Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
13
düşmesine yol açar. Üretim ilişkilerinin şimdiki etkisi üretici güçleri destekleyen,
onları geliştiren bir etki değil, tam tersine onların gelişmesini köstekleyen bir etki
haline gelir. Üretici güçlerin gelişmesine karşılık, üretim ilişkilerinin eskisi gibi
kalmasının yarattığı uyumsuzluğun ortadan kaldırılması, gelişmiş üretici güçlere
uygun düşen üretim ilişkilerinin oluşturulması bir gereklilik haline gelir. Ve öyle olur.
Eski üretim ilişkileri yıkılır. Eski üretim ilişkilerinin yıkılmasından önce gelişmiş olan
üretici güçlere uygun düşen yeni üretim ilişkileri kurulur. Yeni üretim ilişkileri
gelişmiş olan üretici güçlerin niteliğine, gelişmiş haline uygun olduğu için onların
daha da gelişmesini olumlu yönde etkiler. Ta ki aynı sorunlar ortaya çıkıncaya kadar.
Kısacası, önce gelişen, birincil olan üretici güçlerdir. Daha sonra yıkılan, ikincil
olan, üretici güçlerin talebine uyan üretim ilişkileridir.
Ve üretim ilişkileri ancak ve ancak üretici güçlerin niteliğine uygun ilişkiler
oldukları zamandır ki karşılıklı etkileşim içinde olduğu üretici güçlerin gelişmesini
olumlu bir yönde etkileyebilir. Ve etkiler de.
Ve yine tam tersi. Üretim ilişkileri üretici güçlerin niteliğine uygun
düşmediklerinde onların gelişmesini ancak ve ancak olumsuz bir yönde etkilerler. Bu
nedenle de yıkılmaları, değiştirilmeleri bir zorunluluk haline gelir.
2- C. Bettelheim'ın Diyalektiği.
Profesörümüz bize 1962-67 arasında sosyalist ekonominin problemleriyle ilgili
yazılar yazdığını ve bu yazılarında sosyalist ekonominin problemlerini üretici
güçlerin geriliğine bağladığını anlatıyor- üretici güçleri birincil, belirleyici gördüğü
için.
Krusçof, Stalin'in geri bir adım olarak değerlendirdiği MTI'larını Kolhozlara
sattıktan; milli çapta karlılığın bir alt parçası olarak ve esas görevi işletmelerin
çalışmalarını gözden geçirme aracı olan işletmelerin karlılığını ekonominin prensibi
haline getirdikten... sonra, yani Krusçofcular üretici güçlerin gelişmesine uygun
olarak üretim ilişkilerini de geliştireceğine geri çekip de üretici güçlerin gelişmesine
darbe vurduktan sonra bizim profesörümüz üretici güçlerin birincilliği adına tüm
bunları görmezden gelip, Sovyet ekonomisinin tüm problemlerini üretici güçlerin
geriliğine bağlamış. ?imdi ise, Çin tecrübelerini de özümleyerek tam tersi yere
varmış. Üretici güçlerin birincilliği değil de, sosyal ilişkilerin birincilliği. Bu sosyal
ilişkilerin birincilliğinin altından çok çapanoğlu çıkacak. Burada sadece şunu
belirmek gerekiyor:
Bizim profesörün "sosyal ilişkileri" ideolojik ve siyasi ilişkiler yanında iş-bölümü
ve de üretim ilişkilerini içeriyor. Profesörümüzün üretim ilişkilerinden neler anladığı
kendi başına bir sorun. İleride ele alacağız. Fakat biz profesörümüz gibi pek bilgili bir
Marksist olmadığımızdan ve şimdilik kaydıyla onun üretim ilişkilerinden herkesin
anlaması gereken, her basit adamın anlaması gereken şeyi anlamadığını varsayacağız.
Başka türlü ilerlemek de imkansız hale geliyor aslında.
O zaman karşımıza şöyle bir durum çıkmaktadır. Profesörümüz Marksizmin temel
taşını oluşturan bir konuda, üretici güçlerle üretim ilişkileri arasındaki ilişki
konusunda Marksizmin kesin tespitlerine, yani üretici güçlerin birincilliği, öncelliği
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
14
yerine
sosyal ilişkiler çerçevesinde ele aldığı üretim ilişkilerinin birincilliğini,
öncelliğini önermektedir.
Böylece profesörümüz Marksizmin temel taşlarından birini ters yüz etmekte,
revize etmektedir.
Biz burada C. Bettelheim'a hiç mi hiç etmediği bir revizyonist tespiti
yüklemekteyiz.
Çünkü o, hiçbir yerde üretici güçler ile üretim ilişkilerini karşı karşıya koyup,
bunlardan da üretim ilişkilerinin öncelliğini savunmuyor.
Yaptığı nedir?
Sınıf mücadelesi üzerinden, siyasi-ideolojik ilişkilere hücum edip... ekonomik
ilişkileri değiştirmek.
Yaptığı nedir?
Üretici güçler ile sosyal ilişkiler adını taktığı kendi icadı bir kategoriyi karşı
karşıya koymak ve bunlardan sosyal ilişkilerin birincilliğini savunmak. Bu sosyal
ilişkiler kategorisi neleri içermektedir? Siyasi bir kategori olan sınıf mücadelesi ve
siyasi-ideolojik ilişkilerden tutunda ekonomik bir kategori olan üretim ilişkilerine
kadar her şeyi.
Biz de bunlara dayanarak ve tarihi materyalizmin, yazarımızın devrimciliğini geri
vermeyi vaat ettiği tarihi materyalizmin kavram ve anlayışlarından hareket ederek,
profesörümüzü bunlara uyarlayarak, onun ortaya çıkardığımız revizyonistliğini teşhir
etmekteyiz.
Devam edelim. Çünkü her ne kadar C. Bettelheim'ın revizyonizmi hali hazırda
sırıtmış ise de bu revizyonizmin enteresan özellikleri daha hala gizli durmaktadır.
B- SINIF MÜCADELESİ ÜZERİNE
Toplumun maddi yaşamı, onun varlığı birincildir. Toplumun ruhi yaşamı,
ideolojik yaşamı ikincildir, toplumun maddi yaşamının
bir türevi, bir yansımasıdır.
Toplumun maddi yaşamının pek çok unsuru vardır. Tabiat, coğrafya, nüfus,
üretim vs. Fakat toplumun maddi yaşamının unsurları arasında toplumun ruhi
yaşamını son tahlilde belirleyen unsur üretimdir.
Üretimi ele aldığımızda bunun bir ilişki olduğunu, iki zıt yöne sahip olduğunu
görmüş ve bu zıtlar arası ilişkinin bazı yönlerini incelemiştik.
Toplumun yaşamını ele aldığımızda da benzer bir durumla karşılaşmaktayız.
Toplumsal yaşamında toplumsal yaşamın iki zıt türü arası bir ilişkiden oluştuğunu
görmekteyiz.
Toplumun maddi yaşamı ve toplumun ruhi yaşamı.
Toplumun ruhi yaşamının unsurları da çok çeşitlidir:
Tüm fikirler dünyası; siyasi, hukuki, felsefi, edebi, artistik... ve bunlara uygun
olarak oluşturulan kurumlar, örgütler...
Sınıf mücadelesi nedir? Sınıf mücadelesi siyasettir.
Üretim ilişkileri ve üretim ilişkileri tarafından belirlenen dağıtım ilişkileri
toplumun ekonomik yapısını, fizyolojisini belirler.