27
iyice azalmıştır. Vaftiz edilmiş Tatarlar yani Kreşenler, 1826–27 yılında müslümanların
tanınması ile
ilgili dilekçe verdiğinde, din değiştirmenin nedenlerini araştıran,
dilekçeleri reddetme kararı alan kilisedir. 1866’da benzer dilekçeler tekrar verildiğinde,
dilekçelerle ilgilenen Adalet ve İçişleri Bakanlığıdır.
64
Kilise Meclisi’nin etkinliğini
yitirmesi devletin kilisesinin işlerine karışması, kiliseyi laik yönetimde birleştirme
çalışmasının bir sonucudur. N. A. Protasov (1836–55) ve D. A. Tolstoy (1865–1880) la
Kilise Meclisi misyon görevini terk etmek sadece danışmanlık yapmak durumunda
kalmıştır ve yazışmalar aradaki temsilci olan pratokor ile yapılmıştır.
65
İdil Ural bölgesinde en önemli misyonerlik bölümü, Kazan müslüman Karşıtı
ismiyle bilinen ve Kazan İlâhiyat Akademisinin bünyesinde hizmet veren bölümdür.
Aralarında N. I. Ilminskiy ve E. A. Malov’un da bulunduğu Tatarca,
Arapça ve diğer
doğu dillerini iyi bilen misyonerlerin islam üzerinde çalışmaya başlamasıyla tanınmış ve
islam üzerine Rusya’da ilk çalışmaları ortaya koymuştur.
66
Ancak 1865’in sonlarına
doğru ihtidâ hareketinin artması kilisenin bu bölüme olumsuz bakmasına neden olmuş ve
misyonu bilimsel olarak ele alan müslüman karşıtı misyon bölümü sadece gayrı Rusların
dilini okutan bir bölüm olarak kalmıştır.
67
Kilise Meclisinin misyonerliği bakanlıklara ve
devlete bırakmasından sonraki süreçte yine misyoner tandanslı papazların cemiyetler
kurarak misyonu devam ettirdikleri ve devletten daima yardım aldıkları da bir vakıa
olarak karşımıza çıkmaktadır.
64
Werth,
a.g. e., s. 107
65
Werth,
a.g. e., s. 108
66
P. Znamenskiy
, İstoriya Kazanskoy Duhovnoy Akademi za perviy period eya suşçestvovaniya, 1842-1870 g.
(Kazan 1892), 3 cilt; s. 328-501; müslüman karşıtı bölüm için bakınız; E. A. Malov, “Svedeniya O Missionerskom
Otdeleniy”,
Missionerskiy protuvomusulmanskiy Sbornik Statey, vip. 1, (1873), s. 3-12
67
S. Ternovskiy,
İstoriçeskaya zapiska o sastayaniy Kazanskoy Duhovnoy Akademiy posle ego preobrozavaniya,
1870-1892, Kazan 1892 s. 28-30
28
I.
BÖLÜM
İDİL-URAL BÖLGESİNİN COĞRAFYASI VE NÜFUS YAPISI
1.1. Coğrafya
İdil-Ural bölgesi çok geniş bir alana (775 bin km
2
) ve değişik fizikî şartlara
sahiptir. Bölgenin yeryüzü şekilleri; Yukarı İdil (
Povoljye) düzlüğünden Aşağı İdil
(
Privoljskiy) yüksekliklerine kadar uzanır, yüksek İdil ardı (
Zavoljya), Bulgulminsk-
Belebeyer yüksekliğine ve Obşiy sırtının kuzey–batı yamaçlarına kadar sürer, sonra da
güney Ural dağlarına ve doğu Sibirya ovalıklarına ulaşır.
Bölgenin kalan yerleri geniş
ve rölyef açısından sade bir görünüm arz eder.
Tarihî süreçte devir devir İdil-Ural bölgesinin sınırlarını kesin olarak tayin
etmek zordur. XIX-XX. yüzyıllar içinde bölgenin sınırlarını Orta İdil ve Güney
Ural’daki Mordva, Çuvaş, Mari, Udmurd, Tatar, Başkurt halklarının yerleştiği sahalar
tayin etmiştir.
68
Coğrafî olarak bu bölge, Oka nehrinden başlayarak batıda Tobol’un sol
koluna kadar; doğuda Vyatka’nın orta kesiminden Kama’nın kuzeyine ve aşağıda
Güney Ural çöllerine kadar uzanmaktadır. İdil-Ural bölgesinin sınırları geçmiş
yüzyıllarda bu şekilde olmamıştır; bölgedeki nüfus ve kültür yapısı değişikliklere
uğramasına neden olmuştur.
69
Ancak İdil-Ural bölgesi tarihsel olarak zaman zaman
değişkenlik gösterse de Orta İdil boyu ve Ural çevresi (
Priuralya) bu bölgenin ana
merkezini meydana getirmiş ve zaman içinde çeşitlenerek ve gelişerek zamanımıza
kadar gelmiştir.
70
Başkurtların İdil-Ural bölgesi içine dâhil edilmesi tartışma konusu olmuştur.
Günümüzde Başkurdistan Cumhuriyeti
Ural ekonomi bölgesine aittir, ancak tarihî
geçmiş göz önüne alınırsa Başkurtların göçebe veya yarı göçebe oldukları gerçeği onları
bölgedeki diğer kavimlerden kesin şekilde farklı kılmıştır.
71
XVI-XVIII. yüzyılın siyasî
tarihi bu tezi bazı yönleriyle desteklese de, doğrudan Başkurtların bölge dışında
sayılması mümkün olamamıştır. Tarihçi A. Kappeler ve Donnely, Rusya dışında bu
68
R. G. Kuzeyev,
Narodı Srednego Povoljya i Yujnogo Urala, Moskova, 1992, s. 12, Bkz. (Harita 1 ).
69
Bkz.
Stranı i Narodı, Sovyetski Soyuz, Obşiy Obzor, Rossiskaya Federatsiya, Moskova, 1983, s. 94–95.
70
Kuzeyev,
Narodı Srednego…, s. 12
71
Bkz. R. G. Kuzeyev,
Sotsiyalnoe i Etniçeskoe v Sovremennıh Etnonatsionalnıh Protsesah, Ufa, 1988, s. 28.
29
görüşün yayılmasında etkin rol oynamıştır.
72
Bu araştırmacılar Başkurtları göçebe
yaşam tarzı ile diğer halklardan ayırmış ve bölgenin asıl unsurları içinde yer
almadıklarını savunmuşlardır.
Fakat
konuyu etno-kültür
73
tarihi açısından inceleyenler,
Başkurtları İdil-Ural bölgesi içine dâhil etmiştir.
74
Diğer taraftan
etnogenez
75
bakımından da Başkurtlar, orta yüzyıl etnik gelişim
döneminde bölgenin diğer halklarının özelliklerini taşımaktadır. Yani, İdil Bulgar, Kızıl
Orda, Kazan, Sibirya ve Nogay Orda hanlıklarının Rus devleti tarafından işgaliyle
Başkurdistan’ın, özellikle de batı ve kuzey bölgesi, Çusova ve İseti nehirlerinden,
güneydeki Yaiçvi ve Ural arkası bozkırlarına doğru, yer seçilmeden
Rus köylüleri zorla
yerleştirilmiştir. Bu yerleşim sonucunda bölge Orta İdil bölgesiyle aynı özellikleri
göstermeye başlamıştır. Başkurtların bozkır dünyası ile etnik ve kültür ilişkileri
(Kazaklar, Karakalpaklar, Kalmıklar) XVIII. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, daha
sonra bazı faktörlerin tesiri ile zayıflamaya başlamıştır. Aynı derecede İdil-Ural'ın
batısındaki etnik gruplar özellikle Mordvalar ve kuzeydeki Udmurdlar komşuları olan
Ruslar ve Permyaklarla karşılıklı ilişkiler kurmuşlardır.
76
İdil-Ural bölgesine ait olan alanın bir kısmı da Orta İdil havzasıdır. Bölge
ahalisinin büyük, orta ve küçük su akıntılarında (Vyatka, Oka, Sura, Kama, Belaya, Ufa,
Hızlı Tanıp, Büyük İk, Samara ve diğerleri) yaşayarak çok eski zamanlardan beri Hazar
denizine çıkışları vardır. Ayrıca bu nehirler vasıtasıyla birbirleriyle sosyal, kültürel ve
iktisadî ilişkiler kurmuşlardır. Ural bölgesinin güney
ve güney doğusunda Hazar
denizine dökülen önemli nehir Samara’dır. Ural bölgesinin yukarı ve orta bölgesindeki
suları (akıntıları) Başkurdistan'la aralarında tabiî bir sınır oluşturmaktadır. Kazakistan'la
da, Tobol nehri Kazak topraklarını Başkurtlardan ayırmaktadır. Orta İdil havzasının
nehirleri geçmişte ahalinin göç istikametini önemli derecede etkilemiştir. Daha sonraki
zamanlarda doğudan batıya ve batıdan doğuya kuzeyde Kama ve Çusova boyunca
72
A. Donnely,
The Russian Conquest of Bashkiria. 1552-1740. A Case Study in Imperialism, New Haven, 1968, s. 2-
4.; A. Cappeler,
Russlands Erste Nationalitaten: Das Rarenreich und die Volker der Mittleren Wolga, Von 16 bis 19
Jahrhundert, Köln-Wien, 1982. s. 4.
73
“etnokültür” terimi halkların kültürü anlamını taşımaktadır. Sovyet dönemi genel siyasetine göre en küçük sosyal
topluluklar dahi birer etnik grup olarak kabul edilmiş, birleştiricilik, milliyet kavramıyla değil, bireyde eşitlik olan ve
halkların kardeşliği üzerine kurulmaya çalışılmıştır.
74
Kuzeyev,
Narodı…, s. 13
75
“Etnogenez” terimi, SSCB dönemi Rus literatüründe halkların menşeini göstermektedir.
76
Bakınız, (Harita 1); ve Kuzeyev,
Narodı..., s. 13.