Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Tahmine bir kez daha
teklefon eder, bu kez Laçin’i dinletir. Bu türkü
Zaur’a aşklarını derinden hatırlatır ve çok etkilenir.
“Bu Laçin türküsüydü. Tahmine bu türküyü dinlerken her zaman
hıçkırıp ağlıyordu. Zaur da ağlıyordu şimdi, çocukluğunun en erken
çağlarından beri ilk defaydı ki ağlıyordu. Sessiz sedasız ağlıyordu,
gözlerinden yanaklarına süzülen damlaları silmiyordu. Ağıyordu, çünkü
biliyordu ki bu son vedalarıdır ve yeryüzünde ancak tek bir kadın bu şekilde
vedalaşabilirdi. Laçin türküsünün son kıtası çalıyordu. Zaur biliyordu ki, bu
Tahmine’nin kasetinin son türküsüdür ve şimdi Zaur’la Frengiz’in
düğünlerinin arifesinde Tahmine hayatından ebediyen çekilip gidiyordu.
Bu satırlar romanın ve aşkın doruğudur. Zaur aşka inanmıyor
görünse, buna herkesi inandırmış olsa bile bu satırlar onun gönlünde nasıl bir
aşk acısı, nasıl büyük bir boşluk, nasıl ebedi mutsuzluk ve yıkım olduğunu
ortaya koyuyor. Aslında bu aşkın ta kendisidir ve balaylarından başlayarak
bundan sonraki yaşamının hiçbir döneminde Zaur’u rahat bırakmayacaktır.
Zaur’un bundan sonraki yaşamı açığa vurmasa da özlem içinde geçer.
Balayında rüyaları karabasan şeklindedir. Zaur Dakar’da deniz nazır
odasında karabasandan kurtulmak için uyanmaya çalışmaktadır. Şimdi
kendisiyle, yitirdiği aşkla hesaplaşmaktadır. Huzur için, rahat ve kaygısız bir
yaşam için Frengiz’le evlenen Zaur, onunla aynı yataktayken Tahmine’nin
parfümünün kokusunu duymakta, Tahmine’nin rüyasını görmektedir. Oysa
gerçekte gelen koku denizin, Afrika’nın kokusu olmalıydı.
“K okuyu uykuda hissetti ve uykuda aynı zamanda uykuda olduğunu
da hissetti. Fakat uykuda tanımıştı bu kokuyu. Bu koku yeryüzünde tekti,
eşsizdi, Afrika’nın kokusu gibi. Ama bu, Afrika’nın kokusu değildi.” 15
“Uyk uda fikirleri sanki uyuşmuştu, uykudan silkinip uyanamıyor,
ayılamıyordu. Ama kokunun ne kokusu, bu kokunun kimin kokusu olduğunu
biliyordu. Hâlâ uykudaydı, ama bu kokudan başka, yani Tahmine’nin
kokusundan başka, yani çeşitli Fransız parfümlerinin karışımından oluşan bu
eşsiz kokudan başka hiçbir şey hissetmiyordu.” 15
Zaur Tahmine’den kaçsa da kurtulamamış, rüyasında onun kokusunu
duymakta ve onu görmeyi arzu etmektedir. Çünkü ayrılmalarından sonra
Tahmine’yi bir kez televizyonda görmüştü. Tahmine’nin gerekli evrakları
hazırlayıp “he r şeyi geri döndürmek için” geleceğinin rüyasını görmektedir.
Bu mümkün müydü? Her şey olup bitmiş, Zaur yeni bir yol seçmişti. Huzur,
güven ve özgürlüğü. Aslında özgürlüğe hazır olmadığını anlayan Zaur, bu
rüyadan da kurtulmak ister. Çünkü gerçek, rüyadaki gibi değildir. Peki
geçmişle hesaplaşmak ve bu hesabı kapatmak Zaur için mümkün müdür?
Sayfa 74 / 847
Beş Katlı Evin Altıncı Katı’nda Sevgiliye Özlem
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
“ Zaur, inşallah zamanı gelir Frengiz’le beraber Amerika’ya gideriz
diye düşündü ve birdenbire bütün bunların gereksizliğin, hiçliğini anladı. Ne
kadar manasızdı bütün bunlar, yani Amerika’ya gitme isteği, buraya,
Afrika’ya gelmeleri, burada bu yad okyanusun yabancı sahilinde rahatlık,
dinlenme, kaygısızlık araması, her şeyi unutma niyeti… ne kadar gereksizdi.
Çünkü artık hiçbir uçak, hiçbir gemi, hiçbir taşıt aracı insanın kendisini
kendisinden uzaklaştıramaz, geçmişinden ayıramaz. Hem saadeti aramak
için dünyayı dolaşmaya gerek yoktur. Mutluluk, ya da mutsuzluk insanın
içindedir, onları yük gibi taşıyorsun kendinle, nereye gidersen git, istersen
dünyanın öbür ucuna git, bu yükü taşıyorsun kendinle. Bu yük güvenilir
yüktür, nereye gidersen git, ne yiter, ne batar, ne azalır, ne artar.”
“Z aur geçmişle hesaplaşılamayacağını anlamıştır. Geçmiş hiç
kurtulunmayacak bir yüktür ve insan ömrü boyunca onu taşımaya
mecburdur. Kendisi için bu yük geç anlasa da bahtiyarlık ve mutluluktur.
Ancak şimdi bunun yalnızca anısı kalmıştır. Bu anılardan da kurtulmak
imkansızdır.” 19
Balayından döndükten sonra Tahmine’nin öldüğünü öğrenen Zaur,
evine çıkar, bavulları oradan oraya taşır, ne yapacağına karar vermeye çalışır
ve sessizce kapıdan çıkar, sekiz katı yürüyerek iner. Geçmişinin peşine
düşen Zaur, Tahmine’nin evine gider ve komşusu Medine ile konuşurlar,
Tahmine’nin neler yaşadığını ondan dinler. Zaur’un son pişmanlığı
kendisinde iyi olmaz bir yara açmış, en büyük derdi olmuştur. Medine ona
bir kağıt verir, bunda Tahmine’nin parfümünün formülü vardır. Ölümünden
iki gün önce bu kağıda yazmış “Z aur’un hanımı bu parfümleri sürünsün
dedi. O zaman Zaur beni hatırlar her defasında.” diyerek bırakmıştır(270).
Zaur şimdi çok iyi bilmektedir ki ne onu unutmak ne geçmişi silmek
mümkündür.
Zaur 1940 doğumludur, Tahmine’yle ilişkileri 5 Haziran 1965’te
başlamış, üç ay güzel bir yaz geçirmişlerdir. Bundan sonra ilişkileri birkaç
ay daha sürmüştür. Romanda asıl olaylar altı ay kadar bir süreyi kapsar.
Sondeyiş bölümünde Zaur’un bundan sonraki 35 yılı özet tekniğiyle
verilmiştir. Evliliğinin devamı, çocukları, anne babalarının ve hemen tüm
yakınlarının ölümleri, Zaur’un iş yaşamı anlatılır. Çevresinde sağ olarak
kendilerine ek Nimet, Süreyya ve Spartak kalmıştır. Bu 35 yıllık süre son
derece tekdüze geçmiştir. Zaur yaşamdan kendisi için bir şey beklememekte,
Sayfa 75 / 847