Fatiha suresi



Yüklə 2,25 Mb.
səhifə27/30
tarix25.06.2018
ölçüsü2,25 Mb.
#51110
növüYazı
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

059/HAŞR SÛRESİ

059/01 Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tespih etmektedir. O üstündür, hikmet sahibidir.

059/02 Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran Odur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.

059/03 Eğer Allah onlara (Nadir oğullarına) sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada başka şekilde cezalandıracaktı. Ahrette de onlar için ateş azabı vardır.

059/04 Bu, onların Allah'a ve Peygamberine karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim Allah'a karşı gelirse bilsin ki Allah'ın cezalandırması çetindir.

059/05 Hurma ağaçlarından herhangi bir şeyi kesmeniz veya kökleri üzerinde bırakmanız hep Allah'ın izniyledir. Bu izin, yoldan çıkan fasıkları rezil etmek içindir. (Bu ayet, Müslümanların, Yahudilerin hurmalarından bir kısmını kesmeleriyle ortaya çıkan sıkıntılı durumu gidermek için nazil olmuştur.)

059/06 Allah'ın, onların mallarından Peygamberine verdiği ganimetler için, siz at ve deveye binip onları sürmüş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.

059/07 Allah'ın fethedilen ülkeler halkının mallarından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizde yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.

059/08 Allah'ın verdiği bu ganimet malları, yurtlarından ve mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamber'ine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.

059/09 Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri sever ve onlara verilenler karşısında içlerinde bir kaygı duymazlar. Kendileri zaruret içinde bulunanlar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

059/10 Bunların (Muhacir ve Ensar'ın) arkasından gelenler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile daha önce bizi geçmiş din kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, inananlara karşı hiçbir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"

059/11 Münafıkların, kitap ehlinden inkâr eden dostlarına, "Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım ederiz" dediklerini görmedin mi? Allah onların yalancı olduklarına şahitlik eder.

059/12 Ant olsun eğer onlar çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmazlar, savaşa tutuşmuş olsalar, onlara yardım etmezler, yardım etseler bile arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.

059/13 Onların kalplerinde sizin korkunuz, Allah'ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

059/14 Onlar müstahkem şehirlerde veya duvarlar arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.

059/15 (Onların durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve işlerinin cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır.

059/16 Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, "İnkâr et." der. İnsan inkâr edince de "Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." der.

059/17 Nihayet ikisinin de sonu, içinde ebedi kalacakları ateş olacaktır. İşte bu, zalimlerin cezasıdır.

059/18 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

059/19 Allah'ı unutup da Allah'ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.

059/20 Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli kurtularak isteklerine erişenlerdir.

059/21 Eğer biz bu Kuran'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

059/22 O, öyle bir Allah'tır ki, Ondan başka İlâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyen, bağışlayandır.

059/23 O, öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir İlâh yoktur. O, malik ve sahiptir, münezzehtir, selamet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır. Üstündür, isteğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, puta tapanların ortak koştuklarından münezzehtir.

059/24 O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler Onundur. Göklerde ve yerde olanlar Onun şanını yüceltmektedirler. O galip olan, her şeyi hikmet uyarınca yapandır.

060/MÜMTEHİNE SÛRESİ

060/01 Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan dolayı, peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Oysa ben sizin gizlediklerinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.

060/02 Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size dillerini ve ellerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.

060/03 Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah yaptıklarınızı görendir.

060/04 İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki, "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına, "Ant olsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez." demesi hariç. "Rabbimiz! dediler, sana dayandık, sana yöneldik, dönüş sanadır."

060/05 "Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir fitne kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi ancak sensin."

060/06 Ant olsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve ahret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır.

060/07 Olur ki, Allah sizinle, düşmanlarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah, gücü yetendir. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

060/08 Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.

060/09 Allah; yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.

060/10 Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imtihanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirlerini) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

060/11 Eğer eşlerinizden biri, sizden kâfirlere kaçar da siz de savaşta galip durumda olursanız, eşleri gitmiş olanlara ganimetten, harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının.

060/12 Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

060/13 Ey iman edenler! Öyle bir kavmi dost edinmeyin ki, Allah onlara gazap etmiş, ahretten ümidi kesmişler ve mezarlıklarda yatan kâfirlerin ümitsiz halleri gibi, ümitsizliğe düşmüşlerdir.



061/SÂF SÛRESİ

061/01 Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tespih eder. O üstündür, hikmet sahibidir.

061/02 Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?

061/03 Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebep olur.

061/04 Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.

061/05 Bir zaman Musa kavmine: "Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.

061/06 Hatırla ki, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrail oğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında (Peygamberimizin İncil’deki ismi) bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim.” demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince, “Bu apaçık bir büyüdür” dediler.

061/07 İslâm’a çağırılırken, Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

061/08 Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.

061/09 Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberlerini hidayet ve hak ile gönderen Odur.

061/10 Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

061/11 Allah'a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz ki bu sizin için daha hayırlıdır.

061/12 İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.

061/13 Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müzminleri bunlarla müjdele.

061/14 Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa, havarilere "Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?" demişti. Havarileri de, "Allah yolunun yardımcıları biziz." demişlerdi. İsrail oğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.

062/CUM’A SÛRESİ

062/01 Göklerde ve yerde olanların hepsi mülkün sahibi, mukaddes, aziz, hâkim olan Allah'ı tespih eder.

062/02 Çünkü ümmiler arasında kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen Odur. Hâlbuki onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.

062/03 (Bu peygamber) müminlerden henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da onu öğretir. O azizdir, hâkimdir.

062/04 O, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

062/05 Kendilerine Tevrat yükletilen sonra onu taşıyamayanların durumu, koca koca kitaplar taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

062/06 De ki: Ey Yahudiler! Bütün insanları bir yana bırakarak yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu sanıyorsunuz, bu iddianızda samimi iseniz haydi ölümü temenni edin.

("Biz Allah'ın oğulları ve dostlarıyız." diyen Yahudilerden hemen ölümü temenni etmeleri istenmiştir. Çünkü Allah'ın dostları ahreti tercih eder. Ölüm ise ahretin başlangıcıdır.)

062/07 Ama onlar, yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.

(Çünkü zalimlerin işleri, inkâr ve isyan olmuştur. Bunları edenler ölümü isteyemezler.)

062/08 De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.

062/09 Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.

062/10 Namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

062/11 Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp oraya giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Zira Allah, rızk verenlerin en hayırlısıdır.

(Hz. Muhammet bir cuma hutbesini irad ederken oradan yiyecek yüklü bir kervan geçti. Herkes kervana koştu, yalnız on kişi kaldı. Ayet bunun üzerine nazil oldu. O devirde bir kervan geldiği zaman ona karşı sevinç gösterisi olmak üzere davul çalınırdı. Ayette anılan eğlence, kervanı karşılamak üzere çalınan davuldur. Çünkü mescittekiler davul sesini duyunca dışarı çıkmışlardır.)

063/MÜNÂFİKÛN SÛRESİ

063/01 Münafıklar sana geldiklerinde “Şahitlik ederiz ki, sen Allah’ın Peygamberisin” derler. Allah da bilir ki sen elbette, kendisinin Peygamberisin. Allah hiç şüphesiz münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.

063/02 Çünkü onlar yeminlerini kalkan yapıp, insanları Allah’ın yolundan saptırdılar. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!

063/03 Bunun sebebi onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar.

063/04 Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kütüklerdir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakının. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar.

063/05 Onlara, “Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin” denildiği zaman başlarını çevirirler ve bundan sonra sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

063/06 Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları katiyen bağışlamayacaktır. Çünkü Allah yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.

063/07 Onlar, “Allah’ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler” diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerlerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.

063/08 Onlar, "Ant olsun, eğer Medine'ye dönersek, en üstün olan, en alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." diyorlardı. Hâlbuki üstünlük ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.

063/09 Ey iman edenler! Mallarınız ve evlâtlarınız sizi, Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğramışlardır.

063/10 Herhangi birinize ölüm gelip de "Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demesinden önce, size verdiğimiz rızktan harcayın.

063/11 Allah, eceli gelince hiçbir nefsi geri bırakmaz. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.



064/TEĞÂBÛN SÛRESİ

064/01 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tespih eder. Mülk Onundur, hamt Onadır. Her şeye gücü yeten Odur.

064/02 Sizi yaratan Odur. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir.

064/03 Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak Onadır.

064/04 Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, kalplerde olanı bilir.

064/05 Öncekilerden kâfir olanların haberi sana ulaşmadı mı? Çünkü onlar dünyada günahlarının cezasını çektiler. (Ayrıca ahrette) onlar için acı bir azap vardır.

064/06 O azabın sebebi şu ki, onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar "Bir insan mı bizi doğru yola götürecekmiş?" dediler, inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır.

064/07 İnkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rabbime Ant olsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır.

064/08 Onun için Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nura (Kuran'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

064/09 Toplanma günü için sizi topladığı zaman, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.

064/10 İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidir. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!

064/11 Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doruya götürür. Allah her şeyi bilendir.

064/12 Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçilerimize düşen apaçık bir duyurmadır.

064/13 Allah öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiç bir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.

064/14 Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

064/15 Doğrusu mallarınız ve evlâtlarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır.

064/16 O halde, gücünüzün yettiği kadar Allah’tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden kurtulursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

064/17 Eğer Allah'a içten gelen istekle ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ama ceza vermekte acele etmeyendir.

064/18 Görülmeyeni ve görüleni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.

065/TÂLÂK SÛRESİ

065/01 Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.

065/02 İddetleri sona erdikten sonra, onları ya güzellikle tutun yahut güzellikle ayrılın ve sizden adalet sahibi iki erkeği hazır bulundurun; siz de ey şahitler, şahitliğinizi de Allah için doğru yapın! Bununla Allah’a ve ahret gününe iman eden kimselere öğüt verilir. Her kim de Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder.

065/03 Onu, hatır ve hayaline gelmeyen cihetten rızıklandırır. Her kim de Allah’a tevekkül ederse, O da ona yetişir! Şüphesiz ki Allah emrini yerine getirir. Allah her şey için bir ölçü tayin etmiştir.

065/04 Kadınlarınız içinden adetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona işinde kolaylık verir.

065/05 İşte o söylenenler, Allah’ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah’tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını büyütür.

065/06 Onları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın, Eğer güçlüğe uğrarsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.

065/07 İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin. Rızkı daralmış bulunan da nafakayı, Allah’ın kendisine verdiğinden ayırsın. Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah, daima bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır.

065/08 Rabbinin ve Onun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler halkı vardır ki biz onları çetin bir hesaba çekmiş ve onları şaşkınlık verecek azaba çarptırmışızdır.

065/09 Onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

065/10 Allah onlara (inanmayanlara) şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri! Allah'tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı (Kitap) indirmiştir.

065/11 İman edip salih âmel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah böylesine gerçekten güzel bir rızk vermiştir.

065/12 Allah yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratan Allah'tır. Allah'ın fermanı bunlar arasından iner ki, böylece Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.

066/TAHRÎM SÛRESİ

066/01 Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

(Hz. Peygamber, hanımlarından Zeynep'in evinde bal şerbeti içmiş ve bu yüzden onun yanında biraz fazla kalmıştı. Bu durumu kıskanan diğer hanımları Ayşe ile Hafsa, aralarında kararlaştırıp, Peygamber yanlarına geldiğinde kendisinden megafir kokusu geldiğini söylediler. Megafir yemediğini söyledi. "Demek ki balı yapan arı megafir yalamış." dedi. Bir daha bal şerbeti içmemeye yemin etti. Sûrenin bu münasebetle indiği rivayet edilmiştir.)

066/02 Allah, yeminlerinizi çözmenizi size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O bilen, her şeyi hikmetle idare edendir.

066/03 Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir şey söylemişti. Fakat eşi o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygambere açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber: "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

(Hz. Peygamber Hafsa'ya gizlice söylediği sözün, yememeye yemin ettiği bal şerbeti veya irtihalinden sonra hilâfete sırasıyla Ebu Bekir ve Ömer'in geçecekleri hususu olduğu kaydedilmiştir. Hz. Hafsa bu sırrı Hz. Ayşe'ye söyleyince durum vahiyle Hz. Peygambere bildirilmiştir.)

066/04 Eğer ikiniz de (Hafsa ile Ayşe) Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur. Ve eğer Peygambere karşı birbirinize arka verirseniz şüphesiz ki onun yardımcısı ve dostu Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de ona yardımcıdır.

066/05 Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.

066/06 Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, iri gövdeli, sert tabiatlı, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

066/07 "Ey kâfirler, bugün özür dilemeyin. Siz ancak işlediklerinizin cezasını çekeceksiniz." denilir.

066/08 Ey iman edenler! Tam bir pişmanlık, gönül huzuru içinde, gösterişten uzak ölçüde, Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O günde ki, Allah, Peygamberi ve onunla beraber bulunup iman edenleri rüsvay etmez. Nurları önlerinde ve yanlarında yürür. “Ey Rabbimiz! Bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki senin kudretin her şeye yeter.” derler

066/09 Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla savaş, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.

066/10 Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları, Allah’tan gelen hiç bir şeyi onlardan savamadı. Onlara “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.

066/11 Allah, inananlara da Firavun’un karısını misal gösterdi. O, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun işinde çalışmaktan koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.

066/12 Irzını korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.


Yüklə 2,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə