Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə55/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   64

Büyük  Ezoterik  birikim  artık  filozofların  felsefi  sistemlerinde  hayat
buluyordu…  Ezoterik  birikim  sembollere  büründürülerek  filozofların  felsefi
yazıtlarında  yaşamaya  başlamıştı.  İskenderiye  Okulu  ve  bilinen  adıyla  “Yeni
Eflatuncu  Filozofların”  etkisi  kuşaktan  kuşağa  sürdü.  Onların  görüşlerinden
etkilenen  birçok  kişi  ve  gruplar  oldu.  Bazı  filozoflar  bu  akıma  Tasavvuf  ve
kendilerine  de  Sufi  adını  verdiler.  Yunanca  “Sofos”  kelimesi:  “Akıl  -  hikmet
ve  bilgelik”  anlamına  gelir.  Aynı  kökten  gelen  Sufi  kelimesi  de  İskenderiye
Okulu  yandaşlarınca,  bu  anlamları  nedeniyle  seçilmiştir.  Bu  arada  hemen
hatırlatmakta  fayda  görüyorum  ki,  “filozof”  sözcüğü  de  “sevgi  ve  güzellik
anlamına  gelen  “Pilos”  ile  “akıl  -  hikmet,  bilgelik  anlamına  gelen  “Sofos”
sözcüklerinin birleşmesinden ortaya çıkmıştır.
Ayrıca  Yunanistan’da,  çok  akıllı  ve  bilgili  olduklarını  göstermek  amacıyla
kendilerine  “Sofistler”  adına  veren  bir  grubun,  çok  tutucu  ve  hatta  bağnaz
kişiler olması, bir başka kelimenin “sofuluğun” doğmasına sebebiyet vermiştir.


SUFİ ÇALIŞMALARI BAŞLIYOR
Böylelikle temelinde Ezoterik Öğreti ve gizli bilgiler bulunan Sufizm, İslami
görünümü  altında  gittikçe  güçlenen  bir  ekol  oldu.  Basra’da,  Bağdat’ta,
Kudüs’te,  Anadolu’da  gizli  dernekler  haline  getirikleri  tarikatlarda  büyük
merkezler kurdular.
İslami  motiflerden  hareket  eden  ama  tüm  dinlerin  birliği  ve  Ezoterik
Öğreti’de  bütünleşen  Sufizm,  dünyanın  pekçok  yerinde  taraftar  buldu.  Kısa
sürede  büyük  bir  güç  haline  geldiler.  Dünya’nın  çeşitli  yerlerinde  merkezler
oluşturan Sufi teşkilatı hiyerarşik bir kuruluş olarak uzun bir süre çalışmalarını
sürdürdü… Sufi teşkilatının teorik kuruluş şeması şöyledir:
1. Ezoterik Aziz.
2. Bütün Sufiler’in başı olan kutup.
3. Lider olan I. İmam, Kutup yardımcısı olan II. İmam.
4. Dört kutsal gücü sembolize eden dört büyük kuvvet.
4. Kuvvet yardımcıları 7 abdal.
6. Abdal yardımcıları 5 amd.
7. Bölge sorumlusu 70 kişi.
8. Uluslardan küçük topraklara bakan 300 şef
9. Azizler
10. Grup başkanları.
11. Talebeler
12. Kutsal yola girmemiş yeni cemiyet üyeleri.
Bu hiyerarşik teşkilata girebilmek isteyen aday önce kendi bölgesindeki Sufi
merkezine  giderek  bu  gruba  girmek  istediğini  bildirirdi.  Bir  süre  yeni
gelenlerle  en  dış  halkada  sohpetlere  katılır  ve  kendisiyle  ilgilenileceği  günü
beklerdi.  Grup  başkanı  kendilerine  katılmak  isteyenlerle  belli  bir  süre  sonra
tek tek görüşürdü. Çeşitli sualler sorulur ve gruba katılmak isteyen adayın buna
hazır  olup  olmadığı  sınanırdı.  Hazır  olmadığına  karar  verilenler  “Gizli
Öğreti”nin içine alınmazdı.
Kabul edilenler özel bir toplantıya davet edilirler ve bu toplantıda büyük bir
yemin  ayini  yapılırdı.  Bu  merasimde  “Sırlar  Öğretisi”ne  aday  kişi,  Piri’ne


(şefi’ne) kayıtsız şartsız iteat edeceğine yemin ettirilerek gruba dahil edilirdi.
Adayı  bundan  sonra  zorlu  günler  beklemekteydi.  Çeşitli  sınavlardan
geçirilerek,  “Sırlar  Öğretisi”nin  yollarında  yürüyebilip  yürüyemeyeceğine
bakılır ve karar verilirdi. Bu sınavlardan başarıyla geçemeyenlerin, bu yolda
daha  fazla  ilerleyebilmesinin  mümkün  olamayacağına  karar  verilerek  derhal
dış halkaya atılırdı.
Bu  katı  prensipler,  belki  şu  satırları  okuyan  okurlarımız  için  çok  katı
gelebilir  ama  unutulmamalıdır  ki,  karşılaşılacak  sırlar  öyle  kolaylıkla
hazmedilebilecek şeyler değildi. Ve herkese açıklanabilmesi mümkün değildi.
Bu  sırların  küçük  bir  kısmı  bile,  şu  anda  açıklansa,  toplumumuzun  büyük  bir
çoğunluğu üzerinde büyük şoklar meydana getirecek nitelikte olan bilgilerden
oluşmaktaydı.  Bu  bilgilerin  kökeni  on  binlerce  yıl  öncesine  dayanan  sırlara
dayanıyordu.  Ancak  hazır  olanlara  açıklanabilirdi.  Nitekim  öyle  yapılmasına
da aşırı bir özen gösteriliyordu. Zamanından önce açıklanan hiç bir sırrın yarar
getirmeyeceği  gayet  iyi  bilindiği  için,  titiz  bir  eleme  uygulanmaktaydı.  Bu
sırların büyük bir bölümü günümüz insanlığından hala gizli tutulmaktadır.
“Gizli  Sırlar  Öğretisi”nin  yolunda  ilerlemesine  izin  verilen  salikler,  artık
mürit  olarak  anılmaya  başlanırdı.  Müritleri  bundan  sonra  hiç  bir  yerde
bulamayacakları  sırlar  beklemekteydi.  Bu  sırlar  yaşamın  ve  varoluşun
sırlarıydı…
İlk  önce  İslam  dininin  dış  anlamından  girilir  sonra  yavaş  yavaş  Batıni  yeni
gizli  içsel  bilgilere  doğru  inilmeye  başlanırdı.  Öğrencide,  “bu  dünyada  olma
ama dünyanın bir parçası olmama” prensibi geliştirilirdi…
Bu  süre  içinde  öğrenciyle  öğretmen  arasında  çok  sıkı  spiritüel  bir  bağ
kurulur  ve  öğretmen  öğrencisine  şuurlandırıcı,  anlayışını  arttırıcı  manyetik
tesirlerini yüklerdi.
Yavaş  yavaş  gizli  bilgiler  aktarılmaya  başlanırken,  bir  taraftan  da  “Gizli
Öğrenim”in  çeşitli  pratik  uygulamaları  yaptırılırdı.  Bu  pratik  uygulamalardan
en önemlilerinden biri, zihnin kontrolünü sağlamaya yönelik çalışmalardı.


Zihnin kontrolü için yapılan çalışmalar:
1- Özel nefes alma egzersizleri.
2-  Yabancılar  arasına  girildiğinde  zihnin  dağılmasına  müsade  etmemek  ve
olası negatif tesirlerden uzak durabilmek için pratik uygulamalar.
3- Zihnin konsantrasyonunu dağıtan etkenleri fark etmek ve bu etkenleri yok
etmek.
4- Konsantrasyonun geliştirilmesi için çalışmalar yapmak.
5-  Yine  konsantrasyonun  yoğunlaştırılması  için  her  gün  belirli  bir  süre
gruplar halinde zikir çalışmalarında bulunmak.


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə