84
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
yılında, Stalin’in insanlık tarihine kan kızılı harflerle
yazılmış olan “Kızıl Terör”ünün kurbanlarından
olmuştur. “Kırım Talebe Cemiyeti”nin yardımıyla
parasız yatılı olarak 1909-1914 yılları arasında
Galatasaray Sultanisi’nde (bir başka rivayete göre,
İstanbul Sultanisi’nin idadi kısmında) okumuş,
1914’te Kırım’a geri dönmüş, Odesa’da okumaya
başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla
Ruslar tarafından askere çağrılmış, Rus ordusunda
Türkiye’ye karşı hizmet etmemek için Besarabya,
Kişinef, Romanya yoluyla Rusya’dan kaçarak
tekrar İstanbul’a gelmiştir. İstanbul’a gelir gelmez
İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesi’nde
okumaya başlamıştır. Öğrenciliği sırasında Macar
kökenli bir öğretmeninin yönlendirmesiyle
Budapeşte’ye gitmiştir. Burada Péter Pazmany
Üniversitesi’ne kaydolmuş, üniversiteyi bitirdikten
sonra Şarkiyat Akademisi’nde işe kabul edilerek İ.
Kunoş’un danışmanlığında “Codex Cumanicus”u
incelemiştir. Tezinin konusu, “Kıpçakların Codex
Cumanicus Yazma Edebiyat Abideleri ve Türk
Lehçelerinde Telaffuzun Temel Problemleri”
olmuştur. 1919’da aynı üniversitede Türk filolojisi,
Arap edebiyatı tarihi ve Macar edebiyatı tarihi
konularında doktora çalışması yapmıştır.
İstanbul’da bulunduğu sırada, “Genç
Buharalılar Cemiyeti” üyeleriyle yakından meşgul
olmuş ve onlara İsmail Gaspıralı’nın “usul-i
cedid”ini aşılamaya çalışmıştır.
Kırımlılar Cemiyet-i Hayriyesi’nin tahsil
için Macaristan’a gönderdiği öğrencilerin 7 Ekim 1918’de Budapeşte’ye varışları
sırasında, onları karşılayanlar arasında Turan Cemiyeti üyelerinden başka, Kırımlılar
Cemiyeti murahhası olarak Çobanzade de istasyonda hazır olmuştur.
1919’da doktorasını verdikten sonra Budapeşte’de öğretim üyeliğine
alıkonmuş ve bu sırada Lozan Üniversitesi’nden de davet almıştır.
1920 yılının Mart ayı sonlarında Cafer Seydahmet Kırımer’in daveti üzerine
Lozan’a gitmiş ve orada üç ay kalarak Kırım Türklerinin millî teşkilatı olan Millî
Fırka’ya katılmıştır. 1920 Temmuzunda İstanbul’a gelmiş ve oradan Kırım’a
geçmiştir. Kırım’ın Ruslar tarafından işgalinden sonra da Millî Fırka’nın Millî
Kurtuluş Merkezi toplantılarına katılmayı sürdürmüş, partinin yeraltı çalışmalarına
katılmaktan da geri kalmamıştır.
Kırım Türklerinin
en büyük
şairlerinden
ve Türk
dilinin
önde gelen
uzmanlarında
olan Bekir Sıtkı
Çobanzade,
hayatını
Türklüğün ve
Doğunun geri
kalmışlıktan
kurtulmasına
ve Türk dilinin
birliğine adamış
bir
insan olarak,
1937 yılında,
Stalin’in insanlık
tarihine kan
kızılı harflerle
yazılmış olan
“Kızıl Terör”ünün
kurbanlarından
olmuştur.