Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/42
tarix14.05.2018
ölçüsü5,01 Kb.
#44066
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   42

30 
 
 
 
18.  yüzyılın  sonlarına  gelindiğinde  İngiltere’de  Sanayi  Devrimi’nin  ivmesi 
artmıştı. Teknik yenilikler çoğalıyor, üretimin verimliliği ve büyüme artıyordu. 
Tablo 1. Britanya’da çıktı artışı, 1700-1831 (yıllık % büyüme) 
 
GSYİH 
Sanayi 
Tarım 
1700-60 
0.7 
0.7 
0.6 
1760-80 
0.6 
1.3 
0.1 
1780-1801 
1.4 

0.8 
1801-31 
1.9 
2.8 
1.2 
Kaynak: Berg (2005: 10). 
Tablo 1’de görüldüğü gibi, 1700-1760 yılları arasında yılda %0,7 olan sanayi büyüme 
hızı 1780-1801 arasında %2’ye, 1801-1831 yılları arasında ise %2,8’e ulaşmıştı. 
Tablo 2. Britanya’nın istihdam, gelir, harcama ve yerleşim yapıları, 1700-1840 
(%) 
 
1700 
1760 
1800 
1840 
Tarımda erkek işgücü 
61.2 
52.8 
40.8 
28.6 
Sanayide erkek işgücü 
18.5 
23.8 
29.5 
47.3 
Tüketim/Gelir 
92.8 
73.6 
76.3 
80.1 
Yatırım/Gelir 

6.8 
8.5 
10.8 
Kent nüfusu 
17 
21 
33.9 
48.3 
Kaynak: Crafts (2000: 45). 
Sanayi Devriminin istihdam, yatırım ve kentleşme yapısında yarattığı dönüşümü 
Tablo 2’de gözlemleyebiliriz. Kentlerde sanayinin gelişmesi, kırda yaşayan insanların 
çalışmak için kentlere akmasına yol açmıştır. 1700 yılından 1760 yılına gelene kadar 
tarımda  istihdam  edilen erkeklerin  sayısı,  sanayide  istihdam  edilenler  lehine  sürekli 
düşüş göstermiştir. Bu dönemin getirdiği önemli bir diğer dönüşüm de, yatırımın artan 
ağırlığıdır. Bu dönemde tasarrufların arttığını ve üretimi geliştirecek yatırımlara artan 
oranda  aktarıldığını  görüyoruz.  Kent  nüfusu  da,  sanayileşmeye  koşut  olarak  sürekli 
artış göstermiş, 1700 yılında %17’den, 1840 yılında %48,3’e yükselmiştir. 
II.3. David Ricardo 


31 
 
 
Tablo 3. Britanya’nın sektörlere göre büyüme rakamları, 1700-1831 (%) 
Sektör 
Sanayi Öncesi 
Sanayi Devrimi 
 
1700-60 
1770-1801 
1801-31 
Pamuklu 
1,4 


Demir 
0,6 

4,5 
İnşaat 
0,7 
3,2 
2,9 
Toplam, tüm sanayiler 


2,8 
Kaynak: Freeman, Louçã (2013: 213). 
     
 
     
Sanayi Devrimi öncesi ve sırasındaki büyüme rakamları, dönüşümün boyutlarını 
yansıtıyor.  Sanayi  Devrimi  denilince  akla  ilk  gelen  sektör  olan  pamuklu  sanayi 
büyüme oranı %1,4’ten %9’a çıkmıştır. Önemli bir büyüme gerçekleştiren diğer bir 
sektör  olan  demirin  büyüme  oranı  da  Sanayi  Devrimiyle  birlikte  %0,6’dan  %5’e 
yükselmiştir.  
Sanayi  Devrimi,  üretim  tekniğinde  getirdiği  köklü  değişikliklerle,  insanların 
hayatlarını  idame  ettirme  tarzlarında  da  önemli  bir  dönüşüm  yarattı.  Fabrikaların 
düşük maliyetli ucuz ürünleriyle rekabet edemeyen zanaatkârlar, işyerlerini kapattılar 
ve  emek  güçlerini  satmak  zorunda  kaldılar.  Ayrıca  fabrika,  insanlara,  alışık 
olmadıkları bir çalışma ritmi dayattı. Dinlenme ve tatil fırsatına sahip oldukları eski iş 
yapma  tarzlarının  yerine,  çalışma  saatlerine  sıkı  sıkıya  bağlı  oldukları  ve  yemek 
saatleri  dışında  kesintisiz  on  iki/on  dört  saat  çalıştırıldıkları  bir  sistemle  karşı 
karşıyaydılar.  
Bunlarla  birlikte, 1790’larda savaş ve kötü hasat sebebiyle işçilerin  alım gücü 
düştü.  Kötüleşen  yaşam  koşulları  halkın hoşnutsuzluğuna  yol  açtı.  1795’te, “ülkeyi 
kaplayan daha önce görülmemiş yiyecek ayaklanmaları” yaşandı ve bu ayaklanmaların 
bazılarında Milisler’in isyancıların yanında yer aldığı görüldü (Thompson, 2012: 192). 
Aynı yıl, krala karşı bir “Serzeniş” yayınlandı: "Hangi nedenle bizler, gözle görülen 
bolluğun  ortasında,  böylece  açlığa  mahkûm  ediliyoruz?  Niçin,  sürekli  çalışıp 


32 
 
 
çabaladığımız  hâlde  yokluk  ve  perişanlığın  sıkıntısını  çekiyoruz?  (…)  Parlamenter 
Ahlaksızlık  (…)  köpüren  bir  burgaç  gibi  emeklerimizin  meyvesini  yutuyor” 
(Thompson, 2012: 194).  
Açlıkla yüz yüze olan ve 1790’lardaki yaygın siyasi propagandanın da etkisiyle 
politikleşen  işçilerin  başkaldırısı  yaygınlaşıyordu.  Bunun  önlenmesi  için  1799-
1800’de işçi örgütlemesini engellemeyi hedefleyen Birleşme Karşıtı Yasa çıkarıldı. 
Bu  yasa  da  işçi  ayaklanmalarına  engel  olamadı.  Glasgow’da  1812  yılında 
dokuma işçileri genel grev yaptılar. Bu, 1822’de tekrarlandı. 
Yeni  düzene  isyanının  başka  biçimleri  de  vardı:  1811-1813  arasında,  işçiler, 
işlerini kaybetmelerine sebep olduklarını düşündükleri makineleri kırdılar. 
Ekonomik politik okulunun düşünsel doruğunu temsil eden David Ricardo’nun 
(1772-1823) (Savran, 2012: 56) On the Principles of Political Economy and Taxation 
(Siyasal  İktisadın  ve  Vergilendirmenin  İlkeleri),  1817’de  İngiltere’de  bu  tarihsel 
süreçte yayınlandı. Savaş sonrası yoksulluk, işsizlik ve ekonomik durgunluk, bununla 
birlikte  gelen  işçi  isyanları  döneminde  yazan  Ricardo,  siyasal  iktisadın  temel 
sorununu,  mal  mevcudunun  toplumdaki  üç  sınıf,  toprak  sahipleri,  emekçiler  ve 
kapitalistler arasında bölüşümünün yasalarının saptanması olarak gördü. 
Ricardo’nun  analizinin  konusu  bütün  olarak  ekonomik  sistem,  temel  analiz 
birimi  ise sınıflardı (Milonakis  ve Fine, 2008:  14). Fakat  sınıfları, Smith’in  yaptığı 
gibi, kapitalist sisteme özgü tarihsel bir kategori olarak tanımlamadı. Smith, sınıfların 
toplumun  ilkel  çağlarında  var  olmadığını,  mal  mevcudunun  bazı  kişilerin  elinde 
birikmesiyle  ve  toprağın  sahiplenilmesiyle  oluştuğunu  söylemişti.  Ricardo  ise, 
sınıfların var oluş koşullarını açıklamadı, varlığını veri aldı. 
[Klasik ekonomi politiğin] son büyük temsilcisi Ricardo, sınıf çıkarlarının, ücret ile kârın, 
kâr  ile  toprak  rantının  karşıtlığını  safça  toplumsal  bir  doğa  yasası  kabul  ederek,  bu 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə