Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
416
temellerini yanlışlayan kozmolojik delil ve tasarım delili, ta-
rihin önceki dönemlerinden çok daha rahatlıkla savunulabi-
lecek kadar güçlenmiştir.
Önceden söylediğim gibi natüralist bir anlayışla canlıların
açıklamasının yapılabilmesi için canlılar var olmadan önce
gerçekleşen ve canlılığın oluşması için gerekli olan şartları da
kapsayan beş basamaklı aşamaların hepsinin, doğa içinde ka-
lınarak açıklanabilmesi lazımdır. Bu beş basamaklı aşamala-
rın ilki olan ‘evrenin kendiliğinden varlığı’nı açıklamada natü-
ralizmin başarısız olduğunu, kozmolojik delilin sadece felsefî
argümanlarla değil, modern bilimin verileriyle de desteklen-
diğini gördük.
Her ne kadar bu bölümün genelinde tasarım delili natü-
ralizme karşı konumlandırılmış olsa da bu ilk aşamada na-
türalizme karşı kozmolojik delil konumlandırıldı. Kozmolo-
jik delil, tasarım delili ile yakın ilişki içindedir;
718
kozmolojik
delil ile evrenin yaratıldığı, tasarım delili ile evrenin tasarım-
landığı söylenir. Her iki delil de evrenin etkilenen, bağımsız
olmayan bir varlık olduğunu söyler ki bunların her ikisi de
natüralizmin yanlış bir felsefe olduğu anlamına gelir ve bu
bölümün konusu açısından önemli olan da budur. Bu yüzden
bu bölümün temel konusu tasarım delili olsa da kozmolojik
delile de yer verdim.
Evren kendi açıklamasını kendi içinde barındırmadığına
göre natüralizmi apriori olarak doğru kabul ederek canlıların
oluşumunu anlayamayız. Canlıların varlığı ancak maddenin
varlığı ile mümkündür; hammaddesi olmadan hiçbir ürün olu-
şamaz. Canlılığın hammaddesini açıklamakta kozmolojik de-
lile göre başarısız olan natüralizmi doğru kabul ederek, natüra-
list-ateist bir Evrim Teorisi anlayışının mutlak bir gerçek gibi
718 William Lane Craig, Design and the Cosmological Argument, (ed. William A.
Dembski, Mere Creation içinde) Inter Varsity Press, Illionis (1998), s. 332-354.
Tasarım Delili
417
sunulması büyük bir hatadır. Bu hataya yol açan temel yanılgı,
natüralizmin bir felsefe veya bilimsel metot olarak doğru ol-
duğunun sorgusuz kabul edilmesidir. Oysa görüyoruz ki can-
lılığın oluşumunun açıklanması için gerekli olan beş aşama-
nın daha ilkinde natüralizm başarısız olmuştur. Önümüzdeki
sayfalarda diğer dört aşama üzerinden natüralist-ateist görüşle
Tanrı’nın varlığını kabul eden teist görüş karşılaştırılacaktır.
DOĞA YASALARININ
VE SABİTLERİN TASARIMI
İlk aşamada odaklanılan soru “Neden hiçbir şey yerine
bir şeyler var?” sorusuydu. Bu soruya verilecek cevap, gözle-
nen tasarımlarıyla evrenin ve canlıların açıklanması için ye-
terli değildir. Ayrıca “Neden kaos yerine doğa yasaları var?”
ve “Neden doğa yasaları, evrende gözlenen tasarımları ve tüm
çeşitliliği ile canlıların oluşumunu olanaklı kılacak şekilde-
dir?” gibi olağanüstü önemdeki soruların da cevaplarının ve-
rilmesi gerekir.
Bilimsel çabayla, doğa yasalarını bulmak ve buna göre ev-
reni tanımak, geleceği planlamak, insanın rahat ve güvenini
sağlamak hedeflenir. Fakat bu çaba, neden doğa yasalarının ol-
duğunun açıklamasını içermez. Örneğin çekim gücünün bilim-
sel açıklamasını ele alalım. İster Newtoncu şekilde, ister Eins-
teincı şekilde çekim gücünü ele aldığımızda, bu açıklama bize
Dünya’nın Güneş çevresinde, Jüpiter’in yörüngelerinin Jüpiter
çevresinde nasıl döndüğünü açıklar. Bilimsel açıklama, Gü-
neş tutulmasının zamanını, bir uydunun nasıl Dünya’nın yö-
rüngesine oturtulacağını söyleyebilir. Fakat bu açıklamaların
hiçbiri “Neden kaos yerine doğa yasaları var?” ve “Neden ga-
laksilerin, Güneş sistemimizin ve canlıların varlığını olanaklı
kılmış olan çekim yasası var?” sorularının cevabı değildir.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
418
Oxfordlu filozof Richard Swinburne’ün dediği gibi, bir ar-
keolojik alanda bulunan bütün madeni paralar aynı işaretlere
sahip olsa veya bir odadaki bütün belgeler aynı el yazısı ile
yazılmış olsa, bu durumu izah etmek için ortak bir kaynağı
gösterecek açıklamayı ararız.
719
Evrenin ve dünyanın her ye-
rinde aynı şekilde geçerli olan ve dün geçerli olduğu gibi bu-
günde geçerli olan; yani geniş bir alanda ve uzun bir zaman
diliminde gözüken bu düzenliliğin de bir açıklaması olması
gerekir. Natüralist-materyalist anlayışı savunanlar ‘doğa ya-
salarının kendiliğinden var olduğunu’ söyleyerek, bir açıkla-
manın gerekliliğini reddedeceklerdir. Oysa tasarım delili ile
‘doğa yasalarının Tanrı’nın tasarımının bir ürünü olmaları’ te-
melinde, evrenin geniş alanında ve uzun bir zaman diliminde
görünen düzen açıklanır. Tasarım delilinin bu yaklaşımı ile
bilimin, doğanın ne kadar düzenli olduğunu göstermedeki ba-
şarısından güç alınarak, bu düzenin daha da derin bir nedeni-
nin olduğu sonucuna varılır.
720
Bence, doğa yasalarındaki tasarımı anlamanın en iyi yol-
larından biri, ancak bu yasaların sayesinde, evrende gözlem-
lenen tüm çeşitliliğin oluşabileceğini kavramaktan geçmekte-
dir. Bu yasalar sayesinde, evrenin daha başlangıç aşamasında
günümüzde var olan tüm çeşitlilik potansiyel olarak mevcuttu.
Başlangıçtaki madde ve ona içkin olan yasalar; eğer atomla-
rın, yıldızların, gezegenlerin, sonra ağaçların, balıkların, in-
sanların, sonra masaların, bardakların veya cep telefonlarının
oluşumuna olanak verecek şekilde olmasaydı, tüm bunların
meydana gelmesi mümkün değildi. Başlangıç maddesi ve ona
içkin yasalar, bunları var edecek potansiyeli taşıdığı içindir ki
bunlar var olabilmişlerdir.
719 Richard Swinburne, Tanrı Var mı?, çev. Muhsin Akbaş, Arasta Yayınları, Bursa
(2001), s. 44.
720 Richard Swinburne, Tanrı Var mı?, s. 61; Richard Swinburne, The Existence of
God, Clarendon Press, Oxford (1991).
Dostları ilə paylaş: |