18
bu yüzden farklı bir sürece girildiği ileri sürülebilir. Yaşadığımız dönemin köklerine
inmeye çalıştığımızda da en sağlam köklerden birinin Aydınlanma kavramı ve onun
toplumsal dinamikleri olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda bahsettiğimiz kavramların
Aydınlanma ile doğrudan bir ilişki içinde bulunduğunu belirtmeye lüzum yoktur.
Modern kavramının, dilsel yaşamı her ne kadar daha eski tarihlere kadar gitse de
Aydınlanma ile beraber yeni bir güncellik kazanmıştır. Modernite ise neredeyse
Aydınlanma ile eş anlamlı olarak ifade edilebilecek kadar yakın anlamda
kullanılmaktadır. Tabi Aydınlanma’yı bir tarihsel devir/dönem olarak ele aldığımızda
tarihte kapanmış bir zaman olarak düşünebiliriz. Buna rağmen modernite ve
Aydınlanmanın ilişkisi düşünüldüğünde, iki kavramın da ufkunun hala açık olduğunu
belirtmek gerekir. Bu bakımdan modernite ve Aydınlanma kavramlarının sürekli
birlikte anılması gerektiğini ifade edebiliriz. Yukarıda bahsedilen diğer kavramımız olan
modernizm ise gerçek bir Aydınlamanın ürünü olarak görülebilir. Dönem olarak
Aydınlanmadan sonraki tarihe düşmesi de bunu destekleyen bir kanıttır.
Aydınlanma, tarihsel olarak modern felsefenin başlangıcında öne çıkan şahsiyetler
olan Descartes, Bacon, Leibniz, Hobbes ve Spinoza’ların açtığı felsefî yoldan devam
etmiştir. Bu yüzden Aydınlanma kavramı öncelikle felsefî bir düzlemde anlaşılmalıdır.
Felsefe tarihinde özellikleri bakımından ayrılan, farklı topraklarda ortaya çıkmış
Aydınlanma(lar)’dan bahsedilir: İskoç (Smith, Hume, vs.), Fransız (Voltaire, Diderot,
D’Alembert, Montesquieu ve Rousseau-aydınlanma karşıtı-, vs.), Alman (Kant) ve
İngiliz (Locke ve Berkeley) Aydınlanmaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda
düşünüldüğünde 15. ve 16. yüzyıllardan başlayarak 18. yüzyılların sonuna kadar devam
eden döneme, Aydınlanma dönemi denmektedir. Aydınlanmanın, tarihsel bir dönem
olarak geride kalmış olduğu söylense bile, onun ışığı giderek cılızlaşsa da
‘Aydınlanmacılık’ın hala parlamaya devam ettiğini söyleyebiliriz.
Kısaca söylemek gerekirse; belirgin olarak on yedinci yüzyılın ikinci yarısından
on sekizinci yüzyılın sonuna kadar devam eden sürece, ‘Aydınlanma Yüzyılı’, başka bir
deyişle ‘Akıl Çağı’ gibi dönemleştirmeler atfedilmiştir. Bunun nedeni, ilk
önerir. Bkz. Doğan Göçmen,
Dostları ilə paylaş: