Sosial
fəlsəfə
99
şey, deyim yerindeyse, bir “zaman heykeltraşlığı”dır. Tarkovsky’e göre,
sinemayı diğer sanat formlarından ayıran, onu biricik yapan unsur zaman
boyutudur. Ona göre film, gerçekliği zaman anlamında sabitler; bir film
çekmek zamanı muhafaza etmek anlamına da gelir. Başka hiçbir sanat for-
mu zamanı bu şekilde sabitleyip durduramaz. Film, zamandan yapılmış bir
mozaiktir. Bu da çeşitli öğelerin bir araya getirilmesini gerektirir.
1
Sinema
sayesinde insan, sanat ve kültür tarihi boyunca ilk defa “zamanı
durdurmanın” çaresini bulmuştur. Böylece insan, istediği zamana geri
dönme ve bunu ekranda defalarca seyredebilme olanağına kavuşmuştur.
Kaydedilen zaman, Tarkovsky’ye göre “zaman içindeki zaman”dır…
2
Bu
nedenle sinema, zaman içine yerleşmiş ve durmaksızın değişen olguları ve
olayları yakalamada diğer sanatlarla kıyaslanamayacak derecede mükem-
meldir.
3
Sinemayı, diğer tüm sanat formlarından farklı kılan yönü, zamanın
akışını yakalayıp koruma becerisine sahip olmasıdır.
4
Sinema, diğer sanat
formlarının yapamadığı şeyi, kendine has bir biçimde yapar, “zamanın
akışını yakalayıp tutar”, zamanı durdurabilir ve “neredeyse sonsuza dek ona
sahip olabilir.”
Bu sebeple sinema, “zaman heykeltıraşlığı”dır.”
5
Tarkovsky’ye göre zaman, “ben”in varlığına bağlı bir koşuldur.
Zaman insanı besleyen bir atmosferdir. Ona göre “varlık ve varlık koşulları
arasındaki bağ kopunca, kişi ve onunla birlikte kişisel zaman ölünce, zaman
da ölür.” Tarih ya da gelişme kavramları zaman kavramının içeriğine nüfuz
etmemizi tek başına karşılayamaz. Tarih ya da gelişme “peşpeşeliği belirtir.
Zaman ise durumdur.” Zaman insanın ruhuna yerleşmiştir ve insana can ve-
ren öğe zamandır.
6
Bu nedenle, “filmin ritmini, kurgulanmış planların uzun-
luğu değil, onların içinde geçen zamanın yarattığı gerilim belirler.” Yani,
1
Andrey Tarkovski, Şiirsel Sinema, Tony Mitchell’in Röportajı, 1982, s. 96.
2
Andrey Tarkovsky, Mühürlenmiş Zaman, s. 48-50.
3
Elif Nuyan, Eisenstein ve Tarkovsky’de Sinema Sanatı ve Felsefe, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Ankara:
Hacettepe Üniversitesi, 2010, s. 83-84.
4
Andrey Tarkovski, Şiirsel Sinema, s. xiii
5
Andrey Tarkovski, Şiirsel Sinema, Velia Iacovino Röportajı, 1983, s. 126.
6
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s. 44.
Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1
100
eğer kurgu, “ritmi belirlemeyi başaramamışsa kurgunun kendisi de biçimsel
bir araçtan başka bir şey olamaz.” Daha da ötesi, “filmde zaman, kurgu
sayesinde değil, ona rağmen akıp gider.”
1
Akıp giden zaman geri
getirilemez fakat bizler, geçmişte, şimdiki zamanın geçip giden ama aslında
geçici olmayan gerçekliğini buluruz. Fakat “geçmiş” nedir? “Geçmiş, bir
anlamda, içinde yaşanan zamandan çok daha gerçektir, en azından çok daha
dayanıklı, çok daha süreklidir.” Buna karşılık “şimdiki zaman akıp gider,
kaybolur, parmaklarımızın arasından kum gibi kayar.” Akıp giden an, geç-
miş haline gelir ve ancak o zaman kendi ağırlığını bulur.
2
Ayna’nın geçmişe ve onun içindeki anılara yönelmesi bir anlamda sa-
natçının kendi ağırlığıyla yüz yüze gelmesi anlamını taşır. Sanatçının kendi
geçmişine, en özel ve mahrem anılarına seyirciyi tanık tutmak istemesi Ay-
na’yı hem özel kılar hem de aktarılması zor bir hüviyete büründürür. Zira
Ayna’da, seyircinin kendisiyle özdeşleşim kurmasını zorlaştıracak birçok
kişisel unsur mevcuttur. Bunun en önemli sebebi ise sanatçının geçmişe
doğru yaptığı tüm-zamanlı dalışlardır. Geçmişteki anılar
olarak şimdinin içi-
ne akıtılarak kendisine şimdide yer bulur. Anılar geçmiştedir ama şimdi’nin
içinde yekpare bir biçimde bizimledir. Anılar, mutlak anlamda peşpeşeliğin
hükümlerine tâbi değildir. İnsan anıların içine daldığında ya da onları tekrar
kurup anlattığında zamanın dizginlerinden boşalır. Çünkü Tarkovsky’ye
göre bir filmin görüntüsünün gerçekliği aslında görünüşte gerçekliktir.
Uygulamaya geçirme aşamasında gerçeklik, yönetmenin kendi özgül seçim-
lerinden
doğan bir düşten, bir arzudan başka bir şey değildir.
3
Tarkovsky’ye göre “zaman ve anı birbirine açılır; bir anlamda, ma-
dalyonun iki yüzü gibidirler.” Fakat anılar zamanın içindedir, zamanın
dışından bir anı olmaz. Hal böyleyken, anı da son derece karmaşık bir kav-
ramdır. İnsan, anıların zihinde yol açtığı etkilerin hepsini kavrayamaz.
4
1
Andrey Tarkovsky, Mühürlenmiş Zaman, s. 105.
2
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s. 45.
3
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s. 79.
4
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s. 44.