229
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Tohta Ahun Turdahunov
Toktosun Dostayev
Törökul Aytmatov
Umaralı Şabdambekov
Umaralı Cavgoşpayev
Usain Usmanov
Van-Dzi-Van-Çan-Lin
Van-Lin-Van
Vilgelm Davıdoviç Vall
Vladimir Avgustoviç Litsenmajer
Vladislav Yulianoviç Gorbaçevskiy
Yakov Pavloviç Zinonyev
Yakub Ahun Aipov
Yun-San-Sin
Yusup Abdrahmanov
Yusup Ahun Taşa-Ahunov
Yusup İshakoviç Bulatov
Yusup Karimov
Yusup Talipov
Zaydel Notta Yankel Berkoviç
İsimlerden de açıkça anlaşılacağı üzere öldürülenlerin tamamı Kırgız
değildir. Katledilenler arasında Özbek, Uygur ve Kazak Türkleriyle birlikte Ruslar
da bulunmaktadır. Bu da açıkça gösteriyor ki Ruslar, bölgede sadece etnik bir
katliama girişmemiş, kendi emellerinin aksine düşünen ve düşündüklerini söyleyen
veya söyleyeceğinden şüphe edilen bilgi ve fikir sahibi herkesi katletmiştir.
Siyasi ekonomik ve kültürel politikalar dikkate alınarak milletler tarihinin
son 150 yıllık bölümü incelendiğinde, doğal kaynakların bol olduğu coğrafyalar
ve bu coğrafyaların üzerinde yaşayan milletlerin özellikle Batılı sömürücü güçlerin
kıskacında olduğu görülmektedir. Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ile
birlikte Türk dünyasının tamamı bu parselleme girişimlerinin mağduru olmuştur.
Bu durumdan hareketle Türk coğrafyası başta olmak üzere Türk milletini yakından
ilgilendiren hemen her alandaki Rus varlığı ve Rus siyaseti özel bir dikkat ile ele
alınmalı ve incelenmelidir.
Türklerin tarih boyunca kendilerine yurt edindikleri topraklarda, Allah’ın
Türklere bahşettiği yer altı ve yer üstü kaynaklarının neredeyse tamamı son 150
yıldır Ruslar tarafından kullanılmaktadır. Bu sömürüyü herhangi bir engele
takılmadan rahat bir şekilde gerçekleştirmek için Rusların ilk hedefleri bu coğrafya
üzerinde yaşayan Türklerin zihinlerini işlevsiz hâle getirmek ve böylece onları
mankurtlaştırmak, ayrıştırmak, bölmek, parçalamak ve birbirlerinden habersiz hâle
Türklerin
tarih boyunca
kendilerine
yurt edindikleri
topraklarda,
Allah’ın Türklere
bahşettiği yer
altı ve yer üstü
kaynaklarının
neredeyse
tamamı son 150
yıldır Ruslar
tarafından
kullanılmaktadır.
230
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
getirmekti. Bunun için de insanların düşünmemesi, üretmemesi ve çevresindekileri
etkilememesi gerekiyordu. Bu sebeple Ruslar, toprak ve kaynaklar üzerine başlattığı
bu operasyonda ilk projeyi; Türk insanını, Türk aydınını, Türk düşüncesini ortadan
kaldırmaya yönelik oluşturmuştur. Buna bağlı olarak kişiler/çoğunlukla aydınlar/
üretenler, bu çerçevede gerçekleştirilen faaliyetler ve ortaya konulan eserler büyük
bir baskıya maruz kalmıştır. Konuyu Kırgızistan ve Kırgız Türkleri üzerinden
kısaca özetlemek gerekirse Ruslar, bölgenin sadece doğal kaynaklarını ele geçirmek
ve sömürmek üzere hareket etmemiş, dönemin Kırgızistan’ında toplumun
bilinçlenmesine, aydınlanmasına yardımcı olabilecek kişisel enerji kaynaklarını da
ortadan kaldırmış, böylece bu coğrafyada yeşermeye başlayan aydınlanma filizini
susuz bırakarak kurutmuştur.
Kaynaklar
BURAN Ahmet (2011), Kurşunlanan Türkoloji, Akçağ Yayınları, Ankara.
CERİTOĞLU Murat (2000), “Represiyya Kurbanı Bir Kırgız Aydını Kasım Tınıstanov”, Balıkesir: II.
Balıkesir Kültür Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri.
ERCİLASUN Ahmet Bican, Türk Dünyası Üzerine İncelemeler, Akçağ Yayınları, Ankara 1997.
ERDEM Mustafa (2000), Kırgız Türkleri (Sosyal Antropoloji Araştırmaları), Türkistan Araştırmaları
Dizisi 1, Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları.
HAYİT Baymirza (1997), Basmacılar, Türkistan millî Mücadele Tarihi (1917- 1934), Ankara: Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları.
KOÇ Saadettin (2002), “Kırgız Yazar Tölögön Kasımbek’in Romanlarında Halk Kültürünün Yansımaları”,
Ankara: Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, S. 21, s. 197-210.
NERİMANOĞLU Kamil Veli- ÖNER Mustafa (2008), 1926 Bakü Türkoloji Kurultayı Tutanaklar, Ankara:
Türk Dil Kurumu Yayınları.
ÖZKAN İsa (2007), “Türk Cumhuriyetlerinde Eğitim ve Kültür Alanındaki Değişmeler”, Bağımsızlıklarının
15. Yılında Türk Cumhuriyetleri, Ankara Ticaret Odası- Ankara: Türk Ocağı Yayınları, s. 80-128,
SARAY Mehmet (1996), Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara: TTK.
231
Bu çalışmada Kırımlı Ceditçilerin Bahçesaray’da başlayan daha sonra
Türklerin yaşadığı her yere yayılan ideallerinden bahsetmeye çalışacağız. Ceditçilik
ve ceditçilerden bahsetmek için Ceditçiliğin öncülerinden büyük Türk milliyetçisi
İsmail Gaspıralı’dan söz etmek gerekir. İsmail Gaspıralı bu kavrama isim veren
Usûl-i Cedit okullarının kurucusu ve savunucusudur. Ceditçiler, İsmail Gaspıralı’nın
eserleridir demek aslında pek de yanlış olmaz.
İsmail Gaspıralı ve Ceditçilik
İsmail Bey Gaspıralı, 20 (eski hesapla 8) Mart 1851’de Bahçesaray yakınlarındaki
Avcıköy›de doğmuştur. Annesi Fatma Sultan, köklü bir mirza (Kırım Tatar Soylusu)
ailesinin kızıydı. Babası Mustafa Alioğlu Gasprinskiy de Çarlık ordusunun teğmen
rütbesinden emekli olduğu için İsmail Bey Gaspıralı zadegân sınıfına mensuptu.
Eğitimine mahallî Müslüman mektebinde başlayan İsmail Bey Gaspıralı, tahsilini
bir Rus okulu olan Akmescit Erkek Gimnazyumu›nda sürdürmüştür. Bundan sonra
önce Voronej›deki, daha sonra da Moskova›daki Harp Okulu’na kaydolmuştur.
Özellikle Moskova›daki askerî tahsil yıllarında Gaspıralı, dönemin Rus fikir hayatını
ve aydınlarını yakından tanımak imkânını bulmuştur. Tanıştığı Rus aydınlarına
derin saygı duymakla birlikte, o yılların Moskovası›nın anti-Türk karakterdeki Pan-
Slavist atmosferi onda millî hisler uyandırmıştır.
Ağır Yükle Uzun Yol:
Kırım’da Ced
İ
tç
İ
l
İ
kten
M
İ
llî Harekete
Doç. Dr. Kutluk Kağan Sümer
*
* İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonometri Bölümü Öğretim Üyesi.
Dostları ilə paylaş: |