Evrim Teorisi Ortaya Konmadan Önceki Felsefe, Bilim ve Biyoloji Tarihi
73
ateistleri şaşırttığına ve canlıların üreme faaliyetleri değer-
lendirildiğinde daha da mükemmel varlıklar olduklarının dü-
şünüleceği yerde; canlıları, kör tesadüflerle açıklamaya çalış-
malarına eleştiri getirmektedir.
Paley’in yaklaşımının bir avantajı da La Mettrie (1709-1751)
gibi insanı tümden makineleştirip ruhu ayrı bir cevher olarak
kabul etmeyenlerin yaklaşımından etkilenmemesidir. Paley’in
yaklaşımına göre, ruhun ayrı bir cevher olup olmadığı ispat-
lansa da ispatlanmasa da zaten var olan deliller Tanrı’nın var-
lığını temellendirmeye yeterlidir. Paley, kulak ve göz gibi tek
bir organdan bile sonuca gider.
Paley, ‘Doğal Teoloji’ kitabının ikinci bölümünde astronomi
açısından önemli yaklaşımlarda bulunur. Güneşin evrimleşti-
ğini, bundan sonsuz bir durağan durum modelinin mümkün
olmadığının anlaşıldığını söyler. Ayrıca konumuz açısından
önemli bir kavram olan ‘İnsancı İlke’yi önceleyen açıklama-
lar yapar. İnsanların var olması için evrensel kanunların dar
sınırlar içinde gerçekleşmesi gerektiğini ve öyle olduğunu söy-
ler.
148
Paley, bu açıklamalarında kendisiyle özdeşleşen analo-
jik yaklaşımından nicel bir yaklaşıma geçmiştir. Bu yaklaşım
‘insan merkezli tasarım’ üzerine kuruludur.
Hume ve Kant, deney ve gözleme dayalı verilerden sonuç-
lar çıkarmadı, bu yüzden birçok kişi Paley’in gözlem verile-
rine dayalı argümantasyonunu, onların eleştirel yaklaşımına
tercih etti. Ateist-Darwinci yaklaşımın en ünlü ismi Richard
Dawkins bile, Paley’in yaklaşımının, Darwin’in Evrim Teo-
risi ortaya konmadan önce, Hume’unki gibi karşıt yaklaşım-
lara tercih edilir olduğunu söylemiştir.
149
148 John D. Barrow-Frank J. Tipler, The Anthropic Cosmological Principle, s. 80.
149 Richard Dawkins, Kör Saatçi, çev: Feryal Halatçı, Tübitak, Ankara (2002), s. 7-8.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
74
MİKROSKOBUN İCADI ve
BİYOLOJİ İLE FELSEFEYE ETKİSİ
Felsefi görüş bilimsel çalışmalara yön verdiği ve bilimin
yapılış şekline etki ettiği gibi, bilimdeki gelişmeler de felsefi
inançları ve felsefede yapılan tartışmaları etkiler. Felsefi are-
nadaki bilgi teorisi tartışmalarında; deney ve gözlem merkezli
bilim yapma ve eskilerin (özellikle Aristoteles’in) mirasını sor-
gulama ön plana çıkınca, bu tavrın bilim alanında pratik so-
nuçları gözükmeye başladı. Deney ve gözlem alanına yönelmiş
bilim insanlarını bekleyen en büyük zorluklardan biri, duyu
organlarının sınırlılığıydı. Bu zorluğun aşılmasında mercek-
lere dayanan iki sihirli aletten biri uzakları yakınlaştırdı (te-
leskop), diğeri ise çok küçük alanlara nüfuz etmeyi sağladı
(mikroskop).
Bu iki alet ile elde edilen verilerin hem biyoloji, hem de
felsefe alanına etkisi büyük oldu. Teleskopla yapılan gözlem-
lerin biyoloji alanına etkisi dolaylı şekilde oldu. Teleskop göz-
lemleri Aristoteles ve Kilise’nin, bilim üzerindeki etkisinin
kırılmasında ve gözlemsel, mekanik, matematik merkezli bir
bilim anlayışının hâkim olmasında etkili oldu; bu biyoloji ala-
nında takip edilecek metodolojinin belirlenmesinde de etkili
oldu. Mikroskobun ise biyoloji alanındaki en önemli icat ol-
duğu rahatlıkla söylenebilir.
Biyoloji alanında mikroskoplar ilk olarak 17. yüzyılda kul-
lanılmaya başlandı. Francisco Stelluti tarafından (1625) yazılan
ve arıların bedenini konu edinen çalışma, mikroskoba dayalı
ilk bilimsel eserdir.
150
Robert Hooke’un (1635-1703) mantarla-
rın yapısı ile ilgili çizimleri ‘ Micrographia’ (1665) isimli kita-
bında yayımlandı; bu kitap ‘hücre’ kelimesinin ilk kullanıldığı
eserdir.
151
Ne var ki yaptığı gözlemin öneminin o bile farkında
150 Erik Nordenskiöld, The History of Biology, s. 158-159.
151 F. S. Bodenheimer, The History of Biology an Introduction, s. 109.
Evrim Teorisi Ortaya Konmadan Önceki Felsefe, Bilim ve Biyoloji Tarihi
75
değildi, hücre kuramı ancak 19. yüzyılda ortaya konabildi.
152
Mikroskoplar sürekli geliştikçe 20. yüzyıl hücre içi dünyanın
aydınlatılmasında kendisinden önceki dönemleri kat kat geçti.
Marcello Malpighi (1628-1694) ve Van Leeuwenhoek (1632-
1723), mikroskopla önemli buluşları ilk gerçekleştiren isimler
arasındadırlar. Onlar hayvan ve bitki dokularını tarif ettiler;
planktonları, kan hücrelerini, spermi keşfettiler. Leeuwenhoek’in
kullandığı mikroskoplar 270 kat büyütme kapasitesine sahipti
153
ve bu 17. yüzyıl için olağanüstü bir gelişmeydi.
Felsefi açıdan da önemli olan tartışma konularından ‘ken-
diliğinden türeme’ (spontaneous generation) gibi birçok konu
artık mikroskop gözlemlerinden gelen verilerle tartışılmaya
başlandı. Yeni bilimsel veriler felsefe alanına da canlılık ge-
tirdi; artık felsefede salt akıl yürütmelere dayalı anlayış, ye-
rini hissedilir ölçüde bilimsel verileri akıl yürütmeyle birleş-
tiren anlayışa bıraktı. Felsefeciler masa başı filozofu olma
yerine, bilimsel arenaya çıkıp bilimsel veri toplamaya ve bu
verilerle çelişmeyen, bu verilerin desteklediği sistemler oluş-
turmaya çalıştılar.
Leibniz, mikroskopla yapacağımız çalışmalar kadar hiçbir
şeyin Tanrı’nın bilgeliğini anlamamıza katkıda bulunamaya-
cağını söyledi.
154
Malebranche (1638-1715), sivrisineği ince-
lersek bu canlının büyük hayvanlar kadar mükemmel bir ya-
pıya sahip olduğunu göreceğimizi, büyük prenslerin evindeki
eşyalar arasında bile bu küçük hayvanın özelliklerine eş bir
yapıtı bulamayacağımızı ifade etti.
155
Mikroskobun keşfinin
152 Jean Theodorides, Biyoloji Tarihi, s. 30.
153 Erik Nordenskiöld, The History of Biology, s. 158.
154 G. W. Leibniz, Philosophical Papers and Letters, ed: Leroy Leomker, Reidel,
(1969), s. 566; Aktaran: Catherine Wilson, The Invisible World Early Modern
Philosophy and the Invention of the Microscope, Princeton University Press,
Princeton (1995), s. 181.
155 Nicolas Malebranche, The Search After Truth, çev: Thomas M. Lennon- Paul
Olscamp, Ohio State University Press, Ohio (1980) ; Aktaran: Catherine Wilson,
Dostları ilə paylaş: |