Hadis terimleri SÖZLÜĞÜ MÜcteba uğur a



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə35/51
tarix25.06.2018
ölçüsü2,09 Mb.
#51703
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   51

Mutâba'at-ı Kasıra:

Mutâbaat-ı nakısa da denir. Her ikisi de noksan mutabaat manasına gelir. Rivayetinde tek kaldığı sanılan ravinin


şeyhinin şeyhinden veya daha yukarı şeyhlerinden birinden başka ravi tarafından rivayetin sabit olmasıyle hasıl olan mutabaattır. Şöyle ki bir hadîsin ravisinin rivayette tefeddüd ettiğinin zannolunması halinde gerçekten ferd olup olmadığı araştırılır. İ'tibar denilen bu araştırma sonunda aynı hadîsin aynı veya yakın lafızlarla rivayetinde ferd kaldığı sanılan ravinin şeyhinden bir başka ravi tarafından rivayet edildiği ortaya çıkarsa buna mutabaat-ı tamme, eğer şeyhinin şeyhinden veya daha yukarı şeyhlerinden birinden (mesela Sahabî veya tabiînden) rivayet edildiği görülürse buna da mutâbaat-ı kasıra denir.
Bu konuda fazla bilgi ve misal mutabaat maddesinde verilmiştir. Oraya bakılması iyi olur.

Mutâba'at-ı Tâmme:

Tam mutâba'at demektir. Mutabaatın kısımlarından biri olup rivayetinde tek kaldığı sanılan ravinin şeyhinden rivayetle hasıl olmasıdır. Bir başka deyişle ferd olduğu sanılan bir hadîsin araştırma sonucu ravisinin şeyhinden bir diğer ravi tarafından rivayet edilme halidir.


Fazla bilgi ve misal mutabaat maddesinde verilmiştir. Oraya bakılabilir.

Mutâbi:

Tebi'a kök fiilinden mufaale babında ismi faildir ve i'tibar sonunda ferd olduğu sanılan hadîsle aynı veya benzer lafızlarla başka ravi tarafından rivayet edildiği anlaşılan hadîse denir.


Tarifi açıklamak gerekirse, mutabâ'at bahsinde izah edildiği gibi ravisi rivayette tek kaldığı için ferd zannedilen bir hadîs başka tariklardan rivayet edilip edilmediği anlaşılmak üzere cami, müsned, mu'cem, cüz gibi büyüklü küçüklü hadîs kitaplarından araştırılır. Bu araştırmaya i'tibar denir. İ'tibar sonunda o hadîsin rivayetinde tek kaldığı sanılan ravinin şeyhinden veya şeyhinin şeyhinden bir başka ravi tarafından rivayet edildiği tesbit edilirse o bir başka ravinin rivayetine öbür hadîsin mutâbii adı verilir.
Mutabaat başlığında verilen misale göre söylersek Buhârî'nin, İmam Şâfi'î'nin başlangıçta İmam Mâlik'ten rivayette tek kaldığı zannedilen hadîsle aynı isnad ve aynı lafızla Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî tarîkıyla İmam Mâlik'ten rivayet ettiği hadîs İmam Şafii'nin hadîsinin mutâbii'dir.
Mutâbi, ferd zannedilen hadîsi ferd olmaktan çıkardığı gibi isnad sayısını arttığından onu kuvvetlendirmiş olur.

Mutarrahu'l-Hadîs:

Hadisleri matruhdur, kaldırılıp atılmıştır manasına gelen bir tabir olup cerh lafızlarındandır. Cerhin dördüncü derecesini ifade eder.


Cerhin dördüncü derecesini ifade eden lafızlardan biriyle cerhedilen ravinin hadisi, kaide olarak, ne yazılır; ne itibar için dikkate alınır; ne de istişhada yarar addedilir. Hakkında mutarrahu'l-Hadis hükmü verilerek cerhedümiş olan ravinin kendisi metruk, hadisleri merduddur.

Mutarrah:

Bk. Mutarrahu'l- Hadîs.



Mutekaribu’l-Hadîs:

Bk. Mukâribu'ı-Hadîs.



Mu'telif Ve Muhtelif:

Her ikisi de ismi fail veznindedir. İlk kelime ülfet ve imtizacı olan, ikincisi ise ihtilaf eden, farklı ve aykırı demektir.


Hadis Usulünde yazılışları aynı fakat okunuşları ayrı olan isim, lakab ve nisbetlere denir. Bunu konu olarak alan ilme de denildiği olur.
Hadis ravilerinin isim, lakab ve nisbetlerinin doğru olarak bilinmesi rivayet ettikleri hadîsleri hakkında verilen hüküm hatasız olması bakımından son derece önemlidir; çünkü isimleri, lakab veya nisbetleri aynı olan iki raviden biri sika olduğu halde öbürü olmayabilir. Dolayısıyle bunların rivayet ettiği hadîsler hakkında hüküm verilirken isimleri aynı yazıldığı için birinin rivayeti hakkında yanlışlıkla öbürünün rivayetiymişcesine hüküm verilebilir. Kaldı ki ravileri adalet ve zabt yönünden aynı mertebede değildirler. Mecruh ravilerin cerhedilmesine yol açan sebepler de aynı olamaz.
İsimleri veya lakab ya da nisbetleri bir yazılan mecruh ravilerden birisi hafif ve hadîsinin sıhhatine zararı dokunmayan bir sebeple, diğeri ise hadîsini büsbütün redde sebep olan ağır bir ta'nla cerhedilmiş olabilir. Bu durumda da yine yanlışlıkla birisinin rivayet ettiği hadîs hakkında verilecek hüküm öbürünün hadîsi hakkında verilebilir. Bu bakımdan isimleri, lakabları ve nisbetleri yazılış yönünden aynı fakat okunuşu farklı ravileri bilmek hadîs ilminde büyük önem taşır.
Mu'telif ve muhtelif isimler pek çoktur. Hadis alimleri bunların bir bölümünü tesbit ederek kısımlara ayırmışlardır. Bu taksime göre mu'telif ve muhtelif isimler umumi ve es-Sahîhân ile el-Muvattada geçen isimler olmak üzere iki kısımdırlar. İbnu's-Salâh, birinci kısma şu isimleri misal vermiştir:
Böyle yazılan isimlerin hepsi Sellâm okunur. Beş isim bunun dışındadır ve Selâm okunur. Bunlardan birincisi şahabı Abdullah b. Selâm el-İsrâ'ilî'nin babası, ikincisi Buhâri şeyhi Muhammed b. Selâm el-Bikendîdir. Her ne kadar bu İsmi Sellâm olarak okuyanlar olmuşsa da İbnu's-Salâh'a göre doğrusu Selâmdır; çünkü Guncâr'ın Târîhu Buhârâsında Muhammed b. Selâm diye zikrettiği şahıs odur. Tabii Ğuncâr, memleketinin adamını daha iyi bilir. Üçüncüsü, Selâm b. Muhammed b. Nâhidi'l-Makdisî; dördüncüsü Mu'tezile kelamcısı Muhammed b. Abdilvehhâb (Ebu Ali el-Cubbâi)'nin dedesi Selâm; beşincisi de Selâm b. Ebi'I-Hukayk’tır. Bazıları bunlara cahiliye devrinde şarapçılık yapan Selâm, b. Muşkem'i de dahil etmişlerdir. Ancak o Sellâm olarak bilinmektedir.
Bu isimler umumiyetle Umara şeklinde okunur. Ancak bir isim, sahâbî Ubey b. İmâra bunun dışındadır. Bu mu'telif ve muhtelif ismi Ammâra şeklinde okuyanlar da vardır.
Ebu Ali el-Gassânî'nin Takyidu'l-Muhmel isimli kitabında Muhammed b. Vaddâh'tan naklettiğine göre Huzâ'a kabilesinden olanlar Keriz, Abdu Şems kabilesinden olanlar ise Kureyz olarak okunur.
Kureyşli olanlar Hizam, Ensârdan olanlar ise Haram şeklinde okunur, 912el-Irâkî'ye göre İbnu's-Salâh’ın bu ifadesi Hizam şeklinde okunan kimselerin mutlaka Kureyşten, Haram okunanların ise Ensârdan oldukları manasına gelmez. Onun bu ifadesinden maksadı, böyle mu'telif ve muhtelif isimlerin Kureyşlilerce Hizam, Ensar arasında ise Haram şeklinde vaki olduğudur. Kureyş ve Ensar dışındaki kabilelerde her iki şekilde de vakidir. Haram şeklinde en çok Huzaa kabilesinde vaki olmuştur. 913
Bu nisbetlere mensup olanlardan Ayşî olanlar Basralı; Absî olanlar Kufeli; Ansı olanlar ise Şamlıdırlar.
Böyle yazılan bütün künyeler Ebu Ubeyde okunur, ed-Darekutnî “Ebu Abîde künyesi olan kimseyi bilmiyoruz” demiştir.
Fe harfinin sükûnu ile “es-Sefr” üstünü ile “es-Sefer” olarak okunur. Ebu's-Sefer” künyeli bazı isimler vardır.
Bu şekilde yazılan bütün isimler Basralı tarihçi Asel b. Zekvân hariç Isl b. Sufyân gibi “Isl” olarak okunurlar.
(Noktalar dikkate alınmadan) böyle yazılan mu'telif ve muhtelif isimlerin hepsi Assam b. Ali el-Âmini müstesna Ğannâm şeklinde okunur.
Mesrûk İbnu'l-Ecda'ı'n karısı Kamîr bint Amr hariç tutulursa bu şekilde yazılan isimler Kumeyr okunur. Mekkî b. Kumeyr isminde olduğu gibi.
İkisi de sahabî olan Musevver b. Abdilmelik el-Yerbû'î ve Musevver b. Yezîd el-Mâlikî dışında böyle yazılan diğer isimler Misverdir.

İbnu's-Salâh'a göre isim olarak değil sıfat olarak kendisine Hammâl denilen kişiler arasında Musa b. Harun'un babası Hârûn b. Abdillah el-Hammâl'dan başkası yoktur. Hârûn, bezci idi. Zühd hayatına başlayınca hammallık yapmaya başladı. Lakabı el-Cemmâl olarak okunanlar arasında Muhammed b. Mihrân el-Cemmâl vardır ki Buhâri ve Müslim ravilerindendir.


İbnu's-Salâh bu arada mu'telif ve muhtelif isimler arasında okuyanın nasıl okursa okusun hatadan emin olacağı isimler de olduğunu söyler. Buna misal olarak da nisbetini zikreder. Verdiği misal her üç vasıfla da meşhur olan İsâ b. Ebî İsa'dır. İsa, önceleri terzilik yaparken el-Hayyât nisbesi ile meşhur olmuştur. Daha sonra bu mesleği bırakmış, buğday ticareti ile meşgul olmuş, bu sebepten el-Hannât vasfiyle tanınmıştır. Daha sonra da bu mesleği terk ederek deve yemi satıcılığı yaptığından bu sefer de kendisine el-Habbât denilmiştir. ed-Darekutnî'nin naklettiğine göre Müslim el-Habbât da da her üç vasıfla meşhurdur.
Şu isimler de mu'telif ve muhtelifin ikinci kısmı olan isim, lakab veya künyelerden es-Sahihân ve el-Muvatta'da, yahutta bu üç kitapdan yalnızca birinde bulunanlardan birkaçının misalidir:
Ebu Ali el-Gassanî'nin Takyîdul-Muhmel kitabında naklettiğine göre Buhârî şeyhi Bundâr'ın babası Beşşâr “şm” ile okunur. Sadece es-Sahihân'da bulunan ve isimleri bu şekilde yazılanların hepsi Yesâr'dır.
es-Sahihân ve el-Muvattada bulunan böyle yazılı bütün isimler Bişr okunur. Sadece şu dört isim Busr'dür: Abdullah b. Busr el-Mâzeni, Busr b. Said, Busr b. Ubeydillah el-Hadramî, Busr b. Mihcen ed Dîlî. İbn Mihcen'in isminin Bişr olduğu söylenmişse de İmam Malik ve pek çok alim Busr olduğuna kaildirler.
Bu yazılıştaki isimlerin hepsi Buşeyr b. Ka'b el -Âdevi ve Buşeyr b. Ye-sar el-Hârisî hariç, Beşîr okunur. Aynı şekilde yazılan iki isim daha vardır ki onlar, Yuseyr b. Amr ve Kutn b. Nuseyr misallerinde olduğu gibi Yuseyr ve Nuseyr okunabilirler.
Üç isim müstesna bu şekilde yazılanların hepsi de Yeziddir: Bureyd b. Abdillah b. Ebî Burde, Muhammed b. Ar'ara b. Birind ve Ali b. Haşim b. Berid.
Bu hatla yazılan isimler umumiyetle el-Berâ okunur. Ebu Ma'şer Yusuf b. Yezid el-Berrâ, Ebu'l-Aliye Ziyâd b. Firûz el-Berrâ bunun dışındadır914; Çünkü bu ikisi ağaç yontmakla meşgul olanlardı. Yusuf b. Yezid Attar idi. Güzel kokulu ağaç kabuklarını, Ziyâd ise mızrak yapmak üzere sağlam ağaç dallarını yontmayı meslek edinmişlerdi.915
es- Sahihân ve el-Muvatta da mevcut bu şekilde yazılan mu'telif ve muhtelif isimlerin hepsi Harisedir. Câriye b. Kudâme bunun dışındadır.
Hariz b. Osman es-Rahabî ve Ebu Harîz Abdullah İbni'l-Huseyn dışında böyle yazılan isimlerin hepsi Cerîr okunur.
Böyle yazılan isimlerin hepsi hı harfinin esresi ile Hırâş okunur. Noktasız ha nın kesre harekesi ile Hiraş bundan müstesnadır.
Ebu Hasın Osman b. Âsim el-Esedî hariç tutulursa bu şekilde yazılan isimler umumiyetle Husayndır.
Bu şekilde yazılan isimler genelde noktasız ha ile Hâzim dir. Ancak, noktalı hı ile Ebu Muaviye Muhammed b. Hazım ed-Darir bundan müstesnadır.
Böyle yazılan isimlerin büyük çoğunluğu Hayyân okunur. Ancak Habbân b. Munkiz, Vâsinin babası Habbân, Muhammed b. Yahyanın ve Habbân b. Vâsi'nin dedeleri Habbân bunun haricindedir. Bu mu'telif isim Hibbân b. Atıyye isminde olduğu gibi ha harfinin esresi ile de okunur.
Bu şekilde yazılan isimler genelde Habîb okunur. Ancak Hubeyb b. Adî, Hubeyb b. Abdirrahman hı harfinin ötresiyle de okunur.
Hukeym b. Abdullah b. Zureyk hariç hepsi Hakîm okunur.
Bu şekilde yazılanların hepsi Rabâh okunur. Ne var ki Ziyâd b. Riyâh misalinde olduğu gibi Riyâh okunanları da vardır.
es-Sahihânda Zubeyd İbni'l-Hâris el-Yâmî'den el-Muvatta da ise Zuyeyd İbnu's-Salt'dan başka böyle mu'telif isim yoktur.
Selim b. Hayyân hariç bu hatla yazılan isimlerin hepsi Suleymdir.
Selm b. Zerir, Selm b. Kuteybe ve Selm b. Ebi'z-Zeyyâl isimleri hariç böyle yazılan isimlerin hepsi Salim okunur.
Sureye b. Yunus, Sureye İbnu'n-Nu’mân ve Ahmed b. Ebu Sureye. Bu üç isim cim harfi ve sinin ötresiyle, bunların dışındakiler ise Şureyh olarak okunurlar.
Amr b. Selime el-Cermî ismi ile Ensâr'dan bir kabile olan Benû Selime isminden başka bütün isimler Seleme okunur.
Böyle yazılan isimler, Abîdetu's-Selmânî, Abîde b. Humeyd, Abîde b. Sufyân ve Âmir b. Abîde el-Bâhilî olmak üzere dört isim hariç genelde Ubeyde okunur. Bu ismin sonunda te'nis tâ'sı olmaksızın Ubeyd ve Abîd şeklinde okunuşu da vardır. Aynı şekilde Ubâde ve Abâde isimleri de bu gruba girer.
Amir b. Abede ve Becâle b. Abede hariç tutulursa hepsi Abde okunur.
Kays b. Ubâd el-Kaysî müstesna genelde Abbâd dır.
Genelde Akîl okunur. Ancak Ukayl b. Hâlid el-İlî isminde ve Benu Ukayl kabilesinin isminde Ukayl şeklindedir.
Böyle yazılan mu'telif isimlerin hepsi kaf harfi ile Vâkid olarak okunur. Şu var ki fe ile Vâfid okunan isimler de vardır. Vâfid b. Selâme gibi.
Ravilerin nisbetlerinde de mu'telif ve muhtelif olanlarına rastlanır. İbnu's-Salâh bunlara da şu misalleri vermiştir:
Bu nisbe umumiyetle el-Eylî ise de bazen el-Ubullî nisbesi ile bilinenler de vardır. Meselâ Müslim'in Sahihinde hayli hadîs rivayet ettiği şeyhi Şeybân b. Ferrûh, Ubullî nisbesi ile tanınır.
Bu nisbetle bilinen pek çok ravi vardır. Hepsi de Basra'ya nisbet edilmiştir. Ancak Mâlik b. Evs İbni',1-Hadesân en-Nasrî ve Abdulvahid b. Abdillah en-Nasrî bunun dışındadır. Bunlar en-Nasrîî nisbesi ile meşhurdurlar.
es-Sahihân da Halef b. Hişâm el-Bezzâr ve el-Hasenu'bnu's-Sabbâh el-Bezzâr dan başka el-Bezzâr nisbesi ile tanınan ravi bilinmiyor. Bununla birlikte bu iki eserde hadîsleri mevcut Muhammed İbnu's-Sabbâh el-Bezzâz gibi pek çok râvi el-Bezzâz nisbesi ile bilinir.
Böyle yazılan mu'telif nisbetlerin hepsi es-Sevrî dir. Ancak Ebu Ya'lâ Muhammed İbnu's-Salt et-Tevvezî gibi bir İran Şehri olan Tevveze nisbet edilenler de vardır.
Said el-Cureyrî, Abbâs el-Cureyrî nisbetlerinde olduğu gibi bu hatla yazılan nisbelerin hepsi el-Cureyrî dir. Ancak Buhâri şeyhi Yahya b. Bişr gibi el-Harirî nisbesiyle bilinenler de vardır. Bununla birlikte aynı nisbe cim harfinin üstünü ile el-Cerîrî şeklinde de okunur. Yahya b. Eyyûb el-Cerîrî buna misaldir.
Böyle yazılan bir nisbe ile zikredilen râvi Ensârdan biri ise Benû Selime kabilesine mensup biridir. Câbir b. Abdillah es Selimi gibi. Şu var ki Arap filologları en-Nemeri ve es-Sadefi misallerinde olduğu gibi kesre ile de okurlar. Hadiscilerin çoğu sinin esresi ile es-Selimi derler. Ravi Benû Suleyme mensub biri ise o zaman nisbesi es-Sulemî'dir. 916
İbnu's-Salâh'ın verdiği bu misaller el-mu'telif ve'1-muhtelif isim, lakab ve nis-betlerin en meşhur ve en çok rastlananlarıdır. Tabiatiyle daha başkaları da vardır.
el-Mu'telif ve'1-Muhtelif konusunda tertip edilen kitapların en meşhur birkaçı şunlardır:
1. Muştebihu'1-Esmâ: Abdulğanî b. Said.
2. Muştebihu'n-Neseb: Abdulğanî b. Said.
3. el-İkmâl: (İbn Mâkûlâ)
4. el-Muhtelif ve'1-Mu'telif: et-Taberâni.
5. el-Muhtelif ve'1-Mu'telif: Ali b. Osman (İbnu't-Turkmâni).
6. el-Mu'telif ve'1-Muhtelif: Ebu Sa'd el-Mâhiri. 917

Mutesâhil:

Kolaylık taraftarı, işin kolayına kaçan anlamını veren bu kelime, muşeddid veya muteşeddidin aksine, ravilerin cerhi konusunda aşırılığa kaçmayan alime denilmiştir. Aynı kelime, rivayette işi gevşek tutanlar için de kullanılmıştır.



Muteşâbîh:

Benzemek manasına gelen “şebihe” kök fiilinin tefa'ul babından masdan olan müteşabih hadîs ilminde mu'telif ve muhtelif ile müttefik ve mufterik ikisinin birleşmesinden meydana gelir. Daha ziyade iki ayrı şahsın isim veya neseblerinin yazılış yönünden aynı, okunuş yönünden ayrı veya aksine şahıs isimlerinin ayn, baba isimleri aynı olmasıdır.


İbnu's-Salâh bu kısma muteşâbih dememekle birlikte bu tarifi biraz daha geniş olarak vermiştir. Ona göre iki veya daha fazla şahsın isimleri veya meşhur oldukları künyeleri aynı, nesebi veya nis-beti yazılış yönünden aynı fakat lafız ve okunuş cihetinden farklı olur. İsimleri mu'telif ve muhtelif isim veya künyeleri ya da nesebleri aynı olmak suretiyle aksi de olabilir. Böylece bu konu el-Mu'telif ve'1-muhtelife katılır.
Muteşâbihin ilk kısmına Musa b. Ali ile Musa b. Uley isimleri misal verilebilir.
İsimleri ve baba isimleri aynı olduğu halde nisbetleri aynı yazılan ancak değişik okunanlara da Muhammed b. Abdillah el-Muharrimî ile Muhammed b. Abdillah el-Mahremî misal teşkil eder. Bunlardan birincisi Bağdatta bulunan bir mahalle olan ve noktalı “hı” ile yazılan Muharrime, diğeri ise Mahreme b. Nevfele nisbetle Mahremi nisbeti almıştır. İmam Şafiî'den rivayetleri vardır.
Künyeleri müttefik, nisbetleri mu'telif ve muhtelif olanlara ise Ebu Amr eş-Şeybâni ile Ebu Amr es-Seybâni misal verilebilir. Her ikisi de tabiî olan bu iki zattan ilkinin ismi Sa'd b. İyas'dır. İkincisi ise Yahya b. Ebi Amr es-Seybâni'nin babası Zur'a dır.
Aksine baba isimleri müttefik, şahsın kendi ismi mu'telif yani aynı yazıldığı halde değişik okunanlara misal olarak da Amr b. Zur'âre ve Ömer b. Zurâre misalleri verilebilir. İlk isimde bir hayli şahıs vardır. Müslim şeyhi Ebu Muhammed, en-Nisâbûrî bunlardandır. İkincisi ise el-Hadesî olarak tanınır.
Ubeydullah b. Ebî Abdillah ile Abdillah b. Ebî Abdillah isimleri de öyledir. Bu iki şahıstan birincisi Ebu Hureyre'den rivayetleri olan el-Eğar'ın oğludur. İkinci isimde bir kaç kişi daha vardır. Abdullah b. Ebî Abdullahi'l-Mukrî bunlardandır.
Hayyân el-Esedî ile Hanân el-Esedî de aynı kısımda yer alan müteşabih isimlerindendir. Bu iki şahıstan birincisi Ammâr b. Yâsir'den rivayetleri olan Tabiî Hayyân b. Husayn, ikincisi ise Buhâri şeyhi Museddid'in babası Muserhed'in amcasıdır. 918
İbnu's-Salâh bunlardan başka isim ve nesebe yönünden müteşabih oldukları halde kendi isimleriyle babalarının isimleri arasında takdim tehir yüzünden isimleri farklı olan kişilere de şu misalleri verir:
Yezid İbnu'l-Esved, el-Esved b. Yezid. Yezid İbnu'l-Esved sahâbi olup Hu-zaahdır. Bir de Yezîd İbnu'l-Esved el-Curesî vardır ki cahiliye devrini idrak etmiş; müslüman olduktan sonra Şam'da yerleşmiştir. Faziletli bir kişi olarak zikredilir. Öyle ki, Muaviye yağmur duasına yollamıştır. Dua üzerine derhal yağmur yağmış halk evlerine gidememiştir.
el-Velid b. Müslim ile Müslim İbnu'l-Velid de aynı şekilde müteşabih olan isimlerdendir. İlk isimde olanlardan Basralı Tabiî el-Velid b. Müslim vardır. el-Velid b. Müslim ismindeki şahıslardan biri Evzaf den rivayet eden meşhur el-Velid b. Müslim ed-Dimeşkî dir. 919
Maklub olan muteşabih isimler konusunda da kitaplar telif edilmiştir, el-Hatibul-Bağdâdî'nin Râfi'u'l-İrtiyâb fi'l-Maklûb mine'1-Esmâ ve'1-Ensâbı en meşhurudur.

Mutkin:

Bir işi sağlam yapmak manasında itkandan ismi fa'ildir.


Hadis Usulünde adalet ve zabt vasıflarını haiz olmakla beraber gerek hadîs tahammülünde gerekse rivayetinde az da olsa gafletten uzak, rivayet şartlarına büyük bir dikkat ve itina ile rivayet eden, işinin ehli, titiz ve böyle olduğu için itkan sahibi olduğunu belirtmekte kullanılan tabirlerdendir.
Mutkin vasfıyla nitelenen muhaddisler hadîs ilminin erbabı ve o ilimde belli bir yüksek mevkiye gelmiş kimselerdir.
Mutkin tabiri bir de ta'dil lafzı olarak kullanılır. İbn Ebî Hâtim'in tertibine göre tadilin birinci, Zehebî'nin tertibinde ikinci, İbn Haceri'l Askâlânî'nin tertibinde ise üçüncü derece ta'dile delalet eder.
Tadilin İbn Hacer'in tertibi esas olmak üzere en kuvvetlisinden itibaren ilk üç mertebesindeki lafızlarla adaletine hükmedilen ravilere pek ziyade güvenilir. Başka suretle hataları açığa çıkmadıkça - ki o da pek nadir vaki olur- rivayetleri dînî konularda gönül rahatlığı ile hüccet kabul edilir.

Muttasıl:

Kelime olarak ulaştırmak, eklemek manasına gelen “vasele” kök fiilinin iftial babında ism-i faili olan muttasıl, herbiri kendinden önceki ravi ile görüşüp ondan bizzat işiterek veya başka hadîs rivayet usulleriyle almak suretiyle rivayette bulunan ravilerden meydana gelen isnada denir. Böyle birbirleriyle bizzat görüşerek hadîs rivayet etmiş bulunan ravilerden meydana gelen isnadla rivayet edilen hadîse dendiği de olur.


Senedi teşkil eden ravilerden herbirinin hadîs rivayet ettiği şeyhiyle görüşerek ondan bizzat işitmek veya diğer hadîs rivayet usullerinden biriyle almak suretiyle rivayette bulunması isnadın kesiksiz olması demektir. İsnadın böyle kesiksiz olmasına ittisal denir. İttisalle hadîsin sıhhatine tesir eden sıhhat şartlarından biri gerçekleşmiş olmaktadır. Muttasıla mevsul diyenler de vardır.

Muttefekun Aleyh:

“Sözlük bakımından “üzerine birleşilmiş olan şey” manasına bir tabirdir. Buhâri ile Müslim'in her ikisinin ittifakla sahih kabul ederek sahihlerine aldıkları hadîslere denir.


Buhârî ile Müslim'in sahihleri, İslâm âlimlerinin tamamına yakın büyük çoğunluğu tarafından Kur'ân-ı Kerim'den sonra en sahih kitap olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan her ikisinde birden yeralan hadîsler sahihin en yüksek derecesini teşkil ederler.
Bununla birlikte muttefekun aleyh tabiri, az da olsa, hadîs alimlerinin sıhhati üzerinde ittifak ettikleri hadîs manasına da kullanılmıştır. Nitekim İbnu's-Salâh'a göre sahih hadîsler muttefekun aleyh ve muhtelefun fihi olarak iki kısma ayrılır. 920İlki sıhhatinde görüş birliğine varılan; ikincisi ise ihtilaf edilen hadîslerdir. Ancak, kaydetmek gerekir ki, bir hadîs hakkında muttefekun aleyh denildiğinde ilk manasına alınır ve Buhârî ile Müslim'in kitaplarında ittifakla naklettikleri sahihin ilk mertebesindeki hadîsler kasdedilmiş olur.
İbnu'l-Cevzi'nin kaydettiğine göre muttefekun aleyh hadîsler 2317 tanedir. 921Bunları bir araya toplayan iki kıymetli eser vardır. Bunlardan birincisi, Muhammed Habibullah eş-Şinkitî'nin Zâ'du'l-Muslim fime'ttefeka Aleyhi'l-Buhârî ve Muslimi: diğeri, Muhammed Fuad Abdulbâki'nin el-Lu'lu'u ve'1-Mercân fi me'ttefeka Aleyhi'ş-Şeyhân isimli eseridir. Sonuncusu Türkçeye de çevrilmiştir.

Muttehem:

İtham edilmiş manasınadır ve yalanla itham edilmiş olmayı ifade eder. ez-Zehebî'nin tasnifinde ikinci derecede cerhe delâlet eden lafızlar arasında yer alır. 922Hüküm açısından o mertebedeki öteki lafızlar gibidir.



Muttehem Bi'l-Kezib:

Yalan söylemekle itham edilen manasına cerh lafzıdır. Cerhin beşinci derecesine delâlet eder. Bu mertebede bulunan lafızlardan biriyle cerhedilmiş olan râvi ağır cerhe uğramış demektir. Bu yüzden metruk addedilir. Hadisleri yazılmaz. İ'tibar için dikkate alınmaz. İstişhada yarayışlı sayılmaz.



Muttehem Bi'l-Vad’:

Cerh lafızlarından olan bu tabir hadîs uydurmakla itham edilen manasınadır. Cerhin beşinci derecesine delalet eder. Hakkında muttehemun bi'l-vaz' denilerek cerh hükmü verilen râvi hadîs uydurmak gibi ağır bir ithama ma'ruz kalmış demektir. Kendisi terk edileceği gibi hadîsleri de yazılmaz. İ'tibar için dahi dikkate alınmaz. İstişhada yarayışlı sayılmaz. Kısacası hadîs uydurma ithamı ile cerhedilen ravi her yönden terk edilmiştir. Hadisleri de merduddur.



Muttefekun Alâ Terkihî:

“Terkinde ittifak vardır” manasına gelen cerh lafzıdır. Cerhin beşinci mertebesine delalet eder. Bu mertebede bulunan lafızlardan biriyle cerhedilen râvi ağır cerhe uğramıştır. Bu itibarla metruk addedilir. Hadisleri yazılmaz. İ'tibar için dikkate alınmaz. İstişhâde yarayışlı da sayılmaz.



Müttefik Ve Mufterik:

İsim künye ve nisbeleri yazılış ve okunuş bakımından aynı olup da kendileri ayrı olan raviler Hadîs Usulü ilminde bu başlık altında incelenirler. Bu bahis mu'telif ve muhtelif den farklıdır. O bahiste hat yönünden aynı yazıldığı halde okunuşu farklı isimler, lakablar, künyeler ve nisbetler ele alınır. Müttefik ve mufterik konusunun aslı ise isimleri, yerine göre baba isimleri aynı yazılıp okunduğu halde kendileri başka başka kimseler olan raviler konusunu ele alır.


İbnu's-Salâh'a göre müttefik ve mufterik konusu Usulü Fıkıhtaki müşterek gibidir. Birkaç kısma ayrılır. Bunlardan birincisi kendi isimleri ile babalarının isimleri aynı olanlardır. el-Halil b. Ahmed ismi buna misaldir; zira bu isimde altı kişi vardır. İlki Kitabu'1-Arûz sahibi Basralı Nahivci Halil b. Ahmed'dir. rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s)'in Ahmed ismini ilk defa o almıştır. İkincisi Ebu Bişr el-Muzenî'dir ki onun ismi de Halil b. Ahmed'dir. Üçüncüsü İsfahanlı Halil b. Ahmed'dir ki el-Abbâsu'1-Anberî ve diğer bazı raviler kendisinden hadîs almışlardır. Dördüncüsü Hanefî fakihle-rinden Kadı Ebu Saîdi's-Siczî'dir. İbn Hu-zeyme ve el-Beğâvî'den rivayeti vardır. Beşincisi ise Kadı Ebu Saidi'l-Bustî olup yukarıda adı geçen el-Halilu's-Siczî'den rivayeti vardır. Ahmed İbnu'l-Muzaffer el-Bekrî tarikıyla İbn Ebî Hayseme'nin tarîkini rivayet etmiştir. Altıncısı ise yine Ebu saidi'l-Bustî künyesiyle tanınan el-Halil b. Ahmed'dir. Bu zat Şafii olup birkaç ilimde behresi olan fazıl biridir. Endülüs'e giderek orada hadîs okutmuştur.
Müttefik ve mufterik isimlerin ikinci kısmını kendi isimleri, baba isimleri, dede isimleri bir olanlar teşkil eder. Ahmed b. Ca'fer b. Hamdan ismi gibi. Bu isimde hepsi de aynı asırda yaşamış dört şahıs vardır. Birincisi Bağdatlı Ebu-bekr'dir. Abdullah b. Ahmed b. Han-bel'den rivayet etmiştir. İkincisi es-Sakati'dir. Onun künyesi de Ebubekr olup Abdullah b. Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî'den rivayette bulunmuştur. Üçüncüsü Dîneverî'dir. Abdullah b. Muhammed b. Sinan'dan rivayet etmiştir. Dördüncüsü ise Tarsûsî'dir. Abdullah b. Câbiri't-Tarsûsî'den Muhammed b. İsa't-Tabba’ın tarihini rivayet etmiştir.
Aynı şekilde Muhammed b. Yakub b. Yusuf en-Nîsâbûri isminde iki kişi vardır. İkisi de aynı asırda yaşamıştır. el-Hâkim ikisinden de rivayette bulunmuştur. Bunlardan birincisi ebu'l-Abbâsi'l-Esam’dır. İkincisi ise Ebu Abdillah eş-Şeybanî olup hadîs hafızı olarak bilinir.
Müttefik ve mufterik'in üçüncü kısmını künye ve nisbeti aynı olanlar oluştururlar. Misal olarak Ebu İmran el-Cevnî'yi verebiliriz. Bu künye ve nisbette iki kişi meşhurdur. Birisi tabii Abdulmelik b. Habîb, birisi de Musa b. Sehl'dir. Musa Basralı olup Da'lec b. Ahmed ve başkalarından hadîs rivayet etmiştir.
Bu kısma yakın bir misal de Ebu Bekr b. Ayyaş'dır. Bu künye ile bilinen üç kişi vardır. Birisi el-Karî, diğeri el-Himsî, üçüncüsü ise Kitâbu Garibî'l-Hadîs müellifi es-Sulemî el-Bâcuddâî’dir,
Dördüncü kısım, üçüncünün aksine kendi isimleri ile babalarının künyeleri müttefik olanlardır. Salih b. Ebî Salih gibi. Bu isimde dört kişi vardır. Hapsi de tabiî'dir. Birincisi Tev'eme bint Nureyye b. Halefin kölesi Salih; ikincisi babası Ebu Salih Zekvân es-Semmân; üçüncüsü Salih b. Ebî Salih'tir.
Beşinci kısım: İsimleri, baba isimleri ve nisbetleri aynı olanlardır. Muhammed b. Abdillahi'l-Ensâri gibi ki bu isimde birbirine yakın tabakadan iki kişi vardır. Birincisi Kadı Ebu Abdillah Muhammed b. Abdillah el-Ensâri'dir. İkincisinin künyesi Ebu Seleme olup hadîste zayıftır.
Altıncı kısım: Sadece isimleri veya künyeleri iltifak edenlerdir. Böyle müttefik isimler pek çoktur. Bu kısımda sadece isim veya künye benzerliği söz konusu olduğundan isimleri veya künyeleri aynı olan ravilerin kim olduklarının tesbiti çok kere müşkilat doğurur. Fakat hadîs ravilerinin hal tercümelerini iyi bilen alimler bu müşkülü halletmişlerdir. Söz gelimi Arim'in ve Süleyman b. Harbin “Haddesenâ Hammâd” demeleri halinde bu Hammad, Hammad b. Zeyd'dir. et-Tebûzekî ve el-Haccâc b. Minhal'in “Haddesenâ Hammâd” demeleri halinde ise kasdettikleri Hammâd b. Seleme'dir. Affan b. Müslim'in “Haddesenâ Hammâd” dediğinde kasdettiği iki Hammad'dan biri olabilir. Bununla beraber Muhammed b. Yahya'z-Zuhli'den rivayete göre o, “Haddesenâ Hammâd” dediğinde Hammâd b. Seleme'yi kasdeder. Yine rivayet edildiğine göre Seleme b. Süleyman bir gün hadîs rivayet ederken “Ahberanâ Abdullah” demiştir. “Kimin oğlu Abdullah?” diye sorulduğunda şöyle demiştir. “Subhanallah! Size her hadîsi rivayet ederken Haddesenâ Abdullah İbnu'l-Mubârek, Ebu Abdurrahman el-Hanzalî; Evi de Mekke'de Suğd sokağında” dememi mi istiyorsunuz? Şunu iyi bilin ki Mekke'de “Haddesenâ Abdullah” denilirse bu Abdullah İbnu'z-Zubeyr'dir. Medine'de “Abdullah “ denildiğinde de Abdullah b. Ömer kasdedilir. Kufe'de “Abdullah” denilmesi halinde kasdedilen Abdullah b. Mes'ud'dur. Basra'da “Abdullah” denilirse maksad Abdullah b. Abbas'Ur. Ebu Ya'lâ'l-Halîlî de şöyle demiştir. “Mısırlı bir ravi nisbet etmeden “an Abdillah” dediğinde kasdettiği Abdullah b. Amr İbni'l-Abbas'dır.” Mekkeli biri isnadında “an Abdillah” derse maksadı Abdullah b. Abbas'ür.
Müttefik ve mufterik'in yedinci kısmı sadece nisbette müttefik ve müşterek olanlardır. Meselâ Âmûlî nisbeti hem Taberistan yöresinde bulunan Âmule, hem de Ceyhun taraflarındaki Âmûle mensup alimler için kullanılır. Hadis ravilerinin çoğu Taberistan yöresindeki Âmûle mensup oldukları halde Buharı şeyhlerinden Abdullah b. Hammâd el-Âmûlî Ceyhun Âmûlüne mensuptur. Dolayısiyle iki Mağribli alim, Ebu Ali elĞassânî ile Kadî İyad’ın, Abdullah b. Hammâd'ın Taberistan Âmûlüne mensup olduğunu söylemeleri yanlıştır.
el-Hanefî nisbesi de öyledir. Hem Benu Hanîfe kabilesine mensup olanlar, hem de Ebu Hanîfe'nin mezhebine mensup kişiler için kullanılır. Bununla birlikte alimlerin çoğu, bilhassa kimi hadîsciler Hanefî mezhebine mensup olanları ayırmak için el-Hanifî nisbesini kullanmışlardır.
Müttefik ve mufterik isimlerden bilhassa sadece isimleri aynı olanların kim oldukları çok kere isnadlarında açıklanmıştır. Bazen ravinin ve şeyhinin hallerinden belli olur; bazen de zanna dayanarak açıklanır. Nitekim el-Kasımu'1-Mutarriz bir gün “An Ebî Hemmâm ve ğayrihi -ani'l-Velîd b. Müslim - an Sufyân” isnadıyle bir hadîs rivayet eder. Hafız Ebu Tâlib b. Nasr
“İsnaddaki Sufyân kimdir?” diye sorunca
“Sufyanu's-Sevrî” cevabını verir. Ebu Tâlib
“Hayır, bu isnaddaki Sufyân b. Uyeynedir” diye itiraz eder. el-Mutarriz
“Nereden biliyorsun İbn Uyeyne olduğunu?” deyince de şöyle der:
“Çünkü el-Velîd b. Müslim'in Sufyanu's-Sevri'den rivayet ettiği hadîsler sayılıdır. Oysa el-Velid, İbn Uyeyne'nin hadîsleriyle doludur.” 923
el-Muttefik ve'1-Mufterik konusunda en önemli kitap el-Haübu'l-Bağdadî'ye aittir ve el Müttefik ve'1-Mufterik adını taşır. Konusunda en nefis eser odur. Hafız İbn Hacer bu kitabı kısaltmak istemiş ancak çalışması sonuçlanmamıştır. Ebu Abdillah Muhammed İbni'n-Neccâri'l-Bağdadî'nin ve Ebubekr el-Cevzakî'nin kitapları da anılmaya değer eserlerdir.924

Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə