Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
422
4- Zayıf nükleer kuvvet biraz daha güçlü olsaydı, Big
Bang’de çok fazla hidrojen helyuma dönüşürdü. Eğer
bu kuvvet biraz daha zayıf olsaydı, yıldızlardaki ağır
elementlerin oluşumu olumsuz etkilenecekti ve canlı-
lık oluşamayacaktı.
5- Elektromanyetik kuvvet daha şiddetli veya daha zayıf
olsaydı kimyasal bağların oluşumunda sorun çıkardı
ve canlılık için mutlak gerekli olan karbon ve oksijen
atomları yetersiz kalırdı.
6- Çekim kuvveti daha şiddetli olsaydı, tüm yıldızlar bu
kuvvetin gücüne direnemeden karadeliklere dönüşürdü.
Eğer daha zayıf olsaydı, ağır elementleri oluşturacak
yıldızlar oluşamayacaktı. Her iki durumda da canlılık
mümkün olamazdı.
7- Hayat için gerekli atomlardan en önemli ikisi karbon
ve oksijendir. Bu atomlardan karbonun oksijen atomu-
nun rezonansına oranı daha yüksek olsaydı canlılık için
gerekli oksijen yetersiz olurdu. Eğer mevcut olan olağa-
nüstü hassas oran daha düşük olsaydı canlılık için ge-
rekli karbon yetersiz olurdu.
8- Hayat için büyük önemi olan karbon ve oksijen atomla-
rının oluşumu rezonans seviyelerine bağlı olduğu gibi,
helyum atomunun rezonansına da bağlıdırlar. Helyu-
mun rezonansı yüksek olsaydı yaşam için gerekli kar-
bon ve oksijen miktarı yetersiz olurdu, eğer helyumun
rezonansı düşük olsaydı yine yaşam için gerekli kar-
bon ve oksijen miktarı yetersiz olurdu.
9- Nötronların mevcut kütlelerinden daha az veya daha
fazla kütleye sahip olmaları durumunda da canlılığın
oluşumunu olanaklı kılacak süreçler gerçekleşemezdi.
Tasarım Delili
423
10- Zayıf nükleer kuvvet, güçlü nükleer kuvvet, elektro-
manyetik kuvvet ve yerçekimi kuvvetinin belli hassas
ayarlamalar gözetilerek yaratılmaları gerektiği gibi,
birbirlerine göre uygun şekilde de yaratılmaları gerek-
mektedir. Bu hem galaksilerin ve yıldızların hem de
tüm canlıların var olabilmesi için gerekli çok hassas
bir dengedir. Bu hassas dengeye şöyle bir örnek veri-
lebilir: Çekim kuvvetinin şiddetinin elektromanyetik
kuvvetin şiddetine oranı sırf 10
40’
da 1 oranında bile de-
ğişseydi, yıldızların oluşumundaki olumsuzluklar can-
lılığın oluşumuna izin vermeyecek seviyede olurdu.
722
Evrende mevcut olan bu hassas ayarların hepsinin birden
gerçekleşmesiyle ancak canlılığın mümkün olduğuna dikkat
edilmelidir. Olasılık hesapları açısından, bu tip durumlarda,
bütün olasılıkların çarpımının, amacın gerçekleşmesinin ola-
sılığını verdiğini unutmamalıyız. Örneğin S sonucunun ger-
çekleşmesi ilk olarak milyarda bir, ikinci olarak katrilyonda
bir, üçüncü olarak trilyonda bir olasılıklarının hepsinin ger-
çekleşmesine bağlıysa; S’nin gerçekleşme olasılığı ‘milyar x
katrilyon x trilyon’da 1’dir.
Bunlar da göstermektedir ki modern bilimle son dönemde
ortaya çıkan veriler, tarih boyunca tasarım delili ile ortaya
konan anlayışla uyumludur. Canlılığın varlığı, birkaç olası-
lıktan birine bağlı basit bir olasılıkla ifade edilemez; canlılı-
ğın varlığı için gerekli çok basit bir ön şart, örneğin sırf 10.
maddedeki şart bile 10
40
’ta 1 olasılığa denk gelmektedir ki bu
olasılık ‘trilyon x trilyon x milyar x on milyonda 1’ demek-
tir. Böyle bir olasılığın ne demek olduğunu şöyle bir örnekle
722 Bunlara örnekler için bakınız: John Barrow-Frank Tipler, The Anthropic Cos-
mological Principle, Oxford University Press, Oxford (1996); Paul Davies, The
Accidental Universe, Cambridge University Press, Cambridge (1982); John Les-
lie, Universes, Routledge, New York (1989); Hugh Ross, The Creator and the
Cosmos, Navpress, Colorado (1993).
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
424
anlatmaya çalışayım: Dünya’nın çöllerinde, plajlarında ve ok-
yanuslarında var olan bütün kum tanelerinin içine bir tek kum
tanesini sakladıktan sonra, tüm bu kumlardan rastgele bir şe-
kilde bir kum tanesi çeken kişinin, saklanan tek kum tanesini
bulma olasılığı bile 10
40
’ta 1 olasılıktan çok daha yüksektir.
Üstelik 10
40
’ta 1 olasılık, mevcut yüzlerce hassas ayardan sa-
dece birisini göstermektedir.
YASALARIN HEM VARLIĞI
HEM DE HASSAS AYARI
Bu veriler evrende sıradan bir düzen değil, olağanüstü bir
düzen olduğunu göstermektedir. Doğa yasalarının tasarımı der-
ken, sadece bu yasaların ve maddeye içkin özelliklerin hassas
ayarları anlaşılmamalıdır; bu yasaların ve maddedeki özellik-
lerin bizatihi kendileri de tasarımı gösterir: Sadece protonun
kültesinin elektronun kütlesine oranı değil, protonun ve elekt-
ronun varlıkları da tasarımı gösterir; çekim kuvvetinin elekt-
romanyetik kuvvete oranının yanında çekim kuvvetinin ve
elektromanyetik kuvvetin varlıkları da tasarımı gösterir. Bu
yasalardan ve maddedeki özelliklerden birinin bile olmaması
durumunda canlılık oluşamazdı. Örneğin atom-altı dünyada
oluşumlar Pauli Dışarlama İlkesi’ne göre gerçekleşmeseydi,
kompleks bir kimyanın oluşmasını sağlayacak atomlar oluşa-
mazlardı. O zaman şu 10 maddede verilen örnekler gibi doğa
yasaları ve maddenin özellikleri de tasarımı gösterir:
1- Çekim kuvvetinin varlığı.
2- Elektromanyetik kuvvetin varlığı.
3- Güçlü nükleer kuvvetin varlığı.
4- Zayıf nükleer kuvvetin varlığı.
5- Madde ve enerjinin birbirlerine dönüşebilmeleri.
6- Pauli Dışarlama İlkesi’nin varlığı.