Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi
301
Demin andığım üçlü sınıflamanın mantığı ile bu açıklamayı
dinleyenler, açıklamayı yapan kişiyi hangi sınıfa sokacakla-
rında tereddüt yaşayabilir, bu yüzden bu açıklamayı nasıl de-
ğerlendireceklerini belirlemeyebilirler. Oysa ‘Evrim Teorisi’ne
karşı bilinemezci tavrın’ bir alternatif ve tutarlı bir şekilde sa-
vunulabilecek bir düşünce olduğu anlaşılsa bu sorunların çö-
zümü oldukça kolaylaşırdı.
Bu konuyu vurgulamamın asıl sebebi kendimi de ‘Evrim
Teorisi’ne karşı bilinemezci-teist’ sınıfın içinde görmem. Eğer
böyle bir sınıfın varlığını kabul etmeseydim, ‘Evrim Teorisi’ni
reddeden teist’ veya ‘evrimci teist’ kategorilerinden birini seç-
mek zorunda olduğum gibi yanlış bir hisse kapılabilirdim;
bunun sonucunda bilim felsefesinde ortaya konan birçok kri-
teri karşılayamasa da bu teorinin canlıları birbirine bağlama-
daki maharetinden dolayı kendimi ‘evrimci teist’ olarak nite-
lerdim. Tahminimce, bu kitabın 3. bölümünde Evrim Teorisi
adına ileri sürülen delillere eleştiriler getirmem ve bu teorinin
epistemolojik statüsünün gösterilmeye çalışıldığı kadar yüksek
olmadığını göstermem, bir de 5. bölümde Tanrı’nın varlığına
inancı rasyonel olarak temellendiren ‘tasarım delili’ni savun-
mam; birçok kişide, Evrim Teorisi’ni reddettiğime dair bir iz-
lenim uyandırmıştır. Fakat tasarım delili ile ilgili bölümde de
anlatacağım gibi, ben tasarım delilinin, Evrim Teorisi doğru
da yanlış da olsa reddedilemeyecek kadar güçlü olduğunu sa-
vunuyorum; tasarım delilini Evrim Teorisi’nin alternatifi ola-
rak görmüyorum, fakat natüralist-ateist anlayışın yanlışlığının,
tasarım delilinin verileriyle ortaya konduğunu iddia ediyorum.
Diğer yandan 3. bölümde eleştirilenler, Evrim Teorisi’nin delili
olarak ileri sürülen iddialar; aslında natüralist Evrim Teorisi
adına, özellikle Yeni Darwinci yaklaşım adına ortaya sürü-
len iddialardır. Eğer Tanrı’nın yarattığı bir evrim süreci kabul
edilirse, o zaman ‘natüralist evrimci’ anlayışa karşı getirilen
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
302
itirazlar da geçersiz olur. Örneğin Kambriyen Patlaması’nda
yepyeni çok hücreli birçok türün bir anda ortaya çıkışı, ‘natü-
ralist evrimci’ anlayış için önemli bir sorundur; ama bu, ‘te-
ist evrimci’ bir anlayış için sorun olmayacaktır.
Kanaatimce, ‘Evrim Teorisi’ne karşı bilinemezci’ tavır
içinde olmak, teistler açısından hem tutarlı hem de akılcı bir
strateji ve yaklaşımdır. Bu tavır, Evrim Teorisi’nin doğrulan-
masının Tanrı’nın varlığını yanlışladığı gibi hatalı bir sonucun
anlaşılmasına kapıları kapatmaktadır. Teizmin ‘Tanrı için her
şey mümkündür’ ilkesine göre Tanrı’nın; türleri birbirlerinden
bağımsız yaratması da evrimle yaratması da kimi türleri ba-
ğımsız kimilerini evrimle yaratması da mümkündür. Teistle-
rin, Evrim Teorisi’ne en düşmanı bile “Tanrı istese de evrimle
canlıları yaratamaz” diyemez. Üstelik tektanrıcı üç dinin men-
supları, canlıların basit bir hammaddenin (toprak ve su) dönü-
şümü sonucu oluştuğunu kabul ederler. Yani basitten komplek-
sin oluşturulması ve dönüşüm fikri teizme yabancı değildir.
Üstelik ateistler tarih boyunca, aşağı yukarı bugünkü gibi bir
evrenin ezelden beri var olduğunu savunmuşlardır. Oysa te-
izm aşama aşama oluşmuş (örneğin Kuran’daki ‘yoktan ya-
ratma’, ‘altı dönemde yaratma’, ‘duman halinde bir durumdan
yaratma’ gibi ifadelerden bu aşamalı oluşum anlaşılır) bir ev-
reni tarih boyunca kabul ettiği için; aslında başta, evrimci yak-
laşım ile teizm arasında bir ittifakın bulunduğu bile söylene-
bilir. Elbette ki, her evrimci yaklaşıma önem verenin Evrim
Teorisi’ni kabul etmesi gerekmez, daha önce de ifade edildiği
gibi evrimci bir evren veya tarih veya kültür anlayışına sahip
olmakla biyolojik Evrim Teorisi’ne inanmak arasında önemli
bir fark bulunmaktadır. Bunların birine inanç veya inkâr, di-
ğerine inanç veya inkârı gerektirmez; fakat yine de bunlar, te-
izmin Evrim Teorisi’ne karşı önyargılı olması için bir sebep
olmadığını gösterir.
Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi
303
Ben, kendi pozisyonumu ‘teolojik agnostisizm’ (dinbilimsel
bilinemezcilik) olarak tanımlıyorum. Tanrı’nın varlığı konu-
sunda agnostik kalmıyorum, çünkü kozmolojik delil ve tasa-
rım delilinin Tanrı’nın varlığını rasyonel olarak temellendir-
diğine ve alternatif olarak sunulan natüralist-ateist yaklaşıma
karşı açık bir mantıksal üstünlüğe sahip olunduğuna inanıyo-
rum. Evrim Teorisi’ne karşı ise bilinemezci tavır içinde ka-
lıyorum. Bu teorinin canlıların genetik ve dış yapılarındaki
benzerlikleri ‘ortak ata’ ile açıklamasını akılcı buluyor ve bu
zor konudaki bilimsel çabaya sempati duyuyorum. Fakat di-
ğer yandan bu teorinin temel tezi olan türlerin tüm özellik-
lerinin doğal seleksiyon ve mutasyonla oluştuğu iddiası göz-
lemlenemiyor, deneylenemiyor, yanlışlanamıyor, bu konuyla
ilgili öngörüde bulunulamıyor ve başarılı fizik teorilerinde ol-
duğu gibi bu süreci ifade eden matematiksel bir yasa yok. Di-
ğer yandan bu kriterleri karşılayamasa da bu teoriyi reddet-
mek için teolojik bir sebep bulamıyorum. Öncelikle Tanrı’nın
evrimle de canlıları yaratabilecek olması sebebiyle Tanrı’nın
varlığı ile Evrim Teorisi’nin uzlaştırılabileceğini biliyorum. Bu
teoriyi reddetmek için teolojik sebebin Kutsal Metinler’deki
ifadelerden kaynaklandığı düşünülebilir. Bu konuyu şimdilik
paranteze almıştım; fakat ilerleyen sayfalarda görüleceği gibi
gerek Yahudi gerek Hıristiyan gerek Müslüman din adamları
ve dindarlardan birçok kişi bu metinlerdeki ifadeleri Evrim
Teorisi’ne aykırı görmemektedirler.
‘Teolojik agnostisizm’i bazılarının yaptığı gibi Tanrı’nın
tüm sıfatları için önermiyorum; hiç şüphesiz Kutsal Metinler
ve evren, sadece Tanrı’nın varlığını değil Tanrı’nın ilmi ve
kudreti gibi birçok sıfatını da temellendirmektedir. Teolojik
agnostisizmi, Tanrı’nın varlığına ve Tanrısal vahye (elbette ki
teistler nelerin Tanrısal vahiy olduğu konusunda bir konsen-
süse sahip değiller; ben bu ifadeyle, vahyi bir bilgi kaynağı
Dostları ilə paylaş: |