219
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Çobanzade’nin Türk dilinin bütününü ve çeşitli kollarını konu alan kitap
çapındaki eserleri şunlardır: Türk-Tatar Lisaniyatına Medhal (1924), Kırım-Tatar
İlmî Sarfı
8
(1925), Türk Dili ve Edebiyatının Tedris Usûlü (1926), Kumuk Dili ve
Edebiyatı Tedkikleri (1926), Türk-Tatar Diyalektolojisi (1927), Türk Grameri (1929),
Til ve İmlâ Metodikası Meseleleri (1933). Bunların yanında “Kumuk Dilinin Başka
Türk-Tatar Dilleri Arasındaki Vaziyeti. İbtidaî Malûmat (1926) adlı bir tebliğin
ayrıbasımı vardır.
Çobanzade Türkçenin edebiyat boyutuyla da ilgilenmiş ve bu konuda
eserler vermiştir. Son Devir Kırım-Tatar Edebiyatı Tenkit Tecrübeleri (1929) ve
Azerî Edebiyatının Yeni Devri (1930) bunlardan başlıcalarıdır Bu eserler, bizim
Türkiye’de ulaşabildiklerimizdir. İsmail Otar, Çobanzade’nin (kitap, makale, bildiri
vb. değişik formatlarda; Rusça, Türkiye Türkçesi, Kırım-Tatar Türkçesi vb. değişik
dil ve şivelerde; Arap, Kiril ve Lâtin alfabeleri ile) bunlarla birlikte (1915-1936 yılları
arasındaki yirmi bir yıl içinde yayımlanmış) toplam 129 çalışmasının künyesini
vermiş, bu sayının kendisinde bulunmayanlar da dâhil edildiğinde üç yüzü aştığını
ifade etmiştir.
9
Bu eserlerde genel anlamda ve Türkçe boyutuyla ilgili terim meselesi,
dil ve imla öğretim yöntemleri, Türk dilinin ses, şekil, söz dizimi, köken ve anlam
bilgisiyle ilgili meseleleri, Türk dilinin araştırma yöntemleri, Türkçenin tarihî ve
çağdaş şiveleri, genel anlamda dil bilimi ve Türk dil bilimi, çocuk dili, edebî dil, alfabe
konularındaki görüşlerini dile getirmiştir. Bunu yaparken zaman zaman kendinden
önceki ve kendi çağındaki dil bilginlerinin eserlerini olumlu ve olumsuz yönleriyle
eleştirmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Bekir Sıtkı Çobanzade aynı zamanda
Türk edebiyatının Azerbaycan, Kırım, Kumuk vb. kollarıyla da ilgilenmiş, bunlar
hakkında bir edebiyat tarihçisi ve bir eleştirmen gibi nitelikli yayınlar yapmıştır. Bu
yayınlarda sadece Türk edebiyatı değil, dünya edebiyatı ve edebiyatçıları hakkında
da değerlendirmeler vardır.
Daha yapabileceği çok şey varken genç yaşta katledilen dünya çapında dil
bilgini, eğitim teorisyeni ve üretken, duygulu bir şair olan Bekir Sıdkı Çobanzade’nin
“Kırım-Tatar Dilinin Tafsilatlı Grameri” gibi çalışmalarının yayından çıkarıldığı,
takibata uğradığı yıllarda yazdığı şu iki mısra, bugünün Türk gençlerine onun
eserleriyle ilgili olarak yapılacak daha çok şeyin olduğunu vurgulayan bir mesaj
taşıyor gibidir:
“Tabıngan şeylerimniŋ epsini yaktım
Yakkan şeylerime temenna ettim.”
“Neyim varsa hepsini yaktım ve yaktıklarımın önünde saygı duruşunda
bulundum.”
220
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
_________________
1
Müstecip Ülküsal ve diğer bazı kişiler Kefe’de doğduğunu ileri sürmüşlerdir.
2
Diğer bir rivayete göre Kırım’dan çıkanların ikinci isim alması geleneğine uyarak bu adı kendisi
seçmiştir.
3
OTAR, İsmail (1999), “Kırımlı Türk Şair ve Bilgini Bekir Sıdkı Çobanzade” adlı kitabında İstanbul:
Lebib Yalkın Yayınları. Çobanzade’nin 1914’te Kırım’a döndüğü ifade etmektedir.
4
Otar; age., s. 19
5
AHMET, Buran (2007), Kurşunlanan Türkoloji, Elâzığ: Manas Yayıncılık.
6
ACAR, Kenan, KIRIMLI ÇOBANZADE, SIDKI, Bekir (2001), Dilciliği ve Edebiyat Araştırıcılığı, An-
kara: TDK Yayınları.
7
Otar; age., s.29.
8
Türk Dil Kurumu 2009 yılında bu eseri “Kırım Tatar İlm-i Sarfı” adıyla yayımlamıştır. (Yayına hazır-
layan: Nariman Seyityahya)
9
Otar; age., s.42-48.
221
Özet
Genel manada Ceditçilik olarak adlandırılan aydınlanma hareketi; Rus yönetimindeki
Türkistan Türklerinin özellikle dini eğitim ile ilgili konularda başlattıkları yenileşme
girişimlerinin zamanla diğer alanları da içine alarak yaygınlaştırdıkları çalışmalar bütünü
olarak özetlenebilir. “Cedit” kelimesi, bu anlamıyla 19. yüzyılın sonlarına doğru İsmail
Gaspıralı’nın Kırım’da açtığı Usul-i Cedit okullarıyla birlikte kullanılmaya başlanmıştır.
Usul-i Cedit okulları ile Türk topluluklarının tarihi ve kültürel mirasının araştırılması,
tespit edilmesi ve gelecek nesillere aktarılması, yeni ve yaygınlaştırılmış bir eğitim hayatının
tesis edilmesi hedefleniyordu. Öncelikli olarak İdil-Ural bölgesinde, daha sonra Azerbaycan,
Kazakistan ve Özbekistan’da sayıları hızla artarak 1918 yılı sonuna kadar Türkistan’da
toplam 328 Usul-i Cedit okulunun açıldığı bilinmektedir. Diğer Türk topluluklarında olduğu
gibi Kırgız aydınlarının katkılarıyla Kırgızistan’da da başlayan aydınlanma faaliyetleri
Ruslar tarafından büyük bir baskıya ve engellemeye maruz kalmış bu uğurda birçok Kırgız
aydını katledilmiştir. 1937 yılında kurşunlanarak katledilen 137 kişi bu durumun en açık
göstergesidir.
Türkistan coğrafyası, Çarlık döneminden itibaren Rus işgallerine maruz
kalmaya başlamış, bu işgal 19. yüzyıldan itibaren oldukça genişlemiştir. Silahlı
Rus birlikleri 1856’da Issık Göl’e ve Tanrı dağlarına kadar ulaşmıştır. Rus işgali
karşısında toplu ve etkili bir direniş gösteremeyen Kırgızlar, küçük gruplar hâlinde
bu duruma karşı koymaya çalışmış, ancak çok da başarılı olamamıştır. 1859
Aydınlanma hareket
İ
İç
İ
nde Kırgız
İ
stan’ın ve
Kırgız Aydınlarının Genel
Durumu
Yrd. Doç. Dr. Yas
İ
n Şer
İ
foğlu
*
* Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
Dostları ilə paylaş: |