Dinin Aydınlanmacı Eleştirisi ve Hıristiyanlığın
Mitolojik Karakteri
17
VII. Yy. arası İskenderiye okulu düşünürlerinin beşeri felsefeyle dini
düşünceyi uzlaştırma/sentezleme çabaları Hıristiyanlığın özgünlüğü-
nü yitirmesiyle sonuçlanmıştır.
44
Bu dönüşümün nasıl gerçekleştiğine yönelik çeşitli izah tarzları
benimsemek mümkündür. Bir gerçeklik olarak, hem politik hem de
kültürel anlamda Yunan felsefesi, düşüncesi ve mitolojisiyle yüzleş-
mek zorunda kalan Hıristiyanlık yeni egemen ve güçlü kültürel siste-
me karşı kendisini savunma refleksiyle hareket ederek, egemen kül-
türün kavramsal anlayışına kendini mahkûm etmiştir. Bu yoruma
bir de dinin, iktidar tarafından politik mücadelede meşrulaştırıcı bir
araç olarak kullanılması sonucu meydana gelen değişimi ekleyebiliriz.
Hatta dinin kültür tarafından dönüştürülmesine yönelik eleştirileri
postmodern düşüncede de görmek mümkündür. Örnek vermek gere-
kirse, Foucaoult dini kültürün merkezi bir bileşeni olarak değerlendi-
rerek, dini söylemin insani iktidar/bilgi süreci yoluyla şekillendiğine
ve konumlandığına inanmaktadır. Foucaoult’un söz konusu eleştirisi,
o’nun Katolik bir gelenekten gelişiyle ilişkilendirilmektedir.
45
Yeni Ahit’i Mitten Arındırma (Demitolojizasyon) Girişimleri ve
Tarihsel İsa araştırmaları
Mit, gerçekliğin objektif bir tasarımından ziyade insanın kendisini
anlamasını ve dışavurumunu sağlayan bir söylem biçimi olarak değer-
lendirilmektedir. Dolayısıyla mitin bilimsel ve felsefi olarak değerlendi-
rilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığı, antropolojik ya da varoluşsal
olarak yorumlanmasının daha doğru bir yorumlanma şekli olacağı ifa-
de edilmektedir. Mitin dünyasında insan, kendi dünyasının sınırları-
nı, yerini, eylemlerini, acılarını kontrol ettiğini sandığı güç ya da güç-
lerle konuşur ve insani deneyime açık olan dünyadan aldığı ifadelerle
tanımlar. Tüm anlatım biçimleriyle nihai olarak mit, bir inancın açık-
lama biçimi olarak işler.
46
Hıristiyan teolojisi, Yeni Ahit’teki mitolojik
ifadeleri inancın açıklama biçimleri olarak değerlendirse ve yine Yeni
Ahit’in mitolojik dilinden dolayı mitleri olumlasa da, aydınlanmacı pa-
radigmanın hem mitos’a hem de mitolojik karakteri dolayımıyla Hıris-
tiyanlığa yönelik eleştirisi, Yeni Ahit’in mitolojik dilini yeniden gözden
geçirme ve onu söz konusu mitolojik unsurlardan arındırma girişim-
lerini açığa çıkarmıştır.
Yeni Ahit’i mitten arındırma girişimleri hususunda karşımıza çıkan
en önemli isim Protestan bir teolog olan Bultmanndır.
47
Bultmann’a
44 el-Behiy, Muhammed,
İslam Düşüncesinin İlahi Yönü, Çev.: Sabri Hizmetli, Fecr Yayınla-
rı, Ankara 1992, s.77
45 Furseth,Inger, Repstad, Pâl,
Din Sosyolojisine Giriş, Klasik ve Çağdaş Kuramlar, Çev.:
İhsan Çapçıoğlu- Halil Aydınalp, Birleşik Yayınları Ankara 2013, S. 126
46 Bultmann,
a.g.e., s.327
47 Palmer, E. Richard,
Hermenötik, Çev.: İbrahim Görener, Ağaç Yayınları, İstanbul 2008, s. 80
18
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
göre, her ne kadar mitlerin tasvirleri objektif geçerlilik iddiasıyla orta-
ya çıksalar da, söz konusu karakterlerinin bir kritiği gerekmektedir.
Bultmann, Mit’in gerçekte dünyayı ve insanı kontrol eden insanüstü
güçler hakkında konuşmayı amaçlasa da açıklamadaki terimlerin, bu
amacı manipüle ederek engellediğini düşünür. Dolayısıyla her ne ka-
dar Yeni Ahit mitolojisinin önemi kendi tasvirlerinden ziyade varlığı
kutsal olarak anlamasında görülse de yine de Yeni Ahit’i mitolojik ka-
rakterinden arındırmak bir zorunluluktur.
48
Yeni Ahit’i mitten arındırma girişimleri, mitolojik dilin modern in-
san için anlaşılmaz ve kapalı kaldığı gerekçesiyle yapılıyor görünmek-
tedir. Literal olarak da olsa, Yeni Ahit’in dilinin mitolojik karakteri,
bilimselliğin ve rasyonalitenin egemen olduğu ve yegâne geçerli bilme
biçimi olarak kabul gördüğü dünyada çok da kabul edilebilir görül-
memiştir. Modern insanın duygu, düşünce ve davranışlarında etkili
olan doğaüstü bir gücü ilkel bir düşünme biçimiyle özdeşleştirmek
mümkün görülmemiştir. Doğa olaylarının cereyan edişinde doğaüstü
güçlerin müdahalesini kabul etmek modern insanın rasyonel düşün-
me biçimine uygun gelmemiştir. Zira doğa olayları rasyonel ilkelerin
egemen olduğu bir sistem içinde olup bitmekte, rasyonel bir varlık
olan insan da bu oluş ve işleyişi söz konusu rasyonellik ile kavrayıp
izah etmektedir. Dolayısıyla mit, doğaüstü güçlerin etkisini ve gerçek-
liğin açıklanmasını söz konusu güçlere atfettiğinden, bilimsel düşün-
ce tarafından kabul edilemez görülmüştür.
Bultmann’ın Yeni Ahit’i mitten arındırma girişimleri oldukça ilgi
görmüş ve yoğun teolojik tartışmalara sebep olmuştur.
49
Mit’ten arın-
dırma girişimi oldukça masum bir gerekçeyle başlamış ve alaycı yak-
laşımlara karşı kutsal kitabı savunmayı ve kutsal kitap yazarlarına
yönelik yalancılık ithamlarını bertaraf etmeyi amaçlamıştır. Deistlere
karşı bu savunular dilin tarihselliğine sığınılarak temellendirilmek is-
tenmiştir. Onlar, Yeni Ahit’i tarihsel muhayyile ile anlamak gerektiği-
ni vurgularken onu yorumlamaktan kaçınarak dogmatik ilahiyattan
kurtarmayı hedeflemişlerdir. Onlar tarihsel kavrayışın kutsal metni,
Yahudiliğin çocukluk dönemi dilinden, yani mitolojik dilden kurta-
racağını öngörmüşlerdir. Zira Bultmann, kerygma’nın, (mesajın) di-
lindeki mitolojik karakterin, ilk Hıristiyanlar döneminde egemen olan
mitolojik dünya görüşü tarafından şekillendirilmiş olmasından kay-
naklandığı kanaatindedir.
50
48 Bultmann,
a.g.e., s.327-328
49 Öztürk, Mustafa, “Demitolojizasyon ve Kur’an”,
Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 4,
Sayı 1, Ocak-Haziran 2004, s.125
50 R. Bultmannn, “On the Problem of Demythologizing”,
New Testament and Mythology and
Other Basing Writings
, ed. S. Odgen, Philadelphia 1989,s.178’ den’ Öztürk,
a.g.m.