Büyük Dinleri Tanımak



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə28/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   52

7. Hz. İsa’nın Akıbeti


Dört İncil’in her biri Hz. İsa’nın yaşamından ve biraz da sözlerinden bahsetmektedir. Ancak önemle ele alınan şey, onun risalet ve peygamberliği olmuştur. Aynı şekilde onun çarmıha geriliş olayı dört İncil’in bitiş bölümlerinde geçmektedir. Bu İncillerden varılan ortak nokta şudur; İsa Mesih, oldukça aktif bir zahitti. Filistin’in yıpranmış ve çürümüş toplumunu ıslah etmek için geniş bir programı vardı. Bu programı icra edebilmek için elinden gelen her çabayı göstermesine rağmen başarısı oldukça az olmuştu. Bununla birlikte kiliseleri kurması yani; birkaç öğrenciden oluşan Hıristiyan toplumunu oluşturmuş olması nedeniyle onun gidişinden ve uzun yılların geçmesinin ardından yavaş yavaş ona nispet verilen din, kökleşmeye başladı.

Yahudi büyükleri, Hz. İsa’nın öğretilerinin menfaatlerini tehdit ettiğini görünce onu öldürme planları yapmaya başladılar. O, hayatının son gecesinde Aşâ-i Rabbani’yi öğrencileriyle yedi. Daha sonra onun on iki seçkin öğrencilerinden biri olan Yahuda İskaryot, Yahudi kâhinlerinin büyüklerinden aldığı para karşılığında ona ihanet etti ve onu Yahudi kâhinlerinin göndermiş olduğu memurlara teslim etti.[1] Yahudilerin idam etme hakları bulunmadığından, onu Kudüs Rum makamlarına bıraktılar. İncillerin yazdığına göre, Rum hükümdarı Pilatus onu cezalandırmak istemiyor ve bir suçunun bulunmadığını söylüyordu. Ancak Yahudiler ısrarla onun idam edilmesini istiyor ve aksi halde ayaklanacaklarını söylüyorlardı.

“Pilatus: “Öyleyse Mesih denilen İsa’yı ne yapayım?” dedi. Hep bir ağızdan: “Çarmıha gerilsin!” dediler. Pilatus: “O ne kötülük yaptı ki?” diye sordu. Onlar ise daha yüksek sesle: “Çarmıha gerilsin!” diye bağrışıp durdular. Pilatus, elinden bir şey gelmediğini tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: “Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Bu işe siz bakın!” Bütün halk şu karşılığı verdi: “Onun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!” (Matta; 27: 22-25)

İncillerin bildirdiğine göre, Hz. İsa çarmıha gerildi. Çarmıh üzerinde öldü ve onu defnettiler. Üç gün[2] sonra mezardan kalktı. O, kırk gün boyunca zaman zaman öğrencilerine görünüyordu. Daha sonra gökyüzüne çıktı. Hıristiyan öğretilerine göre bu olaylar 33 yılında gerçekleşmiştir. Ancak araştırmacılar miladi tarihin başlangıcındaki en az dört yıl gecikmeyi dikkate aldıklarında 33 yılını kendi eserlerinde 29 olarak yazmışlardır.

Evet, Hz. İsa (as) insanların arasından ayrıldı. Taraftarlarından bir grup şöyle dedi:

“O, öldü ve toprağa defnedildi ama üçüncü gün kabrinden çıkıp gökyüzüne gitti ve padişahlık için tekrar yeryüzüne dönecektir.”

Yine şöyle demişlerdir:

“Hz. İsa insanların günahlarının kurbanı olmak için öldürüldü.”

Eski Ahit peygamberlerinin, onun acılarını ve çarmıha gerilmesini ön görmüş olduklarını da iddia etmişlerdi. Mesih sözcüğü de asıl anlamını yitirdi. Hiç kimse Hz. İsa’yı padişah olarak mesh etmediği için resuller (Yeşaya’dan ilham ile 61:1): “O, Allah’ın mesh ettiğidir.” dediler. (Elçilerin işleri; 4:27)

Hıristiyanlar, Hz. İsa’yı şehit olarak görmezler. Onlara göre o, insanlarının günahlarının kurbanı olmuştur. Tarihin gösterdiği kadarıyla bu inanç Hıristiyanlığın temellerindendir ve Hıristiyanlar yapmış oldukları tebliğlerde bu konu üzerinde önemle durmaktadırlar.

Çarmıha gerilme hadisesinden 50 gün sonra Pentikost bayramı geldi. O gün Ruh’ul Kudüs, resullere geldi ve onlardan sonra asırlar boyu İsa’nın risaletini yüklenecek olan topluluğu oluşturdu.

[1] O, Hz. İsa’yı gösterebilmek için onu öptü. Yahuda öpücüğü Hıristiyanlık örfünde bu türden bir ihanet anlamındadır.

[2] İncillerin belirttiğine göre o, üç gün üç gece toprak altında kalacağını bildirmişti (Matta; 12:40). Ancak (yine İncillerin belirttiğine göre) o, Cuma günü gün batımından önce defnedildi ve Pazar günü sabah vaktinde kabrinde olmadığını gördüler.

8. Resuller


Hz. İsa, kıyamının başlangıcında davetini yaymak için kendisine yardım edecek kimseler seçti. Bu konu Saf suresinin sonunda geçmektedir. İncillerde de şöyle geçer:

“İsa, Celile gölünün kıyısında gezerken Petrus denen Simun ile kardeşi Andreya’yı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ atmaktaydı. İsa onlara: “Ardımdan gelin, sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım” dedi. Onlar da hemen ağlarını bırakıp onun ardından gittiler.” (Matta; 4:18-20, Markos; 1:16-18)

Bu yardımcılara genellikle Hz. İsa’nın “Öğrencileri” denilmektedir.

8-1. On İki Resul

Hz. İsa öğrencilerinden on iki kişiyi seçti ve onlara “Resul” adını verdi (Luka; 6:13). Kuran-ı Kerim’de Hz. İsa’nın resullerine Habeş dilinden gelen ve aynı anlamda olan “Havari” tabiri kullanılmaktadır. Hz. İsa kıyamet[1] gününde kendisinin muzaffer bir şekilde celal kürsüsüne oturduğunda onların da on iki kürsüye oturması ve İsrailoğullarının on iki boyuna hüküm vermeleri için bu on iki kişiyi seçti (Matta; 19:28).

Hz. İsa’nın on iki elçisinin isimleri İncillerde (Matta; 10:2-4, Markos; 3:16-19, Luka; 6:14-16, Elçilerin işleri; 1:13’de) şöyle geçmektedir:

1. Simun (Petrus);

2. Onun kardeşi Andreya;

3. (Zebedi’nin oğlu) Yakup;

4. Yakup’un kardeşi Yuhanna;

5. Filipus;

6. Bartalmay;

7. Tomas;

8. Matta;

9. (Alfay oğlu) Yakup;

10. Taday (Luka’da geçtiğine göre: Yahuda Yakub’un kardeşi);

11. Yurtsever Simun;

12. Yahuda İskariyot.

8-2. Petrus ve Diğer Seçkin Resuller

En büyük resul, Simun’dur. Hz. İsa onu “Kaya”[2] anlamına gelen “Petrus” olarak adlandırdı ve Simun’u Hıristiyan toplumu için temel bir taş olarak karar kıldı.

“Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek. Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak” (Matta; 16:18-19, Yuhanna; 21:15-19).

Petrus, İsa Mesih’in gidişinden sonra Hıristiyanlığı tebliğ etmek için İtalya’nın başkenti Roma’ya geldi ve o şehirde Neron tarafından şehit edildi. Bu ilk Oskof’un mezarı Roma’nın Vatikan tepesinde olduğu için o mekân büyük bir öneme sahiptir ve bu yüzden Vatikan ötelerden beri Katolik dünyasının merkezi olmuştur. “Sint Pieter” kilisesi, saraylar ve etrafındaki bahçeler dünyanın en güzel eserlerindendir.

Yuhanna küçük yaşta resul oldu (Yuhanna; 13:23-25 ve 21:20) ve Hıristiyanların inancına göre, kendi İncil’ini birinci asrın sonlarında yaşlılık halinde yazmıştır.

Matta da İncillerden birini yazmıştır. Aynı şekilde Yeni Ahit’in bazı risaleleri Petrus’a, Yuhanna’ya ve diğer resullere nispet verilmiştir.

Birçok İncil ve Epokrifa risalesi resullere nispet verilmiştir. Bazı Hıristiyan toplumları geçmişlerini bazı resullere dayandırmaktadırlar.

Yahuda İskariyot, Yahudi büyüklere başvurarak Hz. İsa’nın yakalanması için işbirliğine hazır olduğunu bildirmişti. Bu amaçla Hz. İsa’yı onlara göstererek karşılığında para aldı. Hz. İsa’nın gitmesinden sonra kalan on bir resul kendi aralarında Yahuda İskariyot yerine “Matiya” adında birini seçerek, on iki sayısını tamamladılar (Elçilerin işleri; 1:15-26)

İncillerin belirttiğine göre, İsa Mesih şu öngörüde bulunmuştu; resullerin hepsi onun hakkında hataya düşecekler. Nitekim öyle de oldu ve onun tutuklanma anında hepsi onu bırakıp kaçtı.

8-3. Pavlus

Hz. İsa’nın Petrus’u kendi yerine seçmiş olmasına rağmen “Pavlus” adındaki başka bir resul daha iyi bir konum elde ederek günümüz Hıristiyanlığının mimarı oldu. Bu şahısın başlangıçtaki adı “Şaul” idi ve bu, İbranice bir ismidir. Onun Yunanca okunuşu Savlus’dur. O, Hıristiyanlığı kabul etmesinden sonra adını Pavlus olarak değiştirdi.

Pavlus, radikal bir Yahudi olmasına rağmen Rum uyrukluydu. Hz. İsa’nın gitmesinden sonra Hıristiyanlara eziyet etmekle meşgul oldu. Ancak bazı Hıristiyanları tutuklamak üzere Kudüs’ten Şam’a giderken yolda Hz. İsa’nın nurunu gördüğünü ve onun emriyle Hıristiyan olduğunu iddia etmiştir. (Elçilerin işler; 9:1-31)

Pavlus büyük bir heyecanla Hıristiyanlığı tebliğ etmeye başladı ve bu yolda çok sıkıntılar çekti. Hz. İsa tarafından resul olduğunu iddia eden bu şahıs, çeşitli bölgelere yolculuklar yaptı ve Hıristiyanlığı Akdeniz çevresine yaydı. O bölgelerdeki yeni Hıristiyan olanlara risaleler yazdı ve onlara kılavuzluk etti. Bu risalelerden bazıları Yeni Ahit’te toparlanmıştır.

Pavlus’un yeni düşünceleri resuller arasında bir takım gerginliklere sebep oluyordu. Onun resullerle ve hatta Petrus ile yaşadığı gerginlikler “Elçilerin işleri” bölümünde ve onun kendi risalelerinde yansıtılmıştır. O şöyle yazmıştır:

“Ne var ki, Kefas (Petrus) Antakya’ya geldiği zaman, suçlu olduğu için ona açıkça karşı geldim.” (Galatyalılar; 2:11)

Pavlus kendi faziletlerini ve Hıristiyanlığı tebliğ yolunda başından geçen tehlikeleri sayarken “Kezebe” kardeşlere değinmektedir. Maksadı ise, onun düşüncelerine karşı çıkan resullerdir:

“Bunlar İbrani midirler? Ben de İbraniyim. İsrailli midirler? Ben de İsrailliyim. İbrahim’in soyundan mıdırlar? Ben de onun soyundanım. Mesih’in hizmetkârları mıdırlar? Aklımı kaçırmış gibi konuşuyorum. Ben O’nun daha üstün bir hizmetkârıyım. Ben daha çok emek verdim, hapse daha çok girdim, sayısız kere dayak yedim, çok kez ölümle burun buruna geldim. Yahudilerden beş kez otuz dokuzar kırbaç yedim. Üç kez değnekle dövüldüm, bir kez taşlandım, üç kez deniz kazasına uğradım. Bir gün bir gece açık denizde kaldım. Sık sık yolculuk ettim. Irmaklarda ve haydutlar arasında, gerek soydaşlarım gerekse de diğer uluslararasında tehlikelere uğradım. Şehirde, çölde, denizde ve sahte kardeşler arasında tehlikelere düştüm. Emek verdim, sıkıntı çektim, çok kez uykusuz kaldım. Açlık ve susuzluğu tattım. Çok kez yiyeceksiz ve soğukta çıplak kaldım. Bütün diğer sorunların yanı sıra, tüm inanlı toplulukları için her gün çekmekte olduğum kaygının baskısı var üzerimde. Kim güçsüz olur da ben güçsüz olmam? Kim günaha düşürülür de ben onun için yanmam? Eğer övünmem gerekirse, güçsüzlüğümü gösteren şeylerle övüneceğim. Rab İsa’nın sonsuza dek övülecek olan Tanrısı ve babası bilir ki, yalan söylemiyorum. Şam’da Kral Aretas’ın valisi beni yakalatmak için kenti sıkı bir denetim altına almıştı. Ama beni küfe içinde surdaki bir pencereden sarkıttılar; böylece onun elinden sıyrılıp kaçtım.” (Korintlilere ikinci mektubu; 11:22-33)

Ehl-i Beyt’in (as), İslam âlimlerinin ve Batılı araştırmacıların görüşüne göre, günümüz Hıristiyanlarının inançlarını Pavlus’un çalışmalarının bir eseri olduğu kesindir.

O, Koloselilere yazdığı risalede; 1:15, İsa Mesih’i yaratılanların ilk doğanı olarak tanıtmıştır. Ancak Filipililere yazdığı risalede; 2:6-9 şöyle demiştir:

“Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı…”

Pavlus’un yaşamı ve düşünceleri “Elçilerin işleri” bölümünde ve onun mektuplarında mevcuttur. Barnaba İncilinin başında ve sonunda şiddetle eleştirilmiştir.[3] İslam kaynaklarındaki bazı hadislerden de anlaşıldığı üzere Hıristiyanların sapmalarının sorumlusu Pavlus’tur.[4]

Pavlus’un yaklaşık 64-67 yıllarında Roma’da öldürüldüğü söylenmiştir. Tarihçilere göre Pavlus’un Hıristiyanlığın yayılmasında çok büyük bir rolü vardı ama Hıristiyanlar bu konuda Ruh’ul Kudüs’ün etkili olduğu inancındadırlar.

Bağımsız tarih kitaplarında ise resuller hakkında hiçbir şeye rastlanmamaktadır.

[1] Hıristiyanlıkta ric’at ile kıyamet bir şeydir ve Hz. İsa’yı o günün hüküm vereni olarak bilirler.

[2] Simun Sefa (Sefa Arapçada kaya anlamındadır) İslam kaynaklarında Hz. İsa’nın vasisi olarak geçer ve Hz. Nergis hatunun kıssasında da onun dedesi olarak anılır. Hıristiyanlar Simun’un nesli hakkında sessizdirler ama İncil’den anlaşıldığı üzere onun eşi vardı. (Matta; 8:14-15)

[3] Hıristiyanlar Barnaba İncil’ini kabul etmezler.

[4] Örnek olarak bak. Bihar’ul Envar, c.8, s.311.


Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə