Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
125
dördüncü kat göğe çıkarken Hz. Muhammed de Mirac’a çıkmıştır.
69
Menkabevî
Peygamber tasavvurunu ortaya koyan bu yön Yesevî’nin hikmetlerinde yerini
almıştır. Divân’ın 80. Hikmette Hz. Muhammed’in miraç mucizesi ayrıntılı
şekilde anlatılır.
Ahmed Yesevî’nin peygamber tasavvurunun diğer tarafı da Hz. Peygam-
ber’in nurunun ve ruhunun her şeyden önce yaratılmış olmasını benimseme-
sidir. Tasavvufî ifadeyle söyleyecek olursak o, “Nûr-ı Muhammedî”veya “Haki-
kat-i Muhamediyye” anlayışına sahiptir. Bilindiği üzere “Nûr-ı Muhammedî”veya
“Hakikat-i Muhamediyye” anlayışı ilk sûfiler de görülmeyip hicri üçüncü asırdan
itibaren tasavvufta görülmeye başlayan bir anlayıştır. Bu anlayış tasavvufta en
çok tenkit edilen konular arasında yer almaktadır. Yesevî de bu etkinin görülmesi
bulunduğu dönem ve ortamdan kaynaklanmış olabileceği söylenebilir.
70
Bir de Yesevî’nin Peygamber tasavvurunda Islam öncesi dönemin yansı-
malarını bulmak mümkündür. Yesevî, Hz. Peygamber’i ‘
tıpkı şinkar’ diyerek,
Türk kültüründe izzet, otorite, her şeye malik olma sembolü olan doğana
benzetmektedir. Ahmed Yesevî’ninDîvân-ı Hikmet’indeki Rasûlullah’la (s.a)
ilgili anlatım ve tasvirleri çok canlı, sevgi ve saygı dolu, içten ve aksiyonel-
dir. Meselâ, Hz. Muhammmed, Yesevî’ye “oğul” ve “evladım” hitabında bu-
lunur. Bu manada bölgedeki mistisizmin imkânları sonuna kadar kullanılır.
Yesevî’de bütünüyle menkabevî bir yöne sahip olan peygamber tasavvuru-
nun sırrını da burada aramak lazımdır. Buna göre Yesevî’yle bedene girmeden
önce kemal bulan Hz. Muhammed arasındaki münasebet ve irtibat elestbez-
minde mana âleminde yapılan bir seyahatle başlamış bu dünya hayatında da
devam etmiştir. Yesevî mürşidi Arslan Baba’nın Hz. Muhammed’den emanet
olarak aldığı hurmayı yedi yaşında teslim almıştır. Tasavvuftaki sembolizm
çerçevesinde Arslan Baba’nın getirdiği bu hurmanın Islam veya Islam’a ge-
çiş devri doğrultusunda mutaala edilebilecek tasavvufî yorum çerçevesinde
şekillenmiş unsurlar olduğu söylenebilir. Bu meyanda Yesevî Islam’ı doğru-
dan Hz. Muhammed’den almıştır. Hikmetlerinin bütününden çıkarılabilecek
netice, söz konusu hurmanın Islamî hayatın esaslarını teşkil edecek unsurlar
gerçeğidir.
71
69
Fatih M. Şeker, Türklerin İslam Tasavvuru, s. 449-50.
70
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Diyanet Vakfı yay., Ankara 2012, s. 132-133.
71
Fatih M. Şeker, Türklerin İslam Tasavvuru, s. 449.
126
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Ahmed Yesevî’de Hz. Peygamber’e karşı sevgi ve O’na tabi olmada illet
ve hikmetini anlama ve bilmeden ziyade kendine has duygusal yön hâkimdir.
Bunun en güzel örneğini daha sonra Yesevî’nin sünnet anlayışında temas ede-
ceğimiz üzere altmış üç yaşında kabre girmesi meselesinde göreceğiz. Tabiidir
ki, bu hal herkesin yapabileceği bir şey değildir, yalnız ona özel bir haldir,
bağlayıcı tarafı yoktur. Bu, bir yönüyle belki güzel bir sevgi ve muhabbet te-
zahürü olmakla birlikte, abartılıp aşırı derecede yüceltilerek takdim edilirse,
âlemlere rahmet olarak gönderilen ve herkes için uyulması gereken güzel ör-
nek olan Allah Rasûlü örnek alınamayacak konuma getirilebilir. Bu hususu
göz ardı etmemek gerekir.
72
Aşağıdaki tespitler Hz. Peygamber tasavvurunun geldiği durumu bize
özetlemektedir. Yesevî’den başlayarak günümüze kadar uzanan çizgide Pey-
gamberimiz, yerine göre müşfik bir baba, Milletin Ata’sı, kavmin “Aksakal”ı,
milli birliğin tesisi ve devletin devâmı için adâlet öneren, yabancı olanla bir-
likte yaşamayı öğreten, kimsesizlerin hâmisi ve “GaripBabası”, aç ve çıplak-
ların “Barınağı” olan bir otorite durumundadır. Güzel ahlâktan gücünü alan
Peygamber, insanların dünya ve âhirette de kurtuluşa ermesini arzu eden,
ümmetini çok seven, onların günahkârları için kıyâmet gününde şefaatçı ol-
mak için çırpınan, hastalandığında şifâ dileyen ve veren bir “Dede”, kerâmeti
güzel ahlâkta, kurtuluşu sevgide ve uygulamada gören; kişisel yalnızlık ve
tatbik edilmeyen bilginin insana fayda vermiyeceğini ihtar eden bir “Uygulama
Önderi”. Devletin, millî bütünlük üzerine kurulmasının canlı örneği, adâle-
tin yeryüzüne götürülmesi ve dağıtılması idealinde bir “Alp-Eren”, insanların
üzerinden geçinen saltanat sahibi değil; fakir ve yetim düşkünü olan “şefkâtli,
şifacı ve şefaatçı” bir teselli kaynağı olarak görülmektedir. Bu durumu, “Türk-
ler’de Peygamber Aşkı, Peygamber’e İmân’ın önüne geçmiştir” şeklinde özetlemek
mümkündür. Böylece Yesevîlik, Islâm düşüncesine “İman’ın, sevgi temeline da-
yalı olması gerektiği” şeklinde psikolojik boyut kazandırmıştır diyebiliriz.
73
72
Ahmet Yıldırım,
Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, s. 134
73
Veli Atmaca, “Anadolu’da Yesevîlik (Yesevî Menâkıbnâmesi Özelinde Peygamber Tasavvuru)”,
ICANAS, (DIN), I, 65.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
127
Kaynakça
Abdullah Hikmet Atan, “Hoca Ahmed Yesevî’de Sünnet Bilinci”, Uluslararası Hoca
Ahmed Yesevî Sempozyumu’, 20-21 Şubat 2010, Bağcılar Belediyesi, Istanbul, 2012, 48-
53
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Diyanet Vakfı yay., Ankara
2012
Fatih M. Şeker, İslamlaşma Sürecinde Türklerin İslam Tasavvuru, Diyanet Vakfı yay.
Ankara 2010.
Hoca Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, (Haz. Hayati Bice), Diyanet Vakfı yay., Ankara
2012.
Veli Atmaca, “Anadolu’da Yesevîlik (Yesevî Menâkıbnâmesi Özelinde Peygamber
Tasavvuru), ICANAS, (DIN), I, 65.