AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
64
da ismini bu hikâyeden alır. Hikâyede, komünizm idealine tüm yüreğiyle inanmış
ve hayatını bu mücadeleye adamış Azize isminde Bakülü bir kızın değişen düzen
son
rası çevresindeki insanlar tarafından tutucu ilan edilerek dışlanması ve Azize’-
nin bu durum karşısında yaşadığı yoğun karamsarlık Kız Kalesi ile özdeşleştirile-
rek anlatılır. Kendisiyle yaptığımız görüşmede yazar, Azize’nin Son Günü hikâye-
sinde neyi anlatma
k istediğini ve Azizeismini neden tercih ettiğini şöyle ifade
etmiştir.
(Azize’nin Son Günü)
“Ütopyanın çöküşünü anlatıyor bir bakıma.
Sosyalizmin azizesi olarak Müslüman kökenli Azeri kadının kapitalizmin
göstergeleri ve öne sürdüğü yeni değerler karşısında bir muhasebeye
düştüğü gündür söz konusu olan. ”
Hikâyede geriye dönüş tekniğiyle Azize’nin geçmişi hakkında da bilgi
verilir.
Azize hiç evlenmemiştir. Gençliğinde Mansur isminde bir delikanlıyı
sevmiş, ancak sonraları ayrılmışlardır. Azize, komünizm idealine sıkı sıkıya
bağlıdır, ama halk düşmanı olarak nitelendirilmiş bir dayısı olduğu için partide ona
daima şüpheyle bakılmaktadır. Ancak genç kız buna rağmen mücadelesini
sürdürür.
Sonraları inandığı komünizm idealindeki çözülmeleri görünce bu durum
onda da bir çözülmeye yol açar. Hikâyede, Bakü’nün önemli simgelerinden biri
olan Kız Kalesi’nden ve bu kale ile ilgili anlatılan efsanelerden şöyle bahsedilir.
“Şimdi şehrin ortasında olduğuna bakmayın, çok çok eskiden Kas-
pi
∗
’
nin ortasındaymış bu kale. Eteğine varmak için kürek çekmek, kulaç
atmak gerekirmiş. Kaleye kapatılan kızlar, tehlikelerden saldırılardan gü-
ven
de sayılırlarmış. Yine de nasılsa, Kız Kalesi için söylenen her efsanede,
kaleye kapatılan kız sonunda çareyi kendini denize atmakta bulurmuş. Du-
varlarını dalgaların dövemediği böyle bir kale, hiçbir kızı korkutamaz. ”
1
Efsaneler bir milletin önemli halk kültürü kaynaklarından biridir. Kay-
naklardaKız Kalesi ile ilgili çok sayıda efsane yer almaktadır.
2
Yazar da bu
efsanelerden genel
olarak bahseder ve bu şekilde Azize’nin şahsî hikâyesi ile
kale hakkında anlatılan efsaneler arasında özdeşlik kurar. Hikâyede geçen şu
cümleler,
kale ile Azize arasında kurulan özdeşliği göstermesi bakımından
dikkat çekicidir:
“İlkeleri savunmanın adı şimdi tutucu ve kaprisli olmak olmuştu.
(…)
Yarınlardan kendisi için değil, işçi sınıf için, emekçi kadın kitleleri
için bir şeyler ummamış mıydı? Başkalarından ziyade bir mutluluk
duymayı kendine yasaklamamış mıydı? Yasak kapıları önce kendisi ka-
∗
Kaspi: Hazar Denizi’nin
efsanelerde geçen Rusça adı. (Yazarın dipnotu)
1
Cihan Aktaş, “Kız Kalesi hakkında anlatılan efsaneyi nereden aldınız? Kaspi isminin Hazar
Denizi’nin efsanelerde geçen adı olduğu bilgisi hangi kaynağa dayanıyor?” şeklindeki sorumuza
şöyle cevap vermiştir: “Hikâyeyi yazarken kimi kaynaklardan edinmiş olmalıyım, muhtemelen o
dönemde yaşadığım evde kütüphanede bulunan Azerbaycan Ansiklopedisi’nden almışımdır;
aradan uzun zaman geçti. ”
2
Sendik Paşa Pirsultanlı,
Azerbaycan Türklerinin Halk Efsaneleri, Çev:Azad Ağaoğlu. (http://www.
sednik-pasa-pirsultanli. net/pdf/Halk-Efsaneleri. pdf)
AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
65
pat
mamış, kapının arkasına da bir yığın öteberi yığmamış mıydı? Bu
konuda iddialı hiçbir yiğit aşamadı bu engelleri. Yasak kapılar hep kapalı
kaldı. Burçlarında, sahil boyunca gezen tozan gençleri izledi. Kız Kale-
si’n
de yaşadı, surların içinde; yükseklerden (yüksek ideallerden) engin-
leri gözleyerek, dalga seslerine, gecenin sesine, deli esen rüzgârlara kulak
vererek, gönlü
nün kaçıp uzaklaşma isteğini derinlerine gömdü. Kaspi
gibi taşkındı fikirleri, Kız Kalesi gibi güçlüydü hedefleri, dalgalar onu
alabora ederken. Bir taraftan da öyle içine dönüktü ki,
yıllarca kulakları-
na aşina bir ayak sesi, bir tırmanış, bir türkü, bir kürek, aralanan bir kapı
sesi gelmeden yaşayabildi. ”
1
Hikâyede Kız Kalesi dışında kültür unsuru sayılabilecek iki dize de yer
almaktadır. Cafer Cabbarlı’ya ait olduğu ifade edilen bu dizeler hikâyede Türkiye
Türkçesine şöyle aktarılır: “Hep yarın için sürüklenirken sen /Umduğun şey nedir
yarınlardan?”
2
Kitaptaki ikinci hikâye “Yeşil Dallı Küçeler” başlığını taşımaktadır. Yazar,
hikâyede sokak kelimesi yerine özellikle “küçe” kelimesini tercih etmiş, kelimenin
anlamını dipnotta belirtmiştir. Bunun önemli bir sebebi vardır. Bu hikâyede, halk
kültürünün önemli bir parçası olan halk türkülerinden biri olan “Küçelere su
sepmişem” türküsü bir aşkın anlatılması için araç haline gelmektedir. Hikâyenin
kah
ramanı olan genç erkek, sevgilisinin isteği üzerine ondan ayrılmış, aşkın anlam-
sızlığı üzerine kafa yormaktadır. Sevdiği kız, birlikte bir gelecek kuramayacakları
gerekçesiyle o
nu terk etmiştir. Genç erkek bu duruma bir türlü mana verememekte,
Sehavet Memmedov’un sesinden “Küçelere su sepmişem” türküsünü dinleyerek
yitirdiği aşkı için gözyaşı dökmektedir. Hikâyede türkünün sözleri şöyle geçer:
“Küçelere su sepmişem
Yar gelen
de toz olmasın
Öyle gelsin öyle gitsin
Aramızda söz olmasın
Semavere od salmışam
İstekana kand salmışam
Yarim gedip tek kalmışam
Ne azizdir yarın canı
Ne şirindir yarın canı”
3
Delikanlıya göre bu türküde anlatılan aşklar artık yaşanmamaktadır. Yakında
askere gidecektir,
ama onu yolcu edecek sevgilisi artık yanında değildir. Oysa o
1
Azize’nin Son Günü, s. 3.
2
Cihan Aktaş, “Azize’nin Son Günü” adlı hikâyenizde Cafer Cabbarlı’nın iki dizesi yer alıyor. Acaba
bu dizeler şairin hangi şiirinden alınmış?” şeklindeki sorumuza şöyle cevap vermiştir: “O
zamanlar Azerbaycan’daydım ve bulunduğum evdeki kütüphaneden yararlanıyordum, Kiril
alfabesini öğrendiğim için de Azerbaycan kaynaklarından yararlanabiliyordum. Şimdi ne yazık ki
o kaynaklar bana çok uzak. ”
3
Azize’nin Son Günü, s. 27, 29.