27
İlgisi salt maddi iktisadi büyüme değil, toplumun tüm kesimlerinin refahının
artışı üzerinedir. Nitekim, politik iktisadın amacını, halka bol bir geçim sağlamak ya
da halkın kendisi için bol bir geçim sağlamasını mümkün kılmak olarak tanımlamıştır.
Bir devlet adamı ya da kanun yapıcı ile ilgili bir bilim kolu sayıldığında, siyasal ekonomi,
iki ayrı amaç güder: Birincisi, halka bol bir gelir veya geçim sağlamak yahut daha
doğrusu, onların, kendileri için böyle bir gelir ve geçim sağlamalarını mümkün kılmak;
ikincisi, devleti ya da toplumu kamu hizmetlerine yetecek bir gelirle donatmaktır. Halkı
da, hükümdarı da zengin etmek gayesini gözetir (Smith, 2011: 455).
Smith, uzun dönem dinamik iktisadi analiziyle, toplumda sermaye birikimi,
bunu sağlayacak olan koşullar ve sermaye birikiminin olası sonuçlarını araştırır. Bu
analiz yöntemi,
dinamik kapitalist ekonomide, bölüşümü belirleyen sınıfsal
ilişkilerin
olmasa da, bölüşüm oranın değişebileceği düşüncesine olanak sağlar. Smith, kapitalist
ekonomide sermaye birikiminin, geçim konusunda üzerinde özellikle durduğu,
sefaletlerini uzun uzun anlattığı çalışan sınıfın koşulları üzerinde olumlu etki
yaratacağını düşünür; kapitalizmin başarısı konusunda iyimserdir. Serbest piyasanın
pazarı ve işbölümünü artırarak emek üretkenliğini artıracağını, bu sayede sermayenin
ve milletlerin zenginliğinin artacağını, çalışanların durumunun düzeleceği
kanısındadır.
Bununla birlikte, piyasa düşüncesiyle ilgili yaygın kanının aksine, Smith, tutucu
bir serbest piyasa taraftarı değildi.
Bilakis, Smith’in piyasa savunusu, onun feodal topluma olan antipatisinin sonucuydu.
(…) Ona göre, [piyasanın kendi hâline bırakılmasının] sonucu, düşük verimliliğin ortadan
kalkması, (…) pazarın genişlemesi, işbölümünün ve milletlerin zenginliğinin artması
olacaktır (Milonakis ve Fine, 2008: 52).