve ‘Hz. İsa’nın kişiliği’ gibi konumuz
açısından önemli inançları değerlendirilecektir. Bu konuları
Dostları ilə paylaş: |